Tevekkül, esbabı bütün bütün reddetmek değildir. Belki, esbabı, dest-i kudretin perdesi bilip riayet ederek; esbaba teşebbüs ise, bir nevi dua-yı fiilî telâkki ederek, müsebbebatı yalnız Cenâb-ı Haktan istemek ve neticeleri Ondan bilmek ve Ona minnettar olmaktan ibarettir.
| Sözler, 23.Söz, 3. Nokta
Tevekkül Nasıl Yapılmalıdır?
Rabbimiz, Kur’an-ı Kerim‘de ayetleriyle ve Peygamber Efendimiz Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem de hadis-i şerifleriyle bize tevekkül nasıl yapılmalıdır bildiriyorlar;
Ey Resulüm! Sen müminlerin içinde olup da onlara namaz kıldıracak olursan, onlardan bir kısmı sana tâbi olarak namaza dursun ve silahlarını yanlarına alsınlar. Bunlar secdeye vardıklarında, diğer kısım arkanızda beklesinler. Sonra o namaz kılmamış olan diğer kısım gelsin, sana tâbi olarak namaz kılsınlar, hem ihtiyatlı bulunsun ve silahlarını da yanlarına alsınlar. Kâfirler sizi silahsız ve teçhizatsız vaziyette iken kıstırıp, birden baskın yaparak işinizi bitirmek isterler. Eğer yağmur sebebiyle zahmet çekerseniz yahut hasta düşmüş iseniz, silahlarınızı bırakmanızda bir mahzur yoktur. Bununla beraber yine de tedbiri elden bırakmayın. Muhakkak ki Allah kâfirler için, zelil ve perişan eden bir azap hazırlamıştır.
| Nisa Suresi / 102. Ayet Meali
Açıkça anlaşıldığı gibi Allahu Teala, her zaman tedbiri alıp öyle tevekkül etmemizi istiyor. Başka bir ayet-i kerimede Rabbimiz, Yakub aleyhisselam’ın evlatlarına olan nasihatini bizlere şöyle bildiriyor;
Ve “Evlatlarım!” diye ilave etti : “Şehre aynı kapıdan değil de, ayrı ayrı kapılardan girin.Gerçi ben ne yapsam, Allah’tan gelecek takdiri önleyemem.Zira hüküm yetkisi, yalnız Allah’ındır. Onun içindir ki ben ancak O’na dayanır, O’na güvenirim.Tevekkül edenler de yalnız O’na dayanıp güvenmelidirler.”
| Yusuf Suresi / 67. Ayet Meali
Başka bir ayette ise Allahu Teala buyuruyor ki;
Zulme mâruz kaldıktan sonra Allah uğrunda hicret edenleri, elbette dünyada güzel bir yere yerleştiririz. Âhiret mükâfatı ise daha büyüktür. Bunu bir bilselerdi! O muhacirler hak yolda sabreder ve yalnız Rab’lerine dayanıp güvenirler.
| Nahl Suresi / 41-42. Ayet Meali
Tedbir almak Allah’a güvenmeye engel değildir. Allah sebepleri yaratmıştır ve bizlerden o sebeplere başvurup sonra O’na dayanıp güvenmemizi, sonuç ne olursa olsun her şeyin Allah’ın takdiri ile olduğunu bilmemizi ister. Bir hadis-i şerifte Peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhissalatu vesselam şöyle buyurmuştur;
Kuvvetli mü’min Allah katında zayıf mü’minden daha hayırlı ve sevimlidir. Ama her ikisinde de hayır vardır. Sana fayda verecek şeye çaba göster. Allah’tan yardım dile ve acizlik gösterme. Sakın ola, “Keşke şöyle yapsaydım şöyle olurdu!” deme. Çünkü ‘keşke’ sözü şeytanın ameline kapı aralar.
| Müslim, Kader, 64
Bir başka hadis-i şerifte sahabe efendilerimizden Avf b. Malik radıyallahu anh şöyle rivayet etmiştir;
Rasulullah aleyhissalatu vesselam, davalı iki kişi arasında hüküm verdi. Aleyhinde hüküm verilen kişi dönüp giderken,
“Allah bize yeter, O ne güzel vekildir” dedi.
Bunun üzerine Rasulullah aleyhissalatu vesselam buyurdu ki :
“Allah Teala ihmalkar davrananları kınar. Üzerinize düşen, akıllıca hareket etmektir. Ancak buna rağmen bir işte başarılı olamadığın zaman, ‘Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!’ demelisin.”
| Ebu Davud, Akzıye, 29; Süyuti, el-Camiu’s-Sagir, nr. 1940
Başka bir hadis-i şerifte ise;
Bir sahabe,
“Ey Allah’ın Resulü! Devemi bağlayıp da mı tevekkül edeyim, yoksa salıverip de mi tevekkül edeyim?”
diye sordu. Rasulullah aleyhissalatu vesselam da ;
“Deveni bağla öyle tevekkül et!” buyurdu.
| Tirmizi, Sıfatü’l-Kıyamet, 60; Beyhaki, Şuabü’l-İman, nr. 1210
Tevekkülün Önemi
Tevekkül etmenin bizler için en büyük önemi Allah’ın rızasını, sevgisini ve yardımını kazanmamızdır.
Allah’ın rahmeti sayesinde sen onlara karşı yumuşak davrandın. Eğer kaba, katı yürekli olsaydın, onlar senin etrafından dağılıp giderlerdi. Artık sen onları affet. Onlar için Allah’tan bağışlama dile. İş konusunda onlarla müşavere et. Bir kere de karar verip azmettin mi, artık Allah’a tevekkül et, (ona dayanıp güven). Şüphesiz Allah, tevekkül edenleri sever. Allah size yardım ederse, sizi yenecek yoktur. Eğer sizi yardımsız bırakırsa, ondan sonra size kim yardım edebilir? Mü’minler, ancak Allah’a tevekkül etsinler.
| Al-i İmran Suresi / 159-160. Ayet Meali
Onlar öyle kimselerdir ki, halk kendilerine, “İnsanlar size karşı ordu toplamışlar, onlardan korkun” dediklerinde, bu söz onların imanını artırdı ve “Allah bize yeter, O ne güzel vekildir!” dediler. Bundan dolayı Allah’tan bir nimet ve lütufla kendilerine hiçbir fenalık dokunmadan geri döndüler ve Allah’ın rızasına uydular. Allah, büyük lütuf sahibidir.
| Al-i İmran Suresi / 173-174. Ayet Meali
Mü’minler ancak o kimselerdir ki; Allah anıldığı zaman kalpleri ürperir. O’nun âyetleri kendilerine okunduğu zaman (bu) onların imanlarını artırır. Onlar sadece Rablerine tevekkül ederler.
| Enfal Suresi / 2. Ayet Meali
Onu beklemediği yerden rızıklandırır. Kim Allah’a tevekkül ederse, O kendisine yeter. Şüphesiz Allah, emrini yerine getirendir. Allah, her şeye bir ölçü koymuştur.
| Talak Suresi / 3. Ayet Meali
Allahu Teala, ayetlerinde mü’minlere, kendisine dayanıp güvenene yardım edeceğini bildiriyor. Her şeye gücü yeten ve “Ol” dediğinde “Olduran” Rabbimize dayanıp güvenmenin huzuru ve verdiği manevi güven bize tevekkülün çok önemli olduğunu gösteriyor. Bediüzzaman Said Nursi Hazretleri bu konuyu şöyle açıklamıştır :
İman hem nurdur, hem kuvvettir. Evet, hakikî imanı elde eden adam, kâinata meydan okuyabilir ve imanın kuvvetine göre, hâdisâtın tazyikatından kurtulabilir. “ Tevekkeltü alâllah” der, sefine-i hayatta kemâl-i emniyetle, hâdisâtın dağlarvâri dalgaları içinde seyran eder. Bütün ağırlıklarını Kadîr-i Mutlakın yed-i kudretine emanet eder, rahatla dünyadan geçer, berzahta istirahat eder. Sonra, saadet-i ebediyeye girmek için Cennete uçabilir. Yoksa, tevekkül etmezse, dünyanın ağırlıkları, uçmasına değil, belki esfel-i sâfilîne çeker. Demek, iman tevhidi, tevhid teslimi, teslim tevekkülü, tevekkül saadet-i dâreyni (dünya ve ahiret mutluluğunu) iktiza eder.
| Sözler, 23.Söz, 3. Nokta
Tevekkül Etmek ile Çalışmak Birbirine Zıt Mıdır?
Çalışıp çabalamadan yan gelip yatan, sonra da “Biz mütevekkil kimseleriz” diye caka satan kimseleri Hz.Ömer radıyallahu anh,
Siz Allah’a değil, başkalarının malına güvenen kimselersiniz. Mütevekkil; toprağa tohumu attıktan sonra Allah’a güvenen insandır.
diye azarlamıştı. (İbn Recep el-Hanbeli, Camiu’l-ulum ve’l-hikem)
Kur’an-ı Kerim, hadis-i şerifler ve Hz.Ömer radıyallahu anh’ın bu sözlerinden anlaşılıyor ki, mütevekkil insanlar işiyle uğraşan, ailesinin rızkını kazanmaya gayret edenlerdir. Allah’a güvendiğini göstermenin en iyi yolu; çiftiyle, çubuğuyla, sanatıyla, ticaretiyle meşgul olmak, kimseye el açmamak ve kimseden bir şey beklememektir. Sebeplere başvurup fiili duamızı yaparak sonuçlarını Allah’tan beklemek ve sonuç ne olursa olsun Allah’ın takdir ettiğine güvenmek, gerçek anlamda tevekkül etmektir. Rabbimiz, rızkımız için çalışmamız gerektiğini bir ayetinde şöyle bildiriyor;
Namaz kılınınca artık yeryüzüne dağılın ve Allah’ın lütfundan nasibinizi arayın. Allah’ı çok zikredin ki kurtuluşa eresiniz.
| Cum’a Suresi / 10. Ayet Meali
Öyle ise mü’min kişi, tembellik ile tevekkülü karıştırmamalıdır. Ders çalışmadan yüksek not almayı istemek, helal yoldan para kazanmaya çalışmadan rızkın gelmesini beklemek, tedavi olmadan şifa bulmayı düşünmek tevekküle zıttır.
Kaynaklar :
| Fazıl İlahi, Rızkı Artıran Etkenler, Polen Yayınları, 2006
| M. Yaşar Kandemir, Peygamberimin Sevdiği Müslüman, Zafer Yayınları, 2010
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder