16 Şubat 2016 Salı

616.HUD SURESİ 15. ve 16. AYETLERİN TEFSİRİ

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim


“Her kim Dünya hayatı ve zinetini murad ederse (onun süsünü-güzelliklerini isterse), Biz, onlara amellerini Dünya’da (yaptıklarının karşılığını) tamamen öderiz / veririz ve bu bâbda kendilerine densizlik yapılmaz (bu hususta kendilerine bir eksiklik yapılmaz, zarara uğratılmazlar).” 

-Hud suresi, 15-

“Fakat onlar Âhıret’te öyle olurlar ki, kendilerine nâr’dan / ateşten (Cehennem azabından) başka bir şey yoktur. Orada / Dünya’da işledikleri bütün iyilikler heder olmuştur ve bütün yaptıkları bâtıldır / boştur.” 
-Hud suresi, 16-


Son asrın büyük müfessirlerinden Elmalılı Hamdi Efendi merhum, meşhur tefsiri Hak Dini Kur’an Dili’nde bu ayetleri şöyle tefsir etmiştir:

15’inci ayet: Her kim dünya hayatını ve ziynetini isterse, yani muradı ve niyeti dünya nimetleri olur ve hep buna çalışırsa, dünyada amellerinin karşılığını kendilerine öderiz. Ne kadar çalışmış, neyi hak etmişlerse eksiksiz veririz. Ve onlar bu dünyada hiç mağdur edilmezler. Yani hakları yenmez, emek ve çalışmalarının bedelinden hiç bir şey eksik verilmez, bekletilmez ve ertelenmez. Hepsi emeklerinin karşılığını bu dünyada muhakkak alır.

Hâsılı ulûhiyetin şânı, kullarının istediklerini çalıştıklarından daha aşağı olmamak üzere vermeyi gerektirir.

Ameller de niyetlere göredir. Onun için muradı sırf dünya olanların çalışma ve gayretlerinin karşılığı bütün değeriyle, hatta fazlasıyla bu dünyada kendilerine verilir; alacak-verecek kalmaz, hesap kesilir ve iş bitirilir. Bundan "Onların hepsinin eşit olarak bütün dünya muratları hâsıl olur." gibi mânâ çıkarılmamalı ve böyle bir vehme kapılmamalıdır. Zira onlara ödenen muratları ve emelleri değil, amelleridir [yaptıklarının karşılığıdır]. Bundan anlaşılacak olan şudur ki;

Dünyada insanlar güzel amellerde yarış yapmak ve imtihan vermek için yaratılmış olduklarından, her amelin üzerine gerekecek iyi ve kötü bir ürün vardır. Her çalışan, çaba ve çalışması ölçüsünde mutlaka bir yere gelir, bir sonuca, bir ürüne kavuşur. "Ve emeği ilerde görülür."
[Necm suresi, 40] ki, söz konusu ürün kendi muradı ve arzusu kadar olmasa bile, muhakkak ki, ameli ve çalışması kadardır. Verdiği emekten daha az, daha aşağı olmaz. Mesela bir inci bulmak niyetiyle denize dalan bir kimse, arzu ettiği inciyi bulamazsa da denize dalıp çıkarak dalgıçlığı öğrenir. Denize dalmayı öğrenme niyetine erer. Buna da acı veya tatlı bir sonuç bir semere terettüp eder. Ya inci avcılığına devam eder, belki beklediğinden de fazla inci daneleri elde eder ya da bir kazaya uğrar, ölür veya sakatlanır.

İşte her amelin asıl semeresi ve âkıbeti Allah'ın ona takdir ve tayin etmiş olduğu neticesidir. Bunun a’zamî hakkı da bundan amel sahibinin gözetmiş olduğu maksat ve hedefi geçmemektir. Bundan dolayı en büyük muradları, fâni olan bu dünya hayatının lüksünden ibaret olan kimselerin emek ve çalışmalarının ecri de, dünya hayatından ileri geçmez. Bâki olan ahiret hayatına birşey kalmaz. Bunlar maksat ve niyetlerine göre emek ve gayretlerinin bütün mükâfatını dünyada iken almış tüketmişlerdir. 

16’ncı ayet: Bunlar, yani dünya hayatının nimetini ve lüksünü gaye edinmiş bulunanlar, o kimselerdir ki; ahirette kendilerine ateşten başka hiç bir şey yoktur. Ve bütün yaptıkları orada yok olmuş olur. Yani dünya hayatında bir iyilik de işlemiş olsalar, ahiret sevabı elde etmek gibi bir niyetleri bulunmadığı, bütün çabalarını ve niyetlerini dünya hayatına yöneltmiş bulundukları için ahirette hepsinin eli boş kalır; amelleri, fani olan dünya hayatı ile birlikte yok olup gitmiştir. Ahirette durum böyle tezahür eder. Ve yaptıkları herşey bâtıldır. Hadd-i zâtında boştur, temelsizdir, sonu yoktur. Çünkü zaten dünya hayatı fânidir, onu tutmak veya donatmak için her ne yapılsa boştur. Ecel gelince hepsini siler, süpürür götürür. Açıkçası Allah'tan başkası fâni olduğundan, sırf Allah için yapılmış olmayan her amel bâtıldır. Çünkü "Yeryüzünde ne varsa hepsi fânidir, bâki kalacak olan yalnızca celâl ve ikrâm sahibi olan Rabbinin zâtıdır".
[Rahmân suresi, 26-27]

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"


Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR      

Hiç yorum yok: