31 Temmuz 2013 Çarşamba

BENİM KALBİM TEMİZ DİYENLER!!

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim


Son zamanlarda çokça duyuyoruz bu sözü.Bu yüzden bu konuyu ele almak istedim.

Bazı kimseler kalp temizliğini sadece insanlar hakkında bir kötülük düşünmemek yahut yardımsever olmak gibi çok basit manada anlıyorlar. Bununla da kalmayıp insanlara iyi davranmakla, ALLAH’a ibadet mükellefiyetinden kurtulduklarını zannediyorlar Bu şeytanın bir desisesi, nefsin bir oyunudur. Bunlar, namaz kılan ibadet eden bir mü’minin günlük hayatında İslam’ın ruhuna ters düşen ve diğer insanlara zarar veren birtakım noktalar tespit ediyorlar, bunları öne sürüyor ve
“ bu adam namaz kılıyor ama şu hataları da işliyor; ben ise onun düştüğü hatalara düşmüyorum “ diyerek kendi ibadetsizliklerine, onun kusurlarında bir özür kapısı bulmaya çalışıyorlar.

Hidayet rehberimiz, Peygamber Efendimiz’ den (asm) bir hadisi şerif:
“ Bir günah işlediği zaman kalpte bir kara leke hâsıl olur Eğer sahibi pişman olur tövbe istiğfar ederse kalp yine parlar” 

Bu hadisi şeriften temiz ve selim kalbin, ancak günahlardan salim olan ve isyanlarla kararmamış bir kalp olabileceğini öğreniyoruz.

Şuara Suresi'nin 89. ayetinde cennete girecek olanların "Ancak Allah'a selim (temiz) bir kalp ile gelenler..."olduğu bildirilir. Ancak Kuran'da bildirilen kalp temizliği, günümüz toplumlarından bazılarının anladığı gibi bir temizlik değildir. "Kalp temizliği"nin öneminden yola çıkarak, "ben insanlara hiç kötülük yapmıyorum, fakirlere yardım ediyorum, demek ki Allah'ın istediği ahlaktayım" demek,kendi kendini aldatmaktan başka bir şey değildir. Çünkü Kuran'a göre kalbin temiz olması demek, Allah'a yönelmiş ve O'na itaat etmiş olmak demektir.


Belki bazı insanlar, arada sırada fakirlere yardım ederek, hayvanlara yiyecek vererek, komşularına gülümseyerek,"iyi insan" olarak tanınabilirler. Ancak cehennemden kurtulmanın, Allah'ın rızasını ve rahmetini kazanmanın yolu "iyi insan"olarak tanınmak değil, Allah'ın Kuran'da tarif ettiği şekilde bir mümin olmaktır. Bu ahlakı kazanmadan yapılan ve cahiliyenin kendi değer yargılarına göre "iyilik" olarak kabul edilen bir davranışın, Allah katında herhangi bir değeri olmayabilir.

*
Yüzlerinizi doğuya ve batıya çevirmeniz iyilik değildir.Ama iyilik,Allah'a, ahiret gününe, meleklere,Kitaba ve peygamberlere iman eden; mala olan sevgisine rağmen, onu yakınlara, yetimlere, yoksullara,yolda kalmışa, isteyip-dilenene ve kölelere (özgürlükleri için) veren; namazı dosdoğru kılan, zekatı veren ve ahidleştiklerinde ahidlerine vefa gösterenler ile zorda,hastalıkta ve savaşın kızıştığı zamanlarda sabredenler(in tutum ve davranışlarıdır). İşte bunlar,doğru olanlardır ve müttaki olanlar da bunlardır.(Bakara Suresi, 177)

*Kuran'a göre kalbi temiz olan insan, Allah'a iman eden, Allah'ın emir ve yasaklarına harfiyen uyan, O'na teslim olmuş insandır. Buna göre,kalbi temiz olan insan,
sürekli Allah'ı anan ve kalbi Allah'ın zikriyle "mutmain" olmuş (tatmin bulmuş) kişidir. Öyle ki Kuran'da müminler şöyle tarif edilir
:

*Bunlar, iman edenler ve kalpleri Allah'ın zikriyle mutmain
olanlardır. Haberiniz olsun; kalpler yalnızca Allah'ın zikriyle mutmain olur.
(Rad Suresi, 28)

*Bir başka ayette ise müminlerden şöyle söz edilir: Onlar ki, Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir;(Hac Suresi, 35)

*Yine bir başka ayette, müminlerin kalplerinin "Allah'ın ve haktan inmiş olanın zikri için saygı ve korku ile yumuşadığı"(Hadid Suresi,16) haber verilir.

*Dolayısıyla kalp temizliği, insanı Allah'tan uzaklaştıran tüm engellerin kalpten arındırılmış olması anlamına gelir. Böyle bir insan dünya hırsından, bencillikten, korkudan,güvensizlikten uzak olur.
Allah'tan başka varlıklara bağlanmaktan, onlara Allah'tan bağımsız bir sevgi duymaktan kurtulur. Kısacası Allah'a itaat etmeyen ve Müslümanlığın gereklerini yerine getirmeyen insan için"kalp temizliği"nden söz edilemez."Benim kalbim temiz, dine uymasam da olur" diyenler, Allah'ı ve müminleri aldattıklarını sanabilirler, oysa yalnızca kendilerini aldatmaktadırlar. Bu ifade ancak, ibadetlerini uygulamaktan kaçınan ve yanlış bir yaşam tarzını Müslümanlık olarak göstermeye çalışan bir insanın samimiyetsizliğidir.

İman kalptedir, ancak kalpteki imanın göstergesi, ruhi ve pratik hayattır. Bunun için ibadet ve ahlak şart koşulmuştur. Yoksa insanın Müslüman olup olmadığı bilinemez.

Kalbiyle iman eden, ibadetleri de yapmalıdır, yoksa o şahsın imanında problem var demektir.

Hem ibadet etmeyen insanın kalbinin temizliğini Allah bilir. Kalbim temiz demekle kalp temiz olmaz.

Kalp Allah'ın her zaman baktığı ve değer verdiği yerdir. İnsan her gün ibadetlerini yapmamak suretiyle Allah'a isyan ediyorsa, Allah o kalbe iyi nazarla bakmaz, O'nun iyi nazarla bakmadığı kalp de temiz olmaz.

İbadet imanı kuvvetlendirir. İbadetsiz iman, zamanla zayıflar ve belki de yok olur.

İmanın zayıf ya da yok olduğu kalp temiz değildir.

Bunu iddia eden insan, sadece kendi kendini aldatır. İbadetten ayrı olarak ayrıca tefekkür de gereklidir.(kalbi parlatmak için.)

Sonuç olarak; kalp temizliği, imanın yanında, ibadet ve tefekkürle de beraber olur.

Son olarak : Benim kalbim temiz diyenlere soruyoruz “senin kalbin Peygamberimizden sas daha mı temiz ki o ayağı şişinceye kadar namaz kılıyordu?

Hz Yusuf as ,Yusuf suresinde “ben nefsimi temize çıkarmam” diyor. Bu Peygamber vahiye muhatap olmuş, Allah’ın cc yüce makamında olan biri böyle söylerken “benim kalbim temiz” demek ne büyük cürettir?

Yaradılış gayemiz olan “Bana kul olsunlar diye yarattım” sözüne ermek için ibadetlerin yerine getirilmesi şarttır.


Sorularla İslamiyet'ten alıntılar vardır.

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"


Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

30 Temmuz 2013 Salı

109.RABBİMİZİN cc 3. NASİHATI


“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim”



Bismillahirrahmanirrahim


Allâh-u Te'âlâ buyuruyor ki:

"Ey Ademoğlu! Kanaat et ki zengin olasın. Hasedi bırak ki rahatlık bulasın. Haramdan sakın ki dînini hâlis kılasın.

Gıybeti bırakan kişiye Benim muhabbetim zuhur eder. (Köşesine çekilip ibâdetle meşgul olarak) insanlardan uzlet eden (uzak duran), onlar(ın şer ve zararın)dan selâmet bulur.

Konuşması az olanın aklı mükemmel olur. Aza razı gelen gerçekten Allâh-u Te'âlâ'ya güvenmiş olur.

Ey Ademoğlu! Sen bildiğinle amel etmiyorsun, peki ya nasıl bilmediğinin ilmini talep ediyorsun?

Ey Ademoğlu! Sen sanki yarın ölmeyecekmişsin gibi dünyaya çalışıyorsun, sanki ebediyyen bırakılacakmışsın gibi mal yığıyorsun.
Ey dünyâ! Sana düşkün olanı mahrum et. Sana karşı soğuk olanın peşine düş ve sana (rağbetle) bakanların gözlerinde tatlı ol." (Ğazâlî, Mecmu 'atü 'r-rasâil, 7/88)


Rabbimizin 104 Kitaptaki Öğütleri (Meva'ız-i Kudsiyye)

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim”

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

24 Temmuz 2013 Çarşamba

103.İŞTE O GÜNAHI DA BENİM İÇİN MAĞFİRET EYLE!! (5)


“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Bismillahirrahmanirrahim


 5 ayrı yazıda topladığım bu istiğfarları Kadir gecesi yaparsak herhalde tevbe etmediğimiz hiç bir günah kalmıyacaktır inşallah.

Bu istiğfarlara  tüm müminleri de katalım inşallah,ola ki Rabbimiz cc bizleri topluca mağfiret buyurur.

Bütün hamdler "Rabbinizden mağfiret taleb edin, çünkü O daima günahları çokça affeden bir Ğaffar olmuştur." buyurarak bizlere istiğfarı emreden Allah-u Teala'ya mahsustur.

Allah-u Teala'nın ilminin adedince salat-ü selamlar,geçmiş ve gelecek tüm zelleleri bağışlanmış olduğu halde her gün ve gece 100 kere istiğfar eden Rasulullah'a sas ve seherlerde istiğfar ile meşgul olan al-i ashabına olsun.


Ey Allah! Kendisi hakkında Sana verdiğim bir söz yahut Senin için akdetmiş olduğum bir akid ya da yaratıklarından hiçbiri için değil de sadece Senin için kendisi adına and içmiş olduğum bir zimmet sebebiyle Senin için yapmam gereken bir şey varken,sonra beni mecbur bırakan bir zaruret de yokken onu bozduysam,daha doğrusu şımarıklık beni ona vefadan kaydırdıysa ve küstahlık beni ona riayetten geri bıraktıysa ,bu da Seni bana karşı gazaplandırdıysa ,işte ben bunu mucib olan her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum.

İşte ey Rabbim! Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Ehl-i Beytine salat-ü selam eyle ve bereketler ihsan eyle.Ey bağışlıyanların en hayırlısı!İşte o günahı da benim için mağfiret eyle.

Ey Allah!Şüphesiz ben her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum ki, o günah,bana lutfettiğin herhangi bir nimet sebebiyle bana ulaşmıştır.Çünkü ben onunla günahlarına karşı güç almışım,böylece emrine karşı gelmiş ve tehdidine yönelmişimdir.

Ey Allah!Şüphesiz ben her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum ki,onda ,şehvetimi Senin tarafına karşı takdim etmişimdir,kendi sevdiğimi Senin emrine tercih etmişimdir,bu nedenle Seni kızdırarak nefsimi memnun etmişimdir.Sen kat'i nehyinle beni yasaklamışken,ilk başta bana uyarını göndermişken ve tehdidinle o hususta bana karşı huccetini ikame etmişken,yine de ben kendimi Senin gazabına hedef etmişimdir.İşte ey Allah!Ben Senden mağfiret talep ediyorum ve Sana tevbe ediyorum.

İşte ey Rabbim! Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Ehl-i Beytine salat-ü selam eyle ve bereketler ihsan eyle.Ey bağışlıyanların en hayırlısı!İşte o günahı da benim için mağfiret eyle.

Ey Allah!Şüphesiz ben,kendim hakkında bildiğim,ama sonra unutturulduğum,yahut hatırladığım,veya kasten yaptığım,ya da hata ile işlediğim fakat ben onu gerçekten unutmuşsam da ve nefsim ondan habersiz bulunmuş olsa da Senin bana onu soracağına ve onun sebebiyle nefsimin Senin katında rehin kalacağına şüphe etmediğim her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum.

Ey Allah!Şüphesiz ben Senin,beni o iş üzerindeyken gördüğünü yakınen bildiğim halde Seninle yüzyüze geldiğim ,Sana kendisinden tevbe etmeye niyetlendiğim,fakat unutturulduğum;Sana ondan istiğfar etmemi şeytanın bana unutturduğu her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum.

İşte ey Rabbim! Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Ehl-i Beytine salat-ü selam eyle ve bereketler ihsan eyle.Ey bağışlıyanların en hayırlısı!İşte o günahı da benim için mağfiret eyle.

Ey Allah!Şüphesiz ben,hastalıkları ve bitkinliği getirecek,belaları hakettirecek,kıyamet gününde de hasret ve pişmanlık vesilesi oluverecek ,rızkı engelleyecek ve duayı geri çevirtecek her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum.

Ey Allah!Şüphesiz ben,kendisi sebebiyle mahlukatından birini saptırdığım,yahut yaratıklarından birine fenalık yaptığım,veya nefsimin bana süslü gösterdiği,yahut benim başkasına gösterdiğim,ya da yanılarak başkasına onu işlemenin yolunu gösterdiğim,veya kendim kasıtlı olarak üzerinde ısrarcı olduğum,yahut bilmeyerek kendisine devam etmiş bulunduğum ,ben onu yaparken herhangi birini Senin gazabına yaklaştıracak bir hileden yardım aldım,yahut onu elde etmek için Sana itaat edenlere karşı güç kullandım,veya yaratıklarından birini Sana isyana meylettirdim,ya da bizzat ben o günahı kastettim,yahut kullarına bir işte gösteriş yaptım,veya hilekarlıkla sanki Seni arzuluyormuşum gibi göstererek yaptığım işlerle onların kafasını karıştırdım.Oysa maksadım Sana isyandı ve bendeki arzu Senin taatından çevrilmişti.

İşte ey Rabbim! Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Ehl-i Beytine salat-ü selam eyle ve bereketler ihsan eyle.Ey bağışlıyanların en hayırlısı!İşte o günahı da benim için mağfiret eyle.

Ey Allah!Şüphesiz ben ,kendimi beğenmem,yahut gösteriş,veya işittirme,yahut kin,veya buğz.ya da hainlik,veya kibir,yahut aşırı sevinç,veya şımarıklık,yahut küstahlık,veya inatçılık,yahut kıskançlık,veya kendini beğenme,yahut çoşku,ya da tarafgirlik,veya körü-körüne bağlılık,veya öfke,ya da memnuniyet,yahut ümit,veya cimrilik,yahut zulüm,veya hile,yahut hırsızlık,veya yalan,yahut ayıplama,veya eğlence,yahut boş iş,veya dedikodu,yahut oyun,ya da kendisi sebebiyle günah kesbedilecek ve peşine düşüldüğünde mesuliyet ve vebal kazanılacak olan herhangi bir türden masiyet sebebiyle bana yazmış olduğun her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum.

İşte ey Rabbim! Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Ehl-i Beytine salat-ü selam eyle ve bereketler ihsan eyle.Ey bağışlıyanların en hayırlısı!İşte o günahı da benim için mağfiret eyle.

Ey Allah!Şüphesiz ben,ömrümün sonuna kadar kendi hakkımda ve aleyhime işleyeceğim amellerden Senin kaleminin yazdığı ve ilminin kuşattığı her bir günah için ayrıca önceki-sonraki,kasıtlı-hatalı,az-çok,küçük-büyük,hafif-ağır,eski-yeni,gizli-açık ve aşikar olan bütün günahlarım ve ömrüm boyunca işleyeceğim diğer günahlarım için Senden mağfiret talep ediyorum. 

Ey Allah!Şüphesiz ben ,kin ve nefret bırakan,bela indiren,düşmanları sevindiren,itibarımı koruyan perdeyi açan ve gökten gelecek yağmuru durduran her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum. 

Ey Allah! Şüphesiz ben,beni kendisine hidayet ettiğin ,yahut bana kendisini emrettiğin veya beni kendisinden nehyettiğin ya da benim için kendisinde bir nasip bulunan,rızana ulaştıran sevgine tabi kılan ve Sana yakınlığı tercih ettiren şeyler içerisinden beni kendisine teşvik etmiş olduğun şeylerin herhangi birinden beni alıkoyan her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum.

Ey Allah! Şüphesiz ben ,benim unuttuğum,Seninse zabtettiğin, benim hafife aldığım,Seninse kayda değer gördüğün,benim açıktan işlediğim,Seninse benim adıma örttüğün ,ama kendisinden Sana tevbe edecek olsam elbette affedecek olduğun her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum. 

İşte ey Rabbim! Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Ehl-i Beytine salat-ü selam eyle ve bereketler ihsan eyle.Ey bağışlıyanların en hayırlısı!İşte o günahı da benim için mağfiret eyle.

Hasan-ı Basri İstiğfarat-ı Münkıze

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

23 Temmuz 2013 Salı

102.İŞTE O GÜNAHI DA BENİM İÇİN MAĞFİRET EYLE!! (4)


“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Bismillahirrahmanirrahim


Ramazan ayındaki en önemli ibadetlerden birisi de istiğfar. Bu yüzden bu istiğfarlara devam ediyorum.Sonuncusunu da yarın yayınlayacağım inşallah.

Kadir gecesinde bu detaylı istiğfarları yapabilir ve Rabbimizden de cc bizi bağışlamasını umabiliriz inşallah.

Bütün hamdler "Rabbinizden mağfiret taleb edin, çünkü O daima günahları çokça affeden bir Ğaffar olmuştur." buyurarak bizlere istiğfarı emreden Allah-u Teala'ya mahsustur.

Allah-u Teala'nın ilminin adedince salat-ü selamlar,geçmiş ve gelecek tüm zelleleri bağışlanmış olduğu halde her gün ve gece 100 kere istiğfar eden Rasulullah'a sas ve seherlerde istiğfar ile meşgul olan al-i ashabına olsun.


Ey Allah!Kullarından herhangi birinin bende bir alacağı kaldıysa ,ben onun toprağında,yahut malında veya ırzında,ya da bedeninde bir gasp yapmışsam ,o ölmüş ,yahut kaybolmuş,veya hazırda bulunmuşsa ,kendisi ya da hasmı bu hakkı benden istemiş,fakat ben onu geri vermeye güç yetirememiş ve ondan hellallik alamamışsam,Senin kereminden dileğim odur ki,onları benden razı edesin,sevaplarımı eksiltecek bir hakkı benim aleyhime onlara vermeyesin.

Ey Allah!Şüphesiz ben ,bitirmeden önce Senden acele azap beklediğim ama Seni bana mühlet verdiğin ve itibar perdem yırtılsın diye elimden geleni ardıma koymadığım halde üzerime örtü sarkıttığın her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum.

İşte ey Rabbim! Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Ehl-i Beytine salat-ü selam eyle ve bereketler ihsan eyle.Ey bağışlıyanların en hayırlısı!İşte o günahı da benim için mağfiret eyle.

Ey Allah!Şüphesiz ben ,Senin beni nehyettiğin ama benim Sana karşı gelerek işlediğim,Senin beni sakındırdığın ama benim kendisinde ısrarcı olduğum,Senin bana çirkin gösterdiğin ama nefsimin bana süslediği her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum.

Ey Allah!Şüphesiz ben benden rahmetini çeviren yahut bana gazabını konduran veya beni ikramından mahrum bırakan ya da benden nimetini giderecek olan her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum.

Ey Allah!Şüphesiz ben ,yaratıklarından birini kendisiyle ayıpladığım veya mahlukatından birinin işlerinden çirkin saydığım,sonra da Senin rahmetinin büyüklüğünü bildiğim için Sana karşı cesur davranarak o işe girişip işlediğim her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum.

Ey Allah!Şüphesiz ben ,Sana kendisinden tevbe ettiğim halde,onu işlemeye davrandığım,sonra o iş üzerindeyken Senden utandığım ve onu işlerken Senden sakındığım,daha sonra onu bağışlamanı Senden istediğim fakat tekrar kendisine avdet ettiğim her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum.

İşte ey Rabbim! Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Ehl-i Beytine salat-ü selam eyle ve bereketler ihsan eyle.Ey bağışlıyanların en hayırlısı!İşte o günahı da benim için mağfiret eyle.

Ey Allah!Bu duayı kabule denk gelen bir dua yap ve bu dileği Senin ikramına rastlayan bir dilek yap.Şüphesiz ki Sen herşeye hakkıyla gücü yetensin.

Devam edeceğim inşallah.

Hasan-ı Basri İstiğfarat-ı Münkıze

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

22 Temmuz 2013 Pazartesi

101.RABBİMİZİN cc 2.NASİHATI


“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim”
Bismillahirrahmanirrahim

Allâh-u Te'âlâ buyuruyor ki:

"Zâtım şahit oldu ki, Benden başka hiçbir ilâh yoktur.
Ben tekim, hiçbir ortağım yoktur. Muhammed, kulum ve Rasûlümdür.
Kaderime razı gelmeyen, belâma sabretmeyen, nimetime şükretmeyen, bahşişimle kanaat etmeyen, Benden başka bir rabbe tapsın.

Dünya ile ilgili bir şeye üzgün olan sanki bana kızmış gibidir. Bir musibetten şikâyetlenen muhakkak Beni şikayet etmiştir.
Bir zenginin yanına girip, zenginliği yüzünden ona tevazu gösterenin dininin üçte ikisi gitmiştir.

Bir ölüden dolayı (üzülüp) kendi suratına tokat atan kimse, bir mızrak alıp onunla Bana savaş açmış gibidir.

Bir kabrin üzerinde (üzüntüsünden dolayı feryat ederek) dal kıran kimse sanki Kâ'be'min kapısını eliyle yıkmış gibidir.
(Helâlden mi haramdan mı) hangi türden yediğine aldırış etmeyen kimse, Allâh-u Te'âlâ'nın kendisini cehenneme hangi kapıdan sokacağına aldırış etmemiş olur.

Dîni hususunda artışta olmayan kişi noksandadır. Noksanda olan ise, ölüm onun için daha hayırlıdır.
Bildiğiyle amel edene Allâh-u Te'âlâ bilmediklerinin ilmini mîras (gibi zahmetsiz şekilde) verir.
Emelini uzun tutanın (uzun yaşayacağını düşünerek uzun vadeli hesaplar yapanın) ameli (Allâh-u Te'âlâ'dan başka gayelerden) hâlis (arınmış) olmaz." (Ğazâlî, Mecmu'atü'r-rasâil, 7/87)


Rabbimizin 104 Kitaptaki Öğütleri (Meva'ız-i Kudsiyye)

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

21 Temmuz 2013 Pazar

100.İŞTE O GÜNAHI DA BENİM İÇİN MAĞFİRET EYLE!! (3)


“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Bismillahirrahmanirrahim

Kendimize bile hatırlatmak istemediğimiz her bir günah için tek tek tevbe etmeye devam ediyoruz inşallah.

Bütün hamdler "Rabbinizden mağfiret taleb edin, çünkü O daima günahları çokça affeden bir Ğaffar olmuştur." buyurarak bizlere istiğfarı emreden Allah-u Teala'ya mahsustur.

Allah-u Teala'nın ilminin adedince salat-ü selamlar,geçmiş ve gelecek tüm zelleleri bağışlanmış olduğu halde her gün ve gece 100 kere istiğfar eden Rasulullah'a sas ve seherlerde istiğfar ile meşgul olan al-i ashabına olsun.


Ey Allah!Şüphesiz ben her bir günah için senden mağfiret talep ediyorum ki,Sana ondan tevbemi takdim etmiştim, "Sana isyana bir daha dönmeyeceğim" diye and içerek Seninle yüzleşmiştim,Senin adına kasem etmiştim,kullarından dostlarını da buna dair kendi nefsime şahit tutmuştum.

Ama ne zaman ki şeytan,hilesiyle beni kastetti,muvaffakiyetsizlik  beni ona meylettirdi,nefsim de beni o isyana çağırdı,ben (Senin sonsuz rahmetine güvenerek) Sana karşı cesaretlenip kullarından utancıma, o işi perde arkasında yaptım.Oysa ben hiçbir örtü ve kapının Senden örtemeyeceğini ve hiçbir perdenin Senin görüşüne engel olamayacağını bilmekteydim.
 Ama yine de o günah hususunda aykırı giderek Senin beni kendisinden nehyettiğin şeye vardım,Sen yine de benim perdemi açmadın,sanki ben sürekli Sana itaat eden , emrine koşan,tehdidinden kurtulan biriymişim gibi beni dostlarınla bir tuttun,böylece ben kullarına(durumumu) karıştırmış oldum.Oysa benim içimi Senden başkası bilmiyordu.

Ama Sen beni dostlarının nişanından başka bir alametle nişanlamadın.Bilakis onların nimetinin bir benzerini bana bolca lutfettin,sonra sanki ben Senin katında onların derecesindeymişim gibi bununla beni onlara karşı üstün kıldın.Oysa bu sadece Senin bana karşı acele davranmaman ve katından bana fazl-u keremde bulunman nedeniyle idi.

Ey Allah! Ey rahmet edenlerin en merhametlisi! Senden dilerim ki dünyada o günahı örttüğün gibi kıyamet günü de beni onunla rüsvay etmeyesin.


İşte ey Rabbim! Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Ehl-i Beytine salat-ü selam eyle ve bereketler ihsan eyle.Ey bağışlıyanların en hayırlısı!İşte o günahı da benim için mağfiret eyle.

Ey Allah!Şüphesiz ben her bir günah için senden mağfiret talep ediyorum ki,lezzetim uğrunda,onun varlığına ulaşabilmem ve onu elde edebilmem için onunla gecemi uykusuz bıraktım,sabaha çıktığımda iyi bir adammışım gibi namaza durarak Senin huzuruna vardım.Oysa ben içimde Senin rızanın tersini gizlemekteydim.

İşte ey Rabbim! Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Ehl-i Beytine salat-ü selam eyle ve bereketler ihsan eyle.Ey bağışlıyanların en hayırlısı!İşte o günahı da benim için mağfiret eyle.

Bu istiğfarlara  tüm müminleri de katalım inşallah ,ola ki Rabbimiz cc bizleri topluca mağfiret buyurur.

Devam edeceğim inşallah.

Hasan-ı Basri İstiğfarat-ı Münkıze

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

20 Temmuz 2013 Cumartesi

98.İŞTE O GÜNAHI DA BENİM İÇİN MAĞFİRET EYLE!! (2)


“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Bismillahirrahmanirrahim


 Kendimize bile hatırlatmak istemediğimiz her bir günah için tek tek tevbe etmeye devam ediyoruz inşallah.

Bütün hamdler "Rabbinizden mağfiret taleb edin, çünkü O daima günahları çokça affeden bir Ğaffar olmuştur." buyurarak bizlere istiğfarı emreden Allah-u Teala'ya mahsustur.

Allah-u Teala'nın ilminin adedince salat-ü selamlar,geçmiş ve gelecek tüm zelleleri bağışlanmış olduğu halde her gün ve gece 100 kere istiğfar eden Rasulullah'a sas ve seherlerde istiğfar ile meşgul olan al-i ashabına olsun.


Ey Allah!Şüphesiz ben her bir günah için senden mağfiret talep ediyorum ki,Senin afiyetinle bedenim ona kuvvet bulmuştur,nimetinin bolluğu sebebiyle gücüm ona erişmiştir,rızkının genişliği sebebiyle elim ona uzanmıştır,Senin perdenle insanlardan örtünmüşümdür,kendisi hakkında Senden korktuğum zaman Senin güvencene yaslanmışımdır,ondan sebep Senin bana kızman hususunda Senin acele etmemene güvenmişimdir ve o günah hakkında Senin Zat'ının iyiliğine ve affına itimat etmişimdir.

İşte ey Rabbim! Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Ehl-i Beytine salat-ü selam eyle ve bereketler ihsan eyle.Ey bağışlıyanların en hayırlısı!İşte o günahı da benim için mağfiret eyle.

Ey Allah! Şüphesiz ben her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum ki,düşmanlarım perdemi yırtıp beni rezil etmek için onunla bana pusu kurdu da Sen onların hilesini benden çevirdin,sanki ben Sana itaat eden biriymişim gibi onlara beni rezil etmeleri için yardım etmedin,sanki ben Senin dostunmuşum gibi onlara karşı bana yardım ettin.

Ey Rabbim! Ne zamana kadar ben Sana isyan edeceğim de Sen bana mühlet vereceksin!? Uzun zaman ben Sana isyan ettim ama Sen beni cezalandırmadın,kötü işlerime rağmen Senden istekte bulundum,yine bana verdin.
Hangi şükrüm Senin nimetlerinden bir nimete Senin katında denk olabilir.

İşte ey Rabbim! Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Ehl-i Beytine salat-ü selam eyle ve bereketler ihsan eyle.Ey bağışlıyanların en hayırlısı!İşte o günahı da benim için mağfiret eyle.

Bu istiğfarlara  tüm müminleri de katalım inşallah ,ola ki Rabbimiz cc bizleri topluca mağfiret buyurur.

Devam edeceğim inşallah.

Hasan-ı Basri İstiğfarat-ı Münkıze

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

97.ORUCU BOZMAYAN ŞEYLER


“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Bismillahirrahmanirrahim

Orucu bozmayan şeylerden  bazıları şunlardır: 


1- Oruçlu olduğunu unutarak yiyip içmek,
2- Ağzına gelen kusuntunun geri gitmesi,
3- Oksijen tüpüyle ilaçsız suni hava vermek,
4- Orucu bozmaya niyet edip de bozmamak,
5- İstemeyerek ağız dolusu kusmak,
6- İsteyerek, zorlayarak biraz kusmak,
7- Sahurda tokluk veren ilaçlar kullanmak,
8- Göze katı veya sıvı ilaç koymak, ıslak lens takmak,
9- Gıybet etmek,
10- Rüyada ihtilâm olmak,
11- Diş çukuruna ilaç koymak,
12- Çiçek, kolonya veya parfüm koklamak,
13- Morfinsiz, iğnesiz diş çektirmek,
14- Yutmadan yemeğin tadına bakmak,
15- Sakındığı hâlde toz ve dumanın boğazdan veya burundan içeri girmesi,
16- Diş çektirince gelen tükürükten az kanı yutmak,
17- Ağzını yıkadıktan sonra, kalan yaşlığı tükürükle yutmak,
18- Dişleri arasında kalan, nohuttan küçük olan şeyi yutmak,
19- Hacamat olmak, kan aldırmak, akupunktur kullanmak,
20- Kulağa su kaçması,
21- Misvak kullanmak, macunsuz diş fırçalamak,
22- Gusletmek, banyo yapmak,
23- İdrar yoluna pamuk koymak, [Şâfiî’de bozar.]
24- Sağlam deriye ilaç, krem, her çeşit yakı, sigara bandı, tokluk bandı koymak,
25- Yaraya imsak vaktinden önce konan sıvı ilacın, imsak vaktinden sonra emilmesi,
26- Yaradan çıkan kan, irin ve benzerlerinin tekrar içeri girmesi,
27- Arı sokması,
28- Dudaktaki yaşlığı yutmak,
29- Banyoda oluşan su buharını teneffüs etmek,
30- Ele iğne batıp, kırığının içinde kalması,
31- Kulağa pamuklu çubuk sokmak, [Şâfiî’de bozar.]
32- Kanayan yere, kanın durması için kan taşı sürmek,
33- Ağza gelen yemeği, balgamı, kusmuğu veya baştan buruna gelen akıntıyı yutmak.


Dinimiz İslam

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"


Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

19 Temmuz 2013 Cuma

96.İŞTE O GÜNAHI DA BENİM İÇİN MAĞFİRET EYLE!! (1)


“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Bismillahirrahmanirrahim

Bu istiğfarları okuyunca bayıldım; çünkü hepimizin işlediği ,değil Allah-u Teala'dan bağışlanma dilemek kendimize bile hatırlatmak istemediğimiz 
her bir günah için tek tek tevbe ediliyor.Bu kadar açık bir şekilde günahlarımızı Rabbimize cc itiraf etmemişizdir herhalde.Her bir istiğfarı uzunca bir süre aktarmaya devam edeceğim inşallah.

Bütün hamdler "Rabbinizden mağfiret taleb edin, çünkü O daima günahları çokça affeden bir Ğaffar olmuştur." buyurarak bizlere istiğfarı emreden Allah-u Teala'ya mahsustur.

Allah-u Teala'nın ilminin adedince salat-ü selamlar,geçmiş ve gelecek tüm zelleleri bağışlanmış olduğu halde her gün ve gece 100 kere istiğfar eden Rasulullah'a sas ve seherlerde istiğfar ile meşgul olan al-i ashabına olsun.

Şu bilinmelidir ki, müsibetlerin kalkmasının en büyük etkenlerinden biri de istiğfardır.Aynı zamanda rızkı da kolaylaştırır.

İstiğfarın faziletine Kitab ve Sünnet'ten bir çok nass delalet etmektedir ki bunlara göre istiğfar,günahları sildirir,sıkıntıları açar,dertleri giderir ve kederleri defeder.
Zira dertlerin çoğalmasının sebebi ve kederlerin ardarda gelmesinin nedeni günahlar ve onlarda ısrarcı olmanın şerridir.O halde bunların ilacının da tevbede sadakat ve istiğfar olması uygundur.

İşte o istiğfarlar!

Ey Allah! Şüphesiz ben ,beni Senin gazabına çağıran veya Senin gazabına yaklaştıran veya beni Senin yasak ettiğin şeye meylettiren ya da beni ,Senin kendisine davet etmiş olduğun şeyden uzaklaştıran her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum.

İşte ey Rabbim! Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Ehl-i Beytine salat-ü selam eyle ve bereketler ihsan eyle.Ey bağışlıyanların en hayırlısı!İşte o günahı da benim için mağfiret eyle.

Ey Allah! Şüphesiz ben her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum ki,Senin yaratıklarından birini azdırarak o günaha teslim etmişimdir,yahut hilemle onu aldatarak ona ,onun hakkında bilmediği şeyleri ona süslü göstermişimdir,yarın ahirette de Sana hem kendi günah iplerimle,hem de kendi yüklerimle birlikte başka bir takım iplerle kavuşacağımdır.

İşte ey Rabbim! Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Ehl-i Beytine salat-ü selam eyle ve bereketler ihsan eyle.Ey bağışlıyanların en hayırlısı!İşte o günahı da benim için mağfiret eyle.

Ey Allah! Şüphesiz ben,azgınlığa çağıran,doğru yoldan saptıran,bolluğu azaltan,eski itibarımı sildiren, şan-ü şerefi söndüren ve mededi (ilahi yardımı) tüketen her bir günah için Senden mağfiret talep ediyorum.

İşte ey Rabbim! Efendimiz Muhammed'e ve Efendimiz Muhammed'in Ehl-i Beytine salat-ü selam eyle ve bereketler ihsan eyle.Ey bağışlıyanların en hayırlısı!İşte o günahı da benim için mağfiret eyle.

Bu istiğfarlara  tüm müminleri de katalım inşallah ,ola ki Rabbimiz cc bizleri topluca mağfiret buyurur.


Devam edeceğim inşallah.

Hasan-ı Basri İstiğfarat-ı Münkıze

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"


Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

1 Temmuz 2013 Pazartesi

73.VERA SAHİBİ OLMAK

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim

Bir kimse, şu on şeyi kendine farz bilmedikçe, tam verâ sâhibi olamaz:

1-Gıybet etmemeli,
2-mümine sû-i zân etmemeli,
3-kimseyi kötü bilmemeli,
4-kimse ile alay etmemeli,
5-yabancı kadınlara, kızlara bakmamalı,
6-doğru söylemeli,
7-kendini beğenmemek için, Allahü teâlânın, kendisine yaptığı ihsânları, nîmetlerini düşünmeli,
8- malını helâl yere harcayıp, haramlara vermemeli,
9-nefsi, keyfi için mevki-makam istemeyip, bunları insanlara hizmet yeri bilmeli,
10- beş vakit namazı, vaktinde kılmayı birinci vazîfe bilmeli,Ehl-i sünnet âlimlerinin bildirdiği îmân ve işleri iyi öğrenip, kendini bunlara uydurmalı.( İmâm-ı Rabbânî (Rahmetullahi aleyh)


Dinimiz İslam

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

28 Haziran 2013 Cuma

72.KİM İSTEMEZ!!

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim

Allah'a yakın olmak ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"kulun Rabbine en yakın olduğu hal secde halidir.O halde secdede iken duayı çoğaltın."( müslim.)

Bir hac sevabı kazanmak ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"ramazan ayında yapılan bir umre,bir hacca veya benimle beraber yapılmış olan bir hacca denktir."(buhari /muslim)

Cennet'te bir ev sahibi olmak ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"kim Allah için bir mescid inşa ederse, Allah cc ona Cennet'te onun bir mislini inşa eder."( muslim)

Allah subhanehu ve teala'nin rızasına ulaşmak ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"muhakkak ki Allah ,şu kulundan razı olur ki, o, bir yiyecek yer de bunun üzerine Allah'a hamd eder;bir içecek içer de bunun üzerine Allah'a hamd eder."(muslim )

Yaptığın duanın kabul olmasını ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"ezan ile kamet arasında yapılan dua red olunmaz."(ebu davud )

Bütün bir yıl boyunca oruç tutmuş gibi bir ecrin sahibi olmak ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"her aydan üç gün oruç tutmak,bütün bir yılı oruçla geçirmek gibidir."(buhari ve muslim)

Dağlar kadar büyük ecir sahibi olmak ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"her kim bir cenaze namazı kılarsa ona bir kırat ecir vardır.Her kim de cenaze namazını kılar sonra da o cenazenin defnedilmesine iştirak ederse ona iki kırat ecir vardır."
Denildi ki;"iki kırat nedir?"
Rasulullah sav dedi ki;"iki büyük dağ gibidir."(buhari / muslim )

Cennet'te Rasulullah sav ile beraber olmak ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"ben ve yetime kefil olan(ihtiyaçlarını temin eden) kişi Cennet'te şöyle olacağız."sonra işaret parmagı ile orta parmağını gösterdi.
(bu hadisi buhari rivayet etmistir.)

Allah yolunda cihad eden yada sürekli oruç tutan yada sürekli namaz kılan bir kişinin ulaştığı ecir gibi bir ecrin sahibi olmak ister misin?

Rasulullah sav şöyle buyurdu;"dullarin ve miskinlerin yardımına koşan, Allah yolunda cihad eden mucahid gibidir.(ravi,ve de şöyle dediğini sanıyorum, dedi)
"hiç kesilmeden namaz kılan,ve hiç ara vermeden oruç tutan gibidir."(bu hadisi buhari ve muslim rivayet etmistir.)



Rasulullah sav'in bizzat kendisinin sana cenneti garanti etmesini ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"Her kim bana, iki yanağı ile iki bacağı arasındakini garanti ederse,ben de ona cenneti garanti ederim."(bu hadisi buhari ve muslim rivayet etmistir.)

Öldükten sonra da amellerinin kesilmemesini ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"insan öldükten sonra amelleri kesilir,ancak şu üç kişi hariç; sadakai cariye bırakan,faydanılan bir ilim bırakan,kendisine dua eden salih bir evlad bırakan."(bu hadisi muslim rivayet etmistir.)

Cennet'in hazinelerinden bir hazine ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"la havle vela kuvvete illa billah."deyin.(bu hadisi buhari ve muslim rivayet etmistir.)

Bütün bir gece boyunca namaz kılmış gibi ecir sahibi olmak ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu:"her kim yatsı namazını cemaatle kılarsa , gecenin yarısını namazla geçirmiş gibidir ve her kim sabah namazını cemaatle kılarsa gecenin tamamını namazla geçirmiş gibidir."(bu hadisi muslim rivayet etmistir.)

Bir dakikada Kuran'ın üçte birini okumuş olmak ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"kul huvallahu ehad suresi,kuran'ın üçte birine denktir."(bu hadisi muslim rivayet etmistir.)

Hasenatlarının Mizan'da ağır gelmesini ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"iki kelime vardır ki, Rahman'a sevimli, dilde hafif,Mizan'da ağırdır;subhanallahi ve bihamdihi subhanallahil azim."(bu hadisi buhari rivayet etmistir.)

Rızkının geniş ve ömrünün uzun olmasını ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"her kim rızkının geniş ve ömrünün uzun olmasını isterse akrabalarını ziyaret etsin."(bu hadisi buhari rivayet etmistir.)

Allah'ın cc seninle karşılaşmayı istemesini ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"her kim Allah cc ile karşılaşmayı isterse,Allah  cc da onunla karşılaşmayı ister."(bu hadisi buhari rivayet etmistir.)

Allah'ın cc seni korumasını ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"kim sabah namazını kılarsa Allah'ın koruması altındadır."(bu hadisi muslim rivayet etmistir.)


Çok fazla da olsa günahlarının bağışlanmasını ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"her kim günde yüz defa,subhanallahi ve bihamdihi,derse,onun günahları denizin köpükleri kadar çok da olsa bağışlanır."(bu hadisi buhari ve muslim rivayet etmistir.)

Seninle cehennemin arasının, yetmiş yıllık yol mesafesi kadar uzaklaştırılmasını ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"kim Allah yolunda(Allah rızası için)bir gün oruç tutarsa,Allah cc onun yüzünü Cehennem'den yetmis yıllık yol mesafesi kadar uzaklaştırır."(bu hadisi buhari rivayet etmistir.)

Allah'ın cc senin üzerine salat ve selam eylemesini ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"her kim benim üzerime bir salatu selam eylerse,Allah cc onun üzerine on defa salatu selam eyler."(bu hadisi muslim rivayet etmistir.)

Allah'ın seni yükseltmesini ister misin?
Rasulullah sav şöyle buyurdu;"kim Allah cc için tevazu ederse, Allah muhakkak onu yükseltir."(bu hadisi muslim rivayet etmistir)

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

21 Haziran 2013 Cuma

69.ÇOK GÜZEL DUALAR BULDUM (3)

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim”
Bismillahirrahmanirrahim

Allah’ım benim,ailemin ve tüm müminlerin imanını,itikadını,kalbini,ahlakını,dünyalık ,ahiretlik tüm işlerini Sana emanet ediyorum.Onları koruyacak olan Sensin.El Hafız isminle koru ve El Hakem isminle bizim hakkımızdaki kararları Sen ver,bizi nefsimize bırakma.Bizim layık olduğumuzu değil Senin layık gördüğünü ver bize.

Allah’ım bize Peygamberimizin sav kulluğu gibi bir kulluk,imanı gibi bir iman,ibadeti gibi bir ibadet nasip et ve öyle razı ve hoşnut ol ki bizden tüm müminler cennetinin 8 kapısından da girelim.

Allah’ım kimler doğru yolda ise,Senin rızan kimlerleyse,bana ,aileme ve tüm müminlere onları sevmeyi,onlarla beraber olmayı nasip et.Dinimi doğru öğrenmek istiyorum.Razı olduğun ehl-i sünnet alimlerinin kitaplarını okuyup,doğru olarak anlamayı ve amel etmeyi nasip et.

Ey büyük Allah’ım kalpleri iyiden kötüye,kötüden iyiye çeviren ancak Sensin.Kalbimizi dininde sabit kıl,dininden döndürme,müslümanlıktan ayırma.

Bizleri hayatta bıraktığın sürece günahları terkettirmekle bize merhamet eyle.

Allah’ım Hakkı (doğruyu) hak olarak göster ve Hakka tabi olarak yaşamakla bizi rızıklandır.Bize batılı (yanlışı) batıl olarak göster ve ondan kaçınmakla bizi rızıklandır ve eşyanın hakikatını olduğu gibi göster.

Allah’ım Senden rahmetine sebep olacak şeyleri,mağfiretine sebep olacak iradeni,her türlü günahtan kurtuluşu ,her türlü iyiliği elde etmeyi,cennete kavuşmayı,cehennem ateşinden kurtulmayı diliyorum.

Allah’ım bana bağışlamayacağın bir günah,ferahlık vermeyeceğin bir sıkıntı,ödettirmeyeceğin bir borç,yerine getiremeyeceğim dünya ve ahiret ihtiyaçlarından herhangi bir ihtiyaç bırakma.

Ey Allah’ım!Sen kudretli bir Meliksin,ne istersen o olur.Şu anda içinde bulunduğum durumda beni başarılı kıl.Dünya ve ahirette bana mutluluk ver.Hayat ve ölüm fitnesinden koru ve korktuğumuz şeylerden bizi emin eyle.Ey gizli lutufta bulunan Allah’ım !Allah’ın rahmeti seyyidimiz Muhammed sav üzerine,ailesine ve ashabına olsun.Hamd alemlerin Rabbi Allah’adır.

Allah’ım bize keder ve dert verme,bizi koru;bizden yardımını esirgeme.

Allah’ım gizlediğim şeylerimi açığa vurduklarımdan daha hayırlı eyle.Açığa vurduklarımı da güzel eyle.Allah’ım ben katı bir insanım beni yumuşat.Cimriyim cömert yap.Zayıf biriyim bana kuvvet ihsan eyle.Sana karşı kusur işlemeden,kulluk vazifemi ihmal etmeden ruhumu kabzet.Gaflet içinde olduğum halde beni öldürmenden,beni gaflet içinde bırakmaktan ve gafillerden kılmandan Sana sığınırım.

Allahım! Kelimetullahı ve kelimetülhakkı dünyanın her yerinde bir kez daha i’lâ buyur. Bizim ve dünyanın her köşesindeki bütün kullarının kalblerini imana, İslam’a, Kur’ân’a ve iman hizmetine aç ve bizi bu vazifede istihdam buyur. Gökte ve yerdeki kulların arasında bizim için sevgi ve hüsnükabul vaz’et. Bizi muhlis, muhlas, müttaki, vera’ sahibi, zâhid, kurbiyete mazhar, Rabbinden hoşnut ve Rabbi kendisinden hoşnut, Seni seven ve nezdinde sevilen, huşû sahibi, mütevazi, Kur’ân ahlâkıyla ahlâklanmış kullarından eyle. Efendimiz Hazreti Muhammed’e, âline ve bütün ashabına da salât ü selâm eyle! Âmîn! Sonsuz defa âmîn!

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim”


Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

19 Haziran 2013 Çarşamba

68.HER ZAMAN HAMD

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim

Hamd, yani elhamdülillah demek, namazda vacib,
her duadan önce ve yiyip içtikten sonra sünnettir.
Her hatırladıkça söylemek mubahtır.
Pis yerlerde söylemek mekruh,
haram yedikten, içtikten sonra söylemek, haramdır ve hatta küfre sebep olur. (Redd-ül Muhtar 1/6)

Hadis-i şeriflerde buyuruldu ki:

(Bir kul, Allahü teâlânın verdiği nimet için Elhamdülillah derse, nimetin şükrünü eda etmiş olur. İki defa söylerse sevabı artar. Üç defa söylerse günahları mağfiret olur.) [Beyheki] (Demekki bundan sonra hamd ederken 3 defa söylemeye çalışalım ki bu ecirleri alalım inşallah.)

İmam-ı Mücahid hazretleri Nahl suresinin, (Onlar, Allah’ın nimetini bilip itiraf ederler. Sonra da onu inkâr ederler) mealindeki 83. âyet-i kerimesini, (Onlar, nimetlerin Allah’tan olduğunu bilirler. Fakat, "Bu nimetleri biz kazandık veya bize miras kaldı" diyerek nankörlük eder) diye tefsir etmiştir.

İnsan, bir hasta veya sakat görünce, kendisinin böyle bir derde müptela olmadığı için şükretmelidir! (Burada dikkat ederseniz iki taraflı imtihan var.Hasta veya sakat kişi sıkıntısıyla imtihanda,sağlıklı olan da verilen nimetle imtihanda.Biri hamd edecek diğeri şükür veya hamd.)

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(Bir kimse, hasta, sakat birini görünce, "Allahü teâlâya hamdolsun ki beni böyle etmedi. Bundan ve daha başka dertlilerden üstün kıldı" derse, nimetin şükrü olur.) [Beyheki]

Nimete şükredince, hem eldeki nimet yok olmaktan kurtulur, hem de yeni nimetlerin ele geçmesine sebep olur.

Hadis-i şerifte, (Az veya çok bir nimete kavuşan, "Elhamdülillah" derse, Allahü teâlâ, o kimseye bu nimetten daha iyisini verir) buyuruldu.

Şükredenden Allahü teâlâ razı olur.

Hadis-i şerifte, (Yiyip içtikten sonra "Elhamdülillah" diyenden Allahü teâlâ razı olur) buyuruldu.

Allahü teâlânın başta iman nimeti olmak üzere verdiği sayısız nimetlere her zaman şükretmek, hamd etmek gerekir.

Hadis-i şerifte buyuruldu ki:

(İnsanların en efdali, çok hamd edenlerdir.) [Taberani]

Âyet-i kerimelerde de buyuruluyor ki:

(Bana şükredin, nankörlük etmeyin!) [Bakara 152]

[Nankörlük, şükretmemek, nimetleri Allahü teâlâdan bilmemek demektir.]

(Şükrederseniz elbette nimetimi artırırım. Eğer nankörlük ederseniz, hiç şüphesiz azabım çok şiddetlidir.) [İbrahim 7]

ŞÜKÜR ANCAK NİMETE YAPILIR.HAMD İSE HEM NİMETE HEM MÜSİBETE.YANİ BİR SIKINTI ANINDA ‘Buna da şükür ‘ demek yerine (çünkü bu durumdan hoşnudum devam edebilir demek oluyor) “HAMDOLSUN veya ELHAMDÜLİLLAH” (Rabbimden geldi, razıyım) DEMEK LAZIMDIR.


Dinimiz İslam

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"


Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

11 Haziran 2013 Salı

65.KÜÇÜK NOTLARIM(4) uzlet-halvet-selamet-hikmet


“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim


Bismillahirrahmanirrahim

FARKLI KONULAR

*6 aşamayı geçmeden Hakk’a yakınlık derecesine ulaşamazsın:

1.aşama azalarını dinin haram kıldığı şeylerden uzak tutmaktır,

2.aşama nefsi alışıp sevdiği kötü adetlerinden kesmektir,

3.aşama kalbi beşeriyet halinin karanlık ve perdelerinden kurtarmaktır,

4.aşama sırrı,tabiatın kötülük ve bulanıklığından temizlemektir,

5.aşama ruhu,hissi perde ve engellerden kurtarmaktır,

6.aşama aklı,boş hayal ve vehimlerden kesip kurtarmaktır.

*Uzlet(yalnızlık , halktan uzak kalmak) 2 çeşittir:

Biri farz diğeri fazilettir.

Farz olan, kötü işlerden ve kötülüğe bulaşmış insanlardan uzaklaşmaktır.

Fazilet olan, boş işlerden ve boş işlerle uğraşan kimselerden uzaklaşmaktır.

*Halvet,uzletten ayrı bir şeydir.Halvet,yabancılardan ayrı kalmaktır.Uzlet ise,nefisten ve nefsin davet ettiği Allah’tan cc uzaklaştıran şeylerden uzaklaşmaktır.

*Selamet ,10 parçadır.9’u susmakta biri de halktan ayrı kalmaktadır.

*Hikmet ,10 parçadır.9’u insanın kendisini ilgilendirmeyen konularda sükut etmesinde kalan biri de insanlardan uzak kalmasındadır.

Asıl olan halvettir(insanlardan ayrılmak),halkın arasına da ihtiyaç kadar karışmaktır;karıştığında da sükuta sarılmaktır.

*Sizden biriniz hoşuna giden bir rüya görünce o Allah’tandır.Allah’a cc hamdetsin ve onu sevdiği kimselere anlatsın.Hoşlanmadığı bir rüya görürse muhakkak o şeytandandır.Onun şerrinden Allah’a cc sığınsın.Onu hiç kimseye anlatmasın.Bu şekilde o rüya ona zarar veremez.Sol tarafına 3 kere tükürsün ve 3 kere Eüzü Besmele çeksin.

*Bir hal yaşadığında veya rüya gördüğünde şeytani mi Rahmani mi olduğunu anlamak için ‘Bismillahirrahmanirrahim.Ve la havle ve la kuvvete illa billahil aliyyül azim’ diye dua et.O ilham şeytani ise kesilir,Rahmani ise devam eder.

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

6 Haziran 2013 Perşembe

63.GELİN BUGÜN TÜM KUL HAKLARIMIZI HELAL EDELİM...

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim
Bismillahirrahmanirrahim



Kıyamet günü insanlar hesaba çekilirken, bir münadi üç defa "Allah’tan alacağı olanlar, kalksın ve Cennete girsin" diye seslenir. Bunu duyanlar, "Allah’tan alacaklı olanlar kimler ki?" derler. "İnsanları affedenlerdir" denir. Bunun üzerine binlerce kişi ayağa kalkar, sorgusuz sualsiz Cennete girerler.) [Taberani]

Kul hakkını ancak kul affeder. Buna göre, daha dünyada iken bu hakkı telafi etmenin yolunu bulmak gerekir. Şayet bulamaz isek, ahirete kalmış olur ki, bu durum daha tehlikelidir. Şayet üzerimizde kul hakkı olan adam ölmüş ise, varislerine bu hakkı vermek gerekir.

Ancak günahlarına tövbe edip hakkını yediği kimselerle helalleşmek istediği halde onlara ulaşamıyor ya da bulamıyorsa, bu durumda onların adına hayır yapmak, sadaka vermek ve onlar için dua etmek gerekir.

Şayet hakkını eda etmek zor görünen bir adamın hakkını açıktan yemiş isek, o zaman bu adama doğrudan ödemenin yolunu bulmak ya da bir vekil vasıtasıyla ona hakkını vermeye çalışmak gerekir. Şayet hakkını yediğimiz kişi, hakkını yediğimizi bilmiyor ve ona açıktan söylemek mümkün değilse, o zaman evine veya başka bir vasıtasıyla bu parayı ona ulaştırıp, durumu da bir pusulayla bildirmek gerekir. Ona açıktan isim vermeye de gerek yoktur.

İnsan şerefli bir mahluktur. Onun hürriyet, haysiyet, namus ve şeref gibi manevî hukukuna yönelik bir haksızlık kadar, canına ve malına yapılan bir tecavüz de o nisbette ağır bir mesuliyeti gerektirir.

İnsan bilerek veya bilmeyerek, farkında olarak veya olmayarak birisine haksız bir davranışta bulunmuş olabilir. Hattâ onu mağdur bir duruma düşürüp bazı haklarının elinden çıkmasına sebep olacak bir muamelede de bulunabilir. Bir fert olarak kendimizi her ne kadar çekip çevirsek, hakpereset olarak kalmaya azmetsek de, birtakım hata ve kusurlara kapılmaktan tamamiyle kurtulamıyoruz.

İnsanlık hali olan böyle bir durum karşısında ne yapmalıyız? "Bir defa oldu, bir daha yapmayız, keşke yapmasaydım." diyerek, iç dünyamızda hesaplaşmamız kâfi gelir mi? Yoksa meselenin telâfisine gidip de hatamızı düzelterek helallik dileyerek pişmanlığımızı mı bildiririz?

İslâmda esas itibariyle bir Allah hakkı, bir de kul hakkı vardır. Allah hakkı, her insanın Rabbine karşı yapması gereken kulluk vazifeleridir. Bu hususta yaptığı bir kusur, günah ve eksiklikten dolayı Allah'a yalvarır, tövbe istiğfar ederek affını diler.

Fakat kul hakkı öyle değildir. Onun bir tek telâfisi vardır, o da haksızlığa uğrayan, hukuku zayi olan kişiyle bizzat görüşüp özür beyan etmek, helâllik dilemekle birlikte , maddi bir kaybı varsa telâfisine gitmektir.

Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyururlar:

"Bir kimse kardeşinin haysiyetine, yahut malına haksız olarak taarruz etmişse, iltimas olarak verilebilecek altın ve gümüşün bulunmadığı günden (kıyamet) önce helâlleşsin. Aksi halde, yaptığı haksızlık nisbetinde onun iyi amellerinden alınıp hak sahibine verilir. İyiliği yoksa, hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden adama verilir."


Evet, Peygamberimizin (asm) de tavsiyesine göre, bu durumda helâlleşmekten başka çıkar yol yoktur. O kadar ki, insan şehit bile olsa, üzerinde kul hakları varsa, Allah diğer günahlarını bağışladığı halde kul hakkını bağışlamamaktadır. Bunun için mesele, hak sahibinin gönlünü almada, rızasını kazanmada kalıyor. Siz, zarara uğramasına sebep olduğunuz kimseye gider, önce bir hata yaptığınızı itiraf ederek özür beyan eder, sizi affetmesini, hakkını helâl etmesini rica edersiniz. Maddi bir kaybı varsa, imkânınız nisbetinde onun razı olabileceği nisbette hakkını verirsiniz.

Böylece elinizden geleni yapmış olursunuz. Muhatabınız da sizi hoş karşılar, müsamaha ve anlayış gösterirse, mes'uliyetiniz kalkmış, hadis-i şerifte açıklandığı gibi, dünyada iken helâlleşerek âhiretteki hesaplaşma ve azaptan kurtulmuş olursunuz.

Bununla birlikte vicdan azabı çekiyorsanız, ayrıca tövbe isitğfar edersiniz.

"Pişmanlık tövbenin kendisidir.",

"Günahından tövbe eden hiç günah işlememiş gibi olur."


mealindeki hadis-i şeriflerin sırrıyla Allah katında da rahata kavuşmuş olursunuz.

Bir insan tövbesinin kabul olduğunu, günahtan kurtulduğunu nasıl anlar, nasıl fark eder, bu hal nasıl bilinir?

Cevabını Peygamber Efendimizden (a.s.m.) öğrenelim:

"Bir günah işledikten sonra tövbe edip iyilik işleyen kimse, üzerine çok dar bir zırh giyinen bir adama benzer. Günahtan sonra bir iyilik yaparsa zırhın halkalarından biri çözülür. Bir iyilik daha işlerse öbür halka da çözülür. Yapılan iyiliklerin sonunda zırh yere düşer."

Gerek Rabbine karşı bir günah işleyen, gerekse bir insana haksız bir davranışta bulunan bir kimse, o günah ve hatanın akabinde pişmanlık duyarak sevaplı ameller işler, Kur'ân ve imana yönelik hizmetlerini ve çalışmalarını arttırırsa günah zırhının düğmeleri teker teker çözülür, kısa zamanda o günahlardan kurtulur. Artık bundan sonra bir vicdan azabı çekmesine, huzursuz olup üzüntüye kapılmasına gerek kalmaz. Çünkü o bir kul olarak hâlis bir niyet ve ihlâsla elinden geleni yapmış sayılır.

Bu arada şu mealdeki âyet-i kerimeyi de unutmayalım:

"Ey kendi nefislerine karşı haddi aşan, günahlarla kendi nefsine kötülük eden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Muhakkak Allah günahları affeder. O Gafur ve Rahimdir."

Peki bize haksızlık eden herkese hakkımızı helal etsek bize ne kazandırır?

Hakkını helal etmek bir fazilettir. Kişi kendi hukukuna karşı yapılan tecavüzleri dilerse affedebilir. Mümin kardeşinden gördüğü bir kötülüğe karşı, misliyle yahut daha fazlasıyla mukabele etmeyip af yolunu tutanlar, bunun büyük ücretini ahirette mutlaka görürler.

Peygamber Efendimizin (asm) güzel ahlâkından birisi de, affedici ve bağışlayıcı olmasıdır. Peygamberimiz (asm) kendi yakınlarına ve sahabîlerine devamlı hoşgörülü olduğu gibi, düşmanlarını da, özellikle onlar güçsüz bulundukları ve teslim oldukları zaman bağışlamış, suçlarını affetmiş, sonunda da pekçoğunun iman etmesine vesile olmuştur.

Hz. Aişe (ra) validemizin de buyurduğu gibi, Peygamberimiz (asm) yaratılışı icabı, kendisine kötülük edene kötülükle karşılık vermez; affeder ve intikam almaya da yanaşmazdı.

Bu üstün vasıflardır ki, düşmanları tarafından bile takdir edilmiş, sevilmiş ve sevgisini onların kalbine de ulaştırarak, ebedî kurtuluşlarına vesile olmuştur.

Peygamberimiz (asm) savaş dışında, düşmanlarından kendine sığınan, teslim olan ve bağışlanmayı dileyenleri yüz üstü çevirmemiştir. Ricalarını kabul ederek affetmiştir.

Peygamberimiz (asm) kalabalık ordusuyla Mekke'nin fethi için yola çıktığı, Mekke'ye yaklaştığı ve şehre girdiği sırada, düşmanlarının pekçoğu çaresiz kalarak eline düşmüş, zelil bir vaziyette önüne yığılmışlardı. Fakat Peygamberimiz (asm) imkânı olduğu, gücü yettiği halde, rahmet Peygamberi olduğunu bir sefer daha göstermiş, düşmanlarım affetme büyüklüğünü ilan etmiştir.

Zaten Rabbi de kendisine böyle tavsiye etmiyor muydu?

"Kolaylık göster, affa sarıl, iyiliği tavsiye et, cahillerden de yüz çevir." (Araf, 7/199.)

Peygamberimizin (asm) Mekke'yi fethe çıkan ordusunun şehre yaklaştığını öğrenen Mekke müşriklerinin içini bir korku sardı. Mekke'nin eski reisi Ebû Süfyan yanına iki kişi daha alarak ordu hakkında bilgi edinmek istedi. Ancak yolda giderken Müslüman askerleri tarafından yakalandı. Peygamberimizin (asm) amcası Hz. Abbas ellerinden alarak onu Peygamberimizin (asm) huzuruna getirdi.

Ebû Süfyan, Hicretten önce Peygamberimize (asm) Mekke'de bulunduğu süre içinde her türlü işkence ve eziyeti yapmaktan geri kalmamıştı. Medine'ye hicretinden sonra da onu rahat bırakmadı. Peygamberimize (asm) karşı yapılan bütün düşmanca hareketlerin başında o bulunuyordu.

Kureyş'in başına geçerek müşrikleri devamlı Müslümanların aleyhine geçiriyor, ordu kurarak savaşa hazırlıyordu. Uhud ve Hendek savaşlarında müşrik ordusunda başkumandandı. Bu savaşlarda pekçok Müslümanın kanını dökmüştü.

İşte böyle bir müşrik reisi Peygamberimizin (asm) karargâhına getirildi. Bir gece bekledikten sonra da İslâmı kabul etti. Peygamberimiz (asm) kendisine yaraşan büyüklüğü gösterdi. Onu affetti. Bununla da kalmayarak, ona bazı imtiyazlar verdi."Ebû Süfyan'ın evine kim girerse güvendedir." dedi.

Peygamberimizin (asm) affı sayesinde baş düşman, dostlar sınıfına geçti.

Peygamber ordusu Mekke'ye girince, İslâm safına giren pekçok insan bulunuyordu. Ebû Süfyan'ın hanımı Hind de Kureyş kadınlarıyla birlikte yüzü örtülü olarak Peygamberimizin (asm) huzuruna geldi. Müslüman olarak affını diledi. Peygamberimiz (asm) onu tanımıştı; fakat belli etmedi. Yaptıklarını hiç yüzüne vurmadan affetti.

O Hind ki, Uhud Savaşında Kureyş kadınlarıyla birlikte def çalıp şarkı söyleyerek müşrikleri savaşa kızıştıranların başında geliyordu.

Peygamberimizin (asm) sevgili amcası Hz. Hamza (ra) şehit düşünce, onu parça parça etmiş, kin ve ihtirasını yenemeyerek ciğerini çıkarıp dişlemişti.

Bu hali gören Peygamberimizin (asm) içi parçalanmıştı. Fakat onun affı her zaman üstün geldi. En azılı can düşmanını bile, iman ettiği için affetti. Bu esnada nefreti sevgiye dönüşen Hind, "Bugün senin meclisinden daha sevimli bir meclis görmüyorum." diyerek takdirini gizleyememişti.

Hz. Hamza (ra)'nın katili Vahşi de Mekke'den kaçarak bir müddet kabileler arasında gizlendi. Fakat emin bir yer bulamıyordu.

Sonunda birisi kendisine "Sen kendin için en güvenli yeri ancak onun yanında bulabilirsin; git, Resulullah (asm)'tan af dile." dedi.

Vahşi çekinerek ve sıkılarak Resulullah (asm)'ın huzuruna girdi. Peygamberimiz (asm) Vahşi'yi görür görmez başını yere eğdi. Ona bakamıyordu. O anda amcasını hatırlamıştı. Hz. Hamza (asm)'nın al kanlar içinde bulunan başı gözünün önüne geldi. Mübarek gözlerinden yaşlar boşandı. Katil, karşısındaydı. Kısas yapabilirdi. Kimse de bir şey diyemezdi. Fakat o yine büyüklük göstererek Vahşi'yi affetti. Fakat bir daha gözüne görünmemesini söyledi. Çünkü her gördükçe gözünün önüne Hz. Hamza (ra) geliyor, içi yanıyordu.

Ebû Cehil ve oğlu İkrime, Peygamberimizi (asm) her seferinde sıkıntıya sokan, ona eziyet vermek için elinden geleni yapan iki din düşmanıydı. Ebû Cehil, Peygamberimiz (asm) Kabe'de namaz kılarken üzerine deve işkembesi atan, arkasına geçip hücum ederek abasıyla boğmak isteyen, Peygamberimizi (asm) öldürmek için tuzaklar kuran, Müslümanlardan gelen bütün barış tekliflerini reddederek Bedir Savaşını körükleyen azılı bir düşmandı. Oğlu İkrime de babasıyla birlikte hareket ediyor, Peygamberimize (asm) düşmanlıkta önde gidiyordu.

İslâm ordusu Mekke'ye girince İkrime korkusundan Yemen'e kaçtı. Fakat hanımı Müslüman olmuştu. Peygamberimizin (asm) büyüklüğünü tanıyor, bağışladığı insanları yakından görüyordu. Kölesini yanına alarak kocasının peşine düştü. Yemen'de buldu. Peygamberimiz (asm)'den kendisini affedeceği hususunda teminat aldığını söyledi.

Medine'ye geldiler. Peygamberimiz (asm) İkrime'nin geldiğini duyunca onu karşılamak için çıktı. Öyle acele etti ki, sırtından hırkası bile yere düşmüştü. Onu güleryüzle karşıladı. "Merhaba ey süvari muhacir." diyerek kucakladı ve iltifatta bulundu.

İman eden İkrime, Peygamberimize (asm) yaptıklarından dolayı mahcuptu. Fakat rahmet Peygamberi, Müslüman olan İkrime'ye şöyle dua etti:

"Allah'ım, İkrime'nin bana yaptığı bütün kötülükleri, Senin nurunu söndürmek için attığı her adımı affet. Yüzüme karşı ve gıyabımda söylediği sözleri de affet."

Peygamberimizin (asm) affı en azılı bir düşmanını bile kuşatmıştı.

Hebbar bin Esved, gözü dönmüş bir Peygamber (asm) düşmanıydı. Her fırsatta Müslümanlara eziyet etmekten zevk duyuyordu. Pekçok Müslümanın canına kıymıştı. Bununla kalmamış, hicret esnasında Peygamberimizin (asm) kızı Zeyneb'i devesinden iterek düşürmüştü. Hamile bulunan Hz. Zeynep çocuğunu düşürdü. Bir müddet sonra da bu hastalıktan vefat etti. Böylece Peygamberimizin (asm) kan düşmanı da olmuştu.

Mekke'nin fethi günü Peygamberimiz (asm) onun kanını helal kılmıştı. Görüldüğü yerde öldürülecekti.

Hebbar çok korkuyordu. İran'a kaçmayı düşündü. Fakat daha sonra bundan vazgeçti. Akıllı davranarak Peygamberimizin (asm) huzuruna gitti. Ona iltica etti.

"Ya Resulallah, önce İran'a kaçmayı kararlaştırdım. Fakat sizin büyük affınızı, benzersiz müsamahanızı düşünerek işte huzurunuza geldim. Yaptığım bütün suçlarımı itiraf ediyorum. Sizden af diliyorum." dedi.

Peygamberimiz af kapısını ona da açtı. Samimi itirafları üzerine Hebbar'ı bağışladı.

Peygamberimiz sas kendisine yapılan tüm kötülükleri,haksızları affetmişken,Rabbimiz cc bir tevbeyle bizi affediyorken biz nasıl başka türlü davranabiliriz ki.Hayatımız boyunca o güzel ahlaklı Efendimiz’e benzemeye çalışmıyor muyuz?Belki hiçbir amelimizle değilde sadece bu amelimizle Rabbimizin cc rızasını kazanacağız...Gelin şimdi nefsimizle cihad yapıp bize zulmeden,haksızlık yapan herkese hakkımızı helal edelim ;biz edelim ve umalım ki Yaradan’ımız da bizi Gaffar ve Gafur isimleriyle affetsin.


Ve ben diyorum ki! Yüce Allah’ım ! Kıyamete kadar üzerimde olan kul haklarını helal ediyorum.Sen benimde ,üzerimde hakları olanları da,benim kul hakkına girdiklerimi de,şu an bütün kul haklarını helal eden herkesi de bağışla.AMİN.

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

27 Mayıs 2013 Pazartesi

58.RABBİMİZİN cc 1.NASİHATI


“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim”

Bismillahirrahmanirrahim


İmanın üçüncü şartı, kitaplara imandır. Amentü’deki, (Ve kütübihi)ifadesi, Allahü teâlânın kitaplarına inanmayı, iman etmeyi bildirmektedir. Allahü teâlânın gönderdiği kitaplar çoktur. Din kitaplarımızda bildirilen ise, 104 kitaptır. Bunlardan 100’ü küçük kitaptır. Bu küçük kitaplara suhuf denir.

100 suhuf kitap şu Peygamberlere inmiştir:
10 suhufu, Âdem aleyhisselama,
50 suhufu, Şit aleyhisselama,
30 suhufu, İdris aleyhisselama,
10 suhufu, İbrahim aleyhisselama.

Dört büyük kitap ise şu Peygamberlere inmiştir:
Tevrat, Musa aleyhisselama,
Zebur, Davud aleyhisselama,
İncil, İsa aleyhisselama,
Kur'an-ı kerim, Peygamber efendimiz Muhammed aleyhisselama.

Allah'ımızın cc bize bu 104 kitapta geçen ve Peygamberimize sav bildirdiği nasihatları aktarmaya başlayacağım inşallah.

KUDSİ hadis, mânası yüce Allah'a, ifadesi Hz. Peygamber Efendimiz'e (s.a.v) ait olan mübarek sözlerdir. Kur'an'dan ve Peygamberimiz'e ait hadislerden ayrıdır. Peygamberimiz onları Kur'an vahyinden ayrı olarak Allah'tan alıp"; "Yüce Allah buyurdu ki" şeklinde, onun yüce Allah'a ait olduğunu belirten ifadelerle nakletmiştir.

Rabbim hepimize bu kudsi nasihatlerin kendilerine fayda vereceği şuurlu müminler olmayı nasip eylesin.AMİN.

Allâh-u Te'âlâ buyuruyor ki:

"Ey Âdemoğlu! Ölüme yakînen inanana şaşarım, nasıl sevinçli olabiliyor?
Hesaba kesinkes inanana şaşarım, nasıl mal toplayabiliyor?
Kabre şüphesiz olarak inanana şaşarım, nasıl gülebiliyor?
Ahirete îkam olana şaşarım, nasıl istirahat edebiliyor?
Dünyânın zevaline inananın hâline şaşarım, o nasıl onunla tatmin olabiliyor?
Diliyle âlim, kalbiyle câhil olana şaşarım. Kalbi temiz olmadığı halde, suyla temizlenmeye çalışana şaşarım.
Kendi ayıplarından gaflet edip, insanların ayıplarıyla uğraşana yahut Allâh-u Teâlâ'nın kendisini gördüğünü bilip de hâlâ O'na isyan edene ya da tek başına öleceğini, tek başına kabre gireceğini ve tek başına hesaba çekileceğini bilenin hâlâ nasıl insanlarla ünsiyet kurabildiğine şaşarım.

Benden başka hakîkî hiçbir ilâh yoktur, şüphesiz ki Muhammed Benim kulum ve Ra-sülümdür. (Gazali Mecmu 'atü'r-rasâil, 7/87)


Rabbimizin 104 Kitaptaki Öğütleri (Meva'ız-i Kudsiyye)

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim”

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR