Savaşta 37 veya 22-23 kişi kayıp verdikleri rivayet edilen Kureyşliler, Bedir’in intikamını aldıklarını hissettiler; Rasûlullah’ı öldürememişlerdi ama O’nun amcası Hz. Hamza’yı şehit etmişlerdi. Ebû Süfyân’ın karısı Hind bint Utbe, Bedir’de öldürülen babası Utbe, kardeşi Velîd ve amcası Şeybe’nin intikamını almak üzere Hz. Hamza’nın ciğerini alıp çiğnemiş ve Hz. Hamza’ya attığı mızrakla şehit eden Vahşî b. Harb’e vaad ettiği ödülü vermiştir.
Uhud’da şehitlerin cesetlerinin müşrikler tarafından parçalanması, kulak ve burun gibi uzuvlarının kesilmesi (müsle) Müslümanları büyük acıya boğmuş, bazı Müslümanlar da buna karşılık olmak üzere müşrik cesetlerine aynı muameleyi yapmak istemişlerdi. Fakat bu konuda nazil olan Nahl suresinin 126. ayeti ve Hz. Peygamber’in uyarısı üzerine bu düşüncelerinden vazgeçtiler.
Hz. Peygamber Uhud şehitlerini ve Uhud’da yaşananları hayatı boyunca unutmamış, Uhud şehitlerini her yıl ziyaret etmiş, ömrünün son günlerinde de bu ziyaretini tekrarlamıştır. Uhud Gazvesi daha sonraki dönemlerde de Müslümanlar tarafından gerekli derslerin çıkarılması açısından ibretle yâd edilegelmiştir.
Uhud savaşına on civarında kadın sahabe katılmış ve askerlere su dağıtımı, yaralıların tedavisi gibi hizmetlerde bulunmuşlardır. Hz. Peygamber’in azatlısı Ümmü Eymen, Ümmü Umâre, Hz. Fâtıma, Hz. Âişe ve Ümmü Süleym bunlar arasındadır. Özellikle Ümmü Umâre, Müslümanların zor durumda kaldıkları sırada Hz. Peygamber’in etrafında düşmanla yalınkılıç vuruşmuş, Hz. Fâtıma da Hz. Peygamber’i yaralandığı sırada tedavi etmiştir.
Uhud Gazvesi’yle ilgili olarak şu hususu belirtmek gerekir; şayet Müslümanlar tıpkı Bedir’deki gibi Uhud’da da Kureyşlilere büyük bir darbe indirmiş olsalardı, Rasûlullah’ın esas hedefine ulaşması, Kureyş’i İslam’a kazandırması belki de çok zorlaşacak, Cahiliye zihniyetinin beslediği kin ve intikam duyguları daha canlı bir şekilde bu kabilede yaşamaya devam edecek, mesela Hudeybiye Antlaşması’nın sağladığı imkânlar gerçekleşmemiş olacaktı. (Uhud Gazvesi’yle ilgili olarak bazı ayetler nazil olmuştur bk. Âl-i İmrân 3/120 vd., bilhassa 139-142, 156, 165).
Uhud Gazvesi’nden Medine’ye dönen Hz. Peygamber ertesi gün, Kureyşliler’in geri dönüp Medine’ye baskın düzenleyeceklerine dair bir haber aldı. Bunun üzerine hem muhtemel bir baskını önlemek hem de Müslümanların zayıf düşmediğini göstermek amacıyla Kureyş ordusunu takip etmeye karar verdi. Bu sefere, sadece bir gün önceki Uhud savaşına iştirak etmiş olanların katılmasını istedi.
Hamrâülesed Gazvesi
Uhud Gazvesi’nden Medine’ye dönen Hz. Peygamber ertesi gün, Kureyşliler’in geri dönüp Medine’ye baskın düzenleyeceklerine dair bir haber aldı. Bunun üzerine hem muhtemel bir baskını önlemek hem de Müslümanların zayıf düşmediğini göstermek amacıyla Kureyş ordusunu takip etmeye karar verdi. Bu sefere, sadece bir gün önceki Uhud savaşına iştirak etmiş olanların katılmasını istedi. Uhud gazileri savaştan henüz döndükleri, yorgun ve hatta bir kısmı yaralı oldukları halde bu sefer çağrısına memnuniyetle uydular. Bu arada Uhud’a katılamayan Câbir b. Abdullah, Hz. Peygamber’e gelerek bu sefere iştirak için izin istedi. Câbir’in babası Abdullah b. Amr Uhud’da şehit düşmüştü. Câbir b. Abdullah Uhud’a katılmak istediği halde babasının, yedi (veya dokuz) kız kardeşine bakacak kimseleri olmadığı gerekçesiyle kendisini onların başında bıraktığını ve bu sebeple katılamadığını belirtince Hz. Peygamber ona özel izin verdi. Hz. Peygamber 500 kişilik bir kuvvetle, Medine’ye 8 mil uzaklıktaki Hamrâülesed’e kadar gitti. Durumu öğrenen Kureyşliler, Medine’ye dönmekten vazgeçip Mekke’ye gittiler. Orada beş gün kalan Hz. Peygamber 17 Şevval 3 (2 Nisan 625) tarihinde Medine’ye döndü. Bazan Uhud gazvesi ile birlikte bazan da müstakil bir gazve olarak anlatılan bu seferin, İslam devletinin Uhud’da zedelenen itibarının kurtarılması amacına yönelik olduğu ifade edilmektedir. Bu gazve ile Müslümanlar, Uhud yenilgisiyle sarsılan otoritelerini yeniden pekiştirmiş, başta Kureyş olmak üzere Arap kabilelerine, ayrıca Medine’de bulunan Yahudi ve münafıklara karşı hâlâ güçlü oldukları, kendilerine güvendikleri mesajını vermişlerdir.
Prof. Dr. Casim Avcı
http://sonpeygamber.info/21-uhud-savasi-uhud-gazvesi
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder