1-İSLAM’IN KIZI!
AİŞE ; SENİN EVİN, İZZETİN ve İFFETİNDİR
AİŞE, AİŞEDİR
İslâm, davayı müşahhas planda kim ve ne üzerinden anlattıysa, hasımları da onun üzerinden “hakikate” saldırdı. Bu yüzden Kur’an-ı Kerîm’i murâd-ı ilahiye göre tefsir ettiğinden Sünnet; İslâm kadınının neyi, nasıl ve niçin yapması gerektiği noktasında bir izzet ve iffet anıtı olduğundan dolayı da Hz. Aişe radıyallahu anha tarih boyu hedef oldu. İslâm’ı içerden bölmeye memur olan Rafizilik/Şia gibi, dışardan parçalamaya kurgulu Batı da Hz. Aişe etrafında sürekli istifham ve vehimler üretti. Çünkü Hz. Aişe radıyallahu anha İslâm kadının yükselttiği iman, ilim ve aile ehramının kilit taşıdır. O düşerse bütün sistem sarsılır, dağılır. Bu yüzden din düşmanı gibi, din tahripçisi de Onun üzerinde yoğunlaştı.
İslâm, davayı müşahhas planda kim ve ne üzerinden anlattıysa, hasımları da onun üzerinden “hakikate” saldırdı. Bu yüzden Kur’an-ı Kerîm’i murâd-ı ilahiye göre tefsir ettiğinden Sünnet; İslâm kadınının neyi, nasıl ve niçin yapması gerektiği noktasında bir izzet ve iffet anıtı olduğundan dolayı da Hz. Aişe radıyallahu anha tarih boyu hedef oldu. İslâm’ı içerden bölmeye memur olan Rafizilik/Şia gibi, dışardan parçalamaya kurgulu Batı da Hz. Aişe etrafında sürekli istifham ve vehimler üretti. Çünkü Hz. Aişe radıyallahu anha İslâm kadının yükselttiği iman, ilim ve aile ehramının kilit taşıdır. O düşerse bütün sistem sarsılır, dağılır. Bu yüzden din düşmanı gibi, din tahripçisi de Onun üzerinde yoğunlaştı.
İffet Ehramının Kilit Taşı
Hz. Aişe radıyallahu anha Peygamber-i Ekber’in sallallahu aleyhi ve sellem eşi, mağara arkadaşı Ebu Bekir’in radıyallahu anh kızı, Ümmet’in annesi ve İslâm kadınlarının nasıl âbide, zahide ve mücahide olunacağını bizzat şahsında gördüğü “üsve-i hasene”dir. Hem çok zeki, hem de güçlü bir hafızaya sahipti. Erken yaşta İslâm külliyesinin ana binası Peygamber evine dahil oldu, orada yetişti, hayatı orada tanıdı. Çok defa vahiy Onun evinde indi. Arap diline derin bir vukûfiyeti vardı. Bu yüzden Murad-ı İlahi gibi, Murad-ı Rasulü de iyi fehmederdi. Allah Rasulü’nden sallallahu aleyhi ve sellem çok sayıda hadis rivayet etti. Anlamadığı her meseleyi tereddüt etmeden Efendimiz’e sallallahu aleyhi ve sellem sorardı. Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem Ümmeti’nin yarıdan fazlasını oluşturan kadınlara İslâm ahkamını -daha çok- Onun vasıtasıyla anlattı. Bu yönü, Onu diğer bütün İslâm kadınlarından ayırdı. Bu yüzden Amr b. Âs, Allah Rasulü’ne sallallahu aleyhi ve sellem , “İnsanlar içinde kim size daha sevgili?” diye sorunca, “Aişe” buyurdu. Peki ya erkeklerden deyince, “Onun Babası Ebu Bekir” cevabını verdi.1
Neden Hz. Aişe?
Hz. Aişe radıyallahu anha“dareyn saadeti” noktasında Allah Rasulü’nden çok şey öğrendi. Onun hayatında olduğu gibi, Ondan sonra yaşadığı elli yıllık zamanda da, kendini Efendimiz’den sallallahu aleyhi ve sellem dinlediklerini yaşamaya ve anlatmaya adadı. Kadınlar gibi erkekler de Hz. Aişe’den radıyallahu anha çok şey öğrendi; ahkam ve âdâb noktasında ondan pek çok mesele nakletti. Şer’i hükümlerin dörtte biri “Aişe’den rivayet edildi.” dense2 hiç de mübalağa olmaz.
İlk Defa Bir Kadın İlme Mercî Oldu
Peygamber-i Ekber’in sallallahu aleyhi ve sellem baş asistanı olma şerefi, Hz. Aişe’yi İslâm kadınlarına “başmuallim” olma makamına yükseltti. Sahabenin takıldığı ilmi meselelerde hacet kapısıydı O. Dünya tarihinde ilk defa bir kadın ilme merci oldu. Sahabe hiçbir yerde bulamadığı cevapları Ondan dinledi. Zaman zaman kibar-ı ashab da Ondan fetva sorardı. Bu noktada Ebû Musa el-Eşarî (v. 50 h.) şöyle demektedir: “Biz Peygamber’in ashabına bir hadis müşkil olduğunda/bir mevzu anlaşılmadığında gider Hz. Aişe’ye sorar; konuyla alakalı onda yeterli derecede ilim bulurduk.”3.
Kabîsa bin Züeyb de, Onun ilmî derinliğine şu ifadelerle tanıklık etmektedir: “Aişe insanların en âlimiydi. Sahabenin büyükleri de Ona sorardı.”4. Kız kardeşi Esma’nın oğlu olması cihetiyle Hz. Aişe’ye en yakın olanlardan Urve b. Zübeyr de, “Allah’ın kitabı, Rasulü’nün Sünnet’i, Arap şiiri ve bir farzı Hz. Aişe’den daha iyi bilenini görmedim.” demiştir 5. Hadiste kol başı olan İbn Şihâb ez-Zührî’ye göre (v. 125 h.), “Eğer Aişe’nin ilmiyle bütün kadınların ilmi bir araya getirilse, Aişe’nin ilmi daha ağır basar.”6.
İslâm kadınla erkeği aynı vasatta ele aldı, hedef olarak onlara aynı ufku gösterdi. Müslüman erkekler ne kadar yükselebilirse, kadınların da o kadar yücelebileceğini söyledi. Hz. Aişe radıyallahu anha bunun en müşahhas misalidir.
Kulluk Yarışı
Kilise’ye göre Allah yolunu kapatan varlık olarak kabul edilen kadın, İslâm’da erkekle kulluk yarışına girdi. Kimin kadın ya da erkek olduğuna bakılmadan, ameline ve takvasına göre ecre nâil olacağı ilan edildi.
Hz. Aişe radıyallahu anha , İslâm’la yeniden riyazet yolu açılan kadınların dünyasında, çıkılabilecek en yüksek zirveydi. Bunu kadınlar gibi, erkekler de kabul etti. Sahabe içerisindeki bazı hususi mevzularda tek farklı görüş Hz. Aişe’den geldi. Sahabeden ve tâbiûndan ilim talebeleri Irak, Şam ve Arap Yarım Adası’nın farklı bölgeleri gibi uzak diyarlardan gelerek Ona öğrenci oldu.
Talebe Kadrosu
Hz. Aişe radıyallahu anha ; uzaklarla alakadar olurken, -ilim seferberliğinden- en yakınlarını mahrum etmedi. Bilakis insanlar Ona ancak en yakınlarının delaletiyle ulaşabildi. Kardeşi Muhammed’in iki oğlu Kasım b. Muhammed ve Abdullah b. Muhammed, kız kardeşi Esma’nın iki mahdumu Abdullah ve Urve b. Zübeyr b. el-Avvâm, Abdullah b. Zübeyr’in Hamza’dan torunu Abbâd da ilminden istifade etti. Talebeleri kadrosunda, sahabeden Amr b. Âs, Ebû Musa el-Eşarî, Zeyd b. Halid el-Cühenî, Ebû Hureyre, Abdullah b. Ömer, Abdullah b. Abbas, Rebîa b. Amr el-Cureşî, Saib b. Yezîd, Haris b. Abdillah b. Nevfel dahil olmak üzere pek çok isim vardı . Saîd b. Müseyyeb, Alkame b. Kays, Ata b. Ebî Rebah gibi tâbiûnun büyükleri de ondan okudu.
Hz. Aişe radıyallahu anha yalnız başına bir külliye, tek başına bir ümmet gibiydi. Onun ilminden, anneleri olması cihetiyle her ne kadar erkekler de istifade etmiş olsa da, asıl kadınlar müstefid oldu. Kardeşi Abdurrahman’ın kızı Esma ve Hafsa, Hasan Basrî’nin annesi Hayre başta olmak üzere pek çok kadın Onun rahlesinde yetişti.7
Sonraki asırları derinden etkileyecek âlimleri yetiştiren ya da onların baş muallimi olan Hz. Aişe radıyallahu anha , modern anlamda bir tahsil görmedi. Ne üniversitede okudu, ne de akademik kariyer yaptı. Lakin ondan gelen rivayetler büyük âlimler tarafından nass kabul edildi; hıfzedildi.
Kadınlar!
İlk kadın üniversitesini O kurdu. Kadınlara dünyaya sadece yemek yapmak, çamaşır yıkamak, ev işleriyle alakadar olmak için değil; -asıl olarak- İslâm’ı anlamak, yaşamak ve yaşatmak için geldiklerini söyledi. Kadınları uyanmaya, kadının onuruna sahip çıkmaya ve hürriyeti yalnız Allah’a kullukta aramaya çağırdı.
Kur’an-ı Kerîm’e Vukûfiyeti
“Mum dibine ışık vermez.” Sözü, Hz. Aişe radıyallahu anha ile değişti; mum önce dibine ışık verdi. Hz Aişe de sahabe gibi Allah Rasulü’nü sallallahu aleyhi ve sellem dikkatle dinler, mevzuyu anlayana kadar soru sormaktan imtina etmezdi. Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem, “Hesaba çekilen azab görür.” hadisini îrad buyurunca, Hz. Aişe, “Allah Azze ve Celle, ‘Kime kitabı sağdan verilirse, hesabı kolay olacaktır.’8 buyurmuyor mu?” dedi. Bunun üzerine Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem, “Ayette geçen ‘hesab’ kelimesi ‘arz etmek’ anlamındadır. Lakin kim hesaba çekilirse helak olur.” buyurdu.9
Bunun üzerine Hz. Aişe sustu; hâl diliyle “İşittim ve itaat ettim.” dedi. Çünkü Onun “Kur’an Müslümanlığı” içerisinde Sünnet’e düşmanlık yoktu. Bilakis kadına dair fıkhî hükümleri Allah Rasulü’nden sallallahu aleyhi ve sellem O öğrendi; insanlara o rivayet etti.
Hz. Aişe, kendisi gibi, soran-sorgulayan kadın öğrenciler yetiştirdi. Sonra da onlara dair kıymet hükmünü verirken, “Ensar’ın kadınları ne güzel kadınlardır. Hayaları dinde derin anlayış sahibi olmalarına mani olmadı.”10 buyurdu. Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem her nevi ahlaksızlığın hüküm ferma olduğu Cahiliyye’den insanlık tarihinin en müeddeb kadınlarını çıkardı. Her biri önce hayalarıyla temayüz etti. Lakin hayâları, Ahiretlerinin selameti, bir meseleyi sormalarını gerektiriyorsa onu sorup öğrenmelerine mani olmadı.
Maneviyat ehramında Hz. Hatice ve Fatıma’dan sonra en büyük Aişe’ydi radıyallahu anhuma . O kadarki, Allah Rasulü’nün “İşte Cebrail, seni selamlıyor.”11 ifadesinde belirttiği gibi bizzat meleğin selamına nail oldu.
https://www.ihsansenocak.com/hz-aise-dosyasi/
Dipnotlar
1. ⇑ İbn Hacer, el-İsâbe, IV, 588).
2. ⇑ İbn Hacer, Fethu’l-Bârî, VII, 107.
3. ⇑ Tirmizî, H. No: 38
4. ⇑ Zehebî, Siyer-u A’lâmi’n-Nübelâ, IV, 282.
5. ⇑ İbn Ebî Şeybe, Musannef, VIII, 517
6. ⇑ Taberânî, el-Mu’cemu’l-Kebîr, H. No: 299; Hakîm, Müstedrek, H. No: 6734.
7. ⇑ Heyet, Aişe Ümmü’l-Müminîn, ed-Düreru’s-Seniyye, Zahrân, 2013, 181-2.
8. ⇑ İnşikâk: 7-8.
9. ⇑ Müslim, Cennet 19; Ebû Davud, H. No: 393.
10. ⇑ Müslim, Hayz 13; İbn Mace, Taharet, H. No: 634.
11. ⇑ Müslim h.no: 6457