Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabb'il âlemin. Ve sallallahu ve selleme ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmaîn.
"Fethu'l-Bari" (Sahih-i Buhari Şerhi)
3. BÖLÜM İLİM
7. Münâvele Ve İlim Ehlinin İlmi Yazarak Farklı Bölgelere Göndermesi Konusunda Zikredilenler
Enes (radıyallahu anh) şöyle demiştir: Hz. Osman(radıyallahu anh)Mushafları çoğaltarak farklı bölgelere gönderdi. Abdullah İbn Ömer, Yahya İbn Saîd ve Mâlik radıyallahu anhum bunu caiz görmüşlerdir.
Hicaz'daki 'alimlerin bir kısmı münaveleye Hz. Peygamber'in (Sallallahü Aleyhi ve Sellem), seriyye komutanına yazdığı bir mektubu delil getirmişlerdir. Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)komutana "Bu mektubu falan yere varıncaya kadar okuma" demiş, o komutan da söz konusu yere ulaşınca bu mektubu açarak okumuş ve insanlara Hz. Peygamber'in (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) emrini bildirmiştir.
64- Ubeydullah bin Abdullah bin Utbe bin Mesud'un zikrettiğine göre Abdullah bin Abbas ona şunu haber vermiştir: "Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir adama mektup göndermiş ve bunu Bahreyn'in büyüğüne (yöneticisine) vermesini emretmiştir. Bahreyn büyüğü de bunu Kisrâ'ya vermiştir.O mektubu okuyunca yırtmıştı. (ibn Müseyyeb'in şöyle dediğini zannediyorum) Bunun üzerine Resûlullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) onların (ülke ve yönetimlerinin) parça parça olmaları için beddua etti.[hadisin geçtiği diğer yerler:2939,4424,7264]
Açıklama
İmam Buhârî, işitme ve arz konusunu yerleştirdikten sonra bunun peşinden çoğunluk tarafından muteber görülen hadis tahammül yollarını ele almıştır. Münâvele de bunlardan biridir. Münavele, hocanın öğrencisine (içinde hadislerin bulunduğu bir) kitap vererek "bu benim falancadan işittiğim rivayetlerdir" veya "bu benim yazdığım kitabımdır, bunu benden rivayet et" demesi suretiyle olur. Arz-ı münaveleyi yukarıda anlatmıştık ki bu öğrencinin (içinde hadislerin bulunduğu bir) kitabı hocasına getirmesidir. Çoğunluk bu şekilde rivayeti caiz görmüştür.
"Farklı bölgelere": Yani farklı bölgelerin halkına. Mükatebe de hadis tahammül yollarından biridir. Mükatebe hocanın kendi el yazısı ile hadisi yazması veya yazısına güvendiği bir kişiye yazdırması, ardından bunu kontrol ederek daha sonra öğrencisine göndermesi ve bunu rivayet etmesine izin vermesidir. Buhârî mükatebe ile münaveleyi birbirine eşit kabul etmiştir.
"Falan yere varıncaya kadar": Cündüb'ün hadisinde de böyle kapalı bir ifade kullanılmıştır. Urve'nin rivayetine göre ise Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)komutana şöyle demiştir: "iki gün gittikten sonra mektubu aç". Cündüb ve Urve şöyle demişlerdir: Komutan mektubu açınca içinde şunların yazılı olduğunu gördü: "Nahle mevkiine varıncaya kadar ilerle ve bize Kureyş ile ilgili haberleri ulaştır. Hiç kimseyi zorlama". Cündüb hadisinde ise şöyle yer almaktadır: "İki kişi döndü diğerleri devam etti. Yanında Kureyş kabilesine ait ticarî eşyalar bulunan Amr İbn Hadramî ile karşılaşarak onu öldürdüler. Bu İslâm tarihinde kâfirlerden öldürülen ilk kişi idi. Bu olay Recep ayının ilk günü gerçekleşmişti. Gönderilen askerî birlik öldürdükleri kişinin elindeki mal ve eşyasını ganimet olarak aldılar. Bu da İslam'daki ilk ganimet oldu. Müşrikler onların haram aylarda adam öldürmelerini ve bu davranışlarını kınadı. Bunun üzerine Yüce Allah şu âyeti indirdi: "Sana haram ayı, yani onda savaşmayı soruyorlar. De ki: O ayda savaşmak büyük bir günahtır. (İnsanları) Allah yolundan çevirmek, Allah'ı inkâr etmek, Mescid-i Haram'ın ziyaretine engel olmak ve halkını oradan çıkarmak ise Allah katında daha büyük günahtır. Fitne de adam öldürmekten daha büyük bir günahtır.[el Bakara,217]
Bu hadisin delil olma yönü açıktır. Çünkü Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) mektubu komutana vererek, emrindekilere, anlamaları için bunu daha sonra okumasını emretmiştir. Bunda münavele ve mükatebe anlamı bulunmaktadır. Bazıları buna şu şekilde itiraz etmişlerdir: "Bu mektubun bağlayıcı bir delil olması, sahabenin adil olması sebebiyle mektubu değiştirme ihtimalinin bulunmamasındandır. Sahabeden sonrakiler ise böyle değildir". Bunu Beyhakî aktarmıştır. Ben (İbn Hacer) ise derim ki: Mükatebe yolunun delil olmasının şartı mektubun mühürlü, taşıyan kişinin güvenilir ve gönderilen kişinin de hocanın yazısını bilen bir kişi olmasıdır. Bunun dışında mektubun değiştirilme ihtimalini ortadan kaldıran diğer şartlar da söz konusudur.
65- Enes İbn Mâlik'in
(radıyallahu anh) şöyle dediği rivayet edilmiştir:
Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bir mektup yazdırdı (yahut yazdırmak istedi). Ona "Onlar (mektubun gönderildiği kişiler) mühürsüz mektubu okumazlar" denildi. Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) de üzerinde "Muhammedün resûlullah (Muhammed Allah'ın elçisidir)" yazılı bulunan gümüşten bir yüzük edindi. Ben onun elinde gümüşün beyazlığını görür gibiyim.
(Hadisi rivayet eden kişi diyor ki:) Katade'ye sordum: "Bu yüzüğün nakşının Muhammedün resûlullah olduğunu kim söyledi?", Katade "Enes söyledi" dedi.[hadisin geçtiği diğer yerler:2938,5870,5872,5874,5875,5877,7162 ]
Açıklama
Hadisin Arapça metninde Hz. Peygamber(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) mektup yazdı denilmekte ise de bunun Hz. Peygamber'e (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)izafe edilmesi mecazendir. Burada Hz. Peygamber'in (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) mektubu katibe yazdırdığı kasdedilmektedir.
Mühürsüz mektup okumazlar": Bu ifade hadisin bu başlık altında yer almasının sebebini göstermektedir. Mükatebe ile amel edilmesinin şartı, değiştirilmediğinden emin olmak için mühürlenmesidir. Ancak mektubu taşıyan kişi adil ve güvenilir ise mektup mühürlenmeyebilir.
Sallallahu ve sellem ve ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Ve’l hamdüli’llahi rabbi’l âlemin.
Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah-u Teala’dandır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH azze ve celle BİLİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder