Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillâhirrahmânirrahîm
“İyilik, yüzlerinizi doğu ve batı tarafına çevirmeniz değildir. Asıl iyilik, o kimsenin yaptığıdır ki, Allah'a, ahiret gününe, meleklere, kitaplara, peygamberlere inanır. (Allah'ın rızasını gözeterek) yakınlara, yetimlere, yoksullara, yolda kalmışlara, dilenenlere ve kölelere sevdiği maldan harcar, namaz kılar, zekât verir. Antlaşma yaptığı zaman sözlerini yerine getirir. Sıkıntı, hastalık ve savaş zamanlarında sabreder. İşte doğru olanlar, bu vasıfları taşıyanlardır. Müttakîler ancak onlardır!” (Bakara, 177)
Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:
“İnsanların arasına karışıp onların ezâlarına katlanan (onların dertleriyle dertlenen, hâcetlerini halleden) müslüman, onlara karışmayıp ezâlarına katlanmayandan daha hayırlıdır.” (Tirmizî, Kıyâmet, 55/2507)
Hz. Ali (ra)’ın şu sözleri ne kadar ibretlidir:
“İki nîmet vardır ki, beni hangisinin daha çok sevindirdiğini bilemiyorum:
Birincisi, bir kimsenin, ihtiyacını karşılayacağımı ümid ederek bana gelmesi ve bütün samimiyetiyle benden yardım istemesidir.
İkicisi de, Allah Teâlâ’nın, o kimsenin arzusunu benim vâsıtamla yerine getirmesi yahut kolaylaştırmasıdır.
Bir müslümanın sıkıntısını gidermeyi, dünya dolusu altın ve gümüşe sahip olmaya tercih ederim.” (Ali el-Müttakî, VI, 598/17049)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder