Soru:
Borsada ticaret yapmayı niyet ediyorum. Hisse satın almak için satın alma limitim 30 000 dolar. Hissemi satın aldıktan sonra banka (acenta) parasını 4 gün sonra benim hesabımdan alacak. Eğer satın aldığım bu hisseyi 4 gün içerisinde satarsam ve de kâr elde edersem, banka parayı sadece benim hesabımda depozito edecek. Burada bir risk faktörü var. Eğer hisse bedeli düşerse ve 4 gün içerisinde satamazsam, o zaman miktarı alırlar. Ben bu hisseleri satın almak istiyorum.
Cevap:
Bankadan fazili kredi almak caiz değildir.
Üretimi ve ticareti helal olan nesnelere ait hisse senetleri alınır ve satılır.
Bir senedi satın alan (satın alma akdini yapan) kimse ona sahip olur ve bedelini satıcıya borçlanır. Bu bedel vadesinde ödenir. Vadesi geçerse fark alınamaz, ancak enflasyon farkı alınabilir.
Satın alınan senet ne zaman satılırsa satılsın kârı ve zararı senet sahibine (veya sahiplerine) ait olur.
Soru:
Abim cok hassas bir galerici, arabasını 10500 tl. ye satışa getiren bir müşterinin aracını sırf değerinden daha az fiyat söyledi diye ısrarla 11500 tl. ye alacak kadar vicdanlı. Başka bir örnek, pazarlık payı koyarak 14 000 tl. istediği bir arabayı müşteri çok beğenip hiç pazarlik etmeden o fiyata alınca gece uykusu kaçan ve ertesi gün adamı arayıp "pazarlik etseydiniz 13 250 ye bırakacaktım" diyerek 750 tl tekrar iade eden farklı biri.
Sorusu şu: Bazen kendinde olmayan bir arabayı başka birine satıyor, aracı gibi. Alıcı abimi biliyor, tüm mesuliyet abime ait. Diyelim arabayı 10 000 tl. ye buldu, ama arabanın binici fiyatı 11 000 tl. Şimdi abim alıcıya bu arabayı nasıl geçiş yapacak? Kendinde olsa diyelim 10 000 tl. ye aldığı arabayı 11 000 tl.ye satıyor, bu durumda ise araba kendinde değil, mülkiyet yok, ama emek ve sorumluluk var. Alıcıya 11 000 dese de araba eder fiyatına satılmış olacak, işte bunun caiziyetini soruyor.
Alıcıya "10 000 tl. ye aldım ama benim komisyonum şu" dese kimse kabul etmez. Tabi alıcı önceden parasını vermiyor abime. Bana araba bul diyor. Abim ne yapmalı?
Cevap:
Ağebeyiniz şunları yapabilir:
a) "Bana araba bul" diyen kişi ile "ne karşılığında, hangi komisyon ile" araba bulacağını konuşur, kişi razı olur, komisyonunu alır.
b) Arabanın sahibinden (satıcıdan) arabasını dilediğine, belli fiyatla satmak için vekalet (sözlü) alır, arabayı satar ve satıcıdan vekalet ücreti alır (bu ücreti arabanın satış fiyatına ekler ve ödemeden sonra ücretini satıcıdan alır. Bu anlaşmayı şöyle de yapabilir: "Arabanı satarım, sana şu kadar veririm, üstü benim olur". Sonunda satış fiyatı piyasa raicini aşmadıkça mesele olmaz, sakınca bulunmaz.
c) Alıcının istediği arabayı bulunca ona satış yapmadan önce arabayı sahibinden "sözlü akit" ile -yani resmi devir yapmayaya gerek yoktur- satın alır ve üzerine kârını koyarak alıcıya satar. Resmi işlem ise gerektiği gibi yapılır.
Soru:
Sizin 'Anahatlarıyla İslam Hukuku' kitabınızda namaz kılmayan bir kişi için ta'zir cezası olduğu yazıyor. Bu, ilk bakışta ibadette zorlama olmaması prensibiyle çelişiyor gibi gözüküyor. Bunu açıklar mısınız?
Cevap:
Tazir cezası yöneticlerin takdirine bırakılmış cezalardır. Yöneticiler de alimlerle danışarak karar alırlar. Namaz kılmayana verilecek cezanın fayda ve zararları -başkalarına örnek teşkil etmesi ve namazın terkini normalleştirmesi gibi yönlerden- alimler tarafından takdir edilir. Bu ceza insanlara zorla namaz kıldırmak için olamaz; çünkü zorla yapılan şey ibadet olmaz. Ceza toplum hayatında dini korumaya yönelik olur, bu da şartlara göre değişir.
Soru:
Dini nikah ile ilgili birsey sormak istiyorum. Müslüman bir kız (İslam'ı hiç bilmeyen ve yaşamayan) şu anda Hollandalı bir genç ile yaşıyor. Kızın annesi bu gençler için dini nikah kıymamı rica etti. Dini nikahın ne olduğunu bana soran bu kıza bu konu da bilgi verdim, onun da kafasına yattı ve "nikahımızı kıyar mısın" dedi. Hollandalı gencin müslüman olmaması bir problem tabii ki. İlk önce size bunu soracaktım. Bu gençlerin dini nikahı kıyılabilir mi?
Cevap:
Ya ikisi de dinsiz veya erkek dinsiz olursa (ehl-i kitap da olsa yazacağım hüküm aynıdır), bu durumda kıyılan nikahın bir hükmü, bir geçerliği yok; üstelik meşru sanılması da sakıncalıdır.
Soru:
Bir de çiftlerin anne ve babası şahit olabilir mi?
Cevap:
Annesi, yanında bir başka kadın ve babası şahit olabilirler.
Soru:
Diğer sorum da 2 erkek ya da 1 erkek 2 kadın şahit borçlar hukukunda geçiyor. Mehir konusu olduğundan dolayı bu nikah akdi için de mi bu şekilde şahitler söz konusu? Yani 2 kadın şahit ile nikah geçerli olabilir mi?
Cevap:
Şahitliğin nisapları konusunda icma var; buna aykırı davranmak ve yorum yapmak için bir zaruret de yok.
(Müslüman bayanın Müslüman olmayan erkekle evlenmesinin dinimizce yasak olması ile ilgili olarak şu bağlantıya ve ayrıca şu bağlantıya bakınız. -Site editörü-)
Soru:
Uzun okumayı sevdiği için namazlarımda, Mushafı uygun bir yere koyup yüzünden okusam caiz olur mu?
Cevap:
Şâfiî ve Hanbelî mezheplerine göre farz olsun nafile olsun namazlarda kıraati (Kur'an okumayı) Mushaf'a veya okunacak sure ve âyetlerin yazılı olduğu bir yere bakarak yapmak caizdir.
Mâlikîlere göre farz namazlarda Mushaf ve kâğıt gibi bir yerden okumak mekruh, nafile namazların baş tarafında okumak ise caizdir.
Ebû Hanîfe'ye göre Mushaf'a bakarak okumak namazı bozar.
Ebu Yusuf ve Muhammed'e göre Ehl-i kitab'a benzemek kastı varsa mekruhtur.
Mezhepler arasındaki bu farklı görüşlerin gerekçeleri şöyledir:
Caiz diyenler, ashab ve tabiun zamanında böyle uygulamaların bulunduğuna dayanmışlardır.
Caiz değil diyenler ise "namazda bir başka şeyle fazlaca meşgul olma"nın namazı bozacağı kuralını uygulamışlardır.
Buna göre fazla meşgul olmadan okuyacak şekilde tedbir alınır, ona göre okunacak kısım uygun yere yeleştirilir veya yansıtılırsa namazda böyle bir yere bakarak okumak caiz olur.
(Aynı konuda farklı birinin sorusu:)
Soru:
Ben 4-5 gündür namaz kılmaya çalışıyorum ama dualar daha ezberimde değil, ayrıca yanlış olmasın diye kelimesi kelimesine okumak lazım, bu yüzden hep kitaba bakarak kılıyordum, ama bu namazı bozarmış, şimdi ben ne yapacağım, böyle alıştırmak için kabul olmayacağını bile bile öğrenmek için kılmalı mıyım, yoksa tam olarak ezberleyince mi kılmalıyım.
Cevap:
Öğreninceye kadar kitaba bakarak okuyabilirsin ve bu bakma fiili namazını bozmaz. Kesin olarak namazına devam et, "önce tam olarak okuyayım, sonra kılarım" deme.
Soru:
A şahsı eşi ve çocuklarıyla Ankara'da yaşamaktadır. İşi de esasen oradadır. Fakat arasıra bir günlüğüne ya da iki üç günlüğüne İstanbul'a ve İzmir'e gelip dönmektedir. İstanbul'da ve İzmir'de de kendisine ait birer ev vardır. Bu üç şehirde de evinin olması üç şehirde de mukim olması anlamına mı gelir?
Cevap:
Bu evlerde eşleri bulunmadıkça yalnızca evin olması orayı asıl vatan haline getirmez.
Soru:
A şahsı eşi ve çocuklarıyla Ankara'da yaşamaktadır. İşi de esasen oradadır. Antalya'da da bir yazlık evi bulunmaktadır. Bu eve 15 günden az (hanımıyla birlikte) gittiği zaman seferi midir, mukim midir?
Cevap:
Yazın onbeş günden az veya fazla kalınan yazlık ev, orada devamlı oturma, maişetini kazanma ve yaşama niyeti bulunmadıkça asıl vatan olmaz.
Soru:
İnternet sitelerinde araştırdım. Erkekler için sakal, bıyık, saç, koltuk altı ve makat bölgesi vb. hariç diğer bölgelerin traş edilip edilmeyeceğine dair farklı görüşler gördüm. Dübür bölgesi için kimisi traş edilebilir, kimisi traş edilemez diye belirtiyor.
1. Dübür bölgesi traş edilebilir mi.
2. Makat bölgesi traşı hangi bölgeleri kapsıyor, tam olarak.
3. Affınıza sığınarak popo bölgesini traş etmenini hükmü.
Cevap:
Dışkının çıktığı delik ile onun yumurtalara kadar ön kısmı ve yarığın bittiği yere kadar arka kısmı tıraş edilecek ki, pislik bulaşmasın, temizlik kolay olsun ve koku olmasın. Bu tıraşı yapmak sünnettir.
Soru:
Erkeklerin göğüs kılını kesmesi caiz olur mu? Çok fazla dökülüyor. Yatak ve çamaşırlarım rahatsız edecek kadar kirli gözüküyor.
Cevap:
Bu sebeple kesmek caiz olur.
Soru:
Kadınların kol ve bacak kıllarını ağda ile almalarının hükmü.
Cevap:
Bu kıllar ağda veya başka bir şey ile yok edilebilir.
Soru:
Ben bir Hristiyan kızla evlenmek istiyorum. Dinen herhangi bir engelin olup olmadığını öğrenmek istiyorum. Ve herhangi bir engel yoksa o zaman doğacak olan çocuk hangi dine göre yetiştirilecek. Buna nasıl karar vereceğiz. Şimdiden kıymetli dakikalarınızı ayırdığınız için teşekkürler. Hayırlı çalışmalar.
Cevap:
Hristiyan bir kızla evlenmeniz caizdir. Doğacak çocuk babaya tabi olarak müslüman sayılır ve müslüman olarak eğitilip yetiştirilmesi gerekir. Yürürlükteki kanunlar buna uymayan, mesela çocuğun hristiyan da olmasına yolu açık bırakan bir madde içeriyorsa ya başta kadınla anlaşmak gerekir veya evlenmekten vazgeçmek icab eder.
(Müslüman bayanın Müslüman olmayan erkekle evlenmesinin dinimizce yasak olması ile ilgili olarak şu bağlantıya ve ayrıca şu bağlantıya bakınız. -Site editörü-)
Soru:
Babannemin bankada ylllardır faizde tuttuğu belli bir parası var, bu para miras kaldığında devlet paranın yarısına yakınına el koyuyor. El koyduğu para faizli olan paradan sayılır mı, yoksa kalan paradan mı faizli kısmı atmamız gerekir.
Cevap:
Devletin el koyduğu kısmı faizden mahsup edersiniz, ana para sizindir, yine de faiz kalırsa bunu yoksullara verirsiniz.
İstihare rüya değil, duadır. Rüyada görülen önemli değildir. Kaderimizi bilmeyiz ve biz iyi olsun diye dua ederiz; bu dua da kaderin bir parçası -olacağın ezelde konmuş ve bizim irademize bırakılmış şartı- olabilir.
Kefir, sarhoş eden alkollü içkilerden değildir. Bir içeceğin -sarhoşluk vermesi sebebiyle- haram olabilmesi için, bir insanın bir defada, normal olarak içebileceği azami miktarı içildiğinde insanı sarhoş etmesi gerekir. Kefirde böyle bir etki yoktur ve içilmesi caizdir.
Kefirin birçok faydasından bahsediliyor, zararından söz edeni duymadım. Kefir sütün fermantasyonu yoluyla elde ediliyor ve hiçbir yerde, hiçbir zaman sarhoş eden bir içki olarak kullanılmamıştır. İslam'da yasak olan içki -içilebilir ölçüdeki- çoğu sarhoş eden içkidir. Kefirde böyle bir özellik olmadığına göre içilmesinde de din yönünden bir sakınca yoktur.