12 Nisan 2020 Pazar

Vakıflara zekat verilir mi?


‘Vakıf’ olarak adlandırdığımız kurumlar, kökü Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz zamanına dayanan uygulamalardır. Vakıfçılık, vakıf kurmak Müslümanların onurla söz edebileceği ve insanlığa öğrettiği büyük hizmet türlerindendir. Vakfın aslı şudur: Bir Müslüman, bir araziyi veya para getirecek, mal getirecek, kazanç getirecek bir yeri Allah’a tapular, menfaatini kullara verir. Yani der ki; mesela, yetim çocuklar filan hanın, filan dükkânın geliriyle ebedi bakılacaklar. Bir şartname hazırlar, senet hazırlar. Veya der ki: Bu dükkânı, bu binayı, bu hanı Allah için vakfettim. Bunun geliriyle kanser hastaları tedavi edilecek. Der ki: Bu vakıfla ben, filanca vakfettiğim bu eserle yeryüzünde zulüm gören Müslümanlara destek verilmesini vakfediyorum. Kıyamete kadar bu vakfiye geçerlidir; ne için vakfettiyse… Şüphesiz, hayır olan işte vakıf yapılır. Dolayısıyla aslında vakıf, Müslümanların hazır parayı Allah için harcamasına verilen isimdir. Maalesef bizim zamanımızda birtakım yasal nedenlerden veya bir teamül oluşmasından dolayı Müslümanlar bir araya gelmek için adına ‘vakıf’ dedikleri bir oluşum ortaya çıkarmışlardır. Bu vakıflar, Müslümanların yardımları ve destekleriyle amaç edindikleri gayeleri gerçekleştirmeye çalışırlar. Zordaki mü’minlere borç vermek için vakıf olabilir. İslamiyet’i tebliğ etmek için uzak kıtalarda, yeni insanların Müslüman olmasını sağlamak için çalışan bir vakıf olabilir. Herhangi bir şekilde Müslümanlığa, insanlığa, hatta ve hatta hayvanlara, tabiata hizmet maksadıyla bir vakıf kurulabilir. Ve buna Müslümanların destek olması çok önemli bir görevdir. Vakıf, Müslümanlara ait bir iştir, Müslümanlar bunu kıyamete kadar onurlu bir şekilde taşımalıdırlar. Ancak, zekât kurumsal bir ibadet değildir. Zekât, bireysel ibadettir. Ne demek bireysel? Yani zekât, Müslüman şahıs üzerinde harcanır. Mesela, cami yaptırılamaz zekât parasıyla. Mesela zekât parasıyla okul, Kur’an kursu yaptırılamaz. Ama Kur’an kursundaki talebenin kendisine zekât verilir, verilmesi gerekir. Fakirler için yapılacak bir, mesela çadırlara veya sığınaklara zekât harcanmaz; fakirin kişisel hakkıdır bu. Zekât, fakirin eline verilmeli. O, elinde dilediği gibi harcadığı bir para veya mal haline gelmelidir. Vakıflara ortak bütçe oluşturulduğunda, yapılan yardımlar ortak bir isimle bir havuzda toplandığında, yapılan hayır/sadaka çeşitleriyle zekât aynı havuza konursa harcanırken sıkıntı çıkar. Vakıf bunu, gayrimenkul yapımında da kullanabilir, fakire verirken de kullanabilir. Bunun için vakıfları, zekâtı kullanabilecek vakıflar, diye seçmek lazım. Müslümanların kurduğu vakıflarda da bir fıkıh danışmanı muhakkak bulunmalıdır. Bu fıkıh danışmanına, şurdan gelen şu para buraya kullanılabilir mi, diye sorulmalıdır. Vakıf, büyük bir mesuliyet. Zekat da bir mesuliyet. Sadaka ayrı bir mesuliyet. Bu mesuliyetler, vakıf yöneticilerinin kıyamet günü sıkıntı çekmesine neden olabilir. Kaş yaparken göz çıkarmak denebilir buna.

Hiç yorum yok: