5 Nisan 2017 Çarşamba

Dün, Bugün ve Yarın İslam’ındır



Rabbimiz buyuruyor:

"Allah, içinizden iman edip salih ameller yapanlara şu vaatlerde bulunmuştur: Kendilerinden öncekileri yeryüzüne hâkim kıldığı gibi, onları da mutlaka hâkim kılacak; onlara kendileri için razı olduğu dinlerini yaşama imkânı verecek ve korkularını güvene çevirecektir..." -Nûr Suresi, 55. ayet-

"Allah, "Ben ve peygamberlerim mutlaka üstün geleceğiz" diye yazmıştır. Gerçekten de Allah sonsuz kuvvet ve karşı konulmaz kudret sahibidir." -Mücâdele Suresi, 21. ayet-

"Mü’minler, düşman topluluklarını karşılarında gördüklerinde: “İşte Allah ile Resûlü’nün bize vadettiği zafer; Allah ve Resûlü doğru söyledi.” dediler; bu durum onların sadece iman ve teslimiyetini artırmıştır." -Ahzâb Suresi, 22.ayet-

Ashap olabilmek... 
Ashap; bir zorluk veya tehlike ile karşılaştıklarında sarsılıyorlardı. Ama, bu baş gösteren sarsıntıyı "gelecek yardımın müjdesi" olarak algılıyorlardı.  Çünkü onlar, daha önce yüce Allah’ın şu ayetine iman etmişlerdi “Acaba sizden öncekilerin başlarına gelenlerin benzeri sizin de başınıza gelmeksizin, cennete gireceğinizi mi sandınız? Onlar öylesine ağır sıkıntılara ve zorluklara uğradılar, öylesine sarsıldılar ki, Peygamberleri ile çevresindeki inanmışlar “Allah’ın yardımı ne zaman gelecek?” dediler. İyi bilin ki, Allah’ın yardımı yakındır” -Bakara Suresi, 214.ayet-

Bugün Ümmeti Muhammed’in dünya üzerindeki durumuna bakıp küfrün ve kâfirin daha güçlü olduğu zannedilebilir. Halbuki bu sıkıntılar Allah’ın kaderidir.

Hakkın varlığı da batılın varlığı da Allah’ın dilemesiyle olmuştur. Her şey zıddıyla kaimdir. Batılın varlığı, hakkın zaferini ortaya çıkarmak içindir. Hak ve batıl sürtüşmesi kıyamete kadar sürecektir.

Müslümanların üzerindeki zulmün her geçen gün artması, kâfirlerin İslam’ın zaferinden korktuğunun göstergesidir. Bugün İslam en karanlık dönemini yaşıyor gibi gözükse de İslam güneşi hiçbir zaman batmayacaktır. Bilakis bu karanlık, yarın doğacak olan güneşin habercisidir çünkü karanlık zifirileştikçe sabahın yaklaştığını anlarız.

Allah kıyamet gününe kadar kalmasını takdir buyurduğu bir din gönderdi. Hiçbir güç, bu dini yok edemeyecektir.

Bu Ümmet’in geleceği garantidedir. Çünkü garanti eden Allah’tır.

Allah’ın mağlubiyet yazmadığı bir dini kimse mağlup edemez.

İslam’a mağlubiyet yoktur.

Onların bir hesabı var.
Unutulmamalıdır ki Allah-u Teâlâ’nın hesabı, bütün hesapların üstündedir.
Kur'an ve hadisler o hesaptan söz ediyor.
Geleceği haber veriyor.
Ötelerden haberler var.
İslam'ın geleceğinden, Kur'an'ın hâkimiyetinden haberler var.
Yeni fetihlerden, tamamlanmamış fetihlerden haber var.
Her haberi dosdoğru olan Allah'tan ve O'nun elçisinden haberler var.
Levh-i Mahfuz'da yazılmış gelecek bilgilerini öğrenmek isteyenlere iyi haberler var.
Bu haberler, hasta ümmetin geleceğini bildiriyor.
Yarını, belki yarından da yakını bildiriyor.

“MUSA ALEYHİSSELAM TAVRI!”

"Mûsâ: "Hayır, korkmayın!" Çünkü Rabbim benimle beraberdir. Bana kurtuluş yolunu mutlaka gösterecektir" dedi." -Şuarâ Suresi,62.ayet-

İşte O Güneş Gibi Parlak Gerçekler

1- Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, tarihin çizgilerini çizmiştir. O'nun tam da tarif ettiği gibi devam eden bir süreç geldi ve hâlâ sürmekte. Mucizevi bir haberi canlı canlı izliyoruz.

İnsanlığın yeniden doğduğu Peygamberli günler, yirmi üç yıl sürdü.

Tarihin nakşedildiği Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in izinden giden halifeler dönemi, otuz yıl sürdü.

Ardından, Osmanlı dönemi başladı. Osmanlı Hilafeti'nin yıkılması ile o da bitti.

Daha sonra Müslümanlardan olmayanların kararlar verdiği dönem başladı. Temeller oyulmak istendi. Bir yuvarlanıştır başladı.
Ne var ki bu, haber verilmiş bir dönemdi.
Günü, zamanı belli değildi ama ne olacağı belliydi; oldu.

Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdular:
 "Allah’ın  dilediği zamana kadar aranızda peygamberlik kalır. Sonra gitmesini dilediğinde gider. Sonra peygamberlik izinde bir halifelik olur. Allah’ın kalmasını dilediği kadar o da kalır. Kalkmasını  dileyince de kalkar. Sonra zorlu krallıklar olur. Kalmasını dilediği kadar o da kalır. Kalkmasını  dileyince de kalkar. Sonra kötü dönem gelir. Kalmasını dilediği kadar o da kalır. Kalkmasını  dileyince de kalkar. Sonra tekrar peygamberlik izinde bir halifelik olur." Sonra sustu.”
-Ahmed bin Hanbel, Müs. Kufiyyin, 17680-

Ve şimdi peşinden gelecek dönem gözleniyor.

O da Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin izinde olan "Hilafet" dönemidir.
Bugün değilse yarın. Ama muhakkak gelecek bir dönem.

Bütün gayretler o günün yakın olması için.
Emeller o güne ermek için.

Raşid Halifeler dönemi gelecek ve bu hilafetin merkezi de Kudüs olacaktır. Kıyamet kopmadan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin miraca çıktığı yerler, dininin hükümranlığını ilan ettiği yerler olacaktır. Bu bir Nebevi mucizedir.

2- Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e dünyanın bütünü gösterildi. Ümmeti'nin o bütüne hâkim olacağı da bildirildi.

Sevban radıyallahu anh, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemin şöyle buyurduğunu bildirdi:
"Allah, yeryüzünü bana gösterdi. Doğusunu, batısını gördüm. Ümmet'im bana gösterilene sahip olacaktır. Kırmızı ve beyaz hazine bana verildi."  
-Müslim,Fiten 5/7187-

Ne O'nun döneminde ne de sonraki zamanlarda tüm dünya İslam’la buluşmadığı halde O, kıldan yapılmış çadır evlere bile İslam'ın gireceğini, gece ve gündüzün ulaştığı her yere İslam'ın sancağının dikileceğini haber vermiştir. O'nun haberi kesindir. Açıktır. Zan değildir. Kesin sonuçtur.

Temim ed-Dari radıyallahu anh Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemden şöyle işittiğini söylemiştir:
"Bu din, gece ve gündüzün ulaştığı her yere ulaşacaktır. Kıl çadırdan veya yün çadırdan yapılmış olsa bile Allah, her eve bu dini sokacaktır. Onurlu veya onursuz, İslam'ın onuru ile onurlanarak veya küfrün zilleti ile zelil olarak..."  
-Ahmed,16344-

Bu da gösteriyor ki yayılma sürecinin dörtte üçü gelecek günlerdedir. Mevcut olumsuzluklar Allah'ın vaadinin, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in müjdesinin gerçekleşmesine engel olamaz.

3- Ebu Kubeyl anlatıyor: 

-Abdullah bin Amr bin As'ın yanında idik. "Önce hangisi fethedilecek, Konstantiniye mi Roma mı?" diye soruldu. Abdullah, bir sandık getirtti. Ondan bir yazı çıkardı ve dedi ki: 
-Biz  Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in etrafında oturuyor, söylediklerini yazıyorduk. Bu soru O'na soruldu.
Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem buyurdular ki:
"Önce Konstantiniye fethedilecek." -Ahmed,6358-

 "Önce Konstantiniye..." demişti. O fetih, sekiz asır sonra gerçekleşti. Öncesi sekiz asır sonra gerçekleştiğine göre sonraki Roma için geç kalınmış değildir.

Geç kalma veya atlama yok!
Fetihler yoldadır.
Sadece zamanın gelmesi gerekiyor.
Bütün işaretler fetihler dönemine doğru çevrilmiştir.

4- Allah-u Teâlâ Kuran-ı Kerim'de kâfirlerin İslam'ı ezmek için büyük bütçeler harcayacağını haber vermişti:

" Kâfirler, insanları Allah yolundan alıkoymak için mallarını harcarlar. Daha sonra da harcayacaklar. Ama bu harcanan mal onlara bir pişmanlık sebebi olacak. Çünkü hedeflerine varamadan mağlup olacaklar. Ve kâfirler toplanıp cehenneme sürülecekler." -Enfal Suresi,36.ayet-

Allah-u Teâlâ’yı onlardan öncekiler mağlup edemediler. Onlar da edemeyecektir. Galibi belli bir savaştır bu. Galip, Allah'tır. Dün de, bugün de yarın da hep O galiptir. O, Kendi bildiği sebeplerden ötürü kâfirlere mühlet verebilir. O'nun her işi hikmettir. Biz de O'nun hikmetine teslim oluruz.

"Onlar ağızlarıyla Allah'ın nurunu söndürmek istiyorlar. Oysa Allah nurunu mutlaka tamamlamak istiyor; kâfirler isterse hoşlanmasın." -Tevbe Suresi, 32.ayet-

"Birkaç sene içinde bu mağlubiyetten önce de, sonra da hüküm ve idâre bütünüyle Allah'a âittir. O gün mü'minler Allah'ın yardımıyla sevinecekler." -Rûm Suresi,4.ayet-

"Onlar yeryüzünde gezip de kendilerinden öncekilerin sonu nasıl olmuş diye bakmadılar mı? Oysa öncekiler onlardan daha da güçlüydü. Ne göklerde ne de yerde Allah'ın elinden kaçıp kurtulacak ve Allah'ı âciz bırakacak hiçbir şey yoktur. O her şeyi bilir ve her şeye kâdirdir. -Fatır Suresi, 44.ayet- 

5- İslam yükseliyor. Üzerine gelindikçe, yasaklarla çevrildikçe güçleniyor. Budandıkça gürleşiyor.

Şüphesiz Allah’ın vaadi hak ve İslam yakındır. Bu vaadin gerçekleşebilmesi için Müslümanların bu uğurda gayret etmesi önemlidir ve bu gayretler önceki beş-on asırda benzeri görülmemiş bir şekilde arttı. Bütün sansürlere ve baskıya rağmen ezan sesleri yeryüzünde bir saniye susmuyor; namaz kılınmayan bir tek yer yok; cihad şuuru yayılıyor; dünyanın diğer ucundaki kardeşleri için vakıflar, kuruluşlar geliştiriyorlar.

Hesap ortadadır. Gelecek, hem de yakın gelecek İslam'ındır. Çünkü küfür, sırasını devirdi. Batıl sistemler bir bir çöktü, çökmeye de devam ediyor. Müslümanlar bir dönemlik gafletlerinin bedelini ödediler. Yükseliş sırası artık İslam'dadır.
Müslümanlar hatalarını anladılar, yeni hamlelerle açığı kapatmak için kollarını sıvadılar. Şimdi düşmanlarının yaptığı yatırımlar da İslam'a yarayacak.
Ümmet hastalandı ama ölmedi.

TARİHTEN BİR SATIR

Hülagü Han, İslam toprağına girdiğinde ölüm saçtı. Hilafeti düşürdü. Abbasi medeniyetini yıktı. Kütüphaneleri yaktı. Namaz kılmayı yasakladı. "Artık, İslam geri dönmez." dedirtecek kadar yaktı, yıktı. Her gün binlerce Müslüman öldürdü. Fırtına gibi esti. Artık, İslam yeşermez sanıldı. Ama kaderinde ölmek olmayan İslam'ı öldüremedi. Hasta edip yatağa düşürdü ama öldüremedi.
Sadece iki yıl sonra, Bağdat'ı ele geçirdikten iki yıl sonra ordusu İslam akidesinden etkilendi. Tek tek Müslüman oldular. İşgal için geldikleri yerden Müslüman mücahitler olarak ülkelerine geri döndüler!

6- Yarın, fetihler günüdür; her eve İslam'ın güneşinin gireceği gündür. Kader yazıldı, mürekkep kurudu. Bugüne bakıp kederlenmek yerine yarını düşünüp gayretlenmek daha akıllıca bir iştir. Bugünü gayretsiz geçirenler yarın esef edecektir.

Duamızla, kendimizi Allah'ın yardımına uygun hâle getirmekle, çalışıp çabalamakla, sabırla, takva ehli olmakla hazır olalım. Müjde kesindir. Müjde bir mucizedir.


Küfür kendi ocağında sönecek. 

Bu; yarın sabah namazı vaktinde de olabilir iki asır sonra da olabilir.

Mülk Allah’ın, hesap Allah’ındır.

Allah’ın vaadine inanan bir mü’min olarak İslam’ın yarınından endişe etmeden bekleriz biz.

Gerisini Allah’a bırakırız.

Çünkü Allah dinini üstün getirecektir.

Nureddin Yıldız Hocaefendi'nin  “Edep ve Amel” kitabı ve "İslam'ın Yarını" sohbetinden alıntı yapılmıştır.

Hiç yorum yok: