Bismillahirrahmanirrahim
İbrahim (Aleyhisselam) her konuda Allah'a (Celle celaluhu) kayıtsız şartsız teslim olmuş, ne pahasına olursa olsun O'nun (Celle celaluhu) emirlerine uymuştur. Bu uğurda malını-mülkünü cömertçe feda etmiş, Nemruta kafa tutup onun için hazırlanan ateşe gözünü kırpmadan atlamıştır.Hatta ateşe atıldığında yardıma gelen Cebrail (Aleyhisselam)'ı bile "O benim Rabbimdir. İster yakar,ister bakar." diyerek aradan çıkarmıştır.
Yine "Hanımını ve çocuğunu alıp buradan götür,onları ıssız,çorak ve ekinsiz bir vadide bırakıp geri dön" ilahi fermanı geldiğinde,hemen bu emri yerine getirmiş,sonra da müthiş bir tevekkülle arkasına dahi bakmadan oradan ayrılmıştır.
Bu yazıda daha bir çok imtihanları kazanmış olan İbrahim (Aleyhisselam)'ın oğlunu kurban etme konusunu anlatacağız.
İbrahim (Aleyhisselam) kendinden sonra hem malını-mülkünü bırakacak,hem de İslam davasını tebliğ edip insanlara hak ve hakikati anlatacak bir erkek evlat istedi:
"Rabbim, bana salihlerden olacak bir evlat ver." (Saffat 100)diye dua etti. Eğer Cenab-ı Hak kendisine bir evlat verirse ,onu Allah yolunda kurban edeceğine dair adakta bulundu.
Allah (Celle celaluhu), Halil'inin duasını kabul etti ve ona bir erkek evlat verdi. Daha sonra ilahi emir gereği ,Hacer annemizle oğlunu Mekkeye götürüp orada bıraktı.Her sene yanlarına gidip onları ziyaret ediyordu.
Aradan yıllar geçti ve İsmail (Aleyhisselam) büyüdü.İbrahim (Aleyhisselam) adeti olduğu üzere yine bir sene ailesini ziyarete gitmişti. Şimdilerde Mekke'de kurbanların kesildiği Mina bölgesinde uyurken, rüyasında: "Ey İbrahim! Nezrini yerine getir. Allah'ın emrine binaen oğlunu kurban et!" diye bir hitap işitti.Tabi aradan çok seneler geçtiği için İbrahim (Aleyhisselam) evvelce yaptığı adağını unutmuştu.
Fahri Razi,Hazin ve Kadi Beydavi bunu şöyle açıklıyorlar:
İbrahim (Aleyhisselam) bu rüyayı arefe gününden bir gün evvel gördü.Gördüğü bu rüyada tereddüt ettiği için bu güne(Zilhicce ayının 8.günü) "Terviye Günü" denir. Terviye; "şek,şüphe" manasına gelir.
Arefe günü tekrar aynı rüyayı görünce, bunun Rahmani olduğunu bildi,anladı. Bu sebeple bu güne de "Arefe Günü" dendi. Artık mesele anlaşılmıştı. Emir Rahmaniydi ve tereddütsüz yerine getirilecekti ama bu emir ne zaman tatbik edilecekti?
Üçüncü gün aynı rüyayı tekrar görüp: "Ey İbrahim! Nezrini yerine getir. Allah'ın emrine binaen oğlunu kurban et!" buyurulunca, anladı ki emir o gün yerine getirilecekti. İşte bu güne(Zilhicce ayının 10. günü) de "Nahr Günü" yani Kurban Bayramı günü denildi.
İbrahim (Aleyhisselam) sabah olunca hanımına:"Ben Rabbime ibadet için evden çıkacağım.Yanımda oğlumu da götürmek istiyorum.Onu güzelce yıka,kokular sür,en güzel elbiselerini giydir." dedi.
Böylece baba-oğul evden çıkıp yürümeye başladılar. Biraz sonra yeryüzü, insanlık tarihinde eşi ve benzeri görülmemiş müthiş bir olaya şahit olacaktı. Mevla Teala bu imtihan tablosunu bizlere şöyle beyan ediyor:"Vakta ki çocuk babasıyla beraber yürüyüp, gezecek çağa erişince: Yavrucuğum! Rüyamda seni boğazladığımı görüyorum, bir düşün ne dersin? dedi. O da cevaben:"Ey babacığım! Emrolunduğun şeyi yap.İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın.' dedi."(Saffat 102)
Şimdi gelin beraberce İbrahim (Aleyhisselam)'ın bu imtihanını tahlil etmeye çalışalım.Neredeyse bir asra yakın çocuğu olmayan yaşlı bir zata Allah(Celle celaluhu) bir erkek evlat nasip ediyor.Uzun zaman bu çocuğun hayalini kurmuş,ümitle beklemiş ve sonunda ona kavuşmuş. Ama gün geliyor Mevla Teala evladını kurban etmesini emrediyor.Ve İbrahim (Aleyhisselam) hiç itiraz etmeden bu emri kabul ediyor ve ;"neden,niçin?" demeden teslim oluyor. Bu çok zor bir imtihan çünkü birde boğazlamak işini bizzat kendi eliyle yapması gerekiyor.
İşte az sonra cihan tarihinin eşsiz ve benzersiz imtihan tablosu gözler önüne serilecek. Hakkın emrine boyun eğip itaat etmenin büyüklüğü, imanın azameti ve O'nun (Celle celaluhu) emrini gönül rızasıyla karşılamanın ehemmiyeti,insanoğlunun alıştığının dışında zuhur edecek...
"Böylece ikisi de Allah'a teslimiyet gösterip,babası oğlunu alnı üzerine yatırınca."(Saffat 103)
İşte İman!.. İşte Teslimiyet!.. İşte Halilullah makamı!..
Ve İbrahim (Aleyhisselam) keskin bıçağı oğlunun boğazına sürttü. Fakat bıçak kesmedi. Tekrar denedi, fakat yine olmadı.Bu sefer bıçağı yandaki büyük kayaya sürtünce, bıçak o kayayı ikiye böldü.O kocaman sert kayayı kolayca kesen bıçak, Hikmet-i İlahi yumuşacık bir teni kesmedi. Bunun üzerine İbrahim (Aleyhisselam) bıçağa sitem etti:
"Ey bıçak! Beni Rabbime asi mi edeceksin,niçin kesmiyorsun?"
Bıçak dile geldi:
"Halil diyor kes, Celil diyor kesme! Elbette Celil olan Allah'ı dinliyorum.."
Bıçak;keser. Ama Allah cc "kesme" derse kesmez.İsmail (Aleyhisselam) ı kesmediği gibi..
Ateş;yakar. Ama Allah cc "yakma" derse yakmaz. Nemrudun ateşinin İbrahim (Aleyhisselam)'ı yakmadığı gibi.
Bu iki büyük insan imtihanlarını başarıyla vermişler ve Allah'a (Celle celaluhu) olan teslimiyetlerini ispatlamışlardı.Peki geriye ne kaldı? Bedenin elemlenmesinden ve cismin boğazlanıp kanın akıtılmasından başka bir şey kalmadı. Bunu da bir hayvanın boğazlanışı telafi edeceğinden, İsmail (Aleyhisselam) a bedel, fidye olarak büyük bir koç gönderildi.
İşte o esnada Cebrail (Aleyhisselam) elinde büyük bir koçla göründü.Gökten inerken yüksek sesle: "Allahü Ekber!Allahü Ekber!" diyerek tekbir getirdi.
İbrahim (Aleyhisselam) gelen sese doğru başını kaldırıp bu manzarayı görünce, O'da:"La ilahe illallahü vellahü ekber!" diye mukabelede bulundu.
İsmail (Aleyhisselam)ise, bu tekbir ve tehlilleri duyunca, imtihanı kazandıklarını ve Mevla Teala'nın canını bağışladığını anladı. Bunun üzerine O da: "Allahü Ekber velillahil hamd!" diyerek hamd-u senada bulundu.
İşte tekbir budur. Bu sebeple Kurban Bayramı günlerinde ,her farz namazının arkasından 23 vakit "Tekbir" getirilir.
Müslümanlar her kurban bayramında Allah(Celle celaluhu) için kurbanlarını kesmek suretiyle, İbrahim ve İsmail (aleyhimüsselâm)ın Allah'a (Celle celaluhu) olan teslimiyetini ve başarıyla verdikleri imtihanın sevincini yaşamaktadırlar.
"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.
"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder