19 Haziran 2015 Cuma

489.SÜNNETE UYGUN İBADET-19-Oruçluyu İftar Ettirmek

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim

Bu bölümdeki üç hadisten, oruçluya iftar ettirenin oruçlu kadar sevap kazanacağını, oruçlu bir kimse başkasına yemek ikram ederse, yemek bitinceye kadar meleklerin o kişiye dua ettiklerini, Rasulullah (s.a.v.)’ın yemekten sonra yaptığı duayı öğreneceğiz. [1]


1268. Zeyd ibni Halid el-Cüheni (r.a.)’dan bize aktarıldığına göre Rasûlullah (s.a.v.) şöyle buyurdu:
“Kim bir oruçluyu iftar ettirirse oruçlunun sevabı kadar sevap kazanır. Oruçlunun sevabından da hiçbir şey eksilmez.”[2]

1269. Ümmü Umâre el–Ensâriyye radıyallahu anhâ'dan nakledildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bir gün Ümmü Umâre'nin evini teşrif etti. O da hemen Resûl–i Ekrem'e yemek ikram etti. Hz. Peygamber:

– "Buyur, sen de ye!" teklifinde bulundu. Ümmü Umâre:

– Ben oruçluyum, dedi. Bunun üzerine Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Oruçlu bir kimsenin yanında yemek yiyenler yemeği bitirinceye kadar melekler o oruçluya dua ederler."

Hz. Peygamber bazen de "Yemek yiyenler doyuncaya kadar…" derdi.[3]

1270. Enes radıyallahu anh'den nakledildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem, bir gün Sa'd İbni Ubâde'nin yanına geldi. Sa'd derhal bir parça ekmek ve zeytin çıkarıp Resûlullah'a ikram etti. Nebî sallallahu aleyhi ve sellem bunları yedikten sonra ona şöyle dua etti:

"Evinizde hep oruçlular iftar etsin, yemeğinizi iyiler yesin, melekler de duacınız olsun."[4]

* Bu üç hadiste farz olsun nafile olsun oruç tutan kimselere iftar ettirmenin sevabını görüyoruz. Başka rivayetlerden de öğrendiğimize göre iftar ettirmek bizim bugünkü yaptığımız gibi mükemmel sofralarda onlarca çeşidin bulunduğu yemek türleriyle değil, bir hurma bir yudum su, birkaç zeytin veya bir bardak süt ile de olabilir ve kişiye aynı sevabı kazandırır.

Oruçlu iken başkasına yemek yedirene, “Biri yer biri bakar” diye başlayan söz de tutarsızdır.

Kişi her zaman durumuna göre elinde ve evinde bulunandan ikram ederek misafir ağırlamalı, infak ve harcamada bulunarak fedakar olmalıdır. Mallarından bu şekilde fedakarlıklarda bulunamayanlar canlarından asla fedakarlık yaparak şehid olamazlar. [5]


kitap.mollacami.com/riyazus-salihin-231) Oruçluyu İftar Ettirmek (Bir Oruçluyu İftar Ettirmenin Ve Kendisi Oruçluyken Yanında Yemek Yenen Kimsenin Fazileti, Yiyenin Yedirene Dua Etmesinin Sevabı)

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 368.
[2] Tirmizi, Savm, 82.
[3] Tirmizî, Savm 66. Ayrıca bk. İbni Mâce, Sıyâm 46.
[4] Ebû Dâvûd, Et'ime 54. Ayrıca bk. İbni Mâce, Sıyâm 45.
[5] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 368.


"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR      

17 Haziran 2015 Çarşamba

487.SÜNNETE UYGUN İBADET-18-Oruç Açmakta Acele Etmek

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim

1236. Sehl İbni Sa'd radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Oruç açmakta acele ettikleri sürece müslümanlar hayır üzere yaşarlar."[1]

1237. Ebû Atıyye dedi ki, ben ve Mesruk Âişe radıyallahu anhâ'nın yanına gittik. Mesruk ona:

– Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem'in ashâbından iki kişi var. İkisi de hayırdan geri kalmıyorlar. Ancak bunlardan biri akşam namazını kılmakta ve oruç açmakta acele ediyor, diğeri ise hem akşam namazını hem de iftarı geciktiriyor, dedi. Bunun üzerine Âişe:

– Akşam namazını kılmakta ve oruç açmakta acele eden kimdir? diye sordu.

Mesruk da:

– (İbni Mes'ud'u kastederek) Abdullah'tır, cevabını verdi. Bunun üzerine Âişe:

– Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem de öyle yapardı, dedi.
[2]

1238. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem dedi ki:

“Allah Teâlâ şöyle buyurdu: Kullarımın bana en sevgili olanı, oruç açmakta acele davranandır."[3]

1239. Ömer İbnü'l–Hattâb radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Gece, (doğudan) geldi de gündüz (batıdan) gitti ve güneş kayboldu mu oruçlu derhal orucunu açar."[4]

* Nefsini terbiye etmek, sabrını ölçmek bahanesiyle iftarı geciktirmeyi adet haline getirenler, sünnete aykırı davranmış olurlar. Peygamberimizin sünnetinden ayrılıp kendi kafasından uygulamalar ortaya koyanlar bir çeşit sapıklığa düşmüşlerdir. Ashabı kiram Rasûlullah (s.a.v.)’ın iftarı çabuk yapmasını ve sahuru geciktirmesini daima taklid ederlerdi. İtiraz edilemeyen iki delilden birisi olan hadislere uymak her müslümanın vazifesidir. Sünnete uyan davranışlardan dolayı da Allah o kullarını sevmektedir. Son hadiste de akşam olduğunun üç alameti bildirilmektedir. Takvim ve saatın bulunmadığı zamanlarda Müslümanlar bu ölçülere göre oruçlarını açacaklardır. [5]

1240. Ebû İbrahim Abdullah İbni Ebû Evfâ radıyallahu anhümâ dedi ki:

Biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile bir seferde beraber bulunduk. O oruçlu idi. Güneş batınca, oradakilerden birine:

– "Ey fülan! Haydi binitinden in, bize sevik karıştırıver!" buyurdu. O:

– Ey Allah'ın Resûlü! Keşke geceyi bekleseydin? dedi. Hz. Peygamberimiz:

– "Ey fülan! Haydi binitinden in, bize sevik karıştırıver!" buyurdu. Adam yine:

– Henüz gün devam ediyor, dedi. Resûl–i Ekrem yine:

– "Ey fülan! Haydi binitinden in, bize sevik karıştırıver!"
buyurdu.

Bunun üzerine adam indi ve oradakiler için sevik karıştırıp çorba hazırladı. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bunu içti sonra eliyle doğu tarafını işaret ederek şöyle buyurdu:

– "Gecenin bu taraftan belirdiğini gördünüz mü oruçlunun iftar vakti gelmiş demektir."[6]

1241. Sahâbeden Selmân İbni Âmir ed–Dabbî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Herhangi biriniz iftar etmek istediği zaman orucunu hurma ile açsın. Hurma bulamazsa, su ile iftar etsin. Su temizdir."[7]

* Doğrudan kana karışan tatlı cinsinden olması dolayısıyla ve o gün Medine’de çok bulunan bir meyve olması hasebiyle iftar açmada ilk olarak hurma tavsiye edilmiştir. Hurma bulunamadığı takdirde her bölgede ve her zaman bulunabilen su tavsiye edilmiştir. Hurma ve su tercihlerini kış mevsiminde hurma, yaz ve sıcak mevsimlerde su şeklinde yorum getirenler de olmuştur. [8]

1242. Enes radıyallahu anh dedi ki: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem akşam namazından önce bir kaç taze hurma ile orucunu açardı. Taze hurma bulamazsa, kuru bir hurmacıkla iftar ederdi. Kuru hurma da bulamazsa, birkaç yudum su içerek iftar ederdi.[9]

* Bu bölümün başlığında Nevevi, iftardan sonra söylenecek söz diye başlık koymasına rağmen bu konuda bir hadis zikretmemiştir.[10]

İftar esnasında veya iftardan sonra Rasûlullah (s.a.v.):

“Susuzluk gitti, damarlar nemlendi. İnşallah sevap da hasıl oldu” derlerdi. Ayrıca;

“Ey Allahım sadece senin için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açtım” da derlerdi. [11]
sadakat.net/riyazus-salihin- 222) Oruç Açmakta Acele Etmek (Oruç Açmakta Acele Etmenin Fazileti, Ne İle Oruç Açılacağı Ve Oruç Açıldıktan Sonra Yapılacak Dua)

[1] Buhârî, Savm 45; Müslim, Sıyâm 48. Ayrıca bk. Tirmizî, Savm 13; İbni Mâce, Sıyâm 24.
[2] Müslim, Sıyâm 49–50. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 21; Tirmizî, Savm 13; Nesâî, Sıyâm 23.
[3] Tirmizî, Savm 13.
[4] Buhârî, Savm 43; Müslim, Sıyâm 51–52. Ayrıca bk. Tirmizî, Savm 12.
[5] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 361.
[6] Buhârî, Savm 33, 43, 44, 45; Talâk 24; Müslim, Sıyâm 52–54. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 19.
[7] Ebû Dâvûd, Savm 21; Tirmizî, Zekât 26, Savm 10. Ayrıca bk. İbni Mâce, Sıyâm 25.
[8] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 362.
[9] Ebû Dâvûd, Savm 21; Tirmizî, Savm 10.
Geniş biçimde 334’de geçmişti.
[10] Ebu Davut, Sıyam, 22.
[11] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 362.


"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"


Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR      

16 Haziran 2015 Salı

486.SÜNNETE UYGUN İBADET-17-Sahurun Fazileti

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim

1232. Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:


"Sahur yapınız, zira sahurda bolluk–bereket vardır."[1]

1233. Zeyd İbni Sâbit radıyallahu anh dedi ki: Biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile birlikte sahur yemeği yedik sonra da sabah namazını kıldık.

Sahur yemeği ile sabah namazı arasında ne kadar zaman geçti? diye soruldu. "Elli âyet okuyacak kadar" cevabını verdi.[2]

1234. İbni Ömer radıyallahu anhümâ dedi ki, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in iki müezzini vardı: Bilâl ve İbni Ümmü Mektûm. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Bilâl geceleyin erkence ezan okur. Siz İbni Ümmü Mektûm ezan okuyuncaya kadar yiyip içiniz."

İbni Ömer, "Bu ikisinin arasındaki zaman, biri inip diğeri çıkıncaya kadar geçen vakitten ibaretti" demiştir.[3]

1235. Amr İbnu'l–Âs radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Bizim orucumuz ile Ehl–i kitabın orucu arasındaki en önemli fark sahur yemeğidir."
[4]

* Gündüz tutulacak oruca gece yenilen sahur yemeği destektir, gece namazı için de gündüz uykusu (kaylule) destektir. (İbn Mace, Sıyam, 23) hadisine göre sahura kalkmak uygundur. [5]

sadakat.net/riyazus-salihin- 

221) Sahurun Fazileti (Sahurun Fazileti Ve Şafak Sökmesinden Korkulmadığı Sürece Sahur Yemeğinin Geciktirilmesi)


[1] Buhârî, Savm 20; Müslim, Sıyâm 45. Ayrıca bk. Tirmizî, Savm 17; Nesâî, Sıyâm 18, 19; İbni Mâce, Sıyâm 22.
[2] Buhârî, Savm 19; Müslim, Sıyâm 47. Ayrıca bk. Tirmizî, Savm 14; Nesâî, Sıyâm.
[3] Buhârî, Ezân 11, 13, Şehâdât 11, Savm 17; Müslim, Sıyâm 36–39. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 35; Nesâî, Ezân 9–10; İbni Mâce, Sıyâm 30.
[4] Müslim, Sıyâm 46. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 15; Tirmizî, Savm 17; Nesâî, Sıyâm 27.
[5] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 360.

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"



Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR      

14 Haziran 2015 Pazar

485-SÜNNETE UYGUN İBADET-16-Hilâl Görüldüğünde Yapılacak Dua



“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim

Bu yazıda ve bundan sonra gelecek 2 yazıdaki  on iki hadisten, hilali görünce de dua yapılacağını, sahura kalmakla bereket olacağını, sahur yemeğinin Ehli Kitapla bizim orucumuz arasındaki fark olduğunu, oruç açmakta acele davranmanın gerekliliğini, iftar edilecek vaktin hangi vakit olduğunu, iftarı hurma ve su ile açmanın uygun olduğunu öğreneceğiz. [1]

1231. Talha İbni Ubeydullah radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem hilâli gördüğü zaman şöyle dua ederdi:

"Allahım! Bu hilâli bize emniyet ve iman, selâmet ve İslâm hilâli kıl. (Ey hilâl!) Benim rabbim de senin rabbin de Allah'tır" (Bu, doğruluk ve hayr hilâli olsun)
.[2]


sadakat.net/riyazus-salihin- 
220) Hilâl Görüldüğünde Yapılacak Dua

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 360.
[2] Tirmizî, Duâ 50.


"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"


Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR      

8 Haziran 2015 Pazartesi

482.SÜNNETE UYGUN İBADET-13- Misvak Kullanmak ve diğer temizlik ile ilgili sünnetler

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim

Buradaki 10 hadis-i şeriften, müslümanlara zor gelmeseydi peygamberimizin (s.a.v.) ağız ve diş sağlığı konusunda kesin emirler vereceğini ve kendisinin sabah kalkınca ilk işinin ağzını misvaklamak olduğunu ve tüm peygamberlerin sünnetlerinden olan fıtrî hususiyetleri öğreneceğiz. [1]

1199. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Ümmetimi (veya insanları) zora sokmaktan endişe etmeseydim, onlara her namaz vaktinde misvakla dişlerini temizlemelerini emrederdim."[2]

1200. Hüzeyfe radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem uykudan uyanınca misvakla dişlerini temizlerdi.[3]

1201. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Biz Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in misvakını ve abdest suyunu akşamdan hazırlardık. Allah onu, gecenin dilediği saatinde uyandırırdı. Hz. Peygamberimiz uyanınca hemen misvakla dişlerini temizler, abdest alır ve namaz kılardı.[4]

1202. Enes radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Misvak kullanma hakkında size pek çok tavsiyede bulundum."[5]


1203. Şüreyh İbni Hânî şöyle dedi: Hz. Âişe'ye;

– Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem evine girdiği zaman ilk önce ne yapardı? diye sordum.

"Dişlerini misvaklardı" dedi.[6]

* Ağız ve diş sağlığı konusundaki bu konunun tüm hadisleri bugünkü modern tıbbın daha yeni keşfettiği bir gerçeği 14 asır önce ortaya koymuştur. Ağız kokusu ve dişlerin bakımı ile alakalı tüm bu tavsiyeler insan sağlığının korunması için atılan adımlardan birisi olup, hem temizlik, hem de dinimizin yapılması gereken işlerindendir. Uykudan kalkınca her abdest ve namaz başlangıcında yapılan bu temizlik sayesinde hem ağız kokusunu gidermiş olacak insanları ve böylece de Rabbimizi hoşnut etmiş olacağız.

Buradaki ağız ve diş sağlığının yanısıra mide sağlığı ve yeme içme yüzünden de nasıl hareket edeceğimizi bildiren 491-521 no'lu hadisler tekrar gözden geçirilmelidir. [7]

1204. Ebû Mûsa radıyallahu anh şöyle dedi:

Nebî sallallahu aleyhi ve sellem'in yanına girdim. Misvağın ucu ağzındaydı.[8]

1205. Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Misvak kullanmak ağzın temiz kalmasına ve Rabbın razı olmasına sebeptir."[9]

1206. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Peygamberlerin sünneti (fıtrat) beştir – yahut beş şey fıtrat gereğidir– :Sünnet olmak, kasıkları tıraş etmek, tırnakları kesmek, koltuk altını temizlemek, bıyıkları kırpmak."[10]

1207. Âişe radıyallahu anhâ'dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"On şey fıtrat gereğidir: Bıyıkları kırpmak, sakal bırakmak, misvak kullanmak, burna su çekmek, tırnakları kesmek, parmak boğumlarını temizlemek, koltuk altı kıllarını gidermek, apış arasını temizlemek, istinca yapmak."Râvî "onuncuyu unuttum; ancak onun da mazmaza (ağıza su vermek) olması muhtemeldir" dedi.[11]

1208. İbni Ömer radıyallahu anhümâ'dan rivayet edildiğine göre Nebî sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

"Bıyıklarınızı kırpınız, sakallarınızı bırakınız!"[12]

* İnsanların yaratılışı ve Peygamberlerle birlikte ortaya çıkan yaratılışın gerekleri cümlesinden on haslet sayılmaktadır ki hepsi insan sağlığı ve temizlik yönünden mutlaka gerekir. Müslüman olmayan toplumlarda sünnet olmamak, tırnakları uzatmak, etek ve koltuk traşlarına riayet etmemek, bıyıkları dudaklarından aşağıya salıvermek suretiyle ne kadar pis ve sağlıksız bir durumda oldukları görülmektedir. Müslüman erkeklerin sakallarını kesmeleri bu hadis ve Nisa Suresi 119. ayeti gereğince pekçok alim ve mezhep imamı tarafından haram olarak kabul edilmiştir. Sadece İmam-ı Şafi mekruh sayar. Sakal hakkında daha geniş bilgi için tüm tefsirlerin Nisa suresi 119. tefsirine bilhassa Elmalı Tefsirine bakılabilir.[13]


sadakat.net/riyazus-salihin- 215) Misvak Kullanmak (Misvak Kullanmanın Ve Yaratılış Özelliklerinin Faydası)

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 350.
[2] Buhârî, Cum'a 8, Temennî 9, Savm 27; Müslim, Tahâret 42. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tahâret 25; Tirmizî, Tahâret 18; Nesâî, Tahâret 6, Mevâkît 20; İbni Mâce, Tahâret 7.
[3] Buhârî, Vudû' 73, Teheccüd 9; Müslim, Tahâret 46, 47. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tahâret 30; Nesâî, Tahâret 1, Kıyâmü'l–leyl 10, 11; İbni Mâce, Tahâret 7.
[4] Müslim, Müsâfirîn 139. Ayrıca bk. Nesâî, Sehv 67, Kıyâmü'l–leyl 2, 25, 43; İbni Mâce, İkâmet 123.
[5] Buhârî, Cum'a 8. Ayrıca bk. Nesâî, Tahâret 5.
[6] Müslim, Tahâret 43, 44. Ayrıca bk. Nesâî, Tahâret 7.
[7] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 350.
[8] Buhârî, Vudû 73; Müslim, Tahâret 45. Ayrıca bk. Nesâî, Tahâret 2.
[9] Nesâî, Tahâret 4; İbn Huzeyme, Sahih, I, 70. Ayrıca bk. Buhârî, Savm 27; İbni Mâce, Tahâret 7.
[10] Buhârî, Libâs 51, 62, 64; Müslim, Tahâret 49, 50. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tereccül 16; Tirmizî, Edeb 14; Nesâî, Tahâret 8–10; İbni Mâce, Tahâret 8.
[11] Müslim, Tahâret 56. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tahâret 29; Tirmizî, Edeb 14; Nesâî, Zîynet 1; İbni Mâce, Tahâret 8.
[12] Buhârî, Libâs 63, 64; Müslim, Tahâret 52–54. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tereccül 16; Tirmizî, Edeb 18; Nesâî, Tahâret 14, Zînet 2, 56.
[13] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 351.


"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"



Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR      

28 Mayıs 2015 Perşembe

478.SÜNNETE UYGUN İBADET-10- Gece Namazının Fazileti

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim

Bu bölümdeki 3 ayet ve 27 hadis-i şeriften gece teheccüd kılmanın peygamberimize emredildiğini, gerçek mü’minlerin yataklarından ayrılarak gece ibadet edip uykuyu azalttıklarını, Rasulullah’ın ayakları şişinceye kadar namaz kılıp şükreden bir kul olmayayım mı dediğini, gece ibadeti için aile fertlerinin uyandırılabileceğini, gece namazı kılmakla kişinin daha mükemmel olacağını ve bu ibadetin devamlı yapılması gerektiğini, sabaha kadar devamlı uyuyan kimsenin kulağına şeytanın işemiş olduğunu, uyuyan kimsenin boyun köküne şeytanın üç düğüm vurduğunu, gece uyanıp Allah'ı anarsa bir düğüm, abdest alırsa ikinci düğüm, namaz kılarsa üçüncü düğümün çözülüp sabaha dinç olarak çıkacağını, selamlaşmak, yemek yedirmek ve insanlar uyurken geceleri namaz kılmakla cennete selametle girileceğini, farz namazdan sonra en faziletli namazın gece namazı olduğunu, gece namazlarının ikişer rekat kılınacağını, gece namazlarında Rasulullah (s.a.v)’in elli ayet okuyacak kadar miktar secdede kaldığını, Rasulullah (s.a.v)’in ne Ramazan ne de başka zamanlarda gece namazını sekiz rekattan fazla kılmadığını, yine Rasulullah (s.a.v)’in gecenin ilk kısmında yatıp uyuduğunu, son kısmında da gece namazı kıldığını ve gece namazlarında çok uzun sure ve ayetler okuduğunu, bir rekatta bazan 660 ayete varan Kur’an’ın 104 sayfasını okuduğunu, ayakta durması uzun olan namazın daha faziletli olduğunu, Allah'ın en çok sevdiği namaz ve oruç modelinin Davut peygamberin tuttuğu oruç ve kıldığı namaz olduğunu, gecelerde de duaların kabul edileceği bir vakit olduğunu, gece namaz için kalkınca önce hafif 2 rekatlı kılınmasının gerektiğini, Rasulullah (s.a.v)’ın gece kılamadığı namaz yerine gündüz 12 rekat namaz kıldığını, gece yapılamayan ibadetin gündüz telafi edilebileceğini, aile bireylerinden karı kocanın birbirlerini gece namaza kaldırmalarının Allah'ın merhametine vesile olacağını ve Allah'ı çok anan kimseler olarak yazılacaklarını, uyuklar vaziyette namaz kılmamak ve Kuran okumamak gerektiğini öğreneceğiz. [1]


“Gecenin bir kısmında da uyanıp namaz kıl. Bu sadece sana mahsustur. Farz namazlardan fazla olarak kılınan bir namazdır. Bundan dolayı Rabbin Ahirette seni övgüye değer bir konuma yükseltir.” (İsra: 17/79)

“Onlar yataklarından geceleri kalkarak, korku ve ümid içinde Rablerine yalvaranlardır ve kendilerine geçinmeleri için verdiğimiz rızıktan başkalarına harcayanlardır.” (Secde: 32/16)

“O müminler geceleri pek az uyurlardı.” (Zariyat: 51/17)

1162. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem geceleyin kalkıp ayakları şişinceye kadar namaz kılardı. Bunun üzerine ona:

– Yâ Resûlallah! Senin geçmiş ve gelecek bütün hataların bağışlandığı halde niye böyle kendini yoruyorsun? dedim.

Bana cevâben:

– “Allah’a şükreden bir kul olmayayım mı?” buyurdu.[2]

1163. Mugîre İbni Şu`be’den bu hadisin benzeri rivayet edilmiştir.[3]

* Verilen tüm nimetlere bilhassa İman, İslam, sıhhat ve afiyet nimetlerine her an şükretmek ve gerekli ibadetlerde bulunmak vazifelerimiz cümlesindendir. (Feth: 48/2)’de belirtildiğine göre geçmiş ve gelecek günahları bağışlanan peygamberimiz bu ve benzeri nimetlere şükür için ayakları şişinceye kadar namaz kılıyordu. [4]

1164. Alî radıyallahu anh’den şöyle dediği rivayet edilmiştir:

Bir gece Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem Ali ile Fâtıma’nın kapısını çaldı ve onlara:

“Namaz kılmayacak mısınız?” buyurdu.[5]

* Burada sadece hadisin baş tarafı alınmıştır. Devamında Hz. Ali Allah bizi ölü gibi uyutakaldı demek istercesine Zümer: 39/42 ayetine göre itiraz etmek istedi ve peygamberimiz de Kehf: 18/54 ayetini okuyarak “Ama insan tartışmaya her şeyden daha çok düşkündür” diyerek oradan ayrılmıştır. Taha: 20/132’de yakınlarına namazı emret buyurulmaktadır. Bu sebeble bizler de evde çoluk çocuğumuzu öncelikle farz namazlara sonra da nafileler için teşvik etmeli ve uyandırmalıyız.[6]

1165. Ömer İbnü’l–Hattâb’ın torunu Sâlim’in, babası Abdullah İbni Ömer’den rivayet ettiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

“Abdullah ne iyi adam! Keşke bir de gece namazı kılsa!” buyurdu.

Sâlim diyor ki:

O günden sonra Abdullah geceleri pek az uyurdu.[7]

* Rasûlullah (s.a.v) 1162. hadiste kızı ve damadını, bu hadiste de kayınbiraderinin gece namaz kılmasını teşvik etmiştir.[8]

1166. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Abdullah! Falan kimse gibi olma! Çünkü o gece ibadetine devam ederken artık kalkmaz oldu.”[9]

* Her ibadet ve taat de olduğu gibi gece namazında da az da olsa devamlı olanı makbuldur. [10]

1167. İbni Mes`ûd radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem’in yanında, bütün gece sabaha kadar uyuyan bir adamdan söz edilince Peygamber aleyhisselâm şöyle buyurdu:

“Öyleyse o adamın kulaklarına –veya kulağına– şeytan işemiştir.”
[11]

* Hadiste kişinin yatmazdan önce boş şeylerle, anlamsız işlerle zaman geçirmesinin kulak veya kalbini kirletmiş olacağından bahsedilmektedir. Çünkü bu tip kişiler Allah'tan gelen sözleri ve ezanı bile duymayacak kadar kulakları kirlenmiştir. Kafalarını ve kalblerini lehviyyat ve lağviyyat dediğimiz boş şeylerle dolduran bu kimseler müslümanlığın bir gereği olan namaza ve ibadetlere yaklaşamazlar. [12]

1168. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Biriniz uyuduğu zaman şeytan onun ense köküne üç düğüm atar. Her bir düğümü attığı yere, “Gecen uzun olsun, yat, uyu!” diye eliyle vurur. Şayet o kimse uyanarak Allah’ı anarsa, düğümlerden biri çözülür. Abdest alırsa, bir düğüm daha çözülür. Bir de namaz kılarsa, şeytanın attığı bütün düğümler çözülür ve böylece neşeli ve huzurlu bir şekilde sabahlar. Allah’ı anmaz, abdest alıp namaz kılmazsa uyuşuk ve tembel bir halde sabahlar.”[13]

* Bu hadiste ise şeytan yine gece ibadeti ve sabah namazına insanları uyandırmamak için Allah yolundan alıkoymak için telkinler yaptığını, yat, uyu diyerek Allah'a karşı yapacağı ibadetlerdeki azim ve iradesini felce uğratıp ve sabaha bitkin, yorgun, tembel bir şekilde çıkmasına sebep olduğunu bildiriyor. [14]

1169. Abdullah İbni Selâm radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ey insanlar! Birbirinize selâm veriniz, yemek yediriniz, insanlar uyurken geceleyin namaz kılınız. Böyle yaparsanız selâmetle cennete girersiniz.”[15]

* Nisa: 4/86 ve Nur: 24/61 sonunda belirtildiği üzere müslümanın yapması gereken en hayırlı amellerden biri de başka hadislerde de bildirildiğine göre tanıyıp tanımadığına selam verip, yedirip içirmektir. [16]

1170. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Ramazandan sonra en faziletli oruç, Allah’ın ayı olan muharremde tutulan oruçtur. Farz namazlardan sonra en faziletli namaz da gece namazıdır.”[17]

1171. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem söyle buyurdu:

“Gece namazları ikişer ikişer kılınır. Sabah namazı vaktinin girmesinden endişe ettiğin zaman bir rek’at daha kılarak vitri tamamla.”[18]

1172. Yine İbni Ömer radıyallahu anhümâ şöyle dedi:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem gece namazlarını ikişer rek’at kılar ve bir rek’at da vitir kılardı.
[19]

* Bu iki hadis-i şerif bize vitir namazının son vaktinin sabah namazından öncesine kadar devam ettiğini bildirmektedir. [20]

1173. Enes radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in günlerce oruç tutmadığı olurdu; öyleki artık o ay oruç tutmayacak zannederdik. Bazan da o kadar çok oruç tutardı ki, artık o ay orucu hiç bırakmayacak zannederdik. Onu gece namaz kılarken görmek istersen, mutlaka öyle görürdün. Uyurken görmek istersen öyle görürdün.[21]

* Hayatının hiçbir bölümünde aşırılık bulunmayan peygamberimiz (s.a.v.)’in farzlar dışında kendini zorladığı, kural haline getirdiği bir nafile ibadetinin olmadığı, ölçülü ve dengeli biçimde hayatı boyu nafile ibadetler yaptığını, kendisi üzerinde hakkı bulunan kimselere yani kendi öz canına, hanımına, çoluk çocuğuna haksızlık yapmaksızın nafile ibadetlere devam ettiğini öğreniyoruz. Yani sahabi onun dengesiz biçimde oruç tutup namaz kıldığını veya dengesiz bir şekilde yiyip içtiğini görmüş değillerdi. Gördükleri bu hadiste de açıklandığı şekilde orta yolu tutmuş vaziyette ve dengeli biçimdeydi. Aşırılıklara hayatında yer vermezdi. [22]

1174. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geceleyin on bir rek’at namaz kılardı. O namazın bazı rek’atlerinde, sizden birinizin elli âyet okuyacağı kadar bir zaman başını kaldırmadan secdede dururdu. Sabah namazının farzından önce iki rek’at namaz kılar, sonra müezzin gelip namaz kılınacağını haber verene kadar sağ yanı üzerinde yatardı.[23]

Gece namazlarında okuduğu ayetlerin fazlalığı, rüku ve secdelerdeki yaptığı tesbihatın uzun ve kısalığına göre Rasûlullah (s.a.v) gece namazları her gün aynı rekatla kılmaz. Bu sayı bazan 7-9-11 rekat şeklinde olurdu. Kişinin Rabbine en yakın olacağı secde mahallinde uzun süre kalan Peygamber (s.a.v.) bu konuda da bize en güzel örnek olmuştur. [24]

1175. Yine Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ne ramazanda ne başka zamanda gece on bir rek’attan fazla namaz kılmazdı. Önce dört rek’at kılardı ki, onların güzelliği ve uzunluğu anlatılacak gibi değildi! Sonra dört rek’at daha kılardı. Onların da güzelliğini ve uzunluğunu hiç sorma! Sonra üç rek’at daha kılardı. Ben:

– Yâ Resûlallah! Vitri kılmadan mı uyuyorsun? diye sordum. Bunun üzerine şöyle buyurdu:

– “Âişe! Benim gözlerim uyur ama kalbim uyumaz.”
[25]

* Gözleri uyuyup kalbin uyumaması peygamberimize mahsus özelliklerdendir. Kendisine güvenen kimse gece namazını kıldıktan sonra vitri son vaktine geciktirmeli, biraz daha yatıp uyumalıdır. Uykusu ağır olup vitri kaçırma tehlikesi olursa gece namazının hemen arkasında kılmalıdır. [26]

1176. Yine Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem gecenin ilk kısmında yatıp uyur, son kısmında kalkarak namaz kılardı.[27]

* Yatsıdan hemen sonra yatıp gecenin sonunda da seher vaktinde gece ibadeti yapmak sıhhate daha uygundur. Rasûlullah (s.a.v) bu konuda da bize böyle örnek olmuştur. [28]

1177. İbni Mes’ûd radıyallahu anh şöyle dedi:

– Bir gece Resûl–i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber namaz kıldım. O kadar uzun süre ayakta kaldı ki, fena bir şey yapmayı düşündüm.

Biri ona:

– Ne düşündün? diye sorunca:

– Peygamber aleyhisselâm’ı yalnız bırakıp oturmayı düşündüm dedi.
[29]

* Rasûlullah (s.a.v) farz namazlarda imam olacak kimselere cemaatin içinde hasta, yaşlı, özür sahibi kimselerin bulunabileceğini, bunun için de bunları gözeterek namazın kısa tutulması gerektiğini bildirmiş, hatta bir seferinde safların arkasından ağlayan bir çocuk sesi işitince çocuğun annesine sıkıntı vermemek için namazı çabucak bitirdiği de bir gerçektir. Ama nafile namazlarda kişi ezber bildiği sureler ve kendi gücüne göre istediği kadar namazlarının kıyam, rükû ve secdelerini uzatabileceğini de böylece Rasûlullah (s.a.v.) bize göstermiş oluyor. Kendisine böyle bir gece namazında uyan kimseleri engellememesinden dolayı nafile namazların da cemaatle kılınabileceği çıkarılmıştır. [30]

1178. Huzeyfe radıyallahu anh şöyle dedi:

Bir gece Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem’in arkasında namazı kıldım. Bakara sûresini okumaya başladı. Ben içimden, yüz âyet okuyunca herhalde rükû eder dedim. O yüz âyetten sonra da okumaya devam etti. Ben yine içimden, bu sûre ile namazı bitirecek dedim. O yine devam etti. Ben bu sûre ile rükûa varır dedim, varmadı. Nisâ sûresine başladı; onu da okudu. Sonra Âl–i İmrân sûresine başladı, onu da okudu. Ağır ağır okuyor, tesbih âyeti gelince tesbih ediyor, dilek âyeti gelince dilekte bulunuyor, Allah’a sığınmaya dair âyet gelince Allah’a sığınıyordu. Sonra rükûa vardı. “Sübhâne rabbiye’l–azîm” (Ben yüce Rabbimi ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih ederim) demeye başladı. Rükûu da aşağı yukarı kıyâmı kadar uzun oldu. Sonra “Semiallâhü limen hamideh, rabbenâ leke’l–hamd (Allah, kendisine hamd edeni duyar, hamd yalnız sanadır ey Rabbimiz)” dedi ve kalktı. Hemen hemen rükûuna yakın uzunca bir süre ayakta durdu. Sonra secdeye vardı ve “Sübhâne rabbiye’l–a’lâ” (Ben ulu Rabbimi ulûhiyet makamına yakışmayan sıfatlardan tenzih ederim) dedi. Secdesini de aşağı yukarı kıyâmı kadar uzattı.[31]

* Bu hadis-i şerif bize Rasûlullah (s.a.v)’in nafile kıldığı namazların uzunluğunu anlatır. Şöyle ki bir rekatta okuduğu Bakara suresi, elimizdeki Kur’an’a göre 48 sahife ve 286 ayet, Nisa suresi 29,5 sahife ve 176 ayet, Al-i İmran suresi ise 26 sahife ve 200 ayetten oluşur. Yani toplam bir rekatta 104 sahife Kuran okuyup toplam 662 ayetle bir rekatı kılmış oluyor. Bu hadiste dikkatimizi çeken bir husus ta okurken önce Bakara suresinden başlayıp sonra sıra Al-i İmran olmasına rağmen atlayıp Nisa suresini okuyup sonra tekrar Al-i İmran’a dönmüş olmalarıdır. Yani tertib dediğimiz sıralamaya uymadıkları ve denk geldiği şekilde okudukları da bir gerçek olmuş oluyor.

İmam, cemaate namaz kıldırırken en zayıf ve yaşlı olanları gözeterek kıldırması gerekir. Fakat kişi nafile namaz kılarken serbesttir, istediği kadar uzun ayetler okuyabilir. [32]

1179. Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’e:

– Hangi namaz daha faziletlidir? diye sordular.

– “Kıyâmı uzun olan” cevabını verdi.
[33]

* Burada da uzatılması istenen bölüm namazda Kur’an’ın okunduğu bölüm olan ayakta durma süresidir. Çünkü Kur’an okumayı uzatmak diğer rükû ve secdelerdeki tesbihatı uzatmaktan daha sevaplı ve faziletli olduğu bildirilmiştir. [34]

1180. Abdullah İbni Amr İbni Âs radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellemşöyle buyurdu:

“Allah Teâlâ’nın en çok beğendiği namaz Dâvûd aleyhisselâm’ın namazı, Allah Teâlâ’nın en çok beğendiği oruç da yine Dâvûd aleyhisselâm’ın orucudur. Dâvûd gecenin ilk yarısında uyur, üçte birinde namaz kılardı. Gecenin altıda birinde yine uyurdu. Bir gün oruç tutar, bir gün tutmazdı.”[35]

* Rasûlullah (s.a.v.)'ın ibadetinden kendisininkini az gören ve devamlı oruç tutmaya niyetlenen, geceleri devamlı ibadetle karısını dahi ihmal edecek derecede kararlı olan bu sahabiyle yapılan sohbetin son bölümü budur. En çok namaz kılmak isteyen ve çok oruç tutmak isteyen bu Davud modelinden daha fazlasını yapmamalıdır. Çünkü Allah'a en sevimli olan model de budur. [36]

1181. Câbir radıyallahu anh şöyle dedi:

Ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i:

“Geceleyin öyle bir zaman vardır ki, müslüman bir kimse o zamana rastlayıp Allah’dan dünya ve âhirete dair hayırlı bir şey dilerse, Allah ona dilediğini verir. Bu her gece böyledir” buyururken dinledim.
[37]

* Cuma günü icabet saatı Kadir gecesi ve her gece olan bu gibi durumlar, Allah'ın biz kullarına lütfu ve merhameti dolayısıyladır. [38]

1182. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Biriniz geceleyin kalktığında, önce gayet hafif iki rek’at namaz kılsın.”[39]

* Gece namazına bir nevi hazırlık gibi olan bu hafifçe kılınan iki rekatlık namazla uzun ve yorucu olabilecek şeylere hafif bir girişle başlamanın uygun olduğu öğretilmektedir. [40]

1183. Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem geceleyin kalktığında, namazına fazla uzatmadan kıldığı iki rek’atla başlardı.[41]

1184. Yine Âişe radıyallahu anhâ şöyle dedi:

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem rahatsızlık gibi bir sebeple gece namazı kılamadığında, ertesi gün on iki rek’at namaz kılardı.[42]

* Önceden 156'da geçmişti, gerekli açıklama orada verilmişti. [43]

1185. Ömer İbnü’l–Hattâb radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kimse geceleri okuduğu zikir ve duasını okumadan veya tamamlayamadan uyur da, sonra onu sabah namazı ile öğle namazı arasında okursa, gece okumuş gibi sevap kazanır.”[44]

154'de geçmişti, geniş açıklama orada verilmişti.

* Alışkanlık haline getirilen ibadetler elde olmayan sebeplerden dolayı yapılamadığı takdirde ertesi günü telafi edilebileceği ve böylece de hiçbir kayba yol açmadığı bize bildirilmektedir. [45]

1186. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Geceleyin kalkıp namaz kılan, karısını da kaldıran, kalkmazsa yüzüne su serperek uyandıran kimseye Allah merhamet etsin. Aynı şekilde geceleyin kalkıp namaz kılan, kocasını da uyandıran, uyanmazsa yüzüne su serperek uykusunu kaçıran kadına da Allah merhamet etsin.”[46]

1187. Yine Ebû Hüreyre ve Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kimse geceleyin karısını uyandırır da beraberce veya her biri kendi başına iki rek’at namaz kılarlarsa, Allah’ı çok anan erkekler ve Allah’ı çok anan kadınlar arasına yazılırlar.[47]

* Karı-koca arasında hayat müşterektir diyoruz, bu birlikteliği ibadet ve taatlarda da göstermemiz gerektiğini bu iki hadis bize bildirmektedir. Ebedi saadeti ahiretteki dereceyi artırmak için de karı-koca birbirlerini teşvik etmeli ve yardımcı olmalılar. İnsan ve cin şeytanları nasıl ki müslümanları gece ibadetine kaldırmamak sabah namazını kıldırmamak için işbirliği yapıyorlarsa bizler de karı-koca olarak ana-baba evlat olarak birbirimizle yardımlaşıp tüm şeytani güçlere karşı ittifak kurmalıyız ki "Allah merhamet etsin" duasına hak kazanabilelim. Allah'a karşı yapılması gereken işlerde kadın-erkek arasında hiçbir fark yoktur, hepsi aynı emrolundukları şeyi yapmak durumundadır. (En’am: 6/14, 163, Araf: 7/143, Şuara: 26/51, Ankebut: 29/12 ayetlerinde olduğu gibi) [48]

1188. Âişe radıyallahu anhâ’dan rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Biriniz namaz kılarken uyuklayacak olursa, uykusu dağılana kadar yatsın. Çünkü uyuklayarak namaz kılarsa, Allah’tan bağışlanma dileyim derken belki de kendine beddua eder.”[49]

* Zihni ve bedeni yorgunluktan dolayı uyku ağır basarsa bu durumda kişi yanlış ve eksik okuma ihtimali olduğundan sevap yerine günah kazanabilir. Herşeyde olduğu gibi, ibadetlerimizde de uyanık vaziyette ve çok dikkatli olmalıyız. [50]

1189. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Biriniz geceleyin namaz kılmak üzere kalkıp da Kur’an’dan ne okuduğunu bilmeyecek derecede dili dolaşırsa, yatıp uyusun.”[51]

sadakat.net/riyazus-salihin 212) Gece Namazının Fazileti

[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 342.
[2] Buhârî, Tefsîrû sûre (48), 2; Müslim, Münâfikîn 81. Diğer kaynaklar için bk. 1163 numaralı hadis.
98’de geçmişti
[3] Buhârî, Teheccüd 6, Rikâk 20; Müslim, Münâfikîn 79–80. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 187; Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 17; İbni Mâce, İkâmet 200.
[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 343.
[5] Buhârî, Teheccüd 5, Tefsîru sûre (18), 1, İ`tisâm 18, Tevhîd 31; Müslim, Müsâfirîn 206.
[6] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 343.
[7] Buhârî, Teheccüd 2, 21, Fezâilü’s–sahâbe, 19, Ta`bîr 25, 36; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 139, 140.
[8] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 343.
[9] Buhârî, Teheccüd 19; Müslim, Sıyâm 185. Ayrıca bk. Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 59; İbni Mâce, İkâmet 174.
155 ve 692’de geçmişti. 155’de gerekli açıklama verildi.
[10] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 343.
[11] Buhârî, Teheccüd 13, Bed’ü’l–halk 11; Müslim, Müsâfirîn 205. Ayrıca bk. Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 5.
[12] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 343.
[13] Buhari, Teheccüd 12, Müslim, Müsafirin 207.
[14] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 343.
[15] Tirmizî, Et`ime 45, Kıyâmet 42. Ayrıca bk. İbni Mâce, İkâmet 174, Et`ime 1.
849’da geçmişti.
[16] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 344.
[17] Müslim, Sıyâm 202, 203. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 56; Tirmizî, Mevâkît 207; Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 6.
1247’de tekrar gelecektir.
[18] Buhârî, Teheccüd 10, Salât 84; Müslim, Müsâfirîn 146, 147, 159. Ayrıca. bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 24; Tirmizî, Salât 206; Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 26, 35, İbni Mâce, İkâmet 171.
[19] Buhârî, Vitir 2; Müslim, Müsâfirîn 157. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 26; Tirmizî, Vitir 8.
[20] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 344.
[21] Buhârî, Teheccüd 11, Savm 52, 53. Ayrıca bk. Müslim, Savm 178–180; Ebû Dâvûd, Savm 59; Tirmizî, Savm 57; Nesâî, Sıyâm 34, 70; İbni Mâce, Sıyâm 30.
[22] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 344.
[23] Buhârî, Vitir 1, Teheccüd 3. Ayrıca bk. Nesâî, Ezân 41, Sehv 74; İbni Mâce, İkâmet 181.
[24] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 344.
[25] Buhârî, Teheccüd 16, Terâvih 1, Menâkıb 24; Müslim, Müsâfirîn 125. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 26, Tirmizî, Mevâkît 208; Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 36.
[26] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 345.
[27] Buhârî, Teheccüd 15, Müslim, Müsâfirîn 129. Ayrıca bk. Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 17, 30, İbni Mâce, İkâmet 182.
Benzeri için 816’ya bkz
[28] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 345.
[29] Buhârî, Teheccüd 9; Müslim, Müsâfirîn 204. Ayrıca bk. İbni Mâce, İkâmet 200.
Bu hadis 103 numarada geçmişti.
[30] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 345.
[31] Müslim, Müsâfirîn 203.
Bu hadis önceden 102 numarada geçmişti.
[32] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 345.
[33] Müslim, Müsâfirîn 165. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvû 23; Tirmizî, Salât 168; Nesâî, Zekât 49; İbni Mâce, İkâmet 200.
[34] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 346.
[35] Buhârî, Teheccüd 7, Enbiyâ 37, 38; Müslim, Sıyâm 189, 190. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Savm 66; Nesâî, Sıyâm 69, 76–78, 80; İbni Mâce, Sıyâm 31.
[36] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 346.
[37] Müslim, Müsâfirîn 166, 167.
[38] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 346.
[39] Müslim, Müsâfirîn 198.
[40] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 346.
[41] Müslim, Müsâfirîn 197.
[42] Müslim, Müsâfirîn 140.
[43] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 346.
[44] Müslim, Müsâfirîn 142. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 19; Tirmizî, Cum’a 56; Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 65; İbni Mâce, İkâmet 177.
[45] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 346.
[46] Ebû Dâvûd, Tatavvu 18, Vitir 13. Ayrıca bk. Nesâî, Kıyâmü’l–leyl 5; İbni Mâce, İkâmet 175.
[47] Ebû Dâvûd, Tatavvu 18, Vitir 13. Ayrıca bk. İbni Mâce, İkâmet 175.
[48] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 347.
[49] Buhârî, Vudû 53; Müslim, Müsâfirîn 222. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 18; Tirmizî, Mevâkît 146; Nesâî, Tahâret 116; İbni Mâce, İkâmet 184.
147'de geçmişti.
[50] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 347.
[51] Müslim, Müsâfirîn 223. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tatavvu 18; İbni Mâce, İkâmet 184.

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"


Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR      

24 Mayıs 2015 Pazar

477.SÜNNETE UYGUN İBADET-9-Şükür Secdesi

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim

1161. Sa`d İbni Ebû Vakkâs radıyallahu anh şöyle dedi:

Bir gün Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem ile beraber Medine’ye gitmek üzere Mekke’den yola çıkmıştık. Azverâ denen yere yaklaştığımızda Resûl–i Ekrem bineğinden indi. Sonra ellerini kaldırarak bir süre dua etti. Sonra secdeye kapandı, uzunca bir süre secdede kaldı. Tekrar ayağa kalktı, yine ellerini kaldırıp bir müddet dua etti. Sonra secdeye kapandı. Bunu üç defa tekrarladı. Buyurdu ki:

“Rabbimden dilekte bulundum ve ümmetim için şefaat niyaz ettim. O da ümmetimin üçte birini bana bağışladı. Ben de Rabbime şükretmek için secdeye kapandım. Sonra tekrar başımı kaldırıp Rabbimden ümmetimi bağışlamasını diledim; O da bana ümmetimin üçte birini bağışladı. Ben de bunun üzerine Rabbime şükür secdesine kapandım. Sonra tekrar başımı kaldırıp Rabbimden ümmetimi diledim; O da bana ümmetimin geri kalan üçte birini bağışladı. Ben de Rabbime şükretmek üzere secdeye kapandım.”[1]

* Yapılan iyiliklere teşekkür etmek iyi kimselerin sıfatlarındandır. Gördüğü iyilik sebebiyle insanlara teşekkür etmeyen bir kimsenin Allah'a şükretmiş sayılmayacağını da yine Rasûlullah (s.a.v)’den öğrenmekteyiz.[2]

Allah'ın lütfu ve bize verdiği nimetler sayılamayacak kadar çoktur.[3] Tüm bu nimetler karşılığında Allah'a şükretmek, onun istediği gibi olmak, onun gönderdiği kitaba ve peygambere uymakla mümkündür. Rasûlullah (s.a.v) hayatı boyunca bir nimetle karşılaşınca daima secdeye kapanır, Allah'a şükrederdi.

Bu hadis-i şeriften şükür secdesinin nasıl yapılacağını ve duanın da nasıl yapılacağını öğreniyoruz. Zaten ayetlerde de belirtildiğine göre bağırıp çağırmaksızın içten ve yalvararak ve korkarak dua etmelidir.[4]


sadakat.net/riyazus-salihin 211) Şükür Secdesi (Bir Nimete Kavuşunca Veya Bir Sıkıntıdan Kurtulunca Şükür Secdesi Yapmanın İyi Bir Davranış Olduğu)
[1] Ebû Dâvûd, Cihâd 152.
[2] Ebu Davud, Edep 1.
[3] İbrahim: 14/34.
[4] Araf: 7/55-205, En’am: 6/63.
Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 341-342.

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR      

22 Mayıs 2015 Cuma

476.SÜNNETE UYGUN İBADET-8-Cuma Gününün Fazileti

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim

Bu bölümdeki bir ayet ve 12 hadisten Cuma namazını müteakip yeryüzüne dağılıp rızık aranabileceğini, Cuma’nın en hayırlı gün olduğunu, Adem (a.s.)’ın yaradılışı, cennete girişi ve cennetten çıkarılışının Cuma günü olduğunu, güzelce abdest alıp Cuma’ya gelen hutbeyi güzelce dinlerse, bir haftalık günahlarının bağışlanacağını, hutbe esnasında başka şeylerle meşgul olmanın hoş olmadığını, Cuma’yı terk edenlerin kalblerinin mühürleneceğini, akıl baliğ olan herkese Cuma günü boy abdesti almanın gerekliliğini, Cuma’ya giderken temiz elbiseler ve kokular sürünerek gitmenin iyi olacağını, Cuma için camiye erken gidenlerin büyük baş hayvan kurban etmiş gibi sevap kazanacaklarını geç kalanların sevabının yumurta infak etmiş gibi küçüleceğini, meleklerin de hutbeyi dinlemek üzere cemaatin arasına katılacağını, Cuma günü icabet saatinde dua edenin duasının hemen kabul edileceğini, bu faziletli günde çok salevat getirmenin gerektiğini öğreneceğiz. [1]

“Ey iman edenler! Cuma günü namaz için çağrıldığınızda her türlü dünyevi alışverişi bırakıp Allah'ı anmaya yani hutbeyi dinleyip namazı kılmaya koşun. Eğer bilirseniz bu sizin için daha hayırlıdır. Ve Cuma namazı kılınıp bittiğinde yeryüzüne serbestçe dağılın ve Allah'ın lütfundan rızkınızı aramaya devam edin ve Allah'ı namaz dışında da daima gündemde tutun ki mutluluğa erişebilesiniz.” (Cuma: 62/9-10)

1149. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Üzerine güneş doğan en hayırlı gün cuma günüdür. Âdem o gün yaratıldı, o gün cennete konuldu ve yine o gün cennettençıkarıldı.”[2]

1150. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kimse güzelce abdest alarak cuma namazına gelir, hutbeyi ses çıkarmadan dinlerse, iki cuma arasındaki ve fazla olarak üç günlük daha günahları bağışlanır. Kim hutbe okunurken çakıl taşlarıyla oynarsa, boş ve mânasız bir iş yapmış olur.”[3]
1151. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Büyük günahlardan kaçınıldığı sürece, beş vakit namaz ile iki cuma ve iki ramazan, aralarında geçen günahlara keffaret olur.”[4]

* Cuma hutbesi aynen namaz gibidir. Namazda nasıl başka şeylerle meşgul olmak namazın bozulmasına veya sevabının azalmasına sebep olursa, hutbe esnasında da çakıl taşlarıyla, tesbihle veya başka şeylerle meşgul olup hutbeyi dinlememek ecrin azalmasına sevabın yok olmasına sebep olabilir. 1150 hadis-i şerifde ise büyük günahlardan olan (şirk, sihir, ana babaya isyan vb.) şeylerden sakınmak şartıyla Cuma namazını geçen Cuma namazıyla ikisinin arasındaki Allah'a yönelik hata ve günahlara keffaret oluyor. Allah dilerse o günahları silebilir ama kul hakkı dediğimiz cinsten günahlar ise onların bu dünyada helallaşılması gerekir. [5]

1152. Ebû Hüreyre ile İbni Ömer radıyallahu anhüm’den rivayet edildiğine göre bu iki sahâbî Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’in minber üzerinde şöyle buyurduğunu duymuşlardır:

“Bazı kimseler cuma namazlarını terketmekten ya vazgeçerler veya Allah Teâlâ onların kalplerini mühürler de gafillerden olurlar.”[6]

* Müslümanların her hafta buluşup ibadet etmesi gerekir. Haftalık Müslümanların mesaj alma gününden istifade etmesi ve bu günü kaçırmaması ve böylece manevi bir çöküntüye uğramaması için böyle bir tehdit getirilmiştir. Değilse Cuma’yı küçümsediği ve inkar ettiği için kılmayan kafir olduğundan dinden çıkmış olur. Hataen Cuma’ya gitmeyenler tevbe ve istiğfara devam edip Cuma namazına devam etmelidirler. [7]

1153. İbni Ömer radıyallahu anhümâ’dan rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Biriniz cuma namazına gideceği zaman boy abdesti alsın.”
[8]

1154. Ebû Saîd el–Hudrî radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

Her bâliğ olan kimseye cuma günü boy abdesti almak gereklidir.”[9]

1155. Semüre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Her kim cuma günü abdest alırsa ne iyi eder; hele boy abdesti alırsa, o daha iyidir.”[10]

* Cuma günü mü’minlerin haftalık bayramları olduğu, bu münasebetle de camiye tertemiz gusül abdesti alarak temiz kıyafet ve kokularla gitmenin gerekli olduğu vurgulanmaktadır. Terli ve pis kokulu vaziyette Cuma’ya gelip müminleri rahatsız etmektense namazdan önce duş alıp tertemiz elbiseleri giyinip gelmek her yönden uygun ve sevabı bol bir harekettir. [11]

1156. Selmân radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kimse cuma günü boy abdesti alarak elinden geldiğince temizlenir, saçını sakalını yağlayıp tarar veya evindeki güzel kokudan süründükten sonra câmiye gider, fakat orada yan yana oturan iki kimsenin arasını açmaz, sonra Allah Teâlâ’nın kendisine takdir ettiği kadar namaz kılar, daha sonra sesini çıkarmadan imamı dinlerse, o cumadan öteki cumaya kadar olan günahları bağışlanır.”
[12]

1157. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Bir kimse cuma günü cünüplükten temizleniyormuş gibi boy abdesti aldıktan sonra erkenden cuma namazına giderse bir deve kurban etmiş gibi sevap kazanır. İkinci saatte giderse bir inek, üçüncü saatte giderse boynuzlu bir koç kurban etmiş gibi sevap kazanır. Dördüncü saatte giderse bir tavuk, beşinci saatte giderse bir yumurta sadaka vermiş gibi sevap elde eder. İmam minbere çıkınca melekler hutbeyi dinlemek üzere topluluğun arasına katılır.”[13]

* Cuma günü Cuma namazı için camiye toplanma saatinin her zamana ve bölgeye göre ilk vakitlerinden başlayarak imamın hutbeye çıkışına kadarki zaman dilimlerinden bahseden bu hadiste Rasûlullah’ın “Cünüblükten dolayı alınan boy abdesti gibi” demesinden de kişinin o gün gönlünü her türlü dış etkilerden koruyup tam bir huzur ve güven içinde Cuma’yı kılabilmesi için eşiyle beraber olduktan sonra boy abdesti almasını uygun gördüğü ve bunu da üstün edebi ve nezaketi sebebiyle ancak bu şekilde ima ettiği de anlaşılabilir. [14]

1158. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem cuma gününden söz ederek şöyle buyurdu:

“Cuma gününde bir zaman vardır ki, şayet bir müslüman namaz kılarken o vakte rastlar da Allah’tan bir şey isterse, Allah ona dileğini mutlaka verir.”

Resûl–i Ekrem o zamanın pek kısa olduğunu eliyle gösterdi.[15]

* Cumadaki duaların kabul olma saati, Kadir gecesi, yapılan iyiliklere en az 10 katı verilerek 700 ve katlarıyla sevap verilmesi Allah'ın biz Müslüman kullarına verdiği sayısız imkan ve fırsatlardan bazılarıdır. Bu vakit hutbeye başlama vaktiyle namazın bitimi arasında olabileceği gibi kametle namaz bitimi arasında veya o gün batıncaya kadarki zaman diliminde olduğu da söylenmiştir. Bu zaman dilimi hakkında kırktan fazla rivayet kitaplarımızda bulunmaktadır. [16]

1159. Ebû Bürde İbni Ebû Mûsâ el–Eş`arî radıyallahu anh şöyle dedi:

Birgün Abdullah İbni Ömer radıyallahu anhümâ bana:

– Cuma günü duaların kabul edildiği zaman hakkında babanın Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’den bir hadis rivayet ettiğini duydun mu? diye sordu. Ben de:


– Evet, duydum. Babam, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem’i şöyle buyururken işittiğini söyledi:

“O vakit, imamın minbere oturduğu andan namazın kılındığı zamana kadar olan süre içindedir.”[17]

1160. Evs İbni Evs radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Günlerinizin en faziletlisi cuma günüdür. Bu sebeple o gün bana çokca salâtü selâm getiriniz; zira sizin salâtü selâmlarınız bana sunulur.”[18]

 sadakat.net/riyazus-salihin  210) Cuma Gününün Fazileti
(Cuma Gününün Fazileti Ve Cuma Namazının Farz Oluşu, Cuma Namazı İçin Boy Abdesti Almanın, Güzel Koku Sürünüp Erkenden Câmiye Gitmenin, Cuma Günü Dua Etmenin, Resûl–i Ekrem’e Salavât Getirmenin, O Gün Duaların Kabul Olunduğu Zamanı Beklemenin Ve Cuma Namazından Sonra Allah Teâlâ’yı Çok Zikretmenin Sevabı)


[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 339.
[2] Müslim, Cum`a 17, 18. Ayrıca bk. Tirmizî, Cum`a 1, 2; Nesâî, Cum`a 4, 45
[3] Müslim, Cum`a 27. Ayrıca bk. Müslim, Cum`a 26; Ebû Dâvûd, Salât 203; Tirmizî, Cum`a 5; İbni Mâce, İkâmet 62, 81.
128’de geçmiş, gerekli açıklama orada verilmişti.
[4] Müslim, Tahâret 16. Ayrıca bk. Müslim, Tahâret 14, 15.
130 numarada geçen bu hadisin bir benzeri 1045, 1046’da geçmişti.
[5] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 339.
[6] Müslim, Cum`a 40. Ayrıca bk. Nesâî, Cum`a 2; İbni Mâce, Mesâcid 17.
[7] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 340.
[8] Buhârî, Cum`a 2, 5, 12; Müslim, Cum`a 1, 2, 4; Tirmizî, Cum`a 3; Nesâî, Cum`a, 7, 25; İbni Mâce, İkâmet, 80.
[9] Buhârî, Ezan 161, Cum`a 2, 3, 12; Müslim, Cum`a 5, 7; Ebû Dâvûd, Tahâret 127; Nesâî, Cum`a 2, 6, 8, 11; İbni Mâce, İkâmet 80.
[10] Ebû Dâvûd, Tahâret 128; Tirmizî, Cum`a 5. Ayrıca bk. Nesâî, Cum`a 9.
[11] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 340.
[12] Buhârî, Cum`a 6, 19.
828’de geçmişti.
[13] Buhârî, Cum`a 4; Müslim, Cum`a 10. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Tahâret 127; Tirmizî, Cum`a 6; Nesâî, Cum`a 14.
[14] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 340.
[15] Buhârî, Cum`a 37, Talâk 24, Daavât 61; Müslim, Müsâfirîn 166, 167, Cum`a 13–15. Ayrıca bk. Tirmizî, Cum`a 2; Nesâî, Cum`a 45; İbni Mâce, İkâmet 99.
[16] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 341.
[17] Müslim, Cum`a 16. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Salât 202; Nesâî, Cum`a 45.
[18] Ebû Dâvûd, Salât 201, Vitir 26. Ayrıca bk. Nesâî, Cum`a 5; İbni Mâce, İkâmet 79, Cenâiz 65.
1400’de tekrar gelecektir.

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR      

21 Mayıs 2015 Perşembe

475.SÜNNETE UYGUN İBADET-7-Abdest Aldıktan Sonra İki Rek`at Namaz Kılmanın Sevabı

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim


Bu bölümdeki hadisten, her abdest alıştan sonra iki rekat namaz kılmanın cennetteki derecemizi artıracağını öğreneceğiz. 

1148. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Bilâl’e ra:

“Bilâl! Müslüman olduktan sonra yaptığın ibadetler arasında en fazla sevap beklediğin hangisidir? Çünkü ben cennette, senin ayakkabılarının tıkırtısını önümde duydum”
diye sordu.


Bilâl de:
 "Gece veya gündüz abdest aldıktan sonra bu abdestle kılabildiğim kadar namaz kılarım. En fazla sevap beklediğim ibadet budur", dedi.[1]

* Başka hadis kitaplarında her abdest alıştan sonra iki rekat kıldığı rivayetleri de vardır. Bu namaza kitaplarımızda abdest şükrü adı verilir. Kur’an’a ve sünnete aykırı olmayan bir ibadet şekli sahabiden biri tarafından işlenmişse peygamberimiz de bunu yasaklamamış, teşvik de etmişse bu tür sünnetlere de Hadis Usulü ilminde Takriri sünnet = Başka birinin yaptığı ve peygamberimizin de değiştirmeyip aynen bıraktığı ibadet şekli denir. [2]


sadakat.net/riyazus-salihin
209) Abdest Aldıktan Sonra İki Rek`at Namaz Kılmanın Sevabı


[1] Buhârî, Teheccüd 17, Tevhîd 47; Müslim, Fezâilü’s–sahâbe 108.
[2] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 338.

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"



Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR      

20 Mayıs 2015 Çarşamba

474.SÜNNETE UYGUN İBADET-6-Tahiyyetü’l–Mescid Namazı

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim

Câmiye Girince Tahiyyetü’l–Mescid Namazı Kılmak, Tahiyyetü’l–Mescid Veya Farz Yahut Sünnet Kılmadan Oturmamak

Bu bölümdeki üç hadisten, bir mescide girildiğinde iki rekat namaz kılmadan oturulmaması gerektiğini, bu namazı kılmayan kimseye Rasulullah’ın 2 rekat kıl diye emrettiğini öğreneceğiz. [1]

1146. Ebû Katâde radıyallahu anh’den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:

“Biriniz mescide girdiğinde, iki rek`at namaz kılmadan oturmasın.”[2]

Birgün Peygamber aleyhisselâm mescidde iken yanına gittim. Bana:

“İki rek`at namaz kıl” buyurdu.[3]

* Hadis kitaplarımızda pek çok hadis Tahiyyetül Mescid namazının kılınması gerektiğini bize haber vermektedir. Nevevi, burada ikisini bize aktarmış oldu. Tahiyyetül Mescid, mescidi selamlama veya mescidde oturma ve mescidden istifade etme hakkı demektir. Alimlerimizin büyük çoğunluğu da bu namazın her vakit mescide girildiğinde kılınabileceğini, mekruh vakitler bile olsa kılınması gerektiğini belirtmişlerdir. Unutarak oturan kimse kalkıp tekrar bu iki rekatı kılabilir. [4]

1147. Cabir (r.a)’den şöyle rivayet edilmiştir. Rasûlullah (s.a.v) mescidde iken yanına girmiştim, bana: “İki rekat namaz kıl”buyurmuştu.[5]
sadakat.net/riyazus-salihin 208) Tahiyyetü’l–Mescid Namazı (Câmiye Girince Tahiyyetü’l–Mescid Namazı Kılmak, Tahiyyetü’l–Mescid Veya Farz Yahut Sünnet Kılmadan Oturmamak)


[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 338.
[2] Buhârî, Salât 60, Teheccüd 28; Müslim, Müsâfirîn 69, 70. Ayrıca bk. Tirmizî, Salât 118; Nesâî, Mesâcid 37; İbni Mâce İkâmet 57.
[3] Buhârî, Salât 59, İstikrâz 7; Müslim, Müsâfirîn 72, 73.
[4] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 338.
[5] Buhari, Salat 59, Müslim, Müsafirin 69.

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR      

18 Mayıs 2015 Pazartesi

473.SÜNNETE UYGUN İBADET-5- Kuşluk Namazının Fazileti

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim

Bu iki bölümdeki beş hadisten, Rasûlullah 
sallallahu aleyhi ve sellem 2 rekat Kuşluk namazını tavsiye ettiğini, her bir eklemimiz için verilmesi gereken sadaka türlerinden birinin de kuşluk namazı kılmak olduğunu Rasulullah’ın sallallahu aleyhi ve sellem kuşluk namazının dört ve daha fazla olarak sekiz rekatta kıldığını bu namazın kılınma zamanının sıcaktan deve yavrularının ayaklarının yanması vakti olduğunu öğreneceğiz.[1]

1141. Ebû Hüreyre radıyallahu anh şöyle dedi:

Dostum Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bana her ay üç gün oruç tutmayı, iki rek`at kuşluk namazı kılmayı ve uyumadan önce vitri edâ etmeyi tavsiye buyurdu.[2]

* İbadetlerimizden farz olanların yanı sıra nafile olanlarına da dikkat edip yapmamız gerektiğini pek çok hadislerinde beyan eden efendimiz burada da üç nafileyi tavsiye ediyor. 


Her Kameri ayında 13-14-15 inde (1259-1260 hadislerde gelecek) üç günlük oruçla; gündüz nafilelerinden kuşluk ve gece nafilelerinden vitr olmuş oluyor. [3]

sadakat.net/riyazus-salihin-206) Kuşluk Namazının Fazileti (Kuşluk Namazının Fazileti, En Azının, En Çoğunun Ve Yeteri Kadarının Kaç Rek`at Olduğu Ve Devamlı Kılınması)


[1] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 336.
[2] Buhârî, Teheccüd 33, Savm 60; Müslim, Müsâfirîn 85, 86. Ayrıca bk. Ebû Dâvûd, Vitir 7; Nesâî, Sıyâm 81; Kıyâmü’l–leyl 28.1259 da tekrar gelecek.
[3] Abdullah Parlıyan, Açıklamalı Tam Riyazu’s-Salihin Tercümesi: 336.


"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"



Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR      

16 Mayıs 2015 Cumartesi

*** SEYYİDUL İSTİĞFAR DUASI

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim


Seyyidul istiğfar duası, bir müslümanın Allah-ü Teala'dan günahlarının affını dilemek için yapabileceği en büyük duadır. Peygamber Efendimizden (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)gelmiş olduğunu kesin olarak bildiğimiz bu istiğfarı hissederek okumamız gerekir.

Bu istiğfarı büyük yapan içindeki cümlelerin kafiyesi veya büyüklüğü değil kul ile Allah (Celle celaluhu) arasındaki kulluk ve ilahlık bağının kuruluşudur. Kul, "Senden başka İlahım olamaz benim;kırdım, döktüm ama kapına geldim" şuurunu yakaladığı anda iletişim kuruldu demektir. Ondan sonra kul, "beni mağfiret buyur" dedi mi; kapılar açılır.

"Allahım, Sen benim sahibimsin. Ne günah işlersem işleyeyim, döneceğim kapı Senin kapındır." 

Büyük olan bu itiraftır. Eğer bu istiğfar bir cümlede özetlenirse o da "Ente Rabbi" (Sen benim Rabbimsin)dir.

"Rabbi!" (Ey Rabbim!) dedin mi şifre açılıyor zaten.

"Suçumu itiraf ediyorum,gücümün yetmediği noktalarda ayağım kaydı,Senden başka sığınacak kimsem de yok.Geldim Ya Rabbi!Senden başkası mağfiret edemez beni; ancak Sen edersin."

Bu mübarek istiğfar bu duygu ve hassasiyetle söylenirse kalbimizi etkileyecektir.Akşam ve sabah ve bir günah işlediğimizde  bu istiğfarı okuduğumuz zaman  onun bereketini mutlaka en kısa zamanda göreceğiz inşallah.Peygamberime (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)bu konuda itimat ediyorum çünkü     
 "kul bir günah işler sonra melekler istiğfar etti diye o günahını siler.

Şeddâd İbni Evs (r.a.)’den rivayet edildiğine göre Resûlullah (s.a.s.), Seyyidu’l-istiğfarın; “duaların efendisi, istiğfârın en üstünü” olduğunu; bu itibarla, her kim bu duayı, sevabına ve faziletine bütün kalbiyle inanarak gündüz okur da o gün akşam olmadan ölürse cennetlik olacağını, yine her kim, sevabına ve faziletine gönülden inanarak gece okur da sabah olmadan ölürse yine cennetlik olacağını ifade buyurmuşlardır.
Seyyidul istiğfar duası
Seyyidul istiğfar duası

“Allâhümme ente Rabbî, lâ ilâhe illâ ente halaktenî ve ene ‘abdüke ve ene alâ ahdike ve va‘dike m’esteta’tü.Eûzü bike min şerri mâ sana‘tü, ebûü leke bi-ni‘metike ‘aleyye ve ebûü leke bi-zenbî, fağfir lî fe-innehû lâ yağfirüzzünûbe illâ ente.”

“Allah’ım! Sen benim Rabbimsin! Beni sen yarattın. Ben senin kulunum; gücüm yettiğince ezelde sana verdiğim sözümde ve vaadimde durmaktayım.Yaptığım kötülüklerin ve işlediğim kusurların şerrinden sana sığınırım. Bana lütfettiğin, üzerimdeki nimetlerini yüce huzurunda minnetle anıp, itiraf ederim. Aynı şekilde günahımı da itiraf ederim. Beni bağışla; çünkü senden başka hiçbir kimse günahları affedip bağışlayamaz.”

(Buhârî, De’avât, 2, 15; Ebû Davud, Edep, 101; Tirmizî, De’avât, 15; Nesâî, İstiâze, 57; İbn Mâce, Dua,14 )

Nurettin Yıldız'ın bir videosundan alıntıdır.


"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR