19 Temmuz 2023 Çarşamba

***MUHARREM AYI'NIN ÖZELLİĞİ VE ÂŞÛRÂ ORUCU

“Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Bismillahirrahmanirrahim

Yüce Allah buyuruyor:

Kuşkusuz gökleri ve yeri yarattığı günden beri Allah'ın yazısına (takdirine) göre, Allah katında ayların sayısı on ikidir. Onlardan dördü (Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Receb) haram (saygın) aylardır. İşte dosdoğru din (hesap) budur. (Tevbe, 36)

Ayların adları ve yılbaşıları farklı da olsa, takvimlerin hepsinde ayların sayısı on ikidir. Ancak Allah katında geçerli olanı, içlerinde “haram (saygın) aylar” denilen Zilkâde, Zilhicce, Muharrem ve Receb aylarının bulunduğu kamerî aylardır.Çünkü Allah (c.c.) hac ve oruç gibi farz kıldığı temel ibâdetlerin vaktini kamerî aylara göre belirlediği gibi Kadir gibi mübarek geceleri de kamerî aylara göre düzenlemiş ve dosdoğru olan din (hesap ve yol) budur buyurmuştur.

Muharrem, kamerî ayların birincisi, müslümanların yılbaşısı ve dört saygın aydan biri olduğu için bu ayda günahlardan daha fazla sakınalım, hayırlarımızı ve ibâdetlerimizi çoğaltalım.

Peygamberimiz (
sallallahu aleyhi ve sellem) buyuruyor:

Ramazan'dan sonra en faziletli oruç, Allah'ın ayı olan Muharrem orucudur. (Müslim-Tirmizî)

Kâbe'ye “Beytullah” (Allah'ın evi) denildiği gibi Muharrem ayına da “Şehrullah” (Allah'ın ayı) denildiğinden, Peygamberimiz (
sallallahu aleyhi ve sellem): “Ramazan'dan sonra en faziletli oruç, Allah'ın ayı olan Muharrem orucudur” buyurarak, ümmetine bu ayda oruç tutmalarını tavsiye ediyor.

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e âşûrâ günü tutulan orucun fazileti soruldu:

“Geçmiş bir yılın günahlarına kefâret olur”
buyurdu. (Müslim-Tirmizî-Ebû Dâvûd-İbni Mâce)

Ramazan orucu farz olmadan önce, âşûrâ günü oruç tutmak farzdı.

Ramazan orucu farz olunca, âşûrâ orucunun farziyeti kaldırıldı. Ancak en yetkili ağızdan o gün oruç tutmanın “Geçmiş bir yılın (küçük) günahlarına kefaret olacağı bildirildi”. 

Resulullah (sallallahu aleyhi ve sellem) buyurdular ki: "aşura orucunun önceki yılın günahlarına kefaret olacağını Allah(ın rahmetin)`den umarım."(Müslim)
HadisNo:3149 
  
Âşûrâ günü Arap dilinde “aşere” on ve “âşûrâ” onuncu demektir. Bu nedenle muharrem ayının onuncu gününe “âşûrâ günü” yani onuncu gün denir.

Âşûrâ Günü Oruçu(Nun Hükmü) Babı
107- Bize EbûÂsim,Umer ibnu Muhammed'den; o da Sâlim'-den; o da babası İbn Umer'den tahdîs etti. İbn Umer (Ra): Peygam­ber (
sallallahu aleyhi ve sellem): "Âşûrâ günü, insan isterse oruç tutar" buyurdu demiştir.
*Musannif Buhârî başlıktan sonra evvelâ âşûrâ orucunun vâcib olmadığına de­lâlet edici haberleri getirmekle işe başladı. Sonra da bu orucun tutulmasını rağbetlendirmeye delâlet edici haberleri getirdi... (İbn Hacer).

108-.......ez-Zuhrî şöyle dedi: Bana Urveibnu'z-Zubeyr haber verdi ki, Âişe (Ranha) şöyle demiştir: 
Rasûlullah (
sallallahu aleyhi ve sellem) âşûrâ günü orucu­nun tutulmasını emretmiş idi. Ramazân orucu farz kılınınca isteyen âşûrâ orucunu tuttu, isteyen tutmadı.

109-.......Âişe 
(Ranha)şöyle demiştir: Câhiliyet devrinde Kureyş âşû­râ günü oruç tutar idi. (Hicretten evvel) Rasûlullah da âşûrâ orucu tutardı. Medine'ye geldiği zaman da (mu'tâdı üzere) bu orucu tuttu ve sahâbîlerine de bu orucu tutmalarını emretti. (İkinci sene) ramazân orucu farz kılınınca âşûrâ günü orucunu terketti. Artık isteyen bu orucu tuttu, dileyen de onu terketti.

110-.......Humeyd ibnu Abdirrahmân, Ebû Sufyân'ın oğlu Muâviye'den işitti ki, Muâviye (Ra) hacc ettiği (44. hicret) yılında âşûrâ günü Peygamberin minberi üzerinde yaptığı hutbede şöyle diyordu: Ey Medine ahâlîsi! Âlimleriniz nerede? (Biliniz ki) ben Rasûlullah(
sallallahu aleyhi ve sellem)'tan şöyle buyururken işittim: "Bu gün âşûrâ günüdür., Âşûrâ günü oruç tutmak sizlere farz kılınmamıştır. Hâlbuki ben oruçluyum. Dileyen oruç tutsun; dileyen de iftar etsin" 
*Muâviye'nin bu hutbeyi bu suretle Medîne âlimlerine meydan okurcasına îrâd etmesine kendisini sevkeden sebeb, görünüşe göre âşûrâ orucu hakkında vâcib, haram, mekruh olmak üzere ihtilâf edildiğini işitmiş ve mübâh ve müstehâb ol­duğunu bildirmek istemişe benziyor (Nevevî).
111-.......İbnu Abbâs (Ra) şöyle demiştir: Peygamber (
sallallahu aleyhi ve sellem) Medi­ne'ye geldiğinde Yahûdîler'in âşûrâ günü oruç tuttuklarını gördü de:

— "Bu ne orucudur? diye sordu. Yahudiler:

— Bu gün iyi bir gündür. Bu gün Allah'ın İsrâîl oğulları'nı düşmanlarından kurtardığı bir gündür. Mûsâ Peygamber as(bu ilâhî lûtfa şükr olarak) bu gün oruç tutmuştur, dediler.

Rasûlullah:

 "Biz Musa'ya sizden daha ziyâde haklıyızdır" buyurdu da (Mekke'deki gibi) o günü oruç tuttu, ve sahâbîlerine bu orucu tut­malarını emreyledi 
*Buradaki emretme, Şâfiiyye'ce müstehâblığın kuvvet kazanması ma'nâsına hamledilmiştir. Peygamber'in sas bu günde oruç tutması, sırf onların sözleriyle Yahûdîler'i tasdik için değildir. Peygamber bu orucu bundan evvel de tutuyor idi. Nitekim bu Âişe hadîsinde açıkça belirtilmiştir.. (Kastaltânî).

112-....... Ebû Mûsâ (el-Eş'ârî-Ra) şöyle demiştir: Yahudiler bu âşûrâ gününü bir bayram saymakta idiler. Peygamber (
sallallahu aleyhi ve sellem) sahâbîleri­ne: "Bu gün sizler de oruç tutunuz!" buyurdu.

113-....... İbn Abbâs (Ra) şöyle demiştir: Ben Peygamber(
sallallahu aleyhi ve sellem)'i baş­kası üzerine üstün tuttuğu bir günde oruç tutmaya samîmi kasd ve azmeder görmedim; ancak şu âşûrâ günü ve bir de şu ramazân ayı müstesna .
*Âşûrâ orucu hakkındaki fıkhî hükme gelince, bu orucun vâcib değil, sünnet olduğunda âlimlerin İttifakı vardır. Yalnız İslâm'ın başlangıcındaki hükmünde ih­tilâf edilmiştir. Bâzıları vâcib idi, bâzıları sünnet veya müekked sünnet idi; şu kadar ki ramazân orucu farz kılındıktan sonra müstehâb olmuştur demişlerdir.

114-.......Selemetu'bnu'l-Ekva' (Ra) şöyle demiştir: Peygamber (
sallallahu aleyhi ve sellemEşlem kabilesinden (Hind ibnu Esma isminde) bir adama, insan­lar içinde şunu i'lân et diye emretti: "Her kim yemek yediyse günün geri kalanında yemekten kendini tutsun! Yememiş olan kimse ise oruç tutsun. Çünkü bu gün âşûrâ günüdür".
*Bu hadîs, Buhârî'nin sülâsiyâtından, yânî üç râvî vâsıtasıyle Peygamber'e ula­şan hadîslerinden biridir.

Sahih-i Buhari

Muharrem ayına mahsus yapılacak en güzel ibadet istenildiği kadar oruç tutmaktır- 9. ve 10. ya da 10. ve 11.günlerini oruçlu geçirmektir. Bunun dışındakiler bid’attir.


Muharrem ayına ait sahih hadislerde bu hadislerden başka hadis YOKTUR.

Söylemediği bir sözü Hz. Peygamber'e isnat etmek cehennemlik olmayı gerektirebilecek çirkin bir günahtır.
 Bidat günahların en çirkini ve affı en zor olanıdır. Zordur, çünkü bidat işleyenler başkalarını yanlış yola sokarlar. Onlar o yolda yürüdükçe onu ihdas edenin günahları da sürüp gider.

Kul ibadet koyamaz. İbadetlere zaman mekân keyfiyet ve sayı belirleme sadece Şeriatın sahibinin hakkıdır.

Sünnetin birimleri olan hadislerin sıhhati için söylenecekler söylenmiştir. Biz bir hadisin sahih, zayıf ya da uydurma olduğunu ancak asıl kaynaklarına bakarak bilebiliriz. Bu konuda kuru iddianın bir anlamı olmaz.


Muharrem Ayı Haram aylardan biridir. Haram olması, muhterem/değerli ve saygın olması, bu sebeple de onda savaşın yasak olması demektir.

“Kim Aşure Günü çoluk çocuğuna bol davranırsa, Allah da ona senenin kalan günlerinde bolluk verir”sözünün Ahmet bin Hanbel aslının bulunmadığını söyler. Bazılar zayıf bir hadistir derler. Yani hiç hesaba katılmayabilir. Ancak sevap için itibar edene de bir şey denmez demek isterler.

Aşure Günü çocukların da oruca teşvik edilmesi sünnette olan güzel bir davranıştır.

Aşure günü gerçekleştiği sayılıp dökülen olaylardan sadece Hz. Musa'nın ve kavminin Firavunun zulmünden kurtulmaları doğrudur.


Muharrem ayında Olmayanlar


Muharrem'de kim dokuz, on… gün oruç tutarsa Allah ona semada bir kubbe inşa eder. Kim Zilhicce'nin son günü, Muharrem'in ilk günü oruç tutarsa elli senelik, yetmiş senelik günahlarına kefaret olur. Kim Muharrem'de şöyle şöyle bir namaz kılarsa onun için şu kadar melek yaratılır, onlar onun için sürekli istiğfar ederler. Allah Arşı, Kürsüyü, cenneti ve cehennemi Aşure Günü yaratmıştır. Âdem'in tövbesi o gün kabul edilmiş, İsmail kurban edilmekten o gün kurtulmuş, Yusuf kuyudan o gün çıkarılmış, Yunus balığın karnından o gün çıkmış gibi sayılan onlarca olayın Aşure ile ilgili bir aslı ve ilgisi de yoktur. Kim o gün bir fakiri doyurur, bir yetimin başını okşarsa ümmetin bin fakirini doyurmuş sevabı alır, bin hac ve umre sevabı alır, yabani hayvanlar bile o gün oruç tutarlar. Kim o gün sürme çekerse, musafaha ederse şu kadar sevap alır gibi haberler birer çirkin yalandan ibarettir.
Bütün müminlerin göz nuru Hz. Hüseyin'in Aşure Günü şehit edildiği gerçektir. Bu olay azıcık imanı olan her mümini dilhûn eder. Hatırlayınca üzülür ve zulme lanet okuruz, ancak o gün yas tutup ağlayıp dövünmek, kan akıtmak cahiliye adetlerinden çirkin birer bidattirler.

“Hz. Nûh'un Cûdi Dağı'na inmesi Aşure Günü'dür hadisi” zayıftır. Gemideki insanların azıklarından arta kalanlarla karıştırıp bir çorba yapılması söyleminin aslı yoktur. Dolayısıyla Aşure Günü aşure tatlısı yapıp dağıtmanın da dini bir dayanağı bulunmamaktadır. O güne denk getirilerek bundan bir sevap umulursa bidat işlenmiş olur. Yoksa aşure tatlısı çok güzel bir tatlıdır ve yemek kültürümüz olarak devam ettirilmelidir.

 Hz. Peygamber'in dediklerini ve demediklerini öğrenmek suretiyle böyle zamanlar için uydurulan sözleri ayıklamaya çalışmak böyle günlerde yapılacak en güzel ibadetlerden biridir. (Faruk Beşer-Yeni Şafak)


http://www.yenisafak.com/yazarlar/faruk_beser/muharrem-olanlar-ve-olmayanlar-2022432


"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"

Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.

EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR

Hiç yorum yok: