Soru Detayı
Babanın kızını döverek, bağırarak tesettüre sokması ve daha sonra kız açılmak istediğinde izin vermemesi caiz midir?
Konuyu birkaç açıdan değerlendirmenin daha uygun olacağını düşünüyoruz.
Konuyu birkaç açıdan değerlendirmenin daha uygun olacağını düşünüyoruz.
Cevap
Değerli kardeşimiz,
Cevap 1:
Tesettür Allah'ın emri olup buluğa ermiş her genç kız için farzdır. Fakat bir kimse evladı dahi olsa incitip şiddet uygulayarak onu tesettüre sokması doğru değildir. İrşad ederken yumuşak ve İslami değerleri sevdirerek hareket etmek gerekir.
Nitekim Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Kolaylaştırınız, zorlaştırmayınız; müjdeleyiniz nefret ettirmeyiniz.” (Buhârî, İlim 11; Müslim, Cihad 5)
Öte yandan bir baba kız evladına karşı merhametli olmalı ve şiddetten uzak durmalı onun gönlünü almalıdır.
Bununla birlikte, inkar etmemek kaydıyla, farz bir emri yerine getirmemek ya da haram bir fiili işlemek kişiyi dinden çıkarmaz.
Farz bir emri uygulamamakta ısrar eden evladın, öncelikle ikna edilmesi, rencide edilmeden telkinlerde bulunulması ve üzerinde etkili olacak kişilerden de yararlanılması uygun olur. Fakat bunu kırıcı bir şekilde değil yumuşak bir metotla yapmak gerekir.
Evladın giyim şeklinin Allah'ın koyduğu sınırların dışına çıktığı durumlarda velisinin onu yumuşak bir şekilde uyarması gerekir. Yapılan uyarı, tavsiye ve nasihatlerden bir sonuç alınmadığı takdirde uyaran taraf sorumlu tutulmayacaktır.
Cevap 2:
Çocuklarımızın manevi terbiyeleri evlenmeden önce başlar. Dindar bir eş seçiminden helal harama dikkat etmeye, babanın sulbundan annenin rahmine düşmesine, anne rahmine düşmesinden doğumuna, özellikle de doğumundan buluğ çağına erinceye.. kadar devam eden bir süreçtir.
Bu dönemde manevi eğitim verilmeyen veya alamayan ya da almayan bir çocuğumuzdan dinin bütün emirlerine uymasını beklemek mümkün olmayabilir.
Çünkü bir çocuk, küçüklüğünde kuvvetli bir iman dersi almazsa, İslamiyetin kurallarına uymanın gerekli olduğu şuuruna ermezse, daha sonra pek zor ve müşkül bir tarzda İslamiyet ve imanın erkanlarını ruhuna alabilir.
Çocukken verilen manevi eğitimin önemine özellikle dikkat çeken Bediüzzaman Hazretleri, çocukluğundan gerekli manevi eğitimi almayanların durumunu şöyle özetler:
Adeta gayr-ı Müslim birisinin İslamiyeti kabul etmek derecesinde zor oluyor, yabani düşer. Bilhassa, peder ve validesini dindar görmezse ve yalnız dünyevî fenlerle zihni terbiye olsa, daha ziyade yabanilik verir. O halde o çocuk, dünyada peder ve validesine hürmet yerinde istiskal edip çabuk ölmelerini arzu ile onlara bir nevi belâ olur. Ahirette de onlara şefaatçi değil, belki davacı olur: “Neden imanımı terbiye-i İslamiye ile kurtarmadınız?” (bk. Nursi, Emirdağ Lahikası)
O halde, çocuklarımızın manevi eğitimine daha evlenmeden önce dindar bir eş tercihi ile başlamak ve çocuğumuzun hayatının bütün alanlarında bu manevi eğitimi devam etmek gerekir.
Böylece hem iman hem de islam hakikatlerini kabul etmede ve uygulamada kolaylık olacaktır hem de manevi sorumluluktan kurtulacağız inşallah.
Cevap 3:
Anne-baba, çoğu zaman çocuklarına baskı olsun diye değil, onların faydalarına olduğunu düşünerek hareket edebiliyor. Bu durum onların çocuklarını sevmedikleri veya zarar vermek istedikleri anlamına gelmez.
Nitekim, her ne kadar doğru bir yaklaşım ve tarz olmasa da, yemek istemeyen bir çocuğa baskı yapıp zorla yediren, dersine çalışmadığı için başına oturup zorla ders çalıştıran, soğukta üşümesin diye kalın elbiseleri sıkı sıkıya zorla giydiren.. nice anne babalar var.
Bunları tasvip etmesek de, anne-babaların bunları yapmasının nedeni, onlara zarar vermek niyeti değildir, aksine, çocuklarına olan sevgilerinden ve onların dünya hayatlarına zarar gelmesi istemediklerindendir.
Aynen bunun gibi, bazı anne-babalar, her ne kadar doğru bir yaklaşım ve tarz olmasa da, namaz, oruç, tesettür gibi ibadetlerde çocuklarına ısrar, baskı, zorlama yapmaları, onların ebedi hayatlarına zarar gelmesin diyedir. Onları çok sevmelerini ve sonsuz hayatlarına verdikleri önemin bir göstergesidir.
İşte anne-babaları tarafından bu gibi durumlara maruz kalan yavrularımızın, konuya bu açıdan bakmalarını tavsiye ederiz.
Böylece, hem anne-babasına kızmaz hem onlara dua eder hem de nefsine ve şeytanına değil, hayatlarını çocuğunun huzur ve saadeti yolunda yok sayacak kadar fedakar olan anne-babasına hürmet ve saygı ile itaat eder diye düşünüyoruz.
Özetle, konuya hem tebliğ ederken dikkat edilmesi gerekenler hem anne-babanın manevi eğitimler hem de böyle durumlarda evlatların düşen görevler açısından bakmak daha uygun olacaktır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder