"....Sünnet Hz. Peygamber'in İslam'ı bütünüyle uygulama tarzıdır ve Kur'an-ı Kerim'in canlı halidir, onun hatasız bir uygulamasıdır. Bu anlamda sünnet bütünüyle İslam'dır. Farzıyla, vacibiyle, 'sünnetiyle', müstehabıyla, edebiyle…
Sünnetin devreden çıkarılmasıyla İslam'ın sadece hukuki yönü değil, ahlakî ve imanî yönü de anlaşılmamış olur ve Kur'an-ı Kerim'deki genel hükümler herkesin farklı anlayacağı göreceli talimatlar haline gelir. Din oyuncak hamuru gibi herkesin elinde farklı bir şekil alır, kısaca Hıristiyanlığa dönüşür. Gayba ve ahirete imanın teferruatı olan şefaatin mahiyeti, kabir azabı, hesapla mizanla, sıratla ilgili detaylar bizim nev-zuhur ulemamızda olduğu gibi alay konusu yapılır. Burada da bir Yahudileşme ortaya çıkar. Çünkü Yahudilik'te ahiret meseleleri devreden çıkarılmış ve ahirete iman, varla yok arasında belirsiz bir hale getirilmiştir. Belki bu sebepten dolayıKur'an-ı Kerim'de Allah'a imanın yanında çoğu kez ahirete iman da vurgulanır. Oysa Allah'a iman ahirete imanı zaten içerir, artık onun söylenmesine gerek kalmaz denebilirdi. Ama onun ayrıca vurgulanması, Allah'a hakkıyla imanın ancak, ahirete de kesin imanla tamamlanacağını anlatmak için olmalıdır....."
Yazını tamamı için:
http://www.yenisafak.com/yazarlar/faruk_beser/sunneti-anlamamanin-anlami-2021757
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder