11 Mart 2023 Cumartesi

Ahirette amel defterimiz elimize verilip günahlarımız açıklandığında herkes görecek mi, yoksa yalnızca biz mi göreceğiz?

   
Soru Detayı

- Tanıdığımız veya tanımadığımız kişiler günahlarımıza vakıf olacak mı?
- Hesap verirken biz Yaradan'ı perdesiz şekilde görecek miyiz?.

Cevap

Değerli kardeşimiz,

Günah işleyen kimse, dünya ve ahirette büyük sıkıntılara maruz kalır.

Bazen, işlenen bir günaha ondan daha büyük pek çok günah eklenir. Mesela, günahta ısrar etmek, ona özenmek, tövbeyi geciktirmek, benzeri bir günahı elde edince tat almak, yahut kaçırınca üzülmek, günah işlemekle sevinmek, yahut iki kişi arasında olacak bir günaha başkasını sevk etmek, Allah Teala’nın (kendisine emanet ettiği) malını günahta harcamak ki, bu aynı zamanda nimete karşı bir nankörlüktür.

“İnsan günah işleyince, kalbinde bir siyah nokta belirir. Tövbe ile hemen onu silmezse, o nokta kalbinde öylece kalır. Sonra ikinci bir günah işlerse, kalbinde bir nokta daha belirir...” (İbn Mace, Zühd 29)

Bu sebeple günahlarda ısrarcı olmadan onu hemen temizleme çok ciddi önem arz ediyor.

Şunu unutmayalım ki günahlardan duyulan pişmanlık, aslında tövbenin kendisidir. Bu konuda,

“Günahından tövbe eden hiç günah işlememiş gibi olur.” (İbn Mace, Zühd 30)

mealindeki Allah Resulü’nün müjdesi içimizi aydınlatıyor.

Diğer taraftan,

“Açık da olsa, gizli de olsa günahlardan sakının!..” (Enam, 6/120)

mealindeki âyet, günahlardan sakınma konusunda her zaman hassas olmamız gerektiğini vurgulamaktadır.

Fakat gizli işlenmiş bir günahı açığa vurmak ayrıca günahtır:

“Günahlarını açıklayanlar hariç bütün (samimi tövbe eden) insanlar affedilmiştir. İnsanlardan birisi geceleyin bir günah işler, Allah Teâlâ günahını örtmüştür. Ancak, sabaha çıkınca Allah Teâlâ’nın örttüğü perdeye açar ve günahını (insanlara) anlatırsa, işte bu affedilmez." (Buharî, Edeb, 60; Müslim, Zühd, 52)

Çoğu zaman bir günahkâr, başkalarının da uyduğu bir günah çığırı açar, onunla amel edildiği müddetçe o günahın getireceği kötülükler kendisine yazılmaya devam eder. (bk. Müslim, İlim, 15; Zekat, 69; Nesaî, Zekat, 64)

Günahların açıkça işlenmesi, teşhir edilmesi toplumun diğer fertlerine kötü örnek olacağı gibi, insan şahsiyetini de zedeler. İnsanlar yaptıkları kötülükleri başkalarının da işlediğini görünce psikolojik olarak rahatlar; musîbetin paylaşılması elem yükünü hafifletir ve o kötülüğün daha rahat ve cesurca işlenmesine psikolojik zemin hazırlar. İnsan, hayatının zayıf bir döneminde yapmış olduğu bir kötülüğü terkettikten sonra unutmak ve başkalarının da unutmasını ister. Ancak günahını başkalarına anlatmışsa, insanlar onu hayat boyunca o kötülüğü ile hatırlayacaktır. Bunun için kötülüğün şuyûunun vukûundan daha zararlı olduğu kabul edilmiştir.

Allah Teâlâ, âyet-i kerimede, başkalarını günaha sevk etmeyi münafıkların sıfatı olarak zikretmiş ve şöyle buyurmuştur:

“Münafık erkekler ve münafık kadınlar (sizden değil) birbirlerindendir. Çünkü onlar kötülüğü emreder, iyilikten alıkoyarlar.” (Tevbe, 9/67)

Kişinin günahını gizlemesi bir nevi pişmanlık olduğundan, tövbenin kabulü için ilk adım sayılmış ve günahını gizleyen insanların affedileceği bildirilmiştir:

"Allah, kıyamet gününde mümin kuluna yaklaşır, şefkatiyle örterek insanlardan gizler; 'Şu, şu günahını biliyor musun?' der; kul 'Evet Rabbim biliyorum.' der. Allah tekrar 'Şu şu günahını da biliyor musun?' der; o kul 'Evet, Rabbim' der. Böylece o insan bütün günahlarını ikrar eder. Artık ben kurtulamam diye düşünmeye başlayınca Allah, 'Ben senin bütün o günahlarını dünyada örttüm. İşte bugün de onları mağfiret edeceğim.' der." (Buhârî, Mezâlim, 3).

Allah insanı üç çeşit örtü ile örtmüştürİlk örtü; insanın ayıp ve çirkin görünen yerlerini gizleyen elbiseleridir. İkincisi; insanın fikir, düşünce ve hayallerinin kalbinde gizlenmesidir. Üçüncüsü ise; Allah kulunun günahlarını örtmüş, gizlemiş; günahlarını sevaba çevirmiş, sanki hiç günah işlememiş gibi ahirette yalnızca sevaplarını yazan kitabını vermiştir. (Gazâlî, Esmâü'l-Hüsnâ, terc. Y. Arıkan, s.128)

Buna göre, bu dünyada gizli kalan günahlar, ahirette de gizli kalır. Açıktan işlenen günahlar da ahirette açıkça görülür.

Allah bütün günahları herkese göstermeyecektir. Nitekim, tövbe edilmiş bazı günahları veya başkasının günahını gizleyen kişilerin günahlarını da Allah gizleyecektir.

Allah’ın kulları sadece insanlar değildir. Bütün kâinat, melekler ve daha nice varlıklara insanın yaptığı iyilikler ve kötülükler gösterilecektir.

En önemlisi, Allah adaletini ve herkese hak ettiğini verdiğini böylece göstermiş ve ilan etmiş olacaktır. Bunu da en önce kişinin kendine gösterecektir.

“Lût kavminin amelini işleyen kimse denizler dolusu su ile yıkansa günahını temizleyemez. Onu ancak tövbe temizler.” (Deylemi, Firdevsü’l-Ahbar, No: 6892; Aclunî, Keşfu’l-hafâ, No: 2093)

anlamındaki rivâyet, vefat etmeden hakkıyla yapılacak bir tövbenin, günahları affedeceğini haber vermektedir.

Buna göre, affedilmeyecek günahlar, açık veya gizli hangi günah olursa olsun, tövbe edilmeyen günahlar olarak anlaşılabilir.

https://sorularlaislamiyet.com/ahirette-amel-defterimiz-elimize-verilip-gunahlarimiz-aciklandiginda-herkes-gorecek-mi-yoksa#:~:text=Buna%20g%C3%B6re%2C%20bu%20d%C3%BCnyada%20gizli,ki%C5%9Filerin%20g%C3%BCnahlar%C4%B1n%C4%B1%20da%20Allah%20gizleyecektir.

10 Mart 2023 Cuma

Nisâ Sûresi 150-151. Ayet Tefsiri


150: Allah’ı ve peygamberlerini inkâr eden, Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak isteyen ve “peygamberlerin bir kısmına inanırız, bir kısmına inanmayız” deyip, böylece iman ile küfür arasında bir yol tutmaya çalışanlara gelince:

151: İşte bunlar gerçek mânada kâfirdirler. Biz de kâfirler için alçaltıcı bir azap hazırlamışızdır.


TEFSİR:

Allah katında yegâne makbul din, iman ve tevhid esası üzerine kurulmuş İslâm dinidir. Allah’ın gönderdiği bütün peygamberler, Allah adına davette bulunmuşlar ve temel esaslar itibariyle hep aynı dini tebliğ etmişlerdir. Dolayısıyla iman açısından Allah ile peygamberlerinin arasını ayırmak ve aynı şekilde peygamberler arasında bir ayrıma gitmek doğru değildir; apaçık bir küfürdür.

Burada üç grup kâfirden bahsedilmektedir:

§ Hem Allah’ı hem de peygamberlerini inkâr edenler, hiç birine iman etmeyenler. Müşrikler, dinsizler ve ateistler bu gruba girer.

§ İman etme bakımından Allah ile peygamberi birbirinden ayıranlar, yani Allah’a iman iddiasında bulunup da peygamberlere inanmayanlar.

§ Peygamberlerden bazısına inanıp bazısına inanmayanlar. Yahudi ve hıristiyanlar bu gruba girmektedir. Özellikle Peygamber Efendimiz’e iman etmemeleri tenkit edilmektedir.

Bu davranışların hepsi küfür, bunu sergileyenler de kâfirdir. Çünkü imanla küfür, hakla bâtıl arasında orta bir mertebe yoktur. Bir peygamberi inkâr bütün peygamberleri inkâr, peygamberleri inkâr ise Allah’ı inkâr demektir.

Günümüzde özellikle müsteşriklerin gündeme getirdiği iddialar ve bunların bir kısım modernistler tarafından yüksek sesle dillendirilmesi sonucu, Peygamberimiz (s.a.s.) ve onun sünneti hakkında Kur’an’ın bu konudaki yaklaşımına kesinlikle uymayan bir kısım inkârî temayüller baş göstermiştir. Kur’ân-ı Kerîm’den anladığımıza göre “Peygamber”, yeryüzünde Allah’ın temsilcisidir. O, Allah’tan din vahyini almakta, Allah adına konuşmakta, Allah adına karar verip iş yapmaktadır. Bizim Allah hakkında, din hakkında ve dinin bahsettiği bütün hususlarda sahip olduğumuz bilgiler, bütünüyle Peygamber (s.a.s.)’in verdiği bilgilere dayanmaktadır. Çünkü bu mânada Allah ile irtibat halinde bulunup söz söyleme yetkisine sahip tek kişi odur. Bu sebepledir ki, Allah Teâlâ pek çok âyette kendisi ile beraber Peygamber’e itaati emretmiş ve “Peygamber’e itaatin aynen kendine itaat” (bk. Nisâ 4/80) olduğunu haber vermiştir. Kulun Allah’ı sevip O’nun af ve mağfiretine ulaşabilmesini Peygamberi’ne uymaya bağlamıştır. (bk. Âl-i İmran 3/31) O halde Peygamber (s.a.s.)’i ve onun sünnetini devre dışı bırakmaya çalışmak, bununla ilgili kalplere şüphe tohumları atmak gibi hâince ve şeytanca teşebbüsler, “Allah ile peygamberlerin” arasını ayırmaya yeltenmekten başka bir şey değildir. Bunu bilinçli planlayanlar ve uygulayanlar kapkaranlık küfür dehlizlerinde bulundukları gibi, bilerek veya bilmeyerek buna alet olanlar da aynı küfür dehlizlerine doğru süratle yol almaktadırlar. Kurtuluş için bu bâtıl yoldan dönüş gereklidir ki, bir sonraki âyet bunun çaresini öğretmektedir.

9 Mart 2023 Perşembe

Allah-u Teala'yı Anlatan Ayetler (İniş Sırasına Göre)


İHLÂS SURESİ

İniş Sırası: 22 • Mushaf Sırası: 112 • Mekki Sure • 4 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


1. De ki: "ilâh[*] Allah’tır! O, bir tektir.

[*] Buradaki هُو zihinlerdeki ilah’ı göstermektedir. “Sizin ilâhınız, bir tek ilâhtır. Ondan başka ilâh yoktur. İyiliği çok, ikramı boldur.” (Bakara 2/163)

2. Allah, bütün istekleri karşılayacak güçtedir[*].

[*] Göklerde ve yerdeki herkes O'ndan ister. (Rahman 55/29)

3. Çocuğu yoktur, kimsenin evladı da değildir,

4. Çocuğu yoktur, kimsenin evladı da değildir,

NECM SURESİ

İniş Sırası: 23 • Mushaf Sırası: 53 • Mekki Sure • 62 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


43. Doğrusu güldüren (cenneti ikram eden) de, ağlatan (cehenneme atan) da O’dur.

44. Öldüren (birinin ölümüne izin veren) ve diriltip yaşatan da O’dur/Allah’tır.

45. Erkeği ve dişiyi, iki eş/çift olarak yaratan da O’dur;

46. atıldığı zaman nutfeden!..

47. Tekrar diriltmek de O’na aittir.

48. Zengin olmalarına izin veren O’dur, (elementleri yaratarak) imkân, sermaye veren de O’dur.

49. Şi’râ(yıldızı)’nın Rabbi de O’dur.

50. Önceki Âd kavmini helâk eden de O’dur.

51. Semud’u da... (Onlardan geriye hiçbir iz) bırakmadı.

52. Ve onlardan önce, Nuh kavmini de. (Çünkü) onlar pek zalim ve pek azgın idiler.

53. Tıpkı yerin dibine geçirilen öteki şehirler (gibi, öyle yaptı).

54. Örttüğü şeylerle onları örttü/görünmez hale getirdi.

55. Öyleyse Rabbinin nimetinin hangisinden kuşkuya düşersin?

BURUC SURESİ

İniş Sırası: 27 • Mushaf Sırası: 85 • Mekki Sure • 22 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


12. Şüphesiz ki, Rabbinin yakalayışı pek şiddetlidir.

13. Gerçek şu ki; O’dur yoktan var eden ve yeniden diriltecek/hayat verecek olan!

14. Bağışlayıcıdır, sevendir.

15. Arş’ın sahibidir, şanı yücedir.

16. İrade[1*] ettiği her şeyi yapacak güçtedir[2*].

[1*] İrâde, istemek ve dilemektir. Allah kullarının, imtihanı başarmalarını irade eder ama herkes başaramaz. Bir âyet şöyledir: “Allah size, her şeyi açık açık göstermeyi; sizi, sizden öncekilerin doğru yollarına yönlendirmeyi ve tevbenizi kabul etmeyi irade eder. Allah bilir, doğru kararlar verir.” (Nisa 4/26) “ol” emrini vermeden onun iradesi gerçekleşmez. “Bir şeyi irade ederse onun yaptığı sadece ‘Ol’ demektir; o şey hemen oluşur.” (Yasin 36/82) İmtihanla ilgili konularda “ol” emrini, sadece gereğini yapanlar için verir./

[2*] فَعَّالٌ= fe'âl, mübalağa siğası olduğu için sıfat-ı müşebbehe anlamı verilmiştir./

YASİN SURESİ

İniş Sırası: 41 • Mushaf Sırası: 36 • Mekki Sure • 83 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


36. O, eksiklikten uzaktır! Yerin bitirdiklerinden, (insanların) kendilerinden ve bilmedikleri nice şeyden bütün çiftleri yaratandır.


83. O yücedir, münezzehtir, herşeyin egemenliği O’nun elindedir. Ve siz O’nun katına döndürüleceksiniz.

FURKAN SURESİ

İniş Sırası: 42 • Mushaf Sırası: 25 • Mekki Sure • 77 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


1. O Mübarektİr/şanı yücedir! Evrendekilere uyarıcı olması için kuluna, (gerçek ile yalanı ayırdedici) Furkan’ı/Kur’an’ı indirdi.

2. Göklerin ve yerin mülkü/yönetimi/imparatorluğu O’nundur. Çocuk edinmemiştir ve hükümranlıkta ortağı yoktur. Herşeyi yaratmış ve bir ölçüye göre takdir etmiştir.

3. O’nun yanı sıra ilâhlar/tanrılar edindiler; halbuki onlar hiçbir şey yaratamıyorlar, oysa kendileri yaratılmışlardır! Kendilerine bile bir fayda ve zarar veremiyorlar. Öldürmeye ve yaşatmaya güç yetiremiyorlar. Yeniden diriltip var edemiyorlar!


61. O (Allah) yücedir/mübarektir! Gökyüzünde yıldız kümeleri yaptı. Orada bir lâmba (Güneş) ve aydınlatıcı bir Ay kıldı.

62. Gece ile gündüzü birbiri ardınca getiren O’dur. Öğüt almak veya şükretmek isteyen kimse için!

KASAS SURESİ

İniş Sırası: 49 • Mushaf Sırası: 28 • Mekki Sure • 88 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


70. O, kendisinden başka İlâh/Tanrı olmayan Allah’tır! Öncesinde/dünyada sonrasında/ahirette hamd O’na, (yaptığı her şeyi yerli yerince yapana) mahsustur. Hüküm/yargı O’nundur. Ve O’nun katına döndürüleceksiniz!

EN’AM SURESİ

İniş Sırası: 55 • Mushaf Sırası: 6 • Mekki Sure • 165 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


11. De ki: “Yeryüzünde dolaşın, sonra yalanlayanların sonu nasıl olmuş görün?”

machu-picchu-peru

Machu Picchu. Peru’nun Cusco şehrinde bulunan antik İnka kenti. And Dağlarında 2360 metre yükseklikte kurulmuş, dünyanın yedi harikasından biridir. Allah, böyle tarihi yerlere bakarak ibret almamızı istiyor.


12. De ki: “Göklerde ve yeryüzünde olanlar kimindir?” De ki: “Allah’ındır!” O, rahmeti kendi üzerine yazmıştır. Elbette sizi, kendisinde şüphe olmayan kıyamet gününde toplayacaktır. Kendilerini hüsrana sokan kimseler var ya, işte onlar inanmıyorlar.

13. Gecede ve gündüzde barınan her şey O’nundur. O işitendir, bilendir.

14. De ki: “Gökleri ve yeryüzünü yaratan; besleyen ve kendisi beslenmeyen Allah’tan başka bir dost mu edineyim? Ben (Allah’a) teslim olan kişilerin ilki olmakla emrolundum.” Ve (bana): “Müşriklerden sakın” denildi!

15. De ki: “Eğer, ben Rabbime isyan edersem; gerçekten büyük bir günün azabından korkarım.”

16. O gün kim ondan kurtulursa; O, ona rahmet etmiştir. İşte bu, apaçık kurtuluş ve başarıdır.

17. Allah sana bir zarar dokundursa, kendisinden başka onu giderecek yoktur. Ve eğer sana bir hayır verirse bil ki; O, her şeye gücü yetendir.

18. O, kullarının üstünde tam egemendir. O, doğru hüküm/karar verendir, herşeyin haberini alır.

19. “En büyük şahit kimdir?” diye sor ve de ki “Allah’tır. O, benimle sizin aranızda şahittir. Bu Kur'an bana vahiy edildi ki sizi ve ulaştığı kişileri onunla uyarayım.” De ki “Siz Allah ile birlikte başka ilahların olduğuna şahit misiniz? Ben şahit değilim.” De ki “O tek ilah’tır. Ben, sizin ona ortak saydıklarınızdan uzağım.”

20. Kendilerine kitap verdiğimiz kimseler, oğullarını tanıdıkları gibi onu tanırlar. Ama, onlardan kendilerine yazık eden kimseler var ya, onlar inanmıyorlar.


73. “Gökleri ve yeryüzünü bir hesap ile yaratan O’dur. “Ol” dediği gün hemen oluşmaya başlar. Sözü gerçektir! Sûr’a üfürüleceği gün de hükümranlık O’nundur. Gizliyi ve görüneni bilir. O, doğru hüküm/karar verendir, herşeyin haberini alandır.”

SAFFAT SURESİ

İniş Sırası: 56 • Mushaf Sırası: 37 • Mekki Sure • 182 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


1. Ant olsun sıra sıra dizilenlere,

2. haykırarak sevk edenlere,

3. Zikir (anlayarak Kur'an) okuyanlara!

4. Evet, sizin İlâhınız bir tek Allah’tır!

5. Göklerin, yeryüzünün ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir. Hem de doğuların Rabbi'dir.


180. Üstünlük sahibi Rabbinin şanı, onların isnat ettikleri sıfatlardan yücedir, münezzehtir!

182. Hamd'a lâyık olan/yaptığı her şeyi yerli yerince güzel yapan, Alemlerin Rabbi Allah’tır!

SEBE SURESİ

İniş Sırası: 58 • Mushaf Sırası: 34 • Mekki Sure • 54 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


1. En güzel övgüler, göklerdeki ve yeryüzündeki şeyler kendisine ait olan Allah’a mahsustur! Ahirette de övgü O’na aittir. O, doğru hüküm/karar verendir, her şeyden de haberdardır.

2. O; yeryüzünün içine gireni, ondan çıkanı, gökyüzünden ineni ve oraya çıkıp yükseleni bilir! O esirgeyendir, bağışlayandır.

MÜMİN SURESİ

İniş Sırası: 60 • Mushaf Sırası: 40 • Mekki Sure • 85 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


61. O Allah geceyi sizin için, içinde dinlenesiniz diye yarattı. Gündüzü de göresiniz diye (aydınlık kıldı). Şüphesiz Allah insanlara karşı lütufkârdır. Fakat, insanların birçoğu şükretmiyor.

62. Sizin Rabbiniz Allah işte budur! Herşeyin yaratıcısıdır. O’dan başka İlâh yoktur. Nasıl oluyor da aldırış etmiyorsunuz?


64. Allah O’dur ki; yeryüzünü sizin için durulacak yer, gökyüzünü de bir bina yaptı. Sizi suretlendirdi/şekillendirip donattı, suretlerinizi çok da güzel şekillendirdi; sizi temiz, güzel şeylerden rızıklandırdı. Sizin Rabbiniz Allah işte budur! Âlemlerin Rabbi olan Allah ne yücedir!


68. O’dur ki, hayat verir ve öldürür. Bir işe/oluşa hükmettiği zaman, ona sadece: “Ol” der ve o da derhal oluşmaya başlar.

ŞURA SURESİ

İniş Sırası: 62 • Mushaf Sırası: 42 • Mekki Sure • 53 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


4. Göklerde ve yeryüzünde ne varsa O’nundur. O, yücedir, büyüktür.

5. Gökler, üstlerinden çatlayacak gibi titreşiyorlar... Melekler Rablerini övgüyle tesbih ediyorlar ve yeryüzündeki kimseler için bağışlanma diliyorlar. İyi bilin ki şüphesiz Allah çok bağışlayandır, esirgeyendir.


10. Anlaşamadığınız her şeyin son kararı Allah’a aittir. “İşte Allah budur. Benim Sahibimdir. O’na dayanır, O’na yönelirim.”

11. O, gökleri ve yeri bölünme ile yaratandır. Size kendi türünüzden eşler var etmiş, en’amı da eşler halinde yaratmıştır. Sizi bu ortamda büyütüyor. O’na herhangi bir açıdan benzeyen bir şey yoktur. O dinler ve izler(görür).

12. Göklerin ve yerin anahtarları O’nun elindedir. O, gerek gördüğü kişinin önüne rızkı yayar kimine de belli bir ölçüye göre verir. Her şeyi bilen O’dur.


19. Allah, kullarına karşı latîftir. O, tercihini doğru yapanı rızıklandırır. Üstün olan O, işini başaran O’dur.


28. Herkes ümidini kesmişken yağmuru indiren ve ikramını yayan O’dur. O, asıl dosttur ve yaptığını güzel yapar.

29. Göklerin, yerin ve her ikisinde yayılmış hareketli canlıların yaratılması Allah’ın âyetlerindendir. Şartlarını oluşturduğunda onları bir araya toplamanın ölçüsünü de koymuştur.

ZUHRUF SURESİ

İniş Sırası: 63 • Mushaf Sırası: 43 • Mekki Sure • 89 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


82. Göklerin ve yeryüzünün Rabbi, Arş’ın Rabbi Allah, onların nitelendirmelerinden münezzehtir/uzaktır!

83. Bırak onları dalsınlar ve oyalansınlar, kendilerine vadedilen günlerine kavuşuncaya kadar!

84. O, gökyüzünde de tek İlâh’tır/imparatordur. yeryüzünde de tek İlâh’tır/imparatordur. O, bilir ve doğru hüküm/karar verendir. 85. Göklerin, yeryüzünün ve ikisi arasında bulunanların mülkü/imparatorluğu kendisine ait olan Allah ne yücedir! Saatin bilgisi O’nun yanındadır. O’nun huzuruna döndürülürsünüz.

DUHAN SURESİ

İniş Sırası: 64 • Mushaf Sırası: 44 • Mekki Sure • 59 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


5. Katımızdan bir emir olarak! Şüphesiz Biz elçiler göndericiyiz;

6. Rabbinden bir rahmet/merhamet olarak! Şüphesiz O işitendir, bilendir.

7. Göklerin, yeryüzünün ve ikisi arasında bulunanların Rabbidir. Eğer kesin inananlar iseniz!

8. O’ndan başka İlâh yoktur. Yaşatır ve öldürür. Sizin de Rabbinizdir, önceki atalarınızın da Rabbi’dir.

NAHL SURESİ

İniş Sırası: 70 • Mushaf Sırası: 16 • Mekki Sure • 128 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


72. Size kendinizden eşler var eden, eşlerinizden de çocuklar ve torunlar var eden, size temiz rızıklar veren Allah’tır. Allah’ın nimetlerini görmezlikten gelerek batıla mı inanıyorsunuz?

73. Kendilerine göklerden ve yerden rızık olarak verecek bir şeyi olmayan ve buna gücü de yetmeyenleri Allah ile aralarına koyup kulluk ediyorlar.

74. Siz, Allah’ı bir şeylere benzetmeyin[*]. Allah bilir, siz bilmezsiniz.

[*] Biz Allah’ı hayalimizde canlandıramayız. Bizim Allah ile ilgili bilgimiz O’nun bize Kur’an’da kendi hakkında bildirdiği kadardır. Bunun ötesinde yorumlar ve benzetmeler yapmak batıldır. Mesela hurafeciler Allah’ı devlet başkanına benzeterek kendilerinin de vali, kaymakam veya muhtar gibi onun bazı yetkilerine sahip kimseler olarak kabul edilmelerini sağlamak isterler. Bu, şirktir. Allah Teala, insanların yapacağı her tür benzetmeden uzaktır.

MÜMİNUN SURESİ

İniş Sırası: 74 • Mushaf Sırası: 23 • Mekki Sure • 118 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


78. Halbuki O, sizin için; kulağı, gözleri ve gönülleri yaratandır. Ne de az şükrediyorsunuz?

79. Sizi yeryüzünde yaratıp yayan O’dur. Toplanıp O’nun huzuruna götürülürsünüz.

80. O’dur hayat veren ve öldüren! Gece ile gündüzün değişmesi de, O’na aittir/O’nun tabiat kanunudur. Hâlâ aklınızı kullanmıyor musunuz?

90. Doğrusu, Biz onlara gerçeği getirdik. Onlar ise, şüphesiz yalancıdırlar.

91. Allah asla bir çocuk edinmez/edinmemiştir! O’nunla beraber hiçbir İlâh yoktur! Eğer öyle olsaydı; her ilâh, kendi yarattığını alıp götürür, birbirlerine üstün gelmeye çalışırlardı!.. Allah onların nitelendirmelerinden uzaktır.

92. Görünmeyeni de, görüneni de bilen odur. Allah, onların oluşturdukları ortaklardan uzaktır.

RUM SURESİ

İniş Sırası: 84 • Mushaf Sırası: 30 • Mekki Sure • 60 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


40. Sizi yaratan ve rızık veren Allah’tır. Sonra canınızı alacak daha sonra size tekrar can verecektir. Eş koştuklarınızdan hangisi bunlardan birini yapabilir? Allah’ın onlarla ilgisi olmaz. O onların ortak koştuklarından uzaktır.

Medeni Sureler

BAKARA SURESİ

İniş Sırası: 87 • Mushaf Sırası: 2 • Medeni Sure • 286 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


255. O, Allah’tır. O’ndan başka ilah yoktur. Diridir, sürekli işinin başındadır. O’nu ne uyuklama tutar ne de uyku! Göklerde ve yerde olan her şey O’nundur. O’nun izni olmadan huzurunda şefaati (birinin yanında olmayı) kim göze alabilir?[1*] Onların şu anda yapmakta olduklarını da geçmişte yaptıklarını da O bilir. Onlar, O’nun bilgisinden izin verdiği kadarı dışında bir şey kavrayamazlar. Hâkimiyeti, gökleri de kapsar yeri de. Bu ikisini korumak O’na ağır gelmez. O yücedir, büyüktür.[2*]

[1*] Şefaat, birinin eşlik etmesini istemek, eşlik etmek veya arka çıkmaktır (el-Ayn, Müfredât).

[2*] Bu âyet vahdet-i vücudu reddetmektedir; çünkü vahdet-i vücuda göre Allah’tan başka varlık yoktur, varlık diye bilinenler onun gölgesidir. Onlara göre gölge de yoktur. Oysa "Göklerde ve yerde olan her şey O’nundur." ifadesi Allah dışındaki varlıkların gerçek olduğunu bildirmektedir.

AL-İ İMRAN SURESİ

İniş Sırası: 89 • Mushaf Sırası: 3 • Medeni Sure • 200 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


2. Allah, kendisinden başka hiçbir ilah bulunmayandır. Diri’dir, Kayyum’dur (Ölümsüz Başkan’dır, İmparator’dur).

HADİD SURESİ

İniş Sırası: 94 • Mushaf Sırası: 57 • Medeni Sure • 29 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


1. Göklerde ve yerde ne varsa hepsi Allah’a boyun eğer. Üstün olan ve doğru kararlar veren O’dur.

2. Göklerin ve yerin hakimiyeti O’ndadır. Can veren O, öldüren O’dur. O, her şeye bir ölçü koyar.

3. İlk O’dur, sonraki de O. Açıkta olan O’dur, duyulardan uzak olan da O’dur. O, her şeyi bilendir.

4. Gökleri, yeri ve ikisinin arasındakileri altı günde[*](evrede) yaratan ve yönetime (arşa) geçmiş olan O’dur. Yere ne girer ve yerden ne çıkarsa, gökten ne iner ve gökte/göğe ne yükselirse onların hepsini bilir. Nerede olursanız olun, O, sizinle birliktedir. Allah, yaptığınız her şeyi görür.

[*] Bizim gün olarak bildiğimiz zaman birimi güneşe ve gündüze göre hesapladığımız bir kavramdır. Yaratılış aşamalarının anlatıldığı bu ayette bildirilen gün kavramı bizim bilmediğimiz bir gün kavramıdır. Bu nedenle parantez içinde “(evre)” ifadesi eklenmiştir.

5. Göklerin ve yerin hakimiyeti O’nun elindedir. Bütün işler O’na arz edilir.

6. Geceyi gündüze katar, gündüzü de geceye katar. O herkesin içinde olanı bilir.

HAŞR SURESİ

İniş Sırası: 101 • Mushaf Sırası: 59 • Medeni Sure • 24 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


22. O, Allah’tır; kendinden başka ilah olmayan, görülmeyeni de görüleni de bilendir. İyiliği sonsuz, ikramı bol olan O’dur.

23. O, Allah’tır; kendinden başka ilah olmayan, bütün yetkiyi elinde tutan, yaptığını tertemiz yapan, esenlik ve güvenlik veren, güven veren, görüp gözeten, her şeyden üstün olan, buyruğunu her şeye geçiren, büyüklenmeyi hak edendir. Allah, onların ortak saydıklarından uzaktır.

24. O, Allah’tır; yaratandır. Yarattığını farklı farklı yaratan ve şekil verendir. En güzel isimler (sıfatlar) O’nundur. Göklerde ve yerde her şey, O'na boyun eğer. O üstündür, doğru kararlar verir.

TEGABÜN SURESİ

İniş Sırası: 108 • Mushaf Sırası: 64 • Medeni Sure • 18 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


1. Göklerdeki ve yerdeki her şey Allah’a boyun eğer. Mülk (İmparatorluk, Mutlak İktidar) yalnızca O’nundur, Hamd da O’nadır (yaptığı her şeyi yerli yerince güzelce yapanadır!) O her şeye hakkıyla gücü yetendir.

2. O sizi yaratandır. Böyle iken kiminiz kâfir olmakta, kiminiz mümin. Allah yaptıklarınızı hakkıyla görendir.

3. Gökleri ve yeri, hak ve hikmete uygun olarak yarattı. Sizi şekillendirdi ve şekillerinizi de güzel yaptı. Dönüş yalnız O’nun huzurunadır.

4. Göklerdeki ve yerdeki her şeyi bilir. Gizlediklerinizi de açığa vurduklarınızı da bilir. Allah göğüslerin özünü (kalplerde olanı) hakkıyla bilendir.

FETİH SURESİ

İniş Sırası: 111 • Mushaf Sırası: 48 • Medeni Sure • 29 Ayettir

Kovulmuş şeytandan Allah'a sığınırım.


4. O, inananların imanlarını kat kat artırmaları için, kalplerine huzur ve güven indirendir. Göklerin ve yerin orduları Allah’ındır. Allah bilen ve doğru hüküm/karar verendir.

5. Ayrıca Allah; inanan erkek ve kadınları içlerinden ırmaklar akan, içinde sonsuz kalacakları cennetlere koyacak, onların günahlarını affedecektir. İşte bu, Allah katında büyük bir başarıdır.

http://allahbizdenneleristiyor.com/allah.html

8 Mart 2023 Çarşamba

KÜÇÜK NOTLARIM (94)


İman kuruntu ile olmaz. Fakat iman kalbe yerleşen ve amel ile tasdik edilen şeydir.

 (Nisa Suresi 123. ayetin tefsirinden bir bölüm-Safvetü't Tefasir)

7 Mart 2023 Salı

Tesbih namazı diye bir namaz var mıdır; bu namazdan bahseden hadis sahih midir?

İbnu Abbâs (radıyallahu anhümâ) ve Ebu Râfi (radıyallahu anh) anlatıyor: "Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) Abbâs İbnu Abdilmuttalib (radıyallahu anh)'e dediler ki:

"Ey Abbâs, ey amcacığım! Sana bir iyilik yapmayayım mı? Sana bağışta bulunmayayım mı? Sana ikram etmeyeyim mi? Sana on haslet(in hatırlatmasını) yapmayayım mı? Eğer sen bunu yaparsan, Allah senin bütün günahlarını önceki -sonraki, eskisi yenisi, hatâen yapılanı kasden yapılanı, küçüğünü büyüğünü, gizlisini alenîsini- yâni hepsini affeder. Bu on haslet şunlardır: Dört rek'at namaz kılarsın, her bir rek'atte Fâtiha sûresi ve bir sûre okursun. Birinci rek'atte kıraati tamamladın mı, ayakta olduğun halde on beş kere 'Subhanallahi velhamdülillahi ve lâilahe illallahu vallahu ekber.' diyeceksin. Sonra rükû yapıp, rükûda iken aynı kelimeleri on kere söyleyeceksin, sonra başını rükûdan kaldıracaksın, aynı şeyleri onar kere söyleyeceksin. Sonra secde edip, secdede iken onları onar kere söyleyeceksin. Sonra başını secdeden kaldıracaksın, onları onar kere söyleyeceksin. Sonra tekrar secde edip aynı şeyleri onar kere söyleyeceksin. Sonra başını kaldırır, bunları on kere daha söylersin. Böylece her bir rek'atte bunları yetmiş beş defa söylemiş olursun."

"Aynı şeyleri dört rek'atte yaparsın. Dilersen bu namazı her gün bir kere kıl. Her gün yapamazsan haftada bir kere yap, haftada yapamazsan her ayda bir kere yap. Ayda olmazsa yılda bir kere yap. Yılda da yapamazsan hiç olsun ömründe bir kere yap." [Ebu Dâvud, Salât 303, (1297, 1299); Tirmizî, Salât 350, (482); İbnu Mâce, İkamet 190, (1386, 1387).]

Hadisin Açıklaması:

1. Bu hadis, hadisleri tenkid etmekte aşırılığı ile tanınmış olan ve bu sebeple, değerlendirmelerine itibâr edilmeyen İbnu'l-Cevzî tarafından mevzû addedilmiştir. Ancak ulemâ, İbnu'l-Cevzî'ye bu hükmünde katılmadığı gibi, hatası sebebiyle ciddi tenkidlerde bulunmuşlardır. İbnu Hacer: "İbnu'l-Cevzî bu hadisi mevzûlar arasında zikretmekle kötü yaptı." der ve hadisin, Buhârî tarafından "El-Kırâatu Halfe'l- İmâm" adlı kitabına alındığını, Ebu Dâvud, İbnu Mace, İbnu Huzeyme ve Hâkim'in, kitaplarına "sahih" vasfıyla aldıklarını, Beyhâki gibi başka birçok muhakkik ulemânın, hadise "sahih" dediklerini kaydeder.

Tirmizî: "İbnu'l-Mübarek ve daha pek çok ilim ehli tesbih namazını rivâyet edip faziletini beyan ettiler." der. Kaynaklarımız, başta İbnu'l-Mübarek olmak üzere, bazılarının ismini kaydederek bu namazı Selef büyüklerinin kıldığını belirtir. Hadis tenkidinde teşeddüdü ağır basan Dârakutnî de şöyle demiştir:

 "Kur'an sûrelerinin fazileti üzerine gelen rivâyetlerin en sahihi İhlas sûresi hakkında gelendir. Namazın faziletiyle ilgili olarak gelen rivâyetlerin en sahihi de tesbih namazıyla ilgili olan hadistir." Ebu Musa el-Medînî, hadisin sıhhatini göstermek için bir cüz te'lif etmiştir.

2. Teysir, hadisin Ebu Davud veçhini almıştır. Tirmizî'deki veçhi şöyle başlar:

 "Ey amcam, sana yakınlığımın hakkını vermeyeyim mi? Sana ihsanda bulunmayayım mı? Sana faydalı olmayayım mı?.."

3. Namazın bir de İbnu'l-Mubarek tarafından yapılan tarifi rivâyet edilmiştir. Bu tarife göre, ilk rekatta Fatiha'dan önce onbeş defa "Sübhanâllahi velhamdülillahi ve lâilâhe illalla'hu vallâhu ekber." diyecek, sonra eûzubesmele çekip Fatiha'yı, zamm-ı sûreyi, sonra on kere yukarıda kaydedilen tesbihi okuyup rükuya gidecek, rükuda on tesbih okuyup başını kaldıracak, o vaziyette on tesbih daha okuyup secdeye gidecek, secdede on tesbih okuyup başını kaldıracak, on tesbih okuyup ikinci secde yapıp on tesbih okuyacak, böylece dört rekat kılacak, her rek'atte yetmiş beş tesbih okuyacak; her rek'ate onbeş tesbihle başlayacak, sonra Fatiha, sonra on tesbih okuyacak.

4. Tirmizî, bu namazın gece de gündüz de kılınabileceğini, gece kılındığı takdirde her iki rek'atte de selam verilmesinin daha iyi olacağını; gündüz kıldığı takdirde dilerse iki rekatte bir, dilerse dört rek'ati de kıldıktan sonra selam verilebileceğini belirtir. Bir kısım âlimler, bazı karîneleri değerlendirerek, bu namazı, güneşin öğlede zevalinden sonra kılmayı efdal bulurlar.

5. Hanefiler ve cumhur, merfu olması sebebiyle İbnu Abbâs ve Ebu Râfi rivâyeti üzere tesbih namazı kılmayı benimsemiştir. Ancak Aliyyu'l-Kârî, Mirkât'da der ki:

"Ubûdiyet yapan kimseye bazan İbnu Abbâs hadisine uyarak, bazan da İbnu'l-Mübarek hadisine uyarak tesbih namazı kılmalı, namazı zevâlden sonra ve öğleden önce kılmalı; namazda bazan Zülzile, Âdiyât, Feth ve İhlâs sûrelerini; bazan da Elhâküm, Asr, Kâfirûn ve İhlas sûrelerini okumalıdır. Yapacağı dua da teşehhüdden sonra selamdan önce olmalı, sonra selam vermeli, dilediği şey için de duada bulunmalıdır."

Aliyyu'l-Kârî sözünü şöyle noktalar:

"Bu söylediklerimin her biri üzerine sünnet vârid olmuştur."

(bk. İbrahim Canan, Kütüb-ü Sitte Tercüme ve Şerhi, c. 9, Dördüncü Fasıl, Müteferrik Namazlar),

https://sorularlaislamiyet.com/tesbih-namazi-diye-bir-namaz-var-midir-tesbih-namazindan-bahseden-hadis-sahih-midir-0

4 Mart 2023 Cumartesi

İman Yoksa Beraat da Yoktur



Kur’an-ı Kerim’de Cenab-ı Hak ayların 12 ay olduğunu söylüyor. Bu 12 aydan 3 tanesi, Efendimiz Hz. Muhammed’in sallallahu aleyhi ve sellem   beyanlarıyla da bizim dünyamızda farklı bir yeri ihtiva ediyor. Üç aylardan bir tanesi Recep Ayı, bir diğeri Şaban Ayı ve en son da içerisinde bin aydan daha hayırlı bir geceyi barındıran, Kur’an’ın da nazil olduğu Ramazan Ayıdır. Efendimiz Hz. Muhammed  sallallahu aleyhi ve sellem   çeşitli beyanlarıyla, bir rahmet mevsimi olduğunu söyler bugünlerin. Biz, Recep ayını hemen ilk Cumasında Regaip Gecesi diye isimlendirdiğimiz o güzel geceyle ihya etmeye başlıyoruz. Aslında Regaip Gecesi, bir yönüyle bu güzel mevsimin, tabiri caiz ise besmelesi oluyor. Yine Recep ayı içerisinde 27. gece İslam tarihinin çok önemli bir hadisesi olan ve Efendimize verilmiş en büyük mucizelerden biri olan, Miraç ve İsra’nın yaşandığı bir zaman dilimidir. Onun arkasından gelen Şaban ayının ortası Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem, Nısf-ı Şaban dediği, Şaban ayının 15. gecesi ise Efendimizin sallallahu aleyhi ve sellem yine beyanları çerçevesinde, Berat Gecesi olarak isimlendirilen gecedir. Berat; bir mahkemede elde edilen af kararı, o mahkûmiyetten kurtulma adına müjdeyi ihtiva eder. Aslında Efendimizin bazı hadislerine binaen bu geceye Beraat demesi, eğer gerçek manada tevbe ve istiğfar yapılırsa, gerçek manada Allah’ın rahmetini ve mağfiretini celp edecek bazı adımlar atılırsa, kulun beraatını kazanacağı bir gece, bir gündür aslında bu. Onun için bu şekliyle isimlendirilmiştir. Biz Beraat Gecesi dediğimiz zaman, aslında umumi bir af gecesi demiş oluruz. Efendimizin sallallahu aleyhi ve sellem beyanları çerçevesinde biz, o affa mazhar olma adına, aslında gayretlerimizin, bir yönüyle ibadetlerimizin, bir yönüyle muhasebe adına ortaya konulması gereken şeylerin, artırılması gereken bir gece demiş oluruz.

Beraat Gecesi’nin Müslümanlar İçin Önemi

Efendimizin bir hadisi şeriflerinde şöyle beyan buyuruluyor: ‘Şaban ayının 15’inci gecesi oldu mu, Cenab-ı Hak dünya semalarına rahmetini indirir. ‘Bugün af olmak isteyen yok mu onu affedeyim, benden bir şey isteyen yok mu, onun isteklerine cevap vereyim’ diye nida ettirir melekleriyle. Rabbimiz 
Celle Celaluhu aslında bir yönüyle kullarını affetmek için çeşitli vesileleri onların önlerine seriyor. Bir yönüyle tabiri caizse bahaneler arıyor ki O rahmetini kullarına bir şekliyle duyurmuş olsun. Aslında Beraat Gecesi de o rahmetin, bizlere ulaşmasının en büyük vesilelerinden bir tanesidir. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem yine biz anlayalım diye, bir yönüyle dünyamızda bir yankı oluşsun diye, şöyle bir hadisi de beyan buyurur: “Öyle affedecek ki Cenab-ı Hak, bu gece Kelp kabilesinin koyunlarının kılları adedince, insanları cehennemden azat edecek” yani beratlarını ellerine verecek. Özelikle Kelb kabilesi demesi, o günün dünyasında, koyunlarının çokluklarıyla bilinen bir kabile. Öyle olduğu için de Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem böyle bir mazhariyete sahip olduğunu beyan etmek için bunu söylüyor.

Efendimizin 
sallallahu aleyhi ve sellem bizden yapmamızı istediği şey, o umumi affın bir şekliyle içine girebilmek. Eğer gerçekten samimi bir biçimde tevbe ve istiğfarda bulunursak ki burada tevbe ve istiğfar kavramları üzerinde de bir cümle söylemek lazım. Tevbe; aslında fiilî bir istiğfardır. İstiğfar ise sözlü bir tevbedir. Dolayısıyla biz istiğfar dediğimiz zaman, sözle Cenab-ı Hakk’a karşı günahlarımızı itiraf edip af dilemiş oluyoruz. Tevbe ise o günahtan yüz çevirerek sevaba yöneliyoruz. Dolayısıyla fiili bir karşılık ortaya koymuş oluyoruz. Bunları artırarak, bir yönüyle bu güzel geceden, istifade etme adına, bazı gayretler ortaya koymamız gerekir. Bazı âlimlerimize göre Efendimizden sallallahu aleyhi ve sellem bu manada açıkça bir beyan yok ama bazı âlimlerimize göre Kur’an’ın 44’üncü suresi olan Duhan Suresinde geçen ‘leylet-ül mübareke’ bu gecedir. Bu leylet-ül mübareke ile Leylet-ül Kadir arasında da bir münasebet vardır. O münasebeti ulema şöyle ortaya koyar; Kur’an-ı Kerim olan aziz kitabımız Levh-i Mahfuz’dan dünya semasına Beraat Gecesi’nde indirildi. İşte onun için o gece leylet-ül mübareke ‘büyük bir mübarek gece’ olduğu, ama daha sonra oradan da dünyaya Efendimize sallallahu aleyhi ve sellem, başta Hira’daki o süreç olmak üzere inmeye başladı. O da Kadir Gecesi’nde oldu. İşte böylelikle de Beraat Gecesi’nin Kur’an’ın nüzulüyle bir ilişkisi olduğunu görüyoruz. Bütün bunları dikkate aldığımız zaman bu gecenin değerini, kıymetini, büyüklüğünü biraz daha olsun anlayabilmiş oluyoruz.

Hayatımızda İman Yoksa, Beraat Yoktur

Tabi böyle büyük bir af, büyük bir umumi beraatın olduğu bir gecede, bunu elde edebilmenin en önemli yolu güçlü bir muhasebe yapmaktır. Beraat Gecesi inşallah beraatlarımıza vesile olacak. Beraatı bize kazandıracak olan ameller de bellidir. Eğer hayatımızda iman yoksa orada beraat yoktur. Eğer imanın bize yüklediği sorumluluklar ki bunların başında gelen sorumluluk imandan sonra en büyük hakikat olan, imanın ikiz kardeşi namazdır. Eğer namaz hayatımızda yoksa orada beraat yoktur. ‘Emri bil maruf, nehy-i anil münker’ dediğimiz sosyal sorumluluğumuz ki bu bir cihattır, cihat adına bir şey yoksa hayatımızda, orada beraat yoktur.

Kur’an’ımız beraatı nasıl kazanacağımıza dair bize ipuçlarını veriyor. Efendimiz 
sallallahu aleyhi ve sellem de bu manada bize ipuçlarını veriyor. Biz bunları iyice anlayıp gerçekten beraat nasıl kazanılır, Allah’ın o affına, rahmetine, mağfiretine nasıl erişilir? Bazı şeyleri elde ederek bu gece ciddi bir muhasebe yapmalı, şimdiye kadar geçen geçmiş ama Allah’ın bize açtığı bu ömür sermayesini, bu ömür kredisini, bundan sonraki ömrümüzde, zamanımızda, daha iyi geçirmek için o yapılan yanlışları tespit edip eksikleri ortaya koyup bunları giderme konusunda bir azim ve gayret göstermemiz lazım. Belki de Beraat Gecesi’nin en önemli amellerinden bir tanesi budur. İkinci bir şey daha var. Elbette ki bu gece Rabbimize yakarış adına, dua adına bazı şeyleri ortaya koymak, Aişe (r.a) annemizin; “Kadir Gecesine erişirsem bu gece nasıl dua edeyim ya Resulullah?” sorusuna Efendimizin verdiği bir cevap var ki, bazı âlimlerimiz o cevabın beraat Gecesi için de Nısf-ı Şaban için de geçerli olduğunu söyler. Ve o günde o duanın yapılmasını ister. O dua da şudur; “Allah’ım sen affedensin, kerimsin, halimsin, affetmeyi seversin bizi de affet beni de affet.” Burada affa, mağfirete mazhar olma adına bir yakarış görüyoruz....

...Belki bu geceyi dua ile muhasebe ile nafile ibadetlerle elimizden geldiğince Cenab-ı Hakk’a yaklaşma adına, vesileleri zorlamalı. Gündüzünde de oruç tutmalı ki, Efendimizin tavsiyesi gecesinin kıyamla, ibadetle, gündüzünün ise siyam(oruç)la geçirilmesi yönündedir...


Muhammed Emin Yıldırım

https://www.siyervakfi.org/iman-yoksa-beraat-da-yoktur/

***BERAT KANDİLİ ve DİĞER KANDİLLER


http://www.dailymotion.com/video/x8v687_kandiller-beraat-kadir-gecesi_people

Veren de Allah, Alan da Allah


Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim

“Ey îmân edenler! Sabredin, sebat gösterin, hazırlıklı ve uyanık olun. Allâh’tan korkun ki başarıya erişesiniz.” (Âl-i İmrân, 200)

https://www.2g1d.com/

3 Mart 2023 Cuma

KÜÇÜK NOTLARIM (93)-Müslüman kelimesi


Müslüman kelimesi, teslim olan demektir. Teslim olan istediğini yapmaz, isteneni yapar. Bu manasıyla Müslüman: “Canını malını inandığı iman, Kur’an davasına teslim edip adayan insan” demektir.

Kur’an Bana Ne Diyor? - Veli Tahir Erdoğan

2 Mart 2023 Perşembe

KÜÇÜK NOTLARIM (92)


Al-i İmrân Suresi’nin sonundaki ayetlerden duanın kabulüyle alakalı önemli bir hususu keşfeden Cafer-i Sadık diyor ki: Kim duadan önce beş defa “Rabbenâ/Rabbimiz” derse Allah Teala onun duasına icabet eder.

SAFVETÜ'T TEFASİR -TEFSİRLERİN ÖZÜ - AL-İ İMRAN Suresinden

1 Mart 2023 Çarşamba

Üvey babamın yanında başımı örtmemem (açmam) caiz mi?


'Eğer bir erkek bir kadınla evlenir cinsel ilişki gerçekleşirse artık bu kadının her hangi bir kızıyla evlenmesi veya çocuklarının kızı ile evlenmesi ve ne kadar aşağı inerse insin çocukları ile evlenmesi haramdır. Bu çocukların ilk kocadan veya sonraki kocadan olmasında fark yoktur. Allah-u Teala şöyle demiştir: ''Size anneleriniz….. ve kendileri ile gerdeğe girdiğiniz kadınlarınızın yanında kalan üvey kızlarınız haram kılınmıştır:'' Nisa 23

Kişinin evlenip gerdeğe girdiği kadının kızları artık mahrem olmuştur. Ve bu kızların üvey babalarının yanında kapanmaları gerekmez.

28 Şubat 2023 Salı

Bir kişi babasından başkasına baba diyebilir mi?


 Bir kimsenin babası olmayan birine baba demesi veya birini babası olarak göstermesi ile ilgili hadisler:

Sa’d İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kimse kendi babası olmadığını kesinlikle bildiği birinin soyundan geldiğini ileri sürerse, ona Cennet haramdır.” (Buhârî, Ferâiz 29; Müslim, Îmân 114, 115. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Sünnet 109-110; İbni Mâce, Hudûd 36)

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Babalarınızdan yüz çevirip onları inkâr etmeyiniz. Her kim kendi babasını bırakıp bir başkasına baba derse, nankörlük etmiş olur.” (Buhârî, Ferâiz 29, Hudûd 31; Müslim, Îmân 112, 114.)

FETVASI: Bir kişi başka birisine baba diyebilir mi?

Bazı toplumlarda ki Müslüman toplumlarında da var bu. Mesela; seksen yaşındaki bir dedeye “baba, beybaba, babacığım” diye hitap eder insan. Hiç sülalesinden bile değildir o. Babalık; yaşlılık, ihtiyarlık, pîri fanilik manasında bir kelime olur o zaman. Böyle bir ifade yani insanın sulbünden gelmediği, oğlu-kızı olmadığı birine “baba” diye hitap etse bu, herhangi bir şekilde nesep iddiası değildir. Bu caizdir. Örf bunu kabul ediyorsa, hakaret içeriği algılamıyorsa örf caizdir.

Yani örf ve adette, kişinin kendi babası yaşında olanlara baba demesi “bu benim öz babamdır” anlamında değil, aksine hürmet için söylenmiş bir sözdür. bu, herhangi bir şekilde nesep iddiası değildir. Bu caizdir. Dolayısıyla eşlerin birbirlerinin anne ve babalarına “babam” ,”annem” demelerinde bir sakınca yoktur. 

***Peygamberimizin yasakladığı şey, bir insanın öz babasını inkar ederek kendisinin bir başka kişinin evladı olduğunu iddia etmesidir.