27 Şubat 2017 Pazartesi

İSLAMDA AİLE HAYATI

Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabb'il âlemin. Ve sallallahu ve selleme ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmaîn.

Bugün iletişimden bahsedeceğiz. Eşlerin birbiriyle, çocuklarıyla olan iletişiminden bahsedelim inşallah.

Ben bu iletişimi en etkili kullanan kişiden bahsederek başlamak istiyorum dersimize. Peygamber sas den.

-Peygamber sas ilk vahyi aldığında, hemen koşup sevgili eşi Hatice ra ya olanı biteni anlattı. Müthiş bir örnektir bu. Efendimizin sas bu olayı en yakın arkadaşına da anlatabilirdi ama o eşine anlattı. Bu bizim için muhteşem bir örnektir. Bu kadar özel bir durumun eşe anlatılması karşındaki insanı ne kadar önemsediğini gösterir. Hatice validemiz ra.ha da onu teselli etti ve en büyük desteği verdi. O da bize eşimize karşı davranışımızın nasıl olacağını göstermiştir.

-   Kabe'yi ziyaret için yola çıkıp Hudeybiye'de ihramdan çıkmak durumunda kalınca ashap itiraz edip çıkmak istemediğinde Peygamberimiz sas  Ümmü Seleme'nin ra yanına gidip istişare etmiş, o da dışarı çıkıp; sonra,  kur­banını kesinceye saçını traş edinceye kadar as­haptan kimseye bir kelime bile söylemeyin onlarda sizi görünce aynını yapacaklardır diyerek gös­terdiği dirayet(kavrayış) ve fetâneti (yüksek zeka, çabuk kavrama) İslam tarihinde hiçbir kadın göstermemiştir”

-Hanımları bazen onun uygun bulmadığı şekilde davransalar bile O sas onları incitecek bir söz söylemezdi.Sadece yüz hatlarından o davranışı beğenmediğini göstermeyi yeterli bulurdu.

İletişim, duygu, düşünce ve bilginin akla gelebilecek her türlü yolla başkalarına aktarılmasıdır.

İletişim kişiler arası ilişkilerde güçlü bir silahtır.

İletişim beceri ister, emek ister, sabır ister, anlayış ister. Fakat bu istekleri karşılamak zor gelir insanlara. Çünkü çoğu insan bencildir ve bu durum iletişimin önünü keser.

Önce "ben" demekten vazgeçmek gerek.

Günümüzde özellikle evli çiftlerin sıkça yaşadığı sorunların başında geliyor iletişimsizlik…

Ailede çatışma olması kaçınılmaz bir durumdur. Çünkü her insanın farklı bir kişiliği vardır ve farklı kişiliklerden, farklı aile yapısı, farklı çevreden gelmekten doğan farklı istekler ve ihtiyaçlar hâsıl olur.

Bu farklı istek ve ihtiyaçlardan dolayı zaman zaman çatışma yaşar. Önemli olan bu çatışmalardan ortak kararlar alarak çıkabilmektir.

Eşler arası iletişim ilk yıllarda şekillenirse evliliğin temelleri de bir o kadar sağlam olur.

Sağlıklı iletişimin ön koşulu etkin dinlemedir, ardından empati kurma ve birbirini anlama gelir.

Dinleme olmayınca anlama olmaz, anlama olmayınca iletişim kurulmaz.

Bir araştırma verilerine göre, boşanmak için mahkemeye başvuran çiftlerin %66’sının günde ortalama 4 dakika iletişim kurdukları tespit edilmiştir.

İletişimin olmazsa olmaz şartı dinlemesini bilmektir.

Eşimizin bizi dinlemesini istiyorsak, önce biz dinleyelim. Böylece eşimizin iletişim hâlindeyken odaklandığı noktayı anlayabilir, eşimizle nasıl bir iletişim kurmamız gerektiğini tespit edebiliriz.

Her insanın algı sistemi farklıdır. Kimi insanlar görsel, kimi insanlar işitsel, kimi insanlar dokunsal algılar hayatı.

Dolayısıyla eşimiz görsellikten etkileniyorsa, onunla iletişim hâlindeyken bakış, duruş, mimik ve jestlerimize, kısacası beden dilimize çok dikkat etmemiz gerekir.

Eğer işitsel yönden etkileniyorsa, ses tonumuza, kullandığımız kelimelere, üslûbumuza özen göstererek konuya odaklanmasını sağlayabiliriz.

Dokunsallıktan etkilenen bir eşe sahipseniz karşısına değil yanına oturarak “Her zaman seni yanımda hissetmek istiyorum.” gibi bir cümle ile konuya giriş yapmanız etkili olacaktır.

Çok karşılaşılan iletişim kusurlarından birisi de ilişkinin başında ve ortasında farklılık gösterme, değişme, çiftlerin tabiri ile “gerçek yüzünü” göstermedir.

 Evlilik öncesi dönemde kişiler karşı tarafın mutluluğu için çaba sarf eder ve kendi isteklerini ikinci planda tutarlar. Oysa evlendikten sonra tabiri caizse maskeler düşer ve kişiler bencil olmaya başlar. Fedakârlıklar artık yapılmaz, isteklerin ardı arkası kesilmez, sık sık tartışmalar çıkar, yanlış anlamalar hat safhadadır.

"Ben" kavramından “biz” kavramına geçiş süreci olan evlilikte bu tür davranışlar iletişimin önünü kesen büyük engellerdir. Bu durumu aşmanın yolu nişanlılık döneminde gösterilen karşı tarafın mutluluğu için çaba ve kendi isteklerini ikinci planda tutma gibi tavırların evlilikte de katlanarak devam etmesidir.

Evlilikte “sen - ben” değil, “biz” yaşantısı mutluluk getirir.

Bazen yaşadığımız olaylarla geçmiş deneyimlerimiz benzerlik gösterebilir. Farkında olarak ya da olmayarak bu durumları kendi içinde kıyaslayabiliyoruz. Bunun sonunda kazanımımız “önyargılar” oluyor.

Örneğin; evin beyi “Bugün falanca akrabaları ziyarete gidelim mi?” diye teklifte bulunuyor eşine. Eşi de hamile olması münasebetiyle kendisini iyi hissetmiyor ve teklifi kabul etmiyor. Bu çift zaman zaman akraba ziyaretlerinde bulunduğu hâlde evin beyi bu duruma içerliyor. Çünkü beklediği cevabı eşinden alamıyor. Evin beyi birkaç kere eşinden olumsuz cevap alınca bu durumu bilinçaltında şöyle şekillendiriyor: “Eşim akraba ziyaretlerini sevmiyor.”

Oysa bu tamamen ön yargıdır, evin beyi sadece birkaç kere olumsuz yanıt aldığı için bu kanıya varmamalıdır. Burada uygulanması gereken en iyi yöntem “empati kurmaktır.” Evin beyi, “Eşim, şu şu sebeplerden dolayı gelmek istemedi, onun yerinde olsam o ruh hâli içinde ben de olumsuz cevap verebilirdim.” diyerek olayı kökten çözebilmelidir.

**ERKEKLER VE KADINLAR ARASINDA ZITLIKLAR VARDIR

Erkekler kadınlardaki birçok huydan hoşlanmıyor. Kadınlar da erkeklerdeki birçok huydan hoşlanmıyor. Çünkü kadınlar ve erkekler birbirlerine zıt özelliklerde yaratılmışlardır.

Erkekler gerçekçi -Kadınlar duygusal

Erkekler konuşmayı çok sevmezler, susarak rahatlarlar-Kadınlar konuşmayı severler, konuşarak rahatlarlar.

Erkekler sakin yapılıdırlar-Kadınlar aceleci ve sabırsızdırlar.

Bunlar gibi pek çok zıtlık var. Bunlar dışardan bakılınca  çok hoşlanacak şeyler değil. Fakat Rabbimiz âyetinde buyuruyor ki:

"Eğer onlardan hoşlanmazsanız, Allah'ın onda çok hayır takdir ettiği bir şeyden hoşlanmamış olabilirsiniz."

Demek ki bu zıtlıkta bizim göremediğimiz bir hikmet var.


Kadın ve erkek birbirinin aynı yaratılsaydı dünya çok can sıkıcı bir yer olurdu.

Doğru davranırsak zıtlık hayatımızı güzelleştirir.

Zıtlığı bozup eşimizi kendimize benzetmeye çalışmadığımız sürece zıt olmanın keyfini çıkarabiliriz.

Dünyaya imtihan için geldik. Erkek kadının, kadın da erkeğin en büyük imtihanıdır. Kadın ve erkek arasında bir çekicilik yaratılmış; bu nefisleri tatmin ediyor.

Kadın erkek arasında bir zıtlık var; bu da nefisleri terbiye ediyor. Bu durumda kadına teslimiyet, erkeğe sabır gereklidir.

Bunları yaparken hatalarımız olacaktır. Nefis terbiye etmek kolay değildir. Mükemmelci değil, affedici olmalıyız.

http://medeniyetvakfiadana.com/index.php?option=com_content&view=article&id=287:esler-arasi-iletisim&catid=127&Itemid=579

Sallallahu ve sellem ve ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Ve’l hamdüli’llahi rabbi’l âlemin.
Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah-u Teala’dandır.


EN DOĞRUSUNU ALLAH azze ve celle BİLİR

Hiç yorum yok: