1 Mayıs 2019 Çarşamba

Hayızlı Kadın Tavaf Hariç Bütün Hac Menasikini Yerine Getirir

Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabb'il âlemin. Ve sallallahu ve selleme ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmaîn.

"Fethu'l-Bari" (Sahih-i Buhari Şerhi)
   
6. BÖLÜM HAYIZ

7. Hayızlı Kadın Tavaf Hariç Bütün Hac Menasikini Yerine Getirir
İbrahim şöyle demiştir: "Hayızlı kadının âyet okumasında bir sakınca yok­tur." İbn Abbâs da, cünüp kimsenin Kur'an okumasında bir mahzur görmezdi. Hz. Peygamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem ise her durumda Allah'ı anardı. Ümmü Atiye şöyle demiştir: "Biz kadınlara, hayızlı iken de (Arafat ve Mina gibi yerlere) çık­mamız, erkekler gibi tekbîr getirip dua etmemiz emredildi." İbn Abbâs Ebu Süfyân'ın şöyle dediğini nakletmiştir: "Herakleios Hz. Peygamberin   Sallallahü Aleyhi ve Sellem mektubunu istedi. Sonra onu okudu. Bir de baktık ki mektup, 'Rahman ve Rahîm olan Allah'ın adıyla, Ey ehli kitap! Sizinle bizim aramızda ortak olan bir kelimeye gelin.[Âl-i İmran 3/64] şeklinde başlıyordu. Atâ, Câbir'den şöyle nak­letmiştir: "Hz. Âişe hayız oldu, Kabe'yi tavaf ve namaz hariç, hac ibadetinin bü­tün gereklerini yerine getirdi. "Hakem şöyle demiştir: "Ben cünüp iken hayvan boğazlarım." Allah Teâlâ şu şekilde buyurmuştur: "Üzerine Allah'ın adı anılmadan kesilen hayvanlardan yemeyin! [el-En'am 6/121]

305- Hz. Âişe'den şöyle nakledilmiştir: "Hz. Peygamberle 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem birlirlikte yola çıktık. Sadece haccı düşünüyorduk. Serife geldiğimiz zaman hayız oldum. Sonra Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem yanıma geldi. O esnada ağlı­yordum. 'Neden ağlıyorsun' diye sordu. Ben de, 'Allah'a and olsun ki, bu yıl hac etmeyi istemiyorum' diye karşılık verdim. O da, 'Galiba hayız oldun' dedi. ben 'Evet' deyince, şöyle buyurdu: 'Bu, Allah'ın Adem'in kızları için takdir ittiği bir şeydir. Hacıların yaptığı her şeyi yap! Yalnız temizleninceye kadar Ka'be'yi tavaf etme!"

Açıklama

(Hacıların yaptığı her şeyi yap! Yalnız temizleninceye kadar Ka'be'yi tavaf  etme!" İmam Buhârî'nin bu babda zikrettiği hadis ve diğer rivayetlerle şunu kas-dettiği söylenmiştir: "Hayız ve onun hükmünde olan cünüplük gibi durumlar, bütün ibadetlere engel olmaz. Aksine zikir gibi bir takım bedenî ibadetler, bu tür durumlarda bile yapılabilir. Tavaf hariç hacda yapılması gereken diğer hususlar da, hayzın engel teşkil etmediği ibadetlerdendir." Ancak İmam Buhârî'nin bunları kasdetmiş olması tartışılır. Çünkü hacda yapılması gereken İbadetler nas ile sabittir. Dolayısıyla bu hususta, istidlale gerek yoktur. En güzeli, İbn Reşîd'in, İbn attâl ve daha başkalarına tabi olarak ileri sürdüğü şu görüştür: "İmam Buhârî bâbda, Hz. Aişe hadisini zikrederek hayızlı ve cünüp kimselerin Kur'an oku­nabileceğine delil getirmek istemiştir. Çünkü Hz. Peygamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem bir tür özel namaz olduğu için hac ibadetlerinden sadece tavafı ayrı tutmuştur. Zikir, telbiye ve dua, hac ibadetinin bir parçasıdır. Hayızlı bir kadının bunları yapması yasaklanmamıştır. Aynı hüküm, cünüp biri için de geçerlidir. Çünkü hayızlı kadının necaseti onunkinden daha ağırdır.

Kur'an okunması bir tür Allah'ı anmaksa, bu durumda zikir ile arasında her­hangi bir fark yoktur. Yok eğer başlı başına bir ibadetse, bu durumda özel bir delile İhtiyaç vardır. İmam Buhârîye göre de bu konuda sahih bir hadis yoktur. Bu hususta nakledilen rivayetlerin tamamı başkalarına göre delil olur. Ne var kî bunların çoğu, tevile açıktır. Nitekim ileride buna işaret edeceğiz. Bundan dolayı İmam Buhârî ve onun gibi hayız ve cünüp kimsenin Kur'an okuyacağını söyle­yen Taberi, İbnu'l-Münzir ve Dâvûd gibi alimler, "Her durumda Allah'ı anardı" hadisinin umum İfade eden ibaresine dayanmışlardır. Çünkü zikir, geniş bir kavramdır. Kur'an'la olabileceği gibi başka şeylerle de olabilir. Zikir ile Kur'an okumayı örf ayırır. İmam Buhârî İbrahim en-Nehâî'nİn görüşüne yer vermek suretiyle, hayızlı kadının Kur'an okumasının yasaklandığı hususunda icmâ' bu­lunmadığını belirtmek istemiştir. İmam Maİik'ten İbrahim en-Nehâî'nin görüşüne benzer bir görüş nakledilmiştir. Yine ondan her koşulda Kur'an okunabileceği rivayet edilmiştir. Kendisinden yapılan bir başka rivayete göre İse, cünüp kimsenin aksine hayızlı kadının Kur'an okuyacağını belirtmiştir. Bu son görüşün, İmam Şafiî'nin kavl-i kadîm'i (eski ictihadları) olduğu söylenmiştir.

İmam Buhârî kendi görüşünü desteklemek için İbn Abbâs'tan gelen rivayeti nakletti. İbn Münzir, söz konusu rivayeti "İbn Abbâs cünüp iken virdini okurdu" şeklinde senetle birlikte rivayet etmiştir.

Daha sonra İmam Buhârî, Bizans İmparatoru Herakleios olayına dair Ebu Süfyan'dan gelen hadisin bir bölümünü zikretti. Bahsi geçen hadis, Buhârî'nin "Bedyu'l-vahy" bölümü ile diğer bölümlerde senetle birlikte geçmektedir. Bu hadis, babın konusuna şu şekilde delil teşkil eder: Hz. Peygamber 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem İslâm'a davet için Rumlara bir mektup yazmıştı. Malum olduğu üzere Rum­lar kâfirdi, kâfirler de cünüptür. Sanki Buhârî hadisin bu bölümünü zikretmekle cünüp birinin Kur'an'a dokunabileceğini ifade etmek istemiştir. Çünkü mektupta iki âyet vardı. O halde cünüp birinin Kur'an okuması da caizdir. Bu izah, İbn Reşîd'e aittir. Hadis şu şekilde delil olarak kullanılmıştır: Hz. Peygamber Sallallahü Aleyhi ve Sellem
Rumlara okumaları için âyet yazıp göndermiştir. Bu durum, boy abdesti yokken Kur'an okunabileceğinin istinbat ile değil nas ile sabit olduğunu gösterir. Boy abdesti olmayan kimselerin Kur'an okuyamayacağını söyleyen çoğunluk, bu iddiaya şu şekilde cevap vermiştir: "Mektup, söz konusu iki âyetten daha başka cümleleri de içermektedir. Bu durum, içerisinde ayet bulunan fıkıh ve tefsir kitaplarını okumaya benzer. Cumhura göre, boy abdesti olmayan kim­selerin bu kitaplara dokunması ve onları okuması yasaklanmamıştır. Çünkü söz konusu kimse, böyle yapmakla Kur'an okumayı hedeflemez."

Ahmed İbn Hanbel, tebliğ maslahatını göz önüne alarak mektuplaşmalara benzer konularda Kur'an âyeti kullanılmasının caiz olduğunu açıkça belirtmiştir. Şâfiîlerin çoğu bu görüştedir. Bazı âlimler ise bir ya da iki âyet gibi az miktarda Kur'anın kullanılmasını caiz görmüştür. Mesela Sevrî şöyle demiştir: "Hıristiyan birinin Kur'an'dan bazı harfleri öğrenmesinde bir sakınca yoktur. Belki bu sayede Allah Teâlâ ona hidayet nasip eder. Ancak bir âyet öğrenmesini hoş karşıla. Bu konuda o, cünüp kimse gibidir." Ahmed İbn Hanbel de şöyle demiştir: Kur'an'ı hak ettiği yere koymamalarını hoş görmem." Yine ondan şöyle dediği nakledilmiştir: "Gayr-i müslimin hidayete ermesi umuluyorsa, Kur'an okuyup öğrenmesi caizdir. Aksi takdirde caiz değildir." Boy abdesti olmayanların Kur'an okumasını caiz görmeyenlerden biri şöyle demiştir: "Herakleios kıssasında, cü­nüp birinin Kur'an okumasının caiz olduğunu gösteren bir delil yoktur. Zira cü­nüp biri, okuduğu lafızlarla Kur'an tilavetini kasdeder ve okuduklarının da âyet olduğunu bilirse bu durum da Kur'an okuması caiz değildir. Bir rivayette Kur'an olduğunu bilmediği bir bölümü okursa bu durum, caizdir. İşte kâfirin durumu da böyledir." Çoğunluk "Cünüp dışında hiçbir şey, Hz. Peygamber'in 
Sallallahü Aleyhi ve Sellem Kur'an okumasına engel olmazdı." şeklinde Hz. Ali'den gelen hadise da­yanarak boy abdesti olmayan kimsenin Kur'an okumasını caiz görmez. Bu ha­disi, sünen musannifleri tahriç etmiştir. Tirmizi İle İbn Hibbân sahih olduğunu söylemiştir. Bazı alimler, bu hadisin senedinde bulunan ravilerden birinin zayıf olduğu kanaatindedir. Hakikatte bu rivayet hasen olup delil olarak kullanılmaya müsaittir. Ancak bu rivayet hakkında "delil olarak kullanılması tartışmaya açık­tır." denilmiştir. Çünkü, bu rivayet sadece Hz. Peygamberin Sallallahü Aleyhi ve Sellem fiiline delalet eder. Bu da, söz konusu fiilin dışındaki uygulamaların caiz olma­dığı anlamına gelmez. "Hayızlı ve cünüp kimse, Kur'an'dan hiçbir ayeti okuyamaz [Tirmizi,Taharet,98.(131)(H.Aldemir)] şeklinde merfu olarak İbn Ömer'den nakledilen hadis ise, rivayet edildiği bütün senetlere göre zayıftır.

Sallallahu ve sellem ve ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Ve’l hamdüli’llahi rabbi’l âlemin.

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah-u Teala’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH azze ve celle BİLİR 

Hiç yorum yok: