15 Nisan 2015 Çarşamba

462.HADİSLER KUR'AN'A HİZMETTE 1 NUMARADIR

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim   


Hadisler konusunu ele alırken bir yandan Nurettin Yıldız Hoca'nın "Hadislerle Diriliş" videolarını izliyorum. Etkilendiğim bölümleri aktarmaya çalışacağım inşallah.

Hadisler Kurana hizmette 1 numaradır.Kuran hidayettir.Kur'an'a hizmet edenler için sıralama yaparsak eğer hadis-i şerifler ilk sıradadır.
İlimler Kurana hizmet yarışı yaptığına göre en iyi hizmeti ve resmiyeti en yüksek olan hizmeti direkt hadis-i şerifler yapmaktadır.  Hadisler hizmet ederken Kuranı açıklarken o iş  için görevlendirilmiş bir peygamberin görevi olarak yapıyor.Bu nedenle diyoruz ki hadis-i şerifler Kuranın etrafında dönen ,ona hizmet eden bir merkezde 1 numaradır.Bu sebeple Kuran öğrenen bir müslüman için  ne düşünüyorsak hadis öğrenen bir müslüman içinde onu düşünebiliriz. Mesela hadis öğrenen bir müslümana Kuran öğreniyor diyebiliriz. Kur'an'a ulaşacağı yolu öğreniyor çünkü. Bu alfabe öğrenmeden bir dilin yazı şeklini  öğrenemeyen insana benzer . Alfabe o dil demektir. Kur'an'ımızın alfabeside hadis-i şeriflerdir. Eğer hadisleri kaldırırsak Kur'an'ın dilini çözmek için başkalarının alfabesini kullanmamız gerekecek. Hadis-i şerifleri kaldırma hamlelerinin tamamında alfabe olarak "benim kriterlerim kullanılsın" anlayışı vardır. O zaman Kur'an-ı Kerim ortada kalır ; işlemeye muhtaç bir maden gibi kalır
;değerli ama nasıl kullanılacağı bilinmeyen.

Hadis-i şerife hizmet direkt Kurana hizmettir. Hadis okumakta neticede Kuran okumaktır. ama Kuran tek kitaptır ; sonra hadis, fıkıh, siret... gelir. Şu an 4 kitap yoktur;4 indirilmiş kitap vardır. Kur'an tektir. Hadis Kur'an'a en resmi destektir,resmi yetkili kişinin açıklamasıdır; Kuran-ı Kerim'in indiği günlerin sıcak mesajlarıdır. Saat 8 de inmiş bir ayetin 9 da yapılmış açıklamasıdır. 
Bu Kuran-ı Kerim hadislerin açıklamalarıyla anlaşılır duruma geliyor demektir.

Hadisler ibadet için değil uygulama içindir. Kuran-ı Kerim hem uygulama hem ibadet içindir. Örneğin namazda Kurandan zammı sure okuruz ama hadislerden okumayız. 

Hadisler kuranın kullanma kılavuzu gibidir.  

Biz Kuran'a alternatif aramıyoruz biz Kuran'ı bizden iyi bileni arıyoruz.

Sahabe efendilerimiz, hadis-i şerifleri Kuran'ı anlamanın kaynağı olarak görmüşler. Bundan şu anlaşılıyor; biz Kuran'ı peygamberimiz(Sallallahü Aleyhi ve Sellem) olmadan anlamaya çalıştığımızda karşımıza çıkacak sonuç İncil ve Tevrat sonucudur. Hz İsa  (Aleyhisselam)gökyüzüne kaldırıldığında Hıristiyanların elinde incil vardı . İznikte İncilleri toparlamak için 70 sene sonra biraraya geldiklerinde 300 İncil vardı ellerinde. İncil'deki anlayamadıkları bölümleri anlatan papazlar ve azizlerin sözlerini İncilleştirdiler.

Bu ümmet Kuran-ı Kerimi hadis-i şeriflerle bir tutmayarak içine müdahaleyi önledi.

 Sonra hadis-i şerifleri, Kuran'ı anlaşılmadan ilahi olarak okuma seviyesinden alıp herkesin nasibi kadar istifade edeceği ilim kitabı haline getirdiler. Böylece Allahın kitabına peygamber dahil hiç bir insanın sözünü sokmamayı başardılar. Müslümanlarında ilim açısından da bir eksiklik yaşamamasını sağlamış oldular.

Bu noktada hadisleri ele alırsak Kuran diyemeyiz kimse demedi de zaten. Ne dediler:
Biz Kuran'a alternatif aramıyoruz biz Kuran'ı bizden iyi bileni arıyoruz; bu da Resulullahtır.

Ya cahilce ve iman sorunu yaşıyacak bir mantıkla "ben de Resulullah kadar anlarım" (haşa) ya da "Resulullah anlasın biz de anlayalım" deyip kendisini peygamberle eşit hale getirecek ya da "Ebubekir , Ömer(radıyallahu anh) 'Resullullah böyle dedi' derken Enes, Aişe, Abdullah ibni Mesud, Abdullah ibni Abbas(radıyallahu anhum) 'Resullullah böyle açıklamıştı bu ayeti' derken "onlar yanlış söylediler doğruyu ben söylüyorum" diyecek.

 Hayır Allah doğru ,peygamber yetkili, ibni Abbas güvenli,ibni Abbasın talebesi İkrime de güvenli!

 O zaman sonuç Allah kitabında konuşacak peygamber bize açıklayacak. Biz amel etmekle görevliyiz; Kuran'a şekil verme görevimiz yok. O dönemde veya bu zamanda Kuran'a şekil vermek Hıristiyanların ve Yahudilerin yaptığını yapmaktır.

Birileri hadisleri ezip geçiyor .Hadise dil uzatmak Mescid-i Aksaya yahudilerin girmesinden daha tehlikeli olduğunu anladığımız zaman biz imanımızı korumuş oluruz.
ibni Abbas'ı basit görmek Hz. Aişenin (radıyallahu anha)sözlerini yalancılıkla itham etmek kıyamete kadar kalkmaz.

 Bu dünyaya biz Resulun (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)miracgahı olan Kudüsü onun emaneti olarak korumak için geldik.
Aynı şekilde O'nun Kuranını bütün mukaddesliği ile kıyamete kadar korumak için geldik.
 Aynı şekilde Onun hadis-i şeriflerini emanet olarak yüreğimizde kıyamete kadar saklamak için geldik.
 Eğer bir hata yapıp  sadece Mescid-i Aksayı kurtarılması gereken bir emanet olarak görürsek, Mescid-i Aksanın önemini anlatan ,miracı anlatan hadis-i şeriflerin önemini anlamazsak ne Mescid-i Aksayı koruyacak cihad üreten bir enerjimiz kalır ne de kıyamet günü Resullullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)ile yüzleşecek yüzümüz kalır.

Ebu Hanife'yi değersizleştirdiğin zaman hadislere giden yolu tıkarsın; direkt ya da dolaylı hadislerle mücadele ettiğin zamanda Kuran'ı zeminsiz anlaşılmaz bir kitap haline getirirsin.

 Neticede kazanan şeytan olur . Bizim ise Kuranımızın zaferi için ,yaşasın anlaşılsın diye Resulullah (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)sözlerini ayağa kaldırmamız gerekiyor.

N.Yıldız'ın "hadislerle diriliş" dersi videosunun bir bölümünün özetidir.

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

Hiç yorum yok: