Zikir yapanın en mükemmel vasıfları takınması gerekir: Bir yerde oturuyorsa, kıbleye yönelir. Başını eğerek sükûnet ve vakarla, huzur ve huşu ile oturur. Eğer bu hallere riayet etmeyerek zikir yapılırsa caizdir ve bunu yapan hakkında bir kerahet olmaz. Fakat özürsüz olarak böyle bir davranışla en faziletli hal terk edilmiş olur. Bu hususta kerahet olmadığına delil, Allahü teâlâ hazretlerinin şu âyetidir:
"Gerçekten göklerin ve yerin yaratılışında, gece ve gündüzün değişip durmasında, akıl sahibleri için (Allah'ın kudret ve azametine delâlet eden büyük nişanlar ve) alâmetler vardır. Ayakta iken, otururken, yatarlarken Allah'ı zikredenler ve göklerle yerin yaratılışı üzerinde düşünenler.. .”[Âl-i İmrân: 190]
8- Hazreti Aişe (radıyallahü anha) şöyle demiştir:
"Ben hayız halde iken, Resûlüllah sallallahü aleyhi ve sellem kucağıma yaslanıp Kur'an okurdu."[Buhârî. Müslim] Bir rivâyette de:
“Ben hayız iken, Peygamberin başı kucağımda idi." şeklindedir.[Buhârî.]
Yine Hazreti Aişe'den (radıyallahü anha) şöyle dediği nakledilmiştir:
“Ben divan üzerine yaslanırken (yatarken) hizbimi [Hizb, insanın kendisine lüzumlu kıldığı ve hergün yaptığı virdlere denir. İster Kur'ân olsun, ister başkası olsun.] (adet edindiğim ezkârımı) okurum."
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder