Yönelirse Allah hidayet eder
Enbiya Sûresi'nden
Allah’ın kulları Allah’ın mesajının etkisine girerler.
Prof. Dr. Halis AYDEMİR
https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q
https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1
Yönelirse Allah hidayet eder
Enbiya Sûresi'nden
Allah’ın kulları Allah’ın mesajının etkisine girerler.
Prof. Dr. Halis AYDEMİR
https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q
https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1
Kul hakkını ancak kul affeder. Buna göre, daha dünyada iken bu hakkı telafi etmenin yolunu bulmak gerekir. Şayet bulamaz isek, ahirete kalmış olur ki, bu durum daha tehlikelidir.
Bu dünyada bize hakkını helal etmeyen kişi, ahirette bu hakkını bizden talep edecektir. Bununla beraber kişi samimi olarak tövbe etmiş ise, Allah Teala hak isteyen kuluna kendi fazlından ihsanda bulunarak o kulun hakkından vazgeçmesini sağlayacağı ümit edilir.
İnsan şerefli bir mahluktur. Onun hürriyet, haysiyet, namus ve şeref gibi manevî hukukuna yönelik bir haksızlık kadar, canına ve malına yapılan bir tecavüz de o nisbette ağır bir mesuliyeti gerektirir.
İnsan bilerek veya bilmeyerek, farkında olarak veya olmayarak birisine haksız bir davranışta bulunmuş olabilir. Hattâ onu mağdur bir duruma düşürüp bazı haklarının elinden çıkmasına sebep olacak bir muamelede de bulunabilir. Bir fert olarak kendimizi her ne kadar çekip çevirsek, hakpereset olarak kalmaya azmetsek de, birtakım hata ve kusurlara kapılmaktan tamamiyle kurtulamıyoruz.
- İnsanlık hali olan böyle bir durum karşısında ne yapmalıyız?
- "Bir defa oldu, bir daha yapmayız, keşke yapmasaydım." diyerek, iç dünyamızda hesaplaşmamız kâfi gelir mi?
- Yoksa meselenin telâfisine gidip de hatamızı düzelterek helallik dileyerek pişmanlığımızı mı bildiririz?
İslâmda esas itibariyle bir Allah hakkı, bir de kul hakkı vardır. Allah hakkı, her insanın Rabbine karşı yapması gereken kulluk vazifeleridir. Bu hususta yaptığı bir kusur, günah ve eksiklikten dolayı Allah'a yalvarır, tövbe istiğfar ederek affını diler.
Fakat kul hakkı öyle değildir. Onun bir tek telâfisi vardır, o da haksızlığa uğrayan, hukuku zayi olan kişiyle bizzat görüşüp özür beyan etmek, helâllik dilemekle birlikte , maddi bir kaybı varsa telâfisine gitmektir.
Bir hadis-i şerifte Peygamber Efendimiz (asm) şöyle buyururlar:
"Bir kimse kardeşinin haysiyetine yahut malına haksız olarak taarruz etmişse, iltimas olarak verilebilecek altın ve gümüşün bulunmadığı günden (kıyamet) önce helâlleşsin. Aksi halde, yaptığı haksızlık nisbetinde onun iyi amellerinden alınıp hak sahibine verilir. İyiliği yoksa, hak sahibinin günahından alınıp haksızlık eden adama verilir."1
Evet, Peygamberimizin (asm) de tavsiyesine göre, bu durumda helâlleşmekten başka çıkar yol yoktur. O kadar ki, insan şehit bile olsa, üzerinde kul hakları varsa, Allah diğer günahlarını bağışladığı halde kul hakkını bağışlamamaktadır. Bunun için mesele, hak sahibinin gönlünü almada, rızasını kazanmada kalıyor. Siz, zarara uğramasına sebep olduğunuz kimseye gider, önce bir hata yaptığınızı itiraf ederek özür beyan eder, sizi affetmesini, hakkını helâl etmesini rica edersiniz. Maddi bir kaybı varsa, imkânınız nisbetinde onun razı olabileceği nisbette hakkını verirsiniz.
Böylece elinizden geleni yapmış olursunuz. Muhatabınız da sizi hoş karşılar, müsamaha ve anlayış gösterirse, mes'uliyetiniz kalkmış, hadis-i şerifte açıklandığı gibi, dünyada iken helâlleşerek âhiretteki hesaplaşma ve azaptan kurtulmuş olursunuz.
Bununla birlikte vicdan azabı çekiyorsanız, ayrıca tövbe isitğfar edersiniz.
"Pişmanlık tövbenin kendisidir.",
"Günahından tövbe eden hiç günah işlememiş gibi olur."2
mealindeki hadis-i şeriflerin sırrıyla Allah katında da rahata kavuşmuş olursunuz.
Bir insan tövbesinin kabul olduğunu, günahtan kurtulduğunu nasıl anlar, nasıl fark eder, bu hal nasıl bilinir?
Cevabını Peygamber Efendimizden (a.s.m.) öğrenelim:
"Bir günah işledikten sonra tövbe edip iyilik işleyen kimse, üzerine çok dar bir zırh giyinen bir adama benzer. Günahtan sonra bir iyilik yaparsa, zırhın halkalarından biri çözülür. Bir iyilik daha işlerse öbür halka da çözülür. Yapılan iyiliklerin sonunda zırh yere düşer."3
Gerek Rabbine karşı bir günah işleyen, gerekse bir insana haksız bir davranışta bulunan bir kimse, o günah ve hatanın akabinde pişmanlık duyarak sevaplı ameller işler, Kur'ân ve imana yönelik hizmetlerini ve çalışmalarını arttırırsa günah zırhının düğmeleri teker teker çözülür, kısa zamanda o günahlardan kurtulur. Artık bundan sonra bir vicdan azabı çekmesine, huzursuz olup üzüntüye kapılmasına gerek kalmaz. Çünkü o bir kul olarak hâlis bir niyet ve ihlâsla elinden geleni yapmış sayılır.
Bu arada şu mealdeki âyet-i kerimeyi de unutmayalım:
"Ey kendi nefislerine karşı haddi aşan, günahlarla kendi nefsine kötülük eden kullarım! Allah'ın rahmetinden ümidinizi kesmeyiniz. Muhakkak Allah günahları affeder. O Gafur ve Rahimdir."4
Kaynaklar:
1. Buhari, Mezalim, 10.
2. et-Tergîb ve't-Terhîb, IV/97.
3. a. g. e., IV/106.
4. Zümer, 39/53.
Cenab-ı Hak da “Bunlar has kullarım, ben bunları asla zayi etmem” diyor.
“Uğrumuzda çaba gösterenler, belli bir çaba içerisine girenler, vaktini zamanını ayıranlar, hakikat neyse ben onun için çalışacağım, klasik hikayenin parçası haline gelmeyeceğim (yani babalarım, dedelerim gibi hayatı yükseltip, hayatta ideal haline getirdiği çoluk-çocuk, mal-mülk, makam her neyse, bunlar uğruna yaşayıp da Rabbini ihmal edenlerden olmayacağım), Rabbimi merkeze alıp bu uğurda yaşayacağım.” diyenleri Cenab-ı Hak “Bunlar has kullarım, ben bunları asla zayi etmem” diyor.
Prof. Dr. Halis AYDEMİR
https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q
https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1
Bir gün, İbrahim Ethem hazretleri, Basra şehrinde dolaşırken, Basra'lılar yanına yanaşıp:
"Ey hazret! Allah'u Tealâ Kur'an-ı Kerimde: "Bana dua edin, (dualarınızı) kabul edeyim."[Mü'min suresi: 60. Ayetten] buyurduğu halde, biz çok zamandır dua ediyoruz, dualarımız kabul olmuyor. Sebebi nedir?" diye soru sorarlar.
Bu soruya karşılık mübarek zat, bakınız ne cevap veriyor:
"On şeyden dolayı sizin kalpleriniz ölmüş, bu on kötü sıfat kimde bulunursa, nasıl olurda, Allah onun dualarını kabul eder?." Diyerek, toplumun en önemli on çeşit hastalığını şöyle sıralıyor:
1- "Allah'ı tanıyorsunuz, Allah'ı tanıdığınızı iddia ediyorsunuz; fakat Ona gerçek manâda kul olmaktan kaçıyorsunuz.
2- Kur'an-ı okuyorsunuz; fakat onun emir ve nehiylerine riayet etmiyor, onunla amel işlemiyorsunuz.
3- "Şeytan düşmanımızdır" diyorsunuz; fakat şeytanın her isteğini yerine getiriyor; ona itaat ediyorsunuz.
4- "Ümmeti Muhammed'deniz” diyorsunuz; fakat, Resulün sünnetlerine tabi olmuyorsunuz.
5- Cennete gireceğinizi söylüyorsunuz; ama oraya girmek için gerekli olan amelleri işlemiyorsunuz.
6- Ateşten (cehennemden) kurtulmak istiyorsunuz; fakat yaptığınız kötü ameller yüzünden kendinizi ateşe hazırlıyorsunuz.
7- Ölümün hak olduğunu biliyorsunuz ancak; ölümün hakkını verip te; ona, gereği gibi hazırlanmıyorsunuz.
8- Din kardeşlerinizin ayıpları ile meşgulsünüz; ama kendi kusurlarınıza hiç mi hiç bakmıyorsunuz.
9- Rabbinizin nimetlerinden faydalanıyorsunuz; ama ne var ki, Ona gereği gibi şükretmiyorsunuz.
10- Ölülerinizi gömüyorsunuz da; bir gün sizinde başınıza geleceğini düşünüp ibret almıyorsunuz..."
Buyurarak toplumun temel hastalıklarını dile getiriyor.
https://www.vehbiaksit.net/?pnum=266&pt=Dualar%C4%B1m%C4%B1z+Neden+Kabul+Olmuyor%3F
Enbiya Sûresi
Kendimiz kendimize kâfi kullar olmadığımız için, hep bir şeylerin arayışı ve beklentisiyle mutlu oluyoruz.
Mesela, birazdan yapacağımız kahvaltı, sonrasında gideceğimiz piknik, akşamki merasim.. Bunlar hep akar zihnimizde.
Dikkat! Bu zaman dilimlerinde Allah ile bağı koparıyor muyuz, dünyaya mı bağlanıyoruz, dünyaya mı kilitleniyoruz?
Prof. Dr. Halis AYDEMİR
https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q
https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1
Kur’ân’ı doğru anlamak için düşünmek ve yöntem geliştirmek hepimizin görevidir. Aşağıda zikredilen maddeler (25 yol) bu çabanın bir ürünüdür. Buna göre;
1. Başlangıçta şeytanın şerrinden/saptırmasından Allah’a sığınmak gerekir. Çünkü Kur’ân okuyan kişiyi, şeytan saptırmak ister. “Sen Kur’ân okurken kovulmuş şeytanın şerrinden Allah’a sığın.” (Nahl, 16/98)
2. Doğru anlamak için Rahman ve Rahim olan Allah’tan yardım istenmelidir. Bu da Allah’ın adı ile başlamak demektir.
Allah adı ile başlanmayan bir işte bereket yoktur, sonu kesiktir. (Bk. Ahmed b. Hanbel, 2/359; Nesai, Sünen-i Kübra, 6/128 (10331))
3. Her gün bir parça (cüz veya hizip) Kur’ân okumayı plânlamak faydalı olur. Düzenli olmak (hayatımızı plânlamak) geleceğimiz açısından önemlidir.
4. Kur’an okurken abdestli olunmalıdır. “Ona ancak temiz olanlar dokunabilir.” (Vâkıa, 56/79). Her ne kadar bu ayet meleklerle ilgili olup; Kur’ân’ın, meleklerin koruması altında olduğunu beyan etse de, gökte nasıl ona meleklerden başkası dokunamazsa yeryüzünde de abdest alarak tertemiz/melek gibi olanlar dokunabilir, şeklinde anlamak doğru olur.
5. Kur’ân, sorulu cevaplı okunmalıdır. Örneğin, Fatiha suresini okurken; Allah’a niçin hamd edilir? sorusu sorulur ve cevap aranır. Çünkü O; âlemlerin Rabbidir, Rahman ve Rahimdir, gelecek hesap gününün sahibidir (Bk. Fâtiha, 1/1-3). Bu şekilde okumak ayetlerin kalıcı olmasını sağlar.
6. Uzun surelerin özetleri okunmalıdır. Değilse okuyucu bazen ayetler arasında kaybolup gider. Örneğin, Bakara suresi 286 ayettir. Özeti okunmadan sureye başlanırsa surenin temel mesajları algılanmadan okuma gerçekleşebilir. Bu da Kur’ân’dan istenen faydanın (hidayetin/rehberliğin) oluşmaması demektir.
7. Kur’ân’ın 3 temel konusu vardır: Tevhid, risalet ve ahiret. Sureler bu üç temel konu üzerine kurgulanır. Sureleri okurken bu örgüyü ve mesajları yakalayabilmek gerekir. Örneğin, Bakara suresinde farklı bir açıdan tevhid anlatımı vardır, diğer surelere benzemez. Her surenin kendisine ait bir kimliği vardır.
8. Aslında Kur’ân 114 kitapçıktan (klasörden) oluşmaktadır. Her surenin kendi içinde bir dosya ya da küçük bir kitap olduğunu düşünerek okumak ve sure özelinde mesajları anlamaya çalışmak önemli bir olgudur. Meselâ, Bakara suresi ile Âl-i İmran veya Yasin ile Mülk surelerinin yapısı-mesajı farklıdır.
9. Kur’ân’daki temel kavramları bilmek okumayı ve anlamayı kolaylaştırır. Örneğin; Rab, sırat-ı müstekîm, gayb, ilah, ibadet, iman, küfür, nifak, insan tipleri (ki bunlar iki kısımdır:
a-Olumlu: Peygamber, Sıddık, Salih ve Şehitler.
b-Olumsuz: Firavun, Ebû Leheb, Haman, Nemrut, Zalimler vs.), ayrıca vahiy, takva, cihad, infak ve zühd gibi kavramlar bizim ufkumuzu açacaktır.
10. Kur’ân’ın genel mesajları ayetlerde aranmalıdır. Bunlar;
(a)-Kainatın Rabbi Allah’tır.
(b)-İnsan başıboş ve sorumsuz yaratılmamıştır.
(c)-Peygamberler ve kitaplar rehberlik eder. Bu
ikisinden bağımsız iman ve takva bilinci gelişmez ya da eksiktir.
(d)-Bu dünya geçicidir. Ebedî olan öbür âlemdir ki buna ahiret denir. Ahirette her kişi yaptığının karşılığını görecektir.
(e)-Hata yapan kişi ya da topluluklara tövbe kapısı açıktır... gibi.
11. Okuduğumuz kısımları yaşamak ve anlatmak gerekir.
Peygamber Efendimiz ve sahabe Kur’ân’ı öncelikle yaşamak ve anlatmak için okurlardı. Pratik hale gelmeyen ve yaşanmayan bilgiler faydasızdır. Okuduğumuz kısımları başkalarına anlatmak bilgiyi paylaşmak, demektir. Kabınızdaki suyu başkaları ile paylaşın. Cömert olanları Allah sever.
12. Her hatmi farklı bir meal ve tefsirden okumak, belki de yapabileceğimiz en faydalı/hayırlı çalışmalardan birisi olacaktır. Çünkü her alimin farklı bir bakış açısı vardır. Bal niçin bu kadar tatlıdır, lezzetlidir? Çünkü arı onları yüzlerce, binlerce çiçekten almaktadır. Çok sayıda alimden ders alan kişinin görüşleri daha güzel, daha olgun, oturmuş ve pişmiş olur.
13. Her hatmi farklı bir gözle/bir fikrin peşine düşerek okumak zihnimizi uyanık ve diri tutacaktır. Dolayısıyla Kur’an okurunun zihni uyanık/diri olmalı, ayetlerle verilen mesajın farkında olmalıdır. Bundan dolayı her okuyuşta bir konuya odaklanmak gerekir. Örneğin, Kur’ân’da; Allah’a iman, tarih felsefesi, peygamberler ve insanlar gibi konular seçilir ve bunlar ile ilgili bilgi almak için sureler dikkatlice okunur. Gerektiğinde not alınır ve bilgi kalıcı hale gelir, başkalarına aktarırken de size kolaylık sağlar.
14. Sure ve ayetleri başkaları ile müzakere etmek berekettir. Çünkü cemaatte bereket vardır. Cemaatle okunan, mukabele ve müzakere edilen Kur’ân; daha güzel, doğru ve zengin anlaşılır.
15. Kur’ân’ı ağır ağır ve düşünerek okumak gerekir. Her kitabı aynı derecede okuyamazsınız. Mesela, bir gazeteyi hızlı okursunuz, ama bir felsefi metni aynı hızda okuyamazsınız.
16. Siyer okumayan Kur’ân’ı doğru anlayamaz. Hz. Peygamber’in hayatını ve tarihî süreci okumak/bilmek bizim ufkumuzu açacak, tarihî bilgileri okurken taşlar yerine oturacaktır. Mesela, Haşr suresinin konusu sorulsa bir çok kişi diriliş ile ilgilidir, diyecektir. Çünkü Haşr, diriliş demektir. Ama Haşr kelimesinin; toplanmak ve isyan etmek manası da vardır. Bu sure Medine’deki ilk Yahudi isyanı ile ilgilidir. Sureyi anlamak için önce Beni Nadîr olayını okumanız gerekir. Sonra Haşr suresini okursanız, sure sanki canlanır; ete kemiğe bürünür ve ayağa kalkar (Bk. Haşr, 2).
17. Anlamaya yardımcı olan kitaplar okunmalıdır. Muteber tefsir kitapları yanında, Kur’an’ın edebi yapısını ve temel hedeflerini anlamaya yönelik eserler de okunmalıdır.
18. Farklı okuma şekillerini deneyin.
a. Baştan sona okumak,
b. Sure seçerek okumak,
c. Nüzul sırasına göre okumak… gibi.
Bunları birer kere de olsa mutlaka deneyin.
19. Anlamadaki en önemli olgulardan birisi de Kur’ân şu anda bana iniyor, düşüncesi ile okumaktır. Önce kendimize/nefsimize okumak gerekir. Biz Kur’ân’ın tarihsel değil de, evrensel bir kitap olduğuna inanırız. Okurken tarihsel bir kitabı okuyor gibi davranmamalıyız.
20. Kur’ân mealini ve tefsirini kitap olarak okumanın yanında ayrıca boş zamanlarda tv, mp3, teyp vb. araç ve gereçlerden istifade ederek dinlemek bize gün boyunca büyük bir Kur’ân kültürüyle iç içe olmamızı sağlayacaktır.
21. Haftalık Kur’ân okumaları, beraber düşünmeyi gerçekleştirecektir. Beyin fırtınası, gelişmenin ve terakkinin en önemli unsurudur. Örneğin, bir hafta Yasin suresini herkes evinde okur, tercüme ve tefsirlerinden anlamaya çalışır. Hafta sonu bir kişi tarafından surenin özeti yapılıp ana mesajları aktarılır. Sonra diğer katılımcıların katkıları/müzakereleri ile konu olgunlaşır.
22. Kısa surelerin manasını Arapçaları ile birlikte öğrenmeye çalışmalıyız, çocuklarımıza da böyle öğretmeliyiz. En azından namaz sureleri dediğimiz kısa sureler üzerinde yoğunlaşmak gerekir. Mesela, Tebbet suresi. (Manası yanında iniş sebebi bilinmelidir. Örneğin; Peygamberimiz zamanında Ebû Leheb diye birisi vardı…gibi).
23. Muteber hadis kitaplarını okumalıyız. Çünkü Hz. Peygamber Kur’ân’ın en önemli müfessiridir. Onun Kur’ân’ı beyan (açıklama) görevi vardır (Bk. İbrahim, 4).
24. Ahkam ayetlerini okurken acele etmemeliyiz. Bu konuda mutlaka tefsir veya fıkıh kitaplarına müracaat etmeliyiz ve anlaşılmayan yerleri alimlere sormalıyız. Bütünü bilmeyenler için ayetlerden parçacı bir şekilde yanlış hüküm ve fetva verme riski vardır. Bir konuda bilgisi olmayanların fetva vermesi haramdır.
Araştırmak ve bilenlere sormak gerekir. Aslında bu durum bütün ayetler için geçerlidir, özellikle ahkam ayetlerine dikkat etmek gerekir.
25. Son olarak dua etmeliyiz. Ya Rabbi! Kur’ân’ı anlamada bana yardım et. Bana doğru yolu gösterdikten sonra ayağımı kaydırma ve kendi yolundan ayırma. Amin...
https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466
Yaşamımızdaki değişkenler
Enbiya Sûresi
OTUZUNCU CÜZ
(s. 581 - 600)
Otuzuncu cüzde; Nebe, Naziât, Abese, Tekvir, İnfitar, Mutaffifîn, İnşikak, Buruc, Tarık, A’lâ, Ğaşiye, Fecr, Beled, Şems, Leyl, Duha, İnşirah, Tin, Alak, Kadir, Beyyine, Zilzal, Adiyat, Karia,Tekasür, Asr, Hümeze, Fil, Kureyş, Mâûn, Kevser, Kafirûn, Nasr, Leheb, İhlas, Felak ve Nas surelerinin tamamı bulunmaktadır.
Cüzdeki surelerin mesajı: Geleceği doğru okuyun ve takva sahibi olun, şeklindedir. 30. cüzdeki temel konular şunlardır:
1. KIYAMET VE AHİRET
İlk bölümde bulunan sureler; Nebe, Naziât, Abese, Tekvir, İnfitar, Mutaffifîn, İnşikak, Buruc, Tarık, A’lâ, Ğaşiye, Fecr, Beled, Şems ve Leyl sureleridir. Bu surelerde; gelecekteki büyük felaket olan kıyamet ve sonrasındaki ahiret hayatı farklı açılardan ele alınmakta, insanlar hesap günü gelmeden önce kulluğa davet edilmektedir. Abese suresinde, tebliğin herkese yapılması ve kimsenin küçük görülmemesi mesajı verilir (Abese, 80/1-16). Bilemeyiz, belki de o tebliğ ettiğimiz kişilerden örnek şahsiyetli bireyler çıkar ve bütün dünyayı değiştirirler. Sonra Tekvir ve İnfitar surelerinde kıyametin dehşeti anlatılmaya devam eder.
Mutaffifîn suresinde ise, ticaret ahlakı ve helal rızık üzerinde durulur (Mutaffifîn, 83/1-36). Buruc suresinde zalimler ve sonları Ashab-ı Uhdud üzerinden izah edilir (Burûc, 85/1-22). Tarık ve A’lâ surelerinde Allah’ın gücü ve yüceliği hatırlatılır, insanlar tevhid inancına çağrılır. Fecr suresinde, sıkıntıların yakında sona ereceği ve zalimlerin helak edileceği mesajı verilir (Fecr, 89/1-14). Beled suresinde, Mekke’den dünyaya yayılan çağrıya dikkat çekilir (Beled, 90/1-7). Bu konuda başarılı olmak için infak etmek (cömert olmak), bir de iman edip hakkı ve sabrı da tavsiye edenlerden (sadık Müslümanlardan) olmak gerektiği açıklanır. Burada bize bir aidiyet ve kimlik bilinci verilir (Beled, 90/12-18). Şems ve Leyl surelerinde Allah’ın nimetleri ve insanların sorumluluklarına dikkat çekilir.
2. GEÇİCİ DÜNYA
İkinci bölümdeki sureler; Duha, İnşirah, Tin, Alak, Kadir, Beyyine, Zilzal, Adiyat, Karia, Tekasür, Asr ve Hümeze sureleridir.
Duha suresi, bir önceki Leyl suresinin devamı niteliğindedir. Bu surede Allah’ın, Hz. Muhammed’e olan yardımı ve desteği hatırlatılıp, Hz. Peygamberin de insanlara ve zayıflara iyi davranması gerektiği belirtilir (Duhâ, 93/1-11). İnşirah suresinde, Hz. Peygamber’e verilen nimetlerin anlatımı devam eder. Tin suresinde, kutsal bölgelere yemin edilerek insanın mükemmel yaratıldığı anlatılır, ondan da iman edip güzel işler yapması istenir (Tîn, 95/1-8). Alak suresinde, Mekke’de ilk inen ayetler bulunmaktadır.
Burada insanın Allah’ın adıyla vahyi (Kur’ân’ı) okuması ve ilimle başkalarına tebliğ etmesi emredilir (Alak, 96/1-5). Kadr ve Beyyine surelerinde, Kur’ân’ın yeryüzüne inmesi ve düşünce/zihniyet gelişimindeki misyonu beyan edilir. Zilzal ve Kâria surelerinde, kıyamet son defa gündeme getirilir. Dünyanın ve kainatın sonunun büyük deprem (zilzal) ve büyük patlama (kâria) ile olacağı açıklanır. Tekasür suresinde, insanın hırsının kabre girinceye kadar devam ettiği vurgulanır (Âdiyât, 100/1-11). Asr suresinde, her şeyin geçici olduğu, sadece iman, amel-i salih, bir de hakkı ve sabrı tavsiye etmenin kalıcı olduğu belirtilir (Asr, 103/1-3). Hümeze suresinde ise, Peygambere ve Müslümanlara düşmanlık yapan, sermayenin ve mülkün kendisini ebedî kılacağını zanneden kişilere değinilip, bunların Hutame’den (her şeyi param parça eden cehennemden) kurtulamayacağı vurgulanır (Hümeze, 104/1-9).
3. ALLAH’A KULLUK VE YOL AYIRIMI
Üçüncü bölümdeki sureler ise; Fil, Kureyş, Mâûn, Kevser, Kafirûn, Nasr, Leheb, İhlas, Felak ve Nas sureleridir. Fil suresinde Allah’ın yardımı hatırlatılır ve en zor zamanda bile Mekke’yi Fil ordusundan koruduğu anlatılır (Fîl, 105/1-5). Kureyş suresinde ise, bu (Fil suresindeki) nimet karşılığında Arapların cahiliyedeki yöneticileri sayılan Kureyş kabilesinin putlara değil, sadece Allah’a kulluk etmeleri gerektiği açıklanır (Kureyş, 106/1-4). Maûn suresinde, müşrik ve münafıkların insanlara nasıl zulmettikleri ve kulluğu terk ettikleri aktarılır (Maûn, 107/1-7). Kevser suresinde, Müslümanlardan, o dönemdeki müşriklerin hatalarına düşmemeleri, kulluk edip cömert davranmaları istenir (Kevser, 108/1-3). Kafirûn suresinde, bir yol ayırımına gidilir. Müslümanların hiçbir zaman, Allah ile birlikte putlara tapmayacakları, şirk koşmayacakları mesajı verilir (Kâfirûn, 109/1-6). Nasr suresi, tek parça halinde inen en son suredir. Veda haccı sırasında Mekke’de inmiştir. Burada Allah’ın yardımı gelip zafer/feth gerçekleştiğinde; şımarmamak ve insanlara zulmetmemek, bilakis Allah’ı zikir ve hatalar için istiğfara devam etmek gerektiği belirtilir (Nasr, 110/1-3). Tebbet (Mesed) suresinde ise, Mekke’deki ilk tebliğ günleri hatırlatılır ve Ebu Leheb dahil müşriklerin saldırıları ve beddualarının fayda vermediği, bilakis kendilerine zarar verdiğine işaret edilir. İhlas suresinde, tevhid inancı son defa hatırlatılır (İhlâs, 112/1-4). Felak ve Nas surelerinde; tüm kötülüklerden, kötülüklerin sebebi olan insan ve cin şeytanlarının şerrinden Allah’a sığınma ile Kur’ân tamamlanır.
-SADAKALLAHÜ’L-AZÎYM
(Allah Kur’ân’ın başından sonuna kadar her konuda doğruyu söyledi.)
https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466
“Ya Rabbi beni bu açıdan da sana teslim olabilecek bir kimse eyle.”
Nerede yanlış yapmaya meyilliysek bizim gündemimiz odur, kendimizi ıslah etmemiz, istikamete sokmamız gereken meselemiz odur.
Ve bu herkesten herkese farklıdır.
Bazısı mal hususunda böyledir, bazısı şehvet, bazısı kariyer, bazısı şöhret hususunda böyledir.
Açık verdiği taraf çok etkiliyse, o taraf bir girdaba dönüşür.
Kul her şeyiyle teslim olacak!
Enbiya Sûresi
Ocak 2023
Prof. Dr. Halis AYDEMİR
https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q
https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1
Allah Teala kulun O'nun vadettiğine yönelmesini ister
Cenab-ı Hakk’ın bu dünyada kuluna sağlayıp da onu elinde anlamsızlaştırmadığı, değersizleştirmediği, sıradanlaştırmadığı hiç bir şey yoktur.
İstiyor ki Hak Teala, kul Kendi vadettiğine yönelsin. Dünyadakilerin değersiz ve anlamsızlığını bu yüzden yaşatıyor.
Enbiya Sûresi
Ocak 2023
Prof. Dr. Halis AYDEMİR
https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q
https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1
YİRMİ DOKUZUNCU CÜZ
(s. 561 - 580)
Yirmi dokuzuncu cüzde; Mülk, Kalem, Hâkka, Me’âric, Nuh, Cin, Müzzemmil, Müddessir, Kıyamet, İnsan ve Mürselât surelerinin tamamı bulunmaktadır. Cüzdeki surelerin mesajları:
Allah’ın hakimiyetini kabul edin, vahye ve peygambere destek olun, tebliğe sabırla devam edin ve yaklaşan felaket/son olan kıyamete ve sorguya hazır olun, şeklindedir. 29. cüzdeki temel konular ise şunlardır:
1. GERÇEKLER
İlk bölümde bulunan Mülk, Kalem, Hâkka ve Me’âric surelerinin ortak teması (konusu), gerçekler (tevhid, risalet ve âhiret)tir. Mülk suresinde, “Allah tek otorite sahibidir ve her şey O’na itaat eder”mesajı verilmekte ve insanların da iradeleri ile teslim olmaları gerektiği anlatılmaktadır (Mülk, 67/1-30). Kalem suresinde, bilginin önemi yeminle vurgulandıktan sonra, gerçek bilgi olan vahye ve onun tebliğcisi peygambere destek olunması istenmektedir (Kalem, 68/1-7). Aksi takdirde, bahçe sahipleri gibi hüsrana düşme tehlikesine dikkat çekilmektedir (Kalem, 68/17-32). Hâkka suresinde ise, gerçekleşecek büyük felaketten (Hâkka’dan) haber verilir (Hâkka, 69/1-18). Bu surede ahiretteki iki grup insan anlatılır: Kitabı sağından verilen başarılı insanlar ve kitabı solundan verilen başarısız insanlar (Hâkka, 69/19-52). Meâric suresinde, önceki surede başlayan kıyamet ve ahiret konuları anlatılmaya devam eder (Meâric, 70/1-18). Burada da iki grup insan misali verilir: (Hırs, sabırsızlık ve cimrilik gibi) zaafları olanlar ve (namaz, infak, namus ehli ve güvenilir olan) kuvvetliler (Meâric, 70/19-44).
2. GERÇEKLERİN TEBLİĞİ
İkinci grup surelerin genel teması; doğruların ve gerçeklerin insanlara tebliğ edilmesidir. Buradaki sureler Nuh, Cin, Müddessir ve Müzzemmil’dir. Nuh suresinde, Hz. Nuh’un tebliğ hayatı anlatılarak bir tebliğcinin sabrı, dua ve istiğfarı bize öğretilir (Nûh, 71/1-28). Cin suresinde, Resûlullah’ın, Hz. Musa gibi cinlerin de peygamberi olduğu, cinlerin Kur’ân’dan etkilenmeleri ve vahiy konusunda şeytanın kendilerini kandırdığını itiraf etmeleri aktarılır (Cin, 72/1-17). Müzzemmil suresinde ise, Hz. Peygamber’in ilk tebliğ çalışması bağlamında sözünün etkili olması için gece teheccüt namazına devam etmesi gerektiği açıklanır (Müzzemmil, 73/1-11).
Sonra hiç bırakmadan teheccüde devam eden Hz. Peygamber ve bazı sahabe-i kiram, hicretten sonra inen ayet ile tebrik edilir, övülür (Müzzemmil, 73/20). Müddessir suresinde de tebliğde devamlılığın esas olduğu ve örtülere bürünüp oturma yerine tebliğ çalışmalarına devam edilmesi gerektiği anlatılır. Tebliğde süreklilik ve sistematik çalışma önemlidir (Müddessir, 74/1-7).
3. İNSANIN SERÜVENİ
Üçüncü bölümdeki sureler; Kıyamet, İnsan ve Mürselât’tır.
Kıyamet suresinde, yoğun bir şekilde kıyamet ve diriliş konuları anlatılmaya devam eder (Kıyâmet, 75/1-40). İnsan (Dehr) suresinde, insanın yaratılışı, dünya ve ahiret hayatı özetlenir. Bu insanın serüvenidir. (Önce yokluk, sonra yaratılış, dünyada hidayet veya dalalet, ahirette ise cennet veya cehennem.) (İnsân, 76/1-31). Bu cüzdeki en son sure ise Mürselât’tır. Burada Allah’ın gücü son defa hatırlatılır: Melekler, rüzgar, yıldızlar, dağlar ve her şeyin sonu olan kıyamet (Mürselât, 77/1-50).
https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466
Kişinin dürüstlüğü kalbiyle başlar
Cenab-ı Hak İbrahim aleyhisselam'ı Kuranı Kerîm’de SIDDIK olarak tarif ediyor. (Meryem-41)
Sıddık; gerçeği konuşmak, dürüst ve güvenilir olmak. İbrahim aleyhisselam çevreden tepki görürüm endişesiyle içine atmıyor, kalbiyle olan sadakatini bozmuyor.
Sıdka tutunun. Yola çıkaran, iyilere kavuşturan, istikamete ulaştıran dürüstlük ve doğruluktur. Kişinin dürüstlüğü kalbiyle başlar.
Enbiya Sûresi
Ocak 2023
Prof. Dr. Halis AYDEMİR
https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q
https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1
YİRMİ SEKİZİNCİ CÜZ
(s. 541 - 560)
Yirmi sekizinci cüzde; Mücadele, Haşr, Mümtehine, Saff, Cuma, Münafikûn, Teğabün, Talak ve Tahrim surelerinin tamamı bulunmaktadır. Bu cüzdeki surelerin bir kısmı tesbih (Allah’ı yücelterek), diğerleri ise Hz. Peygamber’e hitap ile başlamaktadır.
28. cüzdeki temel konular şunlardır:
1. HAKKIN KORUNMASI
İlk sureler olan Mücadele, Haşr ve Mümtehine’de hakkın korunması için mücadele ve çözüm yolları aktarılmaktadır. Mücadele suresinde, zıhar yapan kocasından ayrılmaması/boşanmaması gerektiğine dair Hz. Peygamber ile tartışan bir sahabi kadın örneği üzerinden hak arayışı ve hakkın korunması mesajı verilir. Zıhar, cahiliye döneminde boşanma sebebi sayılırken, İslam döneminde bu olaydan sonra hükmü değişti ve Mücadele suresinde zıharın yemin olduğu açıklandı. Ancak ağır bir yemin olduğu için keffareti de farklıydı. Zıhar yapan kişi eşine dönmek isterse 2 ay (60 gün) peş peşe oruç tutmalı, oruca gücü yetmeyen ise 60 fakiri sabahlı akşamlı doyurmalı/fidye vermelidir. Bunları yerine getirdikten sonra eşine yaklaşabilir (Mücâdele, 58/1-13). Haşr suresinde, Medine’deki ilk toplu Yahudi isyanı (Haşr) ve buna karşı yapılan sefer ve savaş, elde edilen ganimetler ve bunların dağıtılması konuları anlatılmaktadır (Haşr, 59/1-10). (Bu surenin doğru anlaşılması için öncelikle bir siyer kitabından Beni Nadîr savaşı okunmalıdır.)
Surede Yahudileri kandıran ve ayaklandıran münafıkların; mağlubiyet ortaya çıkınca onları yalnız bırakmaları ve yardıma gelmemeleri durumu da, şeytanın ahirette kandırdıklarını/yandaşlarını yalnız bırakması ve yardıma gelmemesine benzetilmektedir (Haşr, 59/11-17). Son 3 ayet (Hüvallahüllezi) ile de tevhid inancı özetlenmekte ve bu konuda bir bilinç eğitimi verilmektedir. Allah; zatı ve sıfatları ile eşsiz ve benzersizdir, en güzel isimler O’na aittir (Haşr, 59/22-24). Daha sonra Mümtehine suresinde, hicret eden kadınların durumları anlatılmakta, onların aile ve sosyal hayatla ilgili problemlerine çözümler getirilmekte ve hayatın bir imtihan olduğu mesajı verilmektedir (Mümtehine, 60/10-13).
2. HAKTA BİRLEŞMEK
Bu cüzdeki ikinci grup sureler; Saff ve Cuma olup söz konusu sureler birlik ve beraberlik mesajları taşımaktadır. Müslümanlara, düşmanlarına karşı Allah yolunda (birbirlerine duvarlar gibi kenetlenmiş saflar halinde) savaşmaları emredilmektedir. (Saf, 61/4 ve 11). Sonra Allah ve Resûlü’nün dinine itaat etmemiz, bu dava için çalışarak Allah’ın ensar kulları olmamız istenmektedir (Saf, 61/9-14). Sonraki Cuma suresinde de Kur’an’ı okuyup, anlayıp hayatı ona göre yaşama sorumluluğu anlatılır ve Yahudiler gibi sorumluluktan kaçılmaması gerektiği bize (yeniden) hatırlatılır (Cuma, 62/5-8). Daha sonra Cuma namazına çağrı, peygamberi dinlemek ve itaat konuları ile sure tamamlanır. Cuma namazı İslam’da birleşmenin sembolüdür (Cuma, 62/9-11).
3. HAKTAN AYRILMAMAK
Bu cüzdeki üçüncü grup sureler ise; Münafikûn, Teğabün, Talak ve Tahrim’dir. Bunların hepsi ayrılık problemleri üzerine yoğunlaşmaktadır. Münafikûn suresinde, İslam toplumundan ayrılan ve kendilerini gizleyip Müslüman gösteren kişilere karşı dikkatli olunması mesajı verilmekte, münafıkların önemli vasıfları açıklanarak âdeta deşifre edilmektedir (Münâfikûn, 63/1-8).
Sure müminlere önemli tavsiyelerle sona erer (Münâfikûn, 63/9-11).
Bundan sonra Teğabün suresinde, kıyametteki büyük toplanma gününün (yevmü’l-cem’in), aslında dünyevi aldanmaların ortaya çıktığı gün (yevmü’t-teğâbün) olduğu açıklanır. Dünyada kim Allah’a iman edip güzel (salih) işler yaptıysa, ahirette Allah o kişinin kötülüklerini örter ve cennete koyar (Tegâbün, 64/9). Sure müminlere bazı önemli tavsiyelerle tamamlanır. Mallarınız, eşleriniz ve çocuklarınız sizin için birer imtihan vesilesidir. Dikkat edin, dünya sizi aldatmasın (Tegâbün, 64/12-18). Sonraki Talak suresinde ise, boşanma adabı anlatılır. Allah gereksiz yere boşanan, zevkine düşkün erkek ve kadınları sevmez, mesajı verilir. Kadınların adet sırasında boşanmaması, temizlik döneminin beklenmesi emredilir. Adet sırasında boşamak haramdır. Ayrıca birden fazla talak ile de boşamak haramdır. (Bu iki harama Müslümanlar dikkat etmelidir.) Sünnete uygun olan boşama; ihtiyaç anında, ilişkiye girilmemiş temizlik döneminde bir talak ile boşamaktır (Talâk, 65/1-2). Sonra kadın iddet bekler:
a. Hayız gören kadınlar, 3 hayız süresince,
b. Hayızdan kesilen ve menopoz döneminde olanlar 3 ay,
c. Hamile olanlar da doğum yapıncaya kadar iddet beklerler.
İddet bitince başkasıyla evlenebilirler (Talâk, 65/3-7). Bu cüzün son suresi ise Tahrim suresidir. Burada Allah ve Resûlüne itaat emredilir ve Peygambere eziyet edilmemesi istenir. Özellikle Hz. Peygamber’in eşlerine, dikkatli olmaları emredilir. Çünkü onlar müminlerin anneleridir ve diğer mümin kadınlara da örnek olacak bir hayat yaşamaları gerekir. Bu bağlamda kendilerine tarihte yaşamış iki saliha ve iki kâfire/fasıka olan 4 kadın örnek verilir. Ya güzel bir hayat yaşayıp Firavun’un karısı Asiye ve İmran’ın kızı Meryem gibi cennetlik olacaksınız ya da Hz. Nuh ve Lut’un hanımları gibi cehennemlik olabilirsiniz mesajı verilir. Eşler birbirlerine iyi davranmalı ve müsamahalı olmalılar ki dünya ve ahiretleri cennet olsun (Tahrîm, 66/10-12)
https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466
Çıkar mı hakikat mi?
Çıkarların mı senin için değerli, hak mı değerli?
Her düğümde bununla karşılaşıyoruz.
Bir yandan çıkarımız bizi caydırmaya çalışıyor, diğer yandan akleden kalbimiz bizi Hakk’a davet ediyor.
İşte orada irademizi ortaya koyuyoruz ve şahsiyetimizi gerçekleştiriyoruz.
Hak uğrunda kaybettiklerimi, Cenab-ı Hak bana daha farklı biçimde fazlasıyla verir. Çünkü O, sebatı ödüllendirir.
Enbiya Sûresi Ocak 2023
Prof. Dr. Halis AYDEMİR
https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q
https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1
YİRMİ YEDİNCİ CÜZ
(s. 521 - 540)
Yirmi yedinci cüzde; Zariyat suresinin son kısmı ile Tur, Necm, Kamer, Rahman, Vâkıa ve Hadid surelerinin tamamı bulunmaktadır. Bu cüzdeki temel konular şunlardır:
1. İNSANLAR VE PEYGAMBERLER
Zariyat suresinin son kısmında, önceki ümmetlerden bazı
haberler verilir:
a. Hz. İbrahim’in tebliğ yolculuğu,
b. Lut kavmi ve helak edilişi anlatılır. Sonra Tur suresi; kutsal şeylere ve mekanlara yemin ile başlar. Müşriklerin vahiy karşısındaki tavırları ve diyalogları anlatılır (Tûr, 52/9-28). Başarıya giden yollar açıklanır (Tûr, 52/44-49). Necm suresinde de, yemin ile söze başlanır, risaletin ilanı ve miraç konuları açıklanır (Necm, 53/19-30).
Sonra müşriklerin putları ve acizliği, Allah’ın yüce kudreti ve vasıfları dile getirilir (Necm, 53/41-62). Kamer suresinde kıyamet hatırlatılır, mucizeler karşısında müşrikler ve tavırları anlatılır (Kamer, 54/1-8). Burada Kur’ân’ın tarih bilinci oluşturmadaki misyonu ve önceki ümmetlerin vahiy karşısındaki tavırları açıklanır (Kamer, 54/9-42).
2. ALLAH’IN NİMETLERİ
Rahman suresinde Allah’ın kudreti ve nimetleri hatırlatılır, sonra belirli periyotlarla insan ve cinlere; bu nimetlerin hangisini inkâr edebilecekleri sorulur/sorgulanır. Vâkıa suresinde kıyamet sonrası ahiret olayları ve oradaki 3 grup anlatılır.
3. KADER
Allah’ın Gücü ve Hakimiyeti: Her Şey O’nun Kontrolündedir
Hadid suresinde, Allah’ın gücü anlatılmaya devam eder (Hadîd, 57/1-6). Sonra fedakârlık ve şahsiyet oluşumundan bahsedilir.
İnfak, karz-ı hasen ve zikir konuları anlatılır (Hadîd, 57/7-20). Daha sonra kader konusu mükemmel bir şekilde 2 ayette açıklanır (Hadîd, 57/21-22). Son ayetteki takva tavsiyesi ile de sure tamamlanır (Hadîd, 57/28-29).
https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466
https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q
https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1
YİRMİ ALTINCI CÜZ
(s. 501 - 520)
Yirmi altıncı cüzde; Casiye suresinin son sayfası ve Ahkaf, Muhammed, Fetih, Hucurat ve Kaf surelerinin tamamı ve Zariyat suresinin ilk yarısı bulunmaktadır. Ahkaf suresinde risalet ile ilgili haberler, bir başka bölgedeki peygamberlerin mücadeleleri üzerinden anlatılmaya devam etmektedir. Bu cüzdeki temel konular şunlardır:
1. PEYGAMBERLERİN TEBLİĞİ
Hz. Hud ve Ad kavmine Ahkaf (kum tepeleri) bölgesinden tebliği ve uyarıları anlatılır.
2. KAVİMLERİN HELAK SEBEBİ
Sonra onların Hz. Hud’a karşı mücadeleleri ve helak olmaları anlatılır (Ahkâf, 46/21-34). Ahkaf suresi ile Ha-mim (حم (sureleri bu şekilde tamamlanır. (Bk. Ha-mim sureleri ile ilgili 25. cüzün özeti ve temel konuları). Suredeki son mesaj şudur: “Ulu’l-azm peygamberler gibi sen de sabret (dirençli ol).” (Ahkâf, 46/35).
3. İNANANLARIN BAŞARILARI
Bundan sonra gelen beş surenin ana teması risalet, cihad ve vahiy eğitimidir: Muhammed suresinde; iman, tebliğ ve cihad konuları açıklanmakta (Muhammed, 47/1-11); bu bağlamda peygamberlere iman edip güzel işler yapanların cennete gidecekleri, peygambere savaş açıp kötü işler yapanların ise cehenneme atılacakları anlatılmaktadır (Muhammed, 47/12-18). İlgili emir ve tavsiyeler ile konu devam etmektedir (Muhammed, 47/19-38). Sonra gelen Fetih suresi, önceki surenin devamı niteliğindedir: Sure Resûlullah’a fetih müjdesi ile başlar. Bu müjde dar anlamıyla o günkü Mekke’nin fethi ile ilgili olsa da (Fetih, 48/1-10), aslında son peygambere genel anlamıyla bütün yeryüzü fethi müjdelenmektedir. Çünkü Mekke fethedildiği anda o bölgedeki bütün Araplar İslam’ın hakimiyetini kabul edeceklerdi. Sonraki ayetler de İslâm’ın yeryüzü hakimiyetini müjdelemektedir. (Fetih, 48/18- 28) Mekke ve kutsal bölgeye hakim olan güç, Ortadoğuya da hakim olur. Ortadoğuya hakim olan, bütün dünyaya hakim olur. Onun için savaşlar sürekli Ortadoğu merkezli devam etmekte, dış güçler sürekli buraya hakim olmanın mücadelesi ve stratejisini yürütmektedir. Burası âdeta dünyanın merkezidir. Fetih suresinin son ayetinde ise; Hz. Muhammed (a.s.) ve ashabının önemli vasıfları özetlenerek âdeta bize başarının ve fethin formülü verilmektedir (Fetih, 48/29). Sonra gelen Hucurat suresi de bir önceki surenin devamı niteliğindedir. Çünkü burada İslam toplumunun eğitimine ışık tutulmaktadır. Bu eğitimi iki kısımda inceleyebiliriz.
a. Allah ve Resûlüne karşı tavsiye edilen davranış biçimleri-âdab (Fetih, 48/1-5),
b. Müminlerin birbirlerine karşı davranış biçimleri (Hucurât, 49/6-18).
Sonraki Kaf Suresi de bir öncekinin devamı gibidir. Burada da sahabenin ve diğer müminlerin önceki kavimlerin hatalarından ders almaları istenir: İşte Nuh kavmi, Ashab-ı ress (Nebatlılar), Semud ve Ad kavimleri, Firavun güçleri, Lut kavmi, Ashab-ı Eyke (Medyenliler) ve Tübba kavmi… Onların helak sebepleri anlatılır. Âdeta tarihin bir bölümü, bütün/blok halinde gözler önüne serilir (Kâf, 50/12-15). Bunları takiben; ölüm ve diriliş gerçeği, ayrıca şeytanın kandırdığı kişileri ahirette yalnız bırakacağı haberi hatırlatılır. (Kâf, 50/16-36). Sure sonunda Hz. Peygamber’e ve müminlere verilen son mesajlar (sabır, kulluk ve ahiret bilinci) ile sure tamamlanır (Kâf, 50/39-45).
c. Bu cüz Zariyat suresinin ilk yarısı ile sona erer. Bu surede diriliş ve ahiret konuları devam eder. Zariyat suresi yemin ile başlar. Yeminle başlayan Mekkî Sûreler bundan sonra sürer, daha sonraki bölümlerde vurgulu ve etkili Mekkî sureler bulunmaktadır.
https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466
Prof. Dr. Halis AYDEMİR
https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q
https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1
YİRMİ BEŞİNCİ CÜZ
(s. 481 - 500)
Yirmi beşinci cüzde; Fussilet suresinin son kısmı ile Şura, Zuhruf, Duhan sureleri ve son sayfası hariç Casiye suresinin tamamı bulunmaktadır. Önceki cüzde bulunan Zümer suresinden itibaren Ha-Mim (حم (ile başlayan sureler bu cüzde de devam etmektedir. Şura, Zuhruf, Duhan ve Casiye sureleri… Sanki bununla bir toplu mesaj verilmekte ve konu birliği aktarılmaktadır. Ha-Mim ile başlayan 7 sureye Ha-mim sureleri de denilmektedir.
Buna göre 25. cüzdeki temel konular şunlardır:
1. PEYGAMBERLERİN İNSANLARLA DİYALOĞU
Bu cüzdeki Şura suresinde kitabın toplumları değiştirici misyonu ile ilgili olarak peygamberlerin mücadeleleri ve kavimleriyle olan iletişimleri/diyalogları aktarılmaktadır (Şûrâ, 42/23-26).
2. TEVEKKÜL VE DUA
Zuhruf suresinde ise Allah yolundaki bir hayatta/mücadelede Allah’a tevekkül ve dua konusu gündeme getirilmekte (Zuhruf, 43/12-25); dünya hırsına kapılan Hz. İbrahim kavmi, Musa ve İsa peygamberlerin dünyaya aldanan kavimleri ile mücadeleleri anlatılmakta ve Muhammed ümmetine bu konuda dikkatli olmaları gerektiği mesajı verilmektedir (Zuhruf, 43/26-89).
3. KIYAMETİN DEHŞETİ
Duhan suresinde ise, Kur’ân’ın mübarek bir gecede indirildiği bildirilmekte (Duhân, 44/1-9), sonra kıyamet konusuna geçilmektedir. Sanki iki gün ve gece arasındaki farka burada dikkat çekilmekte; birisi Kur’ân’ın indiği mübarek gün-gece, diğeri de kıyametin başlangıcı olan dumanlı gün/gece (duhan) ve sonundaki hesap günleri... (Duhân, 44/10-16). Bundan sonra peygamberlere savaş açanlar bağlamında Hz. Musa ve Firavun’un mücadelesi hatırlatılmakta ve safların belirlenmesi gerektiği mesajı verilmektedir (Duhân, 44/17-32). Bunu diriliş ve ahiret ile ilgili ayetler takip etmektedir (Duhân, 44/33-59). Bu cüzde ayrıca Casiye suresi bulunmaktadır. Casiye suresinde vahiy-insan ilişkisi ve vahiy karşısındaki insanların davranış biçimleri anlatılmakta (Câsiye, 45/6-17), sonra vahye itaat etmeleri ve boyun eğmeleri istenmektedir. Dünyada Allah’a itaat etmeyenlerin; kıyamet ve ahiret günü korkudan diz çöküp boyun eğecekleri (Casiye) ve Allah’a hesap verecekleri hatırlatılmaktadır (Câsiye, 45/28-29). Dünyada itaat edenlerin ise ahirette güzel bir şekilde cennete girecekleri bildirilmektedir (Câsiye, 45/30). Sure “Göklerde ve yerde bütün azamet/ululuk O’na aittir. Yalnız O, izzet ve hüküm sahibidir”ayeti ile tamamlanmaktadır (Câsiye, 45/37).
https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466
Sen Var edenle barışık ol!
Diyorlar ki kendimle barışığım. Nereden çıkardınız bu cümleyi? Kendi kim? Kendi diye bir şey yok, yoktu.https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q
https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1
https://www.youtube.com/channel/UCmtC7LTnXDfKG8RVnRnOy7Q
https://akledenkalpler.blogspot.com/?m=1
YİRMİ DÖRDÜNCÜ CÜZ
(s. 461 - 480)
Yirmi dördüncü cüzde; Zümer suresinin son kısmı, Mümin ve son sayfası hariç Fussilet suresinin tamamı bulunmaktadır. Bu cüzdeki temel konular şunlardır:
1. İYİ VE KÖTÜ
Zümer suresinin son tarafında farklılıklar anlatılmaya devam etmektedir. Kizb (yalan) ile sıdk (doğruluk), zulüm ile adalet ve cehennem ile cennet.. ve sure hamd ile tamamlanmaktadır (Zümer, 39/23-75).
2. PEYGAMBERE DESTEK OLAN CESUR MÜMİN
Mümin suresinde ise kitapla mücadele edenler anlatılıp (Mü’min, 40/4-15), ahirette hüküm sahibinin Allah olduğu açıklanmakta (Mü’min, 40/16-22); bu tevhid ve şirk mücadelesinin tarihin her döneminde olduğu belirtilip konu Hz. Musa ve ona kurulan tuzak üzerinden anlatılmaya devam edilmektedir ve ona yardım eden cesur bir müminin çalışmaları aktarılmaktadır (Mü’min, 40/23-44).
3. AKIBET FARKLI OLACAKTIR
Sonra gelen Fussilet suresinde ise; “Bu kitapta size Allah, kâinat ve insan hakkında bilgiler verildi.” denilerek inkârcıların/kâfirlerin sonu olan azap ile iman edip salih amel işleyenlerin karşılaşacakları mükâfatlar anlatılmakta, bu iki şey arasındaki farkın fark edilmesi gerektiği bildirilmektedir (Fussilet, 41/13-40).
https://yayin.diyanet.gov.tr/File/Download?path=kuranin_temel_konulari.pdf&id=466