Bismillahirrahmanirrahim
Allah Teâlâ’nın bizim için koymuş olduğu kanunlar vardır. Âdem aleyhisselamdan beri insanoğlunun karşılaştığı bu kanunları anlayanlar ancak, cennete girecek ameller yapabileceklerdir.
Rabbimiz bulutlarla yağmur yağdırmayı bir kanun olarak yarattığı gibi veya bir kadınla bir erkek evlenip bir araya geldiklerinde onlardan çocuk olabilir diye bir kanun yarattığı gibi, bu kâinatın tamamını kanunlarla idare ettiği bir sisteme oturtmuştur. Bu kanunlar bizim Müslümanlığımız için de uygulanır, insanlığımız için de uygulanır. İnsan olarak da, Müslüman olarak da bu kanunlara esiriz. Allah’ın herhangi bir kulunun muafiyeti yoktur. Şeytanın varlığı da bu kanunlardan bir tanesidir. Sadece ve sadece bir tek peygamberini Allah Teâlâ şeytana karşı koruma altına almıştır. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin üzerinde şeytanın etkisi olmamıştır, olamamıştır. Bunun dışında insan olup da “Şeytanla yüzleşerek, sürtüşerek ve şeytanı mağlup ederek cennete girmen gerekir.” denen kanundan kurtulan kimse yoktur; bu bir.
İki; Allah’a secde eden insan, melekleşebilecek kapasitenin sahibi insan demektir. Kadın ve erkeğiyle on beş yaşından sonra her insan göklere yükselebilecek ve uçup meleklerle boy ölçüşebilecek kudretle yaratılmıştır. İnsanın gücü, Levh-i Mahfuz’daki Kur’an’la buluşmaya muktedir bir güçtür. Şeytan ise racîm’dir( kovulmuş olan), mel’ûndur (Lanetlenmiş.) , hakirdir( hor görülen). İnsanın tırnağı kadar etmez. Şeytan, insanın idrarından daha basit, daha düşük ve çirkin bir konumdadır. Cennetteyken lanetlenmiş ve ebedi olarak bir daha cennete giremeyecek bir mahlûktur. Ateşten hor bir şekilde yaratılmıştır, tekrar ateşe dönecektir. Kendisi gibi bir ateş olan cehennem, şeytanı yakacaktır. Bu da ebedi bir kanundur.
Allah’ın üçüncü kanunu; şeytan barikatlarını aşabilenleri cennete koyacağı kanunudur. Şeytan güçlü değildir, cılızdır. Vesveseden başka hiçbir yeteneği yoktur. Sadece vesvese verebilir, tuzağa düşürebilir. Pazusu güçlü değildir, ağzı güçlüdür, vesvesesi güçlüdür. Evham verebilir ama enerji veremez. Böyle bir imkânı yoktur. Alkolünden, faizinden, zinasından, ahlaksızlığından, ana babaya isyanından vs. yeryüzünde Allah’ın haram ettiği şeylerden herhangi birisine veya bir kaçına yakalanalar, kesinlikle şeytanın vesvesesine ve aldatmasına karşı o tuzağa düşmüş kimselerdirler. Bunda bir tereddüdümüz yok. Hepimizin aslı insandır. Peygamberler çıkmış bizim aramızdan. Peygamber nesli bizim neslimizdendir. Allah’ın veli kulları bizim aramızdandır. Secde edip cennete girmek bizim kapasitemizde olan bir iştir. “Buna, bu kadar büyük hakikate rağmen nasıl bir bardak alkol kullanabilir bu insan?” diye sorduğumuzda fren sistemi bozulmuş bir arabanın bir insan tarafından nasıl itildiğini düşüneceğiz. 1250kg lık bir arabayı 80 kg lık bir insan nasıl iter? Boştayken iter. Boşluktaki bir aracı itebilirsin. Fren sistemi bozulmuş ya da karda kayan bir arabayı sen geri geri ya da ileri itebilirsin. Ama motor frenini kullanan bir aracı itemezsin sen. İnsan, Allah ile bağlarını kopardığı zaman boşluktadır. Onu şeytan ileri de iter, geri de iter. İleri nasıl iter? Yanlış yöne doğru sürükler. Geri nasıl iter? Yaptığı ibadetlerin bir işe yaramadığına inandırır. Vesvese budur.
Bu nedenle çocuk eğitirken, hocalar nasihat ederken, aile reisleri reisliklerini yaparken, bir vakıf idare edilirken; İslam’ı öğretmeden önce, namazın kılınma şeklini öğretmeden önce, Ramazan-ı Şerif’te orucu tutmayı öğretmeden önce orucu korumayı, Müslümanlık üzerinde kalmayı öğretmek gerekir. Şeytana boşluk için uygun olan vakit, bir dakikadır. O bir dakikayı bulup da imanından seni geri çevirdi mi, yetmiş sene nasıl yaşadığın önemli değil ki. Peygamber aleyhisselam Efendimizm buyuruyor: “Bir insan cennete girmek için yeterli bütün amelleri yapar, yapar, yapar. Cennetle arasında şöyle terliğin ayağa temas eden kayışı kadar bir mesafe kalır.” Yani on saniye sonra ruhu çıkacak ve böylece mü’min olarak cennete girecek bir sahneyi yakalar. “Sonra öyle bir an olur ki boşlukta bulunur, gafil bulunur ağzından Allah’ın gazabını çekecek, imanını yıpratacak bir kelime çıkar. O kelimeyle bütün geçmişi dökülür.” Çünkü boşlukta bulunmuştur. Zaten şeytan da o anı yetmiş senedir bekliyordur. O şeytanı beklemiyor ama şeytan onu bekliyor. Tam havalanıp Rabbi’ne doğru gidecekken boşluğa atar onu, bunun için de bir dakika yeterli. Bir Müslüman’ın yetmiş-seksen sene belki de yüz sene namaz kılıp, oruç tutup “Allah” dediği halde en sonunda “İslamiyet güzel ama faizsiz de nasıl yürüyecek bu işler? ne olur bundan?” deyip Allah’ın “Cehennem olur.” dediği şeye sen “Ne olur?” dedin mi şeytan seni boşluğa iki saniye içinde itti.Bunun için bir dakika bile Allah’tan kopmak, ölümdür. Bir saniyeliğine gafil bir cümle kullanamayız biz. Şeytanın hiçbir büyüklüğü yoktur. Dedikodudan başka bir iş beceremez şeytan. Sadece vesvese verir. Şeytan esasen zayıf yüreklidir, ödlektir. Cehenneme mahkûmdur. Cennetten kovulduğu için hiçbir umudu yoktur. Beş kuruş etmez bir niteliği vardır ama boşluktakine gücü yeter. Allah Teâlâ’nın huzuruna çıkıp da “Ben de senin kullarını cehennemlik yapıp senden intikam alacağım.” deme cüretini gösterdiği zaman yani “Mü’min kullarınla uğraşacağım.” dediği zaman Allah Teâlâ ona ne cevap vermiştir? “Böyle bir şey yapamazsın, mü’min kullarıma dokunamazsın.” dememiştir. “Benimle bağlarını koparmayan kullarıma dokunamazsın” demiştir. İhlas düzeyine yükselmiş mü’mine şeytan dokunamaz.
Mü’min, iman etti diye koruma altında değildir. Düğünde de, ticarette de, ziraatta da her yerde Allah ile beraber olma kıvamında olup boşlukta durmayan mü’mini, Ağrı Dağı da itemez, Everest de ezemez Allah’ın izniyle çünkü Allah onunla beraberdir. Ama boşlukta bulundun mu beş yüz ton da gelsen seni fırlatır atar. Şeytan kovulmuş bir mahlûktur. Lanetlenmiş, dışlanmış, itilmiş, cennete girme ihtimali ebedi olarak bulunmayan birisidir. Ama bir görevi var. Sınanmak için yaratılmış. Kim yolda kalacak, kim yoldan dışarı çıkacak bunu Allah, onunla test ediyor. Dolayısıyla şeytan kibrit gibidir. Yakar ama o olmadıkça da sen ısınamazsın. Yanmadan onunla beraberliğini korursan halıyı değil de, sobayı yakarsan ısınırsın. Ama kibritle halıyı tutuşturursan evini yakarsın. Melun şeytan da böyledir. Bu sebeple Müslümanlık politikamız; siyasetten, ticaretten, ziraattan, aileden, vakıftan, camiden tutun, her yerde boşta bulunmama üzerine kurulu olmalıdır. Mü’min olarak boşlukta bulunmayacaksın. Çünkü boşlukta bulunanın artık varlığı yoktur.
Mü’min Allah’a bağlılığını, Şeriat titizliğini, takva ve ihlâsını bir gün veya bir saat bırakırsa şeytan ona ondan sonra hayat boyu yapacağını yaptırır.Rabbimiz hepimizi imtihan için yarattı, şeytanı imtihan için karşımıza çıkardı. Bu şeytan, binlerce senedir fırsat kolluyor. Şeytanın bizlerle ilgili emelleri, binlerce yıllık emeldir. Yaratılan her insana ait kimlik “Bugün filanca insan yaratıldı.” diye onun önüne konuyor. Kadın hamileyken şeytan bunu biliyor. Şeytan bunu bilip eğitimine ve projelerine başlıyor, görevlilerine onunla ilgili şahısları ayarlıyor. Biz ne zannediyoruz şeytanı?
Kulluğunda bir dakika bile hakkın yoktur boşlukta bulunmaya yoksa kendini uçurumda bulursun.
Trafikte bir çakıl taşı, hızlı giden bir arabayı hurdaya çevirebiliyor. Bunu unutmayalım.
BOŞLUKTA KALMA Nureddin YILDIZ’ın 15.11.2015 tarihli (252.) Hayat Rehberi Dersi’nin özetidir.
"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder