85/Buruc,1: Vessemâi zâtil burûc (burûci). Burçlara sahip semaya andolsun.
- Burç ne demek açar mısınız?
- Bu ayet burçların varlığını kanıtlamıyor mu?
- “Burçlar sahibi semaya yemin olsun.” mealindeki ayette burçlardan söz edilmektedir. Ayette yer alan “Burûc” kelimesi “Burc”un çoğuludur. Bu kelime, aslında görünen şey demektir. Daha sonra bakanların gözüne çarpacak şekilde görünen yüksek köşk manasında kullanılmıştır.
- Kur’an’ın şu ayetlerinde de burçlardan söz edilmiştir:
“Andolsun biz, gökte burçları yarattık. Ve onu bakanlar (ibret alanlar) için süsledik.” (Hicr, 15/16)
“Gökte burçlar yaratan ve orada bir kandil (Güneş) ve nurlu bir ay yapan Allah’ın şanı ne yücedir!” (Furkan, 25/61)
- Burçlar ifadesini; büyük yıldızlar, yıldız kümeleri, köşkler, ayın menzilleri, göğün kapıları manasına geldiğini söyleyenler olmakla beraber, daha çok yaygın olan görüşe göre bunlar (Koç, Öküz, İkizler, Yengeç, Aslan, Başak, Terazi, Akrep, Yay, Oğlak, Kova, Balık olarak) bilinen on iki burçtur. Gökte bu on iki burcun bulunduğu bölgeye “mıtıkatu’l-burûc” (Burçlar mıntıkası) adı verilir. (bk. Taberi, Zemahşeri, Razi, Beydavî, Kurtubî, İbn Kesir, ilgili ayetlerin tefsiri)
- Aslında her bir burç, gökteki birbirine yakın yıldızların meydana getirdiği bir kale, bir köşk görünümünde olup, güneşin yörüngesinde dönerken (güneş takvimine göre) yılda bir ay semtinde yer aldığı bir semavi bölgedir. Bu semtteki yıldızların oluşturduğu farklı şekiller itibariyle insanlar tarafından bazı bitki ve bazı hayvanlara benzetilerek bilinen adlarla anılmaya başlamıştır. (İbn Aşur, ilgili ayetlerin tefsiri)
- Kuvvetli ihtimalle, soruda bu konunun astronomi biliminden ziyade, astroloji çerçevesinde değerlendirilmesi arzu edilmektedir. Bu sebeple biz de bu çerçevede birkaç söz söyleyeceğiz:
a) Kâinatta Allah’tan başka hakiki bir müessir olmadığı hususu, İslam alimlerinin ittifakla kabul ettiği bir hakikattir. Bu açıdan bakıldığı zaman, burçların insanların hayatına tesir ettiğini düşünmek bu akideye taban taban zıttır.
b) Burçları insanların hayatını şekillendiren birer aktif unsur olduğunu düşünmek akıl ve mantık ile de bağdaşmaz. Çünkü, milyarlarca insanlarda yüz binlercesi aynı burçta doğmuş olabilirler. Ve bu insanların hepsinin aynı hayat çizgisini takip ettiklerini söylemek imkânsızdır.
c) Abdullah b. Mesud anlatıyor:
Resulullah (asm) ile birlikte olduğumuz Hudeybiye gününün gecesinde şiddetli bir yağmur yağdırıldı / yağdı. Resulullah (asm) sabahladığında; “Rabinizin ne dediğini bilir misiniz?” diye sordu. Onlar / sahabeler: “Allah ve Resulü bilir.” dediler. O, bu soruyu üç defa tekrarladı, onlar da yanı cevabı verdiler. (sonra) şöyle dedi:
“Rabbiniz buyurdu ki: Şüphesiz, ‘Bize filanca yıldız tarafından yağmur yağdırıldı.’ diyen kimse, beni inkâr etmiş ve yıldıza iman etmiştir. Buna karşılık ‘Şüphesiz Allah bizi suladı.’ diyen kimse ise bana iman etmiş ve yıldızları inkâr etmiştir.”
Taberani’nin rivayet ettiği bu hadisin senedi alimlerin büyük çoğunluğuna göre sahihtir. (bk. Memau’z-Zevaid, 8/114/h. no:13272)
- Bu hadisin manası şudur:
Kim Allah’tan başka herhangi şeye hakiki tesiri verirse, o kimse gerçekte Allah’a iman etmemiştir. Çünkü, hakiki iman, tevhidi emreder. Tevhid ise, Allah’ın her şeyin yegâne yaratıcısı, idarecisi, yöneticisi olduğunu emreder. Yağmurun yıldızların tesiriyle olduğunu söylemek, Allah’ın birliği vasfına aykırıdır.
- İşte aynen bunun gibi, herhangi bir şeyde burçların gerçek tesiri olduğuna inanmak hakiki imanla örtüşmemektedir. Vesselam...
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder