Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Ey insanlar! Doğrusu biz sizi bir erkekle bir dişiden yarattık. Ve birbirinizle tanışmanız için sizi kavimlere ve kabilelere ayırdık. Muhakkak ki Allah katında en değerliniz, en çok takvâ sahibi olanınızdır. Şüphesiz Allah bilendir, her şeyden haberdardır.” (Hucurât, 13)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Amelinin kendisini geride bıraktığı kişiyi, nesebi öne geçirmez.” (Müslim, Zikir, 38; İbn-i Mâce, Mukaddime, 17)
Rasûlullah (sav) Efendimiz’in yanında her türlü insan vardı: Zenci beyaz, Arap Acem, kabile reisi hizmetçi, hür köle, zengin fakir… Hepsi de Peygamber Efendimiz’in ardında saf bağlayıp aynı hizada namaz kılıyorlardı. Birbirlerine büyük bir muhabbet ve hürmet besliyorlardı. Hataya düşüp de takvâdan başka üstünlük vesilesi aradıklarında, Allah Rasûlü (sav) onları îkâz ediyordu. Ma’rûr bin Süveyd (ra) şöyle anlatır:
Rebeze’de Ebû Zer (ra) ile karşılaşmıştım. Üzerinde değerli bir elbise vardı. Aynı elbiseden hizmetçisinin üzerinde de vardı. Kendisine bunun sebebini sorduğumda Ebû Zer (ra) şöyle anlattı:
“–Rasûlullah (sav) zamanında (kölelikten gelen) bir kişiye hoşuna gitmeyecek sözler söylemiş ve onu annesinden dolayı kınamıştım. Bunu haber alan Nebî (sav) bana şöyle buyurdu:
«–Ebû Zer! Onu annesi sebebiyle mi ayıplıyorsun? Eğer öyleyse sen, kendisinde hâlâ câhiliye huyu bulunan bir kimse imişsin. Onlar sizin hizmetçileriniz ve aynı zamanda kardeşlerinizdir. Allah onları sizin himayenize vermiştir. Kimin himayesinde bir kardeşi varsa, kendi yediğinden ona yedirsin, giydiğinden de giydirsin. Onlara üstesinden gelemeyecekleri şeyleri yüklemeyiniz. Şayet yükleyecek olursanız kendilerine yardım ediniz!»” (Buhârî, Îmân 22, Itk 15; Müslim, Eymân 40)
https://www.2g1d.com/
11 Aralık 2021 Cumartesi
İslâm’da Irk Ayrımı Yoktur
10 Aralık 2021 Cuma
İyilik Güzel Ahlâktır
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Ey iman edenler! Şeytanın adımlarını takip etmeyin. Kim şeytanın adımlarını takip ederse, muhakkak ki o, edepsizliği (yüz kızartıcı suçları) ve kötülüğü emreder…” (Nûr, 21)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“İyilik güzel ahlâktır, kötülük vicdânını rahatsız eden, duymasını istemediğin şeydir.” (Tirmizi, Zühd, 52; Müsned, IV, 182)
Ahlâkın müeyyidesi vicdan ve Allah korkusudur. Vicdanların ve yüreklerin belli kalbî kıvama erişmesi ahlâkî yükselişin zeminini hazırlar. Bu yüzden Allah Rasûlü:“”İyilik güzel ahlâktır, kötülük vicdânını rahatsız eden, duymasını istemediğin şeydir.” (Tirmizi, Zühd, 52; Müsned, IV, 182) buyurmuştur.
Bir başka hadiste ise: “İyilik nefsin huzûr bulduğu şeydir. İsm denilen kötülük ve günah ise gönlü ve sadrı sıkıştıran rahatsız eden şeydir.” (Müslim, Birr, 14) buyurulmaktadır.
Müminlerin, insanlar nezdinde keyfiyet ve kalitelerindeki ölçü, ahlâktır. Nitekim Allah Rasûlü:“”Sizin en hayırlınız ahlâkı en güzel olanınızdır.” (Buhârî, Edeb, 39) buyurur. Şüphesiz Allah nezdindeki kalitenin ölçüsü ise takvâdır. Ancak insanların onu ölçebilme imkânları yoktur. O, insanlara meçhûl bir keyfiyettir. Ahlâk ise davranış hâlinde zâhir olduğu ve daha çok da insânî ilişkilere yansıdığı için kişilerin hemen kolayca farkedebileceği bir durumdur. (Prof. Dr. Hasan Kâmil Yılmaz, Altınoluk Dergisi, 2002-Ağustos)
https://www.2g1d.com/
9 Aralık 2021 Perşembe
Gönlü Kırıkları Bul!
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“İnsanlardan öyleleri de var ki, Allah’ın rızasını almak için kendini feda eder. Allah da kullarına şefkatlidir.” (Bakara, 207)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“İçinizde saçı-başı dağınık, eski elbiseler içinde, garip görünümlü ve insanların îtibâr etmediği nice kimseler vardır ki, Allâh’a yemin etseler, Allah onların yeminlerini boşa çıkarmaz…” (Tirmizî, Menâkıb, 54/3854)
Hudeybiye antlaşmasının yeni yapıldığı günlerde Ebû Süfyân, bu antlaşmanın getirdiği bazı haklar sebebiyle Medîne’ye istediği zaman gelip gidebiliyordu. Bir defasında Selmân-ı Fârisî, Suheyb-i Rûmî ve Bilâl-i Habeşî’nin de aralarında bulunduğu bir grup müslümanın yanından geçerken, bu üç büyük çilekeş sahâbî, bir zamanlar kendilerine ve diğer yoksul mü’minlere işkence eden kâfirlerden biri olan ve müslümanlara karşı yapılan birçok savaşı yöneten Ebû Süfyân’ı karşılarında görünce dayanamayıp;
“–Allâh’ın kılıçları, Allâh’ın düşmanını haklamadı.” dediler.
Orada bulunan Hazret-i Ebû Bekir (ra), Ebû Süfyân’ı İslâm’a meylettirmek düşüncesiyle bu yoksul, fakat gönlü zengin müslümanlara;
“–Bu sözü Kureyş’in büyüğüne ve efendisine mi söylüyorsunuz?” mukâbelesinde bulundu, sonra da olup biteni Rasûl-i Ekrem (sav) Efendimiz’e anlattı.
Gönüller Sultânı Efendimiz, sevgili arkadaşını şu sözleriyle uyardı:
“–Ebû Bekir! Bu sözünle belki de onları gücendirdin. Eğer onları gücendirdiysen, (bil ki) Rabbini de gücendirdin demektir!”
Bu sözleri duyan Hazret-i Ebû Bekir, Cenâb-ı Hakk’ı gücendirmiş olmanın endişesiyle hemen bu üç yoksul müslümanın yanına koştu ve özür dileyen bir sesle:
“–Kardeşlerim! Yoksa sizleri gücendirdim mi?” diye sordu.
Hazret-i Ebû Bekir’i çok iyi tanıyan bu ganî gönüllü yoksullar da şöyle mukâbelede bulundular:
“–Hayır, sana gücenmedik. Allah seni bağışlasın kardeşim!” (Müslim, Fedâilu’s-Sahâbe, 170)
Peygamber Efendimiz’in Hazret-i Ebû Bekir’e yapmış olduğu bu tembih, aslında bizlere yapılmış birer îkaz ve ihtar mâhiyetindedir. Zira kimin ne olduğunu, Allah daha iyi bilir, lâkin gönlü kırıkların Allâh’a daha yakın ve O’nun yüce katında hatırlı kişiler oldukları kesindir. (Osman Nûri Topbaş, Şebnem Dergisi Eylül-2018)
8 Aralık 2021 Çarşamba
Kalplerimizdeki Putları Devirelim!
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Hevâ ve hevesini tanrı edinen ve Allâh’ın (kendi katındaki) bir bilgiye göre saptırdığı, kulağını ve kalbini mühürlediği, gözünün üstüne de perde çektiği kimseyi gördün mü? Şimdi onu Allah’tan başka kim doğru yola eriştirebilir? Hâlâ ibret almayacak mısınız?” (Câsiye, 23)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“…Sâde yaşamak îmandandır.” (Ebû Dâvûd, Tereccül, 1/4161; İbn-i Mâce, Zühd, 4.)
Muaz bin Cebel (ra) şöyle buyurmuştur:
“Şüphesiz siz, sıkıntıların fitnesiyle imtihan edildiniz ve sabrettiniz. Yakında sevinçlerin fitnesiyle de imtihan edileceksiniz. Hakkınızda en çok korktuğum şey, altın bilezik takınan Şam’ın ince örtüsünü ve yemen kumaşını giyinen, zengini yoran, fakirden de bulamayacağı şeyi isteyen kadın fitnesidir.”
Her devrin imtihanı, fitnesi, putu farklı… İşte asrımızın fitnesi lüks, putları da süs ve israfın kol gezdiği evler ve insanlar... Kimi her sezon çıkacak moda elbiseleri kendine ilâh edinmiş; kimi çeşit çeşit yaptığı, zenginlerin davet edilip fakirlerin ancak resmine baktığı sofraları kurmayı kendine ilâh edinmiş. Kimisi çocuğuna tapar olmuş, kimisi güzelliğine… Herkes, kendisini sahip oldukları ile yüceltmeye çalışmış. Eşyayla eksiklerini makyajlamış, kusurlarının servetle örtüleceğini düşünmüş. Hâlbuki bunların hepsi, insanın kalbindeki boşluğu ve sapmayı gösteren birer işaretten başka bir şey değil ki!..
Peygamber Efendimizi ve ashâb-ı kirâmı yücelten şey, onların döşemeleri, mobilyaları, kat kat elbiseleri, saymakla bitiremedikleri ayakkabıları, övüne övüne sergiledikleri paraları, evleri, bahçeleri, eşyaları değil ki!.. Onlar, bu fânî dünyanın bütün âlâyişini silip atmışlar kalplerinden… İnsanın iç dünyasına kök salan, orayı büyük bir puthâneye çeviren dünya bağlarını, sevgilerini silmişler gönüllerinden… Elbette onlar da dünyada yaşamış, ihtiyaçları kadar yemiş, içmiş, giyinmiş; ancak hiçbir zaman bunları bir övünme vesilesi hâline getirmemiş. Aksine en küçük bir meyilden, en küçük bir bağlılık ve alâkadan, aşırı sevgi ve yüceltmeden ölesiye korkmuşlar, titremişler. Asgarîyi tercih etmişler. Fakir olduklarından değil; zenginliği, övünmeyi, kibri terk ettiklerinden…
Bu Ramazan, bambaşka bir Ramazan olsun hepimiz için… Mîlâd olsun bu Ramazan… Kul gibi kul olmaya, Peygamberimize yakışır bir ümmet olmaya başlangıç olsun. Eşyaya değil, Rabbimize kul olalım. (Halime Demireşik, Gelin, Kalplerimizdeki Putları Devirelim, Şebnem Dergisi Haziran-2016)
7 Aralık 2021 Salı
Zikir
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillâhirrahmânirrahîm
“Ey iman edenler! Allah’ı çokça zikredin! O’nu sabah akşam aralıksız tesbih edin!” (Ahzâb, 41-42)
Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:
“Allah’ı unutarak lüzumsuz konuşmalara dalmayın. Çünkü Allah’ı unutarak çokça konuşmak kalbi katılaştırır. Allah’tan en uzak olan kimse ise kalbi katı olandır.” (Tirmizî, Zühd, 62/2411. Muvatta’, Kelâm, 8)
Abdullah bin Büsr (ra) anlatıyor:
İki bedevî, soru sormak üzere Rasûlullah (sav) Efendimiz’e geldi. Birisi:
“–Ey Allah’ın Rasûlü! İnsanların hangisi daha hayırlıdır?” diye sordu.
Allah Rasûlü (sav):
“–Ömrü uzun, ameli de sâlih olandır” buyurdu.
Diğeri de:
“–Ey Allah’ın Rasûlü! İslâm’ın hükümleri çoğaldı, bana öyle bir amel söyle ki, ona sıkıca yapışayım” dedi.
Rasûlullah (sav) ona da:
“–Dilin dâimâ Allah’ın zikriyle ıslak olsun!” buyurdu. (Ahmed, IV, 188; Tirmizî, Deavât, 4/3375)
https://www.2g1d.com/
6 Aralık 2021 Pazartesi
Şehâdet Rütbesi
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillâhirrahmânirrahîm
“Eğer Allâh yolunda öldürülür ya da ölürseniz, şunu bilin ki Allâh’ın mağfireti ve rahmeti onların topladıkları bütün her şeyden daha hayırlıdır.” (Âl-i İmrân, 157)
Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:
“Ümmetime ağır gelmeyecek olsaydı, hiçbir seriyyeden geri kalmaz, hepsine katılırdım. Allâh yolunda şehîd olmak, sonra diriltilmek tekrar şehîd olmak yine diriltilip tekrar şehîd olmak isterdim.” (Buhârî, Îman, 26; Müslim, İmâre, 103, 107)
Ebû Katâde (ra)’tan rivâyet edildiğine göre, bir gün Peygamber Efendimiz ashâb arasında ayağa kalktı ve:
“Allâh yolunda cihâd ve Allâh’a îmân etmek, amellerin en fazîletlisidir.” diye hatırlattı. Bunun üzerine bir adam kalkıp:
“–Yâ Rasûlallâh! Şâyet Allâh yolunda öldürülürsem, bu benim günahlarıma keffâret olur mu?” diye sordu.
Rasûlullâh (sav) ona:
“–Evet, şâyet sen sabrederek, ecrini sâdece Allâh’tan bekleyerek, cepheden kaçmaksızın düşmana karşı koyup Allâh yolunda öldürülürsen, günahlarına keffâret olur. Ancak borçların bunun dışındadır. Bunu bana Cibrîl söyledi.” buyurdu. (Müslim, İmâre, 117; Tirmizî, Cihâd, 33/1712)
5 Aralık 2021 Pazar
Bana Kur’an Oku!
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillâhirrahmânirrahîm
“(Şimdi) siz, bu Kur’an’a mı şaşıyorsunuz? Gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz!” (Necm, 59-60)
Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:
“Eğer siz, benim bildiklerimi bilseydiniz, mutlaka az güler, çok ağlardınız.” (Buhârî, Küsûf 2, Tefsîru sûre (5), 12, Nikâh 107, Rikak 27, Eymân 3)
Abdullah İbni Mes’ûd (ra) şöyle dedi:
Rasûlullah (sav):
“-Bana Kur’an oku!” buyurdu. Ben:
“-Ey Allah’ın Rasûlü, Kur’an sana indirilmişken ben mi sana Kur’an okuyayım? dedim. Rasûlullah (sav):
“-Kur’an’ı başkasından dinlemekten pek hoşlanırım” buyurdu.
Bunun üzerine ben kendilerine Nisâ sûresini okumaya başladım.” “Her ümmetten bir şâhit getirip seni de bütün bunlara şâhit tuttuğumuz zaman onların durumu nice olur?” anlamındaki âyete (Nisâ, 41) geldiğimde:
“-Şimdilik yeter!” buyurdu. Bir de baktım Rasûlullah, iki gözü iki çeşme ağlıyordu. (Buhârî, Tefsîru sûre (4), 9, Fezâilü’l- Kur’ân 33, 34; Müslim, Müsâfirîn 247.)
4 Aralık 2021 Cumartesi
Ne Kadar Yardımseveriz?
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillâhirrahmânirrahîm
“…İyilik ve takvâ üzerinde yardımlaşın, günah ve düşmanlık üzerinde yardımlaşmayın!..” (Mâide, 2)
Rasûlullah (sav) Efendimiz buyurdular:
“Kim (din) kardeşinin ihtiyâcını giderirse, Allah da onun hâcetini giderir. Kim bir müslümanın dert ve kederine çâre olur (onu ferahlığa kavuşturur)sa, Allah da o sebeple kıyâmet sıkıntılarından bir sıkıntıyı kendisinden giderir.” (Buhârî, Mezâlim, 3; Müslim, Birr, 58)
İmâm Câfer-i Sâdık’a:
“–Allah, fâizi niçin haram kılmıştır?” diye sorulduğunda şu cevâbı vermiştir:
“–İnsanlar birbirlerini ihsanlarından mahrum bırakmasın ve birbirlerinden yardımı esirgemesinler, diye haram kılınmıştır.” (Ebû Nuaym, Hilye, III, 194)
İnsanlar sadece menfaat karşılığında borç verirlerse, aralarında olması gereken yardımlaşma fazîleti aslâ vücut bulamaz.
3 Aralık 2021 Cuma
En Hayırlı Gençler
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
"Ey insanlar! Allah'ın vâdi gerçektir, sakın dünya hayatı sizi aldatmasın ve o aldatıcı (şeytan) da Allah hakkında sizi kandırmasın! Çünkü şeytan, sizin düşmanınızdır, siz de onu düşman sayın. O, kendi taraftarlarını ancak ateş ehlinden olmaya çağırır." (Fâtır, 5-6)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Yedi kimseyi Allah Teâlâ kendi gölgesinden başka gölge bulunmayan kıyamet gününde, gölgesinde barındıracaktır. Bunlardan biri de, Rabbine ibadet ederek yetişen gençtir.” (Buhârî, Ezân, 36)
2 Aralık 2021 Perşembe
Helal ve Haram Hassasiyeti
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Ey insanlar! Yeryüzünde bulunanların helâl ve temiz olanlarından yiyin…” (Bakara, 168)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
"Şüphesiz helâl bellidir. Haram da bellidir. Fakat bu ikisi arasında (helâl veya haram olduğu açıkça belli olmayan) birtakım şüpheli şeyler vardır ki, pek çok kimse onları bilemez. Şüpheli şeylerden kaçınan bir kimse, dînini ve haysiyetini korumuş olur. Şüpheli şeylerden sakınmayan bir kimse ise, zamanla harama düşer. Tıpkı sürüsünü başkasına âit bir arazinin etrafında otlatan çoban gibi ki, sürünün bu araziye girme tehlikesi vardır. Dikkat edin! Her padişahın girilmesi yasak bir arazisi vardır. Unutmayın ki, Allâh’ın yasak arazisi de haram kıldığı şeylerdir.” (Buhârî, Îmân, 39)
1 Aralık 2021 Çarşamba
Gariplere Müjdeler Olsun!
Cenâb-ı Hak buyuruyor:
Bismillahirrahmanirrahim
“Yeryüzünde bozgunculuk yapıp ıslâha çalışmayan, böylece haddi aşan kimselerin emrine uymayın!” (Şuara, 151-152)
Rasûlullah (sav) efendimiz buyurdular:
“Ortalık kargaşa içindeyken ibadet etmek, bana (kavuşmak üzere) hicret etmek gibidir.” (Müslim, Fiten, 130. Tirmizî, Fiten, 31/2201; İbn-i Mâce, Fiten, 14)
Rasûlullah (sav), diğer bir hadiste, fesat zamanlarında ibadet eden mü’minleri tebşîr ederek şöyle buyurmaktadır:
“İslâm garip başladı ve yine önceki garip hâline dönecektir. Gariplere müjdeler olsun! Ki onlar benden sonra, insanların Sünnet’imden bozup fesâda uğrattığı hususları ıslâh ederler.” (Tirmizî, Îmân, 13/2630. Müslim, Îmân, 232-233; Ahmed, I, 184; IV, 73)
Buradaki ıslahtan maksat, sayıları iyice azalan ve toplumda garipsenir hâle gelen müslümanların Peygamber Efendimiz’in sünnetini yaşamaları ve güçleri nisbetinde insanlara anlatıp öğretmeleridir.
Yine bir gün Rasûlullah (sav):
“–Gariplere müjdeler olsun! Gariplere müjdeler olsun! Gariplere müjdeler olsun!” buyurmuştu.
“–Ey Allah’ın Rasûlü, garipler kimlerdir?” diye soruldu.
Efendimiz (sav):
“–Çok sayıdaki kötü insanın arasında bulunan sâlih kişilerdir. Çevresindekilerden onlara isyân edenler, itaat edenlerden daha fazladır” cevabını verdi. (Ahmed, II, 222, 177)
https://www.2g1d.com/