- Ehl-i sünnet alimlerinin değişik ayet ve hadislere dayanarak vardıkları kanaate göre, şirk de dahil her türlü inkar, ebedi cehennemliktir. Bu gerçek kısaca, “imansız olarak kabre girenler ebedi olarak cehennemde kalırlar” şeklinde ifade edilir. İmansızlığı doğurmayan hiçbir günah, ebedi olarak cehennem cezasını gerektirmez.
- İlgili ayetlerin meali -tertip sırasına göre- şöyledir:
a) “Faiz yiyenler tıpkı şeytanın çarptığı kimsenin kalkışı gibi kalkarlar. Bu, onların 'Alışveriş de faiz gibidir.' demelerindendir. Halbuki Allah alışverişi mübah, faizi ise haram kılmıştır. Her kime Rabbinden bir talimat gelir, o da faizden vazgeçerse, daha önce yaptığı muamele kendisi için geçerlidir, hakkındaki hüküm de Allah’a aittir. Her kim tekrar faizciliğe başlarsa, işte onlar cehennemliktir, hem de orada ebedî kalacaklardır.” (Bakara, 2/275)
Konuya şu ayeti de dahil edebiliriz:
b) “Kim bir mümini kasden öldürürse onun cezası, içinde ebedî kalmak üzere gireceği cehennemdir. Allah ona gazab etmiş, onu lanetlemiş ve onun için büyük bir azap hazırlamıştır.” (Nisa, 4/93)
c) “Kimin iyilikleri tartıda hafif kalırsa, işte kendilerini ziyana sokanlar, cehennemde ebedî kalanlar onlar olacaklardır.” (Müminun, 23/103)
d) “Onlar, Allah’la beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar. Allah’ın muhterem kıldığı bir canı haksız yere öldürmezler. Zina etmezler. Kim de bunları yaparsa günahının cezasını bulur. Kıyamette, o büyük duruşma gününde onun cezası katmerli olur ve azapta, zillet içinde ebedî kalır.” (Furkan, 25/68-69)
Bu ayetleri, maddelerinin sırasına göre açıklayacağız:
a) Faizle ilgili olarak ebedi cehennemde kalanlar, kâfir kimselerdir. Çünkü bunlar ayette belirtildiği üzere, “Alışveriş de faiz gibidir.” demişlerdir. Yani Faizin haramlığını inkâr etmişler. Bilindiği gibi, helali haram, haramı helal saymak küfürdür. Demek bunların cehennemde ebedi kalmalarının sebebi, faiz yemeleri değil, faizi helal saymalarıdır. (bk. Razî, Beydavî, Nesefî, ilgili ayetin tefsiri)
Bazı alimlere göre, ayetin sonunda yer alan “onlar orada ebedî kalacaklardır” mealindeki ifadesi, hakiki ve mecazi olmak üzere iki manada açıklanabilir.
Hakiki manada olduğu zaman; söz konusu edilen faizciler “Alış veriş de faiz gibidir” deyip kâfir olduklarından, gerçekten cehennemde ebedi kalırlar.
Mecazi manada olduğu zaman; ayette yer alan “cehennemde ebedi kalmak” ifadesi, uzun bir süre kalmak anlamında olur. Ayette “Her kime Rabbinden bir talimat gelir…” ile başlayan cümle bu manaya imkân vermektedir. (bk. İbn Aşur, ilgili yer)
b) “Kim bir mümini kasden öldürürse onun cezası, içinde ebedî kalmak üzere gireceği cehennemdir.” mealindeki ayetin hükmü konusundan alimlerin farklı yorumları olmakla beraber, imanla kabre girmiş kimselerin ebedi olarak cehennemde kalmayacakları konusunda ittifak halindedirler. Onun için yorumlar da bu düşüncenin etrafında şekillenmiştir. (bk. Razî, ilgili ayetin tefsiri)
Bununla beraber, bizce şu yorumlar önem arzetmektedir:
1) Bu ayette Allah’ın, “Bir mümini kasden öldüren kimsenin” cezası / yaptığı bu suçun karşılığı ebedi cehennem olduğunu belirtmesi, suçun dehşetini ve hakettiği cezayı ortaya koymaktadır. Ancak bu cezanın tahakkuk etmesi ise, Allah’ın iradesine bağlıdır. Bu suçu işleyen kâfirleri ebedi cehenneme koyabildiği gibi, müminleri de affedebilir veya uzun bir süreliğine cehennemde tuttuktan sonra onu oradan çıkarabilir. Razî’nin benimsemediği bu görüş Kaffal’a aittir. (krş. Razî, ilgili yer)
2) Bu ayetin hükmü hakiki manasında olmakla beraber, Allah’ın affı devreye girdiği zaman, bu hüküm değişebilir. Nitekim alimlerin büyük çoğunluğuna göre, katil sağlam tövbe ettiği takdirde affa mazhar olabilir. Küfrün tövbesi kabul gördüğü halde, katlin tövbesinin kabul edilmemesi düşünülemez.
“Şu muhakkak ki Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, ama bunun altındaki diğer günahları dilediği kimse hakkında affeder.” (Nisa, 4/48)
mealindeki ayetin beyanı bunu desteklemektedir. (bk. Razî, ilgili yer)
3) Bazı alimlere göre, bu ayetin konusu olanlar -bazı rivayetlerde geçtiği gibi- Mekis b. Dababe adında biri /veya katli helal kabul ederek dinden çıkan kâfirler olabilir. Dolayısıyla bu hüküm hakiki manasında olarak kafirler için söz konusudur, demektir. Yahut da buradaki “ebedilik” kavramı mecaz olup uzun süre anlamındadır. (bk. Beydavî, Nesefi, ilgili yer)
c) Müminun suresinin 102-103. ayetlerinde, günah-sevaptan ziyade, iman-küfür muvazenesi yapılmıştır. Bu sebeple,“O gün kimin iyilikleri mizanda ağır basarsa onlar kurtulacaklar” mealindeki ayette imanı ve salih amelleri ağır basanların durumu belirtilmiştir.
“Kimin iyilikleri tartıda hafif kalırsa, işte kendilerini ziyana sokanlar, cehennemde ebedî kalanlar onlar olacaklardır.” mealindeki ayette ise, küfür ve kötü ameller yapanlar söz konusudur. (krş. Razî, Beydavî, Ebu’s-Suud, ilgili ayetlerin tefsiri)
d) “Onlar, Allah’la beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar. Allah’ın muhterem kıldığı bir canı haksız yere öldürmezler. Zina etmezler. Kim de bunları yaparsa günahının cezasını bulur.” mealindeki ayette yer alan “Onlar, Allah’la beraber başka bir tanrıya yalvarmazlar.” cümlesi, konuya imanı da katmaktadır. Buna göre, ayette yer alan “Kim de bunları yaparsa,..” mealindeki ifadede “kim ki Allah’tan başkasına ibadet ederse” hususu da dahildir. Bu ise, açık bir küfürdür.
Bu ayette zikredilenler kâfir / müşrik kimselerdir. Oradaki kötülükleri de genellikle kâfirler işler. Onun için küfür / şirk vasfıyla birlikte onlar da zikredilmiştir. (bk. Ebu’s-Suud, İbn Aşur, ilgili ayetin tefsiri)
Sorularla İslamiyet
https://sorularlaislamiyet.com/ebedi-cehennemlik-gunahlar-var-mi