"Fethu'l-Bari" (Sahih-i Buhari Şerhi)
3. BÖLÜM İLİM
20. Öğrenen Ve Öğreten Kişinin Fazileti
79- Ebû Musa (radıyallahu anh), Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in şöyle buyurduğunu söylemiştir:
"Allah'ın benim aracılığımla gönderdiği hidayet ve ilim, bol yağmura benzer.
Bu yağmur bazen toprağın öyle bir kısmına isabet eder ki bu kısım bereketlidir, suyu kabul eder, çayır ile bol ot yetiştirir. Bir kısmı da bir kayalık gibi olur, suyu üstünde tutar da Allah insanları onunla faydalandırır. Bu sudan hem içerler hem de hayvanlarını sularlar, ekin ekerler.
Diğer bir kısmı ise düz ve kaypaktır. Ne suyu tutar, ne çayır bitirir.
Allah'ın dinini anlayıp da Allah'ın benim aracılığımla gönderdiğinden yararlanan, bunu öğrenen ve öğreten kimse ile bunu duyduğu vakit kibrinden kafasını kaldırmayan ve Allah'ın benim aracılığımla gönderdiği hidayeti kabul etmeyen kişinin örneği işte budur".
Açıklama
Hadisin aslında geçen "hüdâ" kelimesi, elde edilmek istenen şeye ulaştıran kılavuz anlamına gelir. Burada kasdedilen ilim, şer'î delilleri bilmektir.
Kurtubî ve diğer hadis yorumcuları şöyle demiştir: Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kendisi aracılığı ile gönderilen dini, ihtiyaç duydukları sırada insanlara gelen bol yağmura benzetmiştir. Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in peygamber olarak gönderilmesinden önce insanlar bu durumda idi. Yağmur ölü bölgeleri dirilttiği gibi dinî ilimler de ölü kalpleri diriltir. Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) kendisini dinleyenleri, yağmurun isabet ettiği farklı toprak parçalarına benzetmiştir. Onu dinleyenlerin bir kısmı âlim, amel eden ve insanlara öğretendir. Bu kişi; suyu kabul eden böylece kendisine yararı olan, bitki bitiren ve böylece başkasına yararı olan bereketli toprak parçasına benzer. Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)i dinleyenlerden bir kısmı da ilmi toplar, zamanının tümünü ilme harcar ancak nafileleri yerine getirmez, yahut topladığı bilgileri tam olarak kavramaz. Bununla birlikte bu ilmi başkalarına aktarır. İşte bu kişi suyu üzerinde tutan ve bu sayede insanlara yarar sağlayan toprak parçasına benzer. Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem)'in "Benim sözümü işiten ve işittiği gibi başkasına aktaran kişinin Allah yüzünü nurlandırsın" sözü ile işaret ettiği kişi budur. Bazı insanlar da vardır ki ilmi işitirler ancak bunu öğrenemezler, bununla amel etmezler ve başkalarına da aktarmazlar. Bunlar suyu kabul etmeyen veya suyu başkasının kullanamayacağı şekilde bozan düz ve kaypak toprak parçasına benzerler. Hz. Peygamber (Sallallahü Aleyhi ve Sellem) bu benzetmede, insanların kendilerinden yararlanılması konusunda ortak olan övülen ilk iki insan tipini bir arada zikretmiş, insanlara yarar sağlamayan ve yerilen üçüncü insan tipini ise ayrı olarak zikretmiştir.
Tîbî şöyle demiştir: Hadiste zikredilmeyen iki kısım daha vardır:
1. Kendisi ilimden yararlanmakla birlikte bunu başkalarına öğretmeyen,
2. Kendisi ilimden yararlanmamakla birlikte bunu başkalarına öğreten.
Ben (İbn Hacer) derim ki bunların ilki, Hz. Peygamber'in zikrettiği ikinci gruba girer. Çünkü farklı derecelerde olsa da neticede kendisinden bir yarar sağlanmaktadır. Yerin bitirdikleri de böyledir, bunlardan bir kısmı insanlara yarar sağlarken diğer bir kısmı kuruyup çer çöp olmaktadır. İkincisine gelince, şayet farzları yapan, nafileleri ihmal eden bir kimse ise ikinci gruba girer. Farzları da terk ederse bu fasıktır, bundan ilim alınması caiz değildir. Bu kişinin "kibrinden kafasını kaldırmayan" kişiler grubuna girmesi mümkündür.
Sallallahu ve sellem ve ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Ve’l hamdüli’llahi rabbi’l âlemin.
Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah-u Teala’dandır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH azze ve celle BİLİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder