4 Nisan 2018 Çarşamba

MEVLA TEALA'DAN BİR ULTİMATOM!!


“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Bismillahirrahmanirrahim

"Emrolunduğun gibi dosdoğru ol!.." (Hud 112)


Dosdoğru olmak, Allah'ın cc emrettiği şekilde istikamette olabilmek ve kalabilmek gerçekten çok zor.Bu ayeti kerime nazil olunca Efendimiz sas ,"Hud suresi beni ihtiyarlattı" buyurmuştur. Mübarek saç ve sakalında o güne kadar bir tane bile beyaz tel yokken, bu ayet-i kerime nazil olduktan sonra emrin ağırlığı ve zorluğu sebebiyle saçında ve sakalında beyazlar görülmeye başlamıştır.

Biliyoruz ki Efendimiz'in sas ahlakı Kur'an'dı.Yani Kur'an ne emrediyorsa Onun hayatında var, neden nehyediyorsa Onun hayatında zerre kadar yoktu. Dolayısıyla eğer Kur'an'ı Kerim "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" buyurduysa, hiç şüphe yok ki Efendimiz sas öyleydi. Nitekim Rabbimiz cc bir ayet-i kerimesinde: "(Ey Habibim! Sen) Dosdoğru bir yol üzerindesin!" (Yasin,4) buyurmuştur.

Peki böyle olmasına rağmen Mevla'nın bu hitabı O'nu neden ihtiyarlatmıştı?..

Efendimiz'e sas "Beni ihtiyarlattı" dedirtecek kadar zor gelen şey,aslında ayetteki istikamet emrinin Kendisiyle olan kısmından ziyade, ümmetiyle yani bizimle alakalı olan kısımdır.Çünkü Hud Suresi'ndeki ayet-i kerime şöyle devam etmektedir: "...Seninle beraber bulunan ve tövbe etmiş olanlar da dosdoğru olsunlar..."

Dünya ve ahiret saadetinin reçetesini bizlere sunan Kur'an-ı Kerim öyle bir kitaptır ki, alime söyler cahile öğretir...Havasa anlatır avama dinletir...Geçmişten bahseder ,geleceğe işaret eder.. Habibine söyler ümmetine emreder..İşte Mevla Teala bu ayet-i kerimede de Habibine söylüyor,ümmetine yani bize emrediyor.

Buna rağmen bu ayetteki emrin ağırlığı Efendimizin sas mübarek sakalını ağartmışken,acaba emrin muhatabı olan bizleri ne derece etkiledi?

Ayet-i kerimeye dikkat edersek Rabbimiz cc sadece ; "dosdoğru ol" buyurmuyor da, "Emrolunduğun gibi dosdoğru ol" buyuruyor. Yani hiç kimse kendi aklına,anlayışına ve kendi ölçülerine göre değil,emrolunduğu gibi dosdoğru olmalı. Çünkü iyi-kötü,güzel-çirkin, doğru ve yanlış gibi kavramlar kişiden kişiye ,toplumdan topluma değişebilir. İnsan yaşadığı beldenin örf ve anenesinin, okuduğu okulun veya görüştüğü çevrenin etkisi altında kalarak doğru olana yanlış ,faydalı olana zararlı ve haklıya haksız diyebilir.

Bir batılıya göre ,hatta bizim ülkemizde de modern yaşayan! kesimde de çok normal kabul edilen namus kavramı,kadın-erkek ilişkileri ,içki içmek,uyuşturucu kullanmak, bir takım entrikalarla başkalarının mallarını çalıp gasp etmek çok normal gelmektedir.Çünkü şeytan yapılan çirkin işleri süsler ve öyle bir pencere açar ki, o pencereden bakan insan yaptığı tüm melanetleri (büyük kötülük, lanetlenecek iş veya davranış) meziyet zanneder,güzel görür.Nitekim Rabbimiz cc bir ayet-i kerimede: "Şeytan onlara yaptıklarını süslü göstermiş ve onları doğru yoldan alıkoymuştur.Bunun için onlar doğru yolu bulamıyorlar." (Neml,24) buyurmuştur.

En berbat kişi dahi doğru yolda olduğunu iddia edebilir.Fakat asıl doğru vahyin bildirdiği,Rabbimizin cc emrettiğidir.Allah-u Teala ne buyurmuş ne emretmişse doğru odur.Her işimizde Allah'ın cc kitabına göre hareket etmeliyiz. Efendimiz sas bizlere örnek olarak gönderilmiştir.Her konuda olduğu gibi "doğruluk" konusundaki örneğimiz de Odur.Batıl yolların, yanlış fikir ve akımların her zamankinden çok daha fazla olduğu günümüzde sırat-ı müstakimden ayrılmadan ,sapmadan,sapıtmadan cennet yolunda yürüyebilmek için mutlaka Efendimiz'in sav yolunu takip etmek lazımdır.Zira O,dosdoğru yol üzeredir.Rabbimiz cc bir ayet-i kerimede: "..Muhakkak ki Sen dosdoğru bir yol üzeresin." (Zuhruf,43) buyurmuştur.

Onun nurlu yolunda yalanın,aldatma ve hıyanetin zerresi dahi yoktur.Ömrü hayatında şaka dahi olsa bir kere bile yalan söylediği vaki değildi.Onun şakaları dahi gerçeğe muvafıktı.

Günümüzde "beyaz yalan veya masum yalanlar" altında söylenen nice gerçek dışı sözlere şahit oluyoruz.Halbuki her yalan çirkindir ve aldatmadır.

Bir keresinde Efendimiz'in sav huzurunda, bir hanım çocuğuna seslendi: "evladım buraya gel sana birşey vereceğim." 
Bunun üzerine Efendimiz sav sordu:"ona ne vereceksin?"
"hurma vereceğim Ya Resulellah."
"şayet onu aldatıp birşey vermeyecek olsaydın,bu söz amel defterine yalan olarak yazılacaktı..."

Ne ibretlik bir hadise...Kişinin çocuğuna söylediği basit bir sözde bile yalana, yanlışa asla rıza göstermeyen dosdoğru bir peygamber..

Doğruluk İslam'ın özüdür.Bu sebepten bir Müslüman'ın en önemli vasfı doğruluk olmalıdır.Zira bir Müslümanı münafıktan ayıran yegane özellik doğruluk değil midir?

İstikamet üzere olmak;Allah'tan cc başka hiçbir kuvvete boyun eğmemektir.Şan-şöhret,makam-mevki,para-pul gibi bir takım dünyevi menfaatler uğruna safını terk etmemektir.Bu yolda ilerlerken kınayıcının kınamasından korkmamak , "acaba birileri ne der?" endişesi taşımamaktır.Her türlü baskı,tehdit veya zorlamalara rağmen eğilmeden,bükülmeden,kıvırmadan,dimdik bir duruş sergilemektir.

Rabbimiz cc hepimize bu yolda devam, sebat, istikamet ihsan eylesin.AMİN.

"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"


Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

Hiç yorum yok: