Oruç; yemek, içmek, cinsel ilişki ve bunların kapsamına giren şeylerle bozulur. Bu sebeple, besin değeri taşımayan aşılar orucu bozmaz. Tedavisi devam eden hastalar, sağlıklarına kavuşup tedavileri sona erinceye kadar oruçlarını erteleyebilirler. Bununla birlikte, Ramazan ayında herkesle birlikte oruca devam etmeyi arzu ediyorlar ve oruç tutmalarına da başka bir engel bulunmuyorsa iğnelerini iftardan sonra yaptırmaları yerinde olur. Bu imkâna sahip olmayanlar, tedavi ve aşı amaçlı iğne yaptırabilirler. Ancak, oruçlu iken gıda ve vitamin iğneleri yaptıranların, ağızdan aşı alanların damardan serum ve kan verilenlerin orucu bozulur. Daha sonra bu oruç kaza edilir.
9 Mart 2025 Pazar
Oruca niyetlenen bir kadın gün içinde âdet görmeye başlarsa ne yapmalıdır?
Kadınlar ay hâli (hayız) ve lohusalık (nifas) denilen özel hâllerinde namaz kılmazlar, oruç tutmazlar. Daha sonra tutamadıkları oruçlarını kaza ederler. Oruca niyetlenen bir kadın, gün içerisinde âdet görmeye başlarsa orucunu bozar, temizlenince bu günün orucunu da kaza eder (Merğînânî, el-Hidâye, II, 276). İftar vaktine kadar oruçlu gibi davranması doğru değildir. Ancak Ramazanın hassasiyetine riayet ederek başkalarının yanında yiyip içmemesi uygun olur.
Fitil kullanmak, lavman yaptırmak orucu bozar mı?
Ağrı kesici, ateş düşürücü olarak veya diğer bazı amaçlarla makattan; mantar ve bazı kadın hastalıklarının tedavisinde ferçten fitil kullanılmaktadır. Lavman, tıbbî operasyon öncesi veya kabızlıkta kalın bağırsakta bulunan dışkının, anüsten içeriye sıvı verilerek dışarı çıkarılmasıdır. Sindirim sistemi, ağızla başlayıp anüsle sona eren, sindirim borusu ile sindirim bezlerinden oluşur. Sindirim borusu ise, ağızla başlar. Ağzın gerisinde yutak bulunur. Sonra yemek borusu, mide, ince bağırsak, kalın bağırsak, rektum ve anüs gelir. Sindirim ince bağırsaklarda tamamlanmaktadır. Kalın bağırsaklarda ise, sadece su, glikoz ve bazı tuzlar emilmektedir. Kadının ferci ile sindirim sistemleri arasında ise bir bağlantı bulunmamaktadır. Bu itibarla kadınların fercinden kullanılan fitiller, orucu bozmaz. Makattan kullanılan fitiller ise, her ne kadar sindirim sistemine dâhil olmakta ise de, sindirim ince bağırsaklarda tamamlandığı, fitillerde gıda verme özelliği bulunmadığı ve makattan fitil almak, yemek ve içmek anlamına gelmediği için, orucu bozmaz. Lavman yaptırmak konusunda ise, iki durum söz konusudur; kalın bağırsaklarda su, glikoz ve bazı tuzlar emildiği için, gıda içeren sıvının bağırsaklara verilmesi veya orucu bozacak kadar su emilecek şekilde verilen suyun bağırsakta kalması durumunda oruç bozulur (Merğînânî, el-Hidâye, II, 263). Ancak, suyun bağırsaklara verilmesinden sonra bekletilmeyip bağırsakların hemen temizlenmesi durumunda, verilen su ile birlikte bağırsaklarda bulunan dışkının dışarıya çıkarıldığı ve bu esnada emilen su da, çok az olduğu için oruç bozulmaz (DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar).
Şeker hastalarının uyguladıkları insülin iğnesi orucu bozar mı?
İğnenin orucu bozup bozmayacağı, kullanılış amacına göre değerlendirilebilir. Ağrı dindirmek, tedavi etmek, vücudun direncini artırmak, gıda vermek gibi amaçlarla enjeksiyon yapılmaktadır. Gıda ve keyif verici olmayan enjeksiyonlar, yemek ve içmek anlamına gelmediklerinden orucu bozmazlar. Ancak gıda ve/veya keyif verici enjeksiyonlar orucu bozar (DİYK 22. 09. 2005 tarihli karar). Şeker hastalarının kullandıkları insülin iğnesi bu nitelikte olmadığı için orucu bozmaz. Diğer yandan ehil doktorların, oruç tutmasının sağlık açısından zararlı olacağı teşhisini koyduğu bir hasta, Ramazan’da oruç tutmayabilir. Böyle bir kişi, eğer iyileşme ihtimali varsa orucunu daha sonra kaza etmek üzere bırakır; böyle bir ihtimal yoksa Ramazan ayının her günü için birer fidye verir. İnsüline bağımlı olarak yaşayan hastaların da oruç tutmaları sağlıklarına zarar veriyorsa oruç tutmayabilirler. Tutamadıkları oruçlarının sayısınca her gün için bir fidye verirler.
Diş fırçalamak orucu bozar mı?
Boğaza su kaçırmadan ağzı su ile çalkalamak orucu bozmadığı gibi diş fırçalamakla da oruç bozulmaz (el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 220). Bununla birlikte, diş macununun veya suyun boğaza kaçması hâlinde oruç bozulur. Orucun bozulma ihtimali dikkate alınarak, dişlerin imsakten önce ve iftardan sonra fırçalanması, oruçluyken fırçalanacaksa macun kullanılmaması uygun olur.
https://goruntulufetva.diyanet.gov.tr/orucu-bozan-ve-bozmayan-seyler/dis-fircalamak-orucu-bozar-mi
Kazaya kalan Ramazan oruçlarının belli bir sürede tutulma zorunluluğu var mıdır?
Ramazan ayında tutulamayan veya başlanıp da bozulan oruçların kaza edilmesi gerekir. Kur’an-ı Kerim’de, “İçinizden hasta olan veya yolculukta bulunan, tutamadığı günlerin sayısınca diğer günlerde tutar.” (Bakara, 2/184) buyurulmaktadır. Kaza oruçlarının peşpeşe tutulması hakkında herhangi bir delil bulunmamaktadır. Bu oruçların, geciktirilmeksizin bir an önce tutulması uygun olur. Çünkü bu bir Allah hakkıdır. Kişi ne zaman öleceğini bilemez. Ramazan orucunun kazası, oruç tutmanın haram olduğu günler dışında her zaman yapılabilir. Hz. Peygamber (s.a.s.), iki vakitte oruç tutulmayacağını bildirmiştir ki birisi Ramazan bayramının birinci günü, diğeri kurban bayramı günleridir (Buhârî, Savm, 66-67). Hanefîlere göre Ramazan oruçlarının kazası için bir zaman sınırlaması yoksa da mümkün olan ilk fırsatta bu oruçlar tutulmaya çalışılmalıdır (Kâsânî, Bedâî’,II, 104). Şâfiîlere göre ise bir Ramazan’da kazaya kalmış orucun, gelecek Ramazan’a kadar kaza edilmesi gerekir. Bir Ramazan’ın kaza borcu herhangi bir mazeret olmaksızın yerine getirilmeden, öteki Ramazan gelecek olursa, kaza borcuna ilaveten bir de fidye ödeme yükümlülüğü ortaya çıkar (Nevevî, el-Mecmû’, VI, 364; Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, I, 645).
7 Mart 2025 Cuma
***Riyâzü's Sâlihîn'in "RAMAZAN ORUCU" Bâbı-7-
***Riyâzü's Sâlihîn'in "RAMAZAN ORUCU" Bâbı-6-
1223. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
http://dosya.co/wsdzwf0clsn8/riyazus-salihin-8-cilt.pdf.html
Mazeretsiz oruç tutmayanların, tutmadıkları oruçları kaza etmeleri ve tövbe istiğfar etmeleri gerekir. Ayrıca, oruç tutmaya gücü yetmeyen yaşlılar ile iyileşme ümidi olmayan hastalar, fidye vermiş bile olsalar, ileride tutabilecek duruma gelirlerse tutamadıkları oruçları Hanefîler'e göre kaza etmeleri gerekir. Önceden verdikleri fidyeler oruç borcunu düşürmez (Kâsânî, Bedâî’, 2/105; Merğinânî, el-Hidâye, 1/124).
RAMAZAN AYINDA NELER YAPILABİLİR?
Bismillahirrahmanirrahim
“Bir kimse, Ramazân ayında oruç tutmayı farz bilir [vazîfe bilir] ve orucun sevâbını, Allahü teâlâdan beklerse, geçmiş günâhları affolur.”
Bu hadîs-i şerîften anlaşılıyor ki, orucun Allahü teâlânın emri olduğuna inanmak ve sevap beklemek lâzımdır. Günün uzun olmasından ve oruç tutmanın güç olmasından şikâyet etmemek şarttır. Günün uzun olmasını, oruç tutmayanlar arasında güçlükle oruç tutmayı, fırsat ve ganîmet bilmelidir.
Câbir bin Abdillah (radıyallahü anhümâ) hazretlerinin haber verdiği bir hadîs-i şerîfte de, Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuştur:
“Allahü teâlâ benim ümmetime, Ramazân-ı şerîfte beş şey ihsân eder ki, bunları hiçbir peygambere vermemiştir:
Ramazân ayının birinci gecesi, Allahü teâlâ mü’minlere rahmet eder. Rahmet ile baktığı kuluna hiç azap etmez.
İftâr zamanında, oruçlunun ağız kokusu, Allahü teâlâya, her kokudan daha güzel gelir.
Melekler, ramazânın her gece ve gündüzünde, oruç tutanların affolmaları için duâ ederler.
Allahü teâlâ, oruç tutanlara, âhırette vermek için, Ramazân-ı şerîfte Cennet’te yer tayin eder.
Ramazân-ı şerîfin son günü, oruç tutan mü’minlerin hepsini affeder. Yani ramazan ayının tamâmını oruçlu geçirenleri affeder.”
İslâm âlimlerinin büyüklerinden İmâm-ı Rabbânî hazretleri buyurmuştur ki:
“Ramazân-ı şerîf ayında yapılan nâfile namaz, zikir, sadaka ve diğer bütün ibâdetlere verilen sevaplar, başka aylarda yapılan farzlara verilen sevaplar gibidir. Bu ayda yapılan bir farz, başka aylarda yapılan yetmiş farz gibidir. Bu ayda, bir oruçluya iftâr verenin günâhları affolur; Cehennem’den âzâd olur. O oruçlunun sevâbı kadar, ayrıca buna da sevâb verilir. O oruçlunun sevâbı da hiç azalmaz.
Bu ayda, emri altında bulunanların işlerini hafîfleten, onların ibâdet etmelerine kolaylık gösteren âmirler de affolurlar; Cehennemden âzâd olurlar.
Resûlullah, bu ayda, esîrleri âzâd eder, kendisinden istenilen her şeyi verirdi. Bu ayda ibâdet ve iyi iş yapabilenlere, bütün sene, bu işleri yapmak nasip olur.
Bu aya saygısızlık edenin, günâh işleyenin bütün senesi, günâh işlemekle geçer. Bu ayı fırsat bilmelidir. Elden geldiği kadar ibâdet etmelidir. Allahü teâlânın râzı olduğu işleri yapmalıdır.
Bu ayı, âhıreti kazanmak için fırsat bilmelidir. Kur’ân-ı kerîm ramazân ayında indi. Kadir gecesi, bu aydadır...”
Bu ayı, âhıreti kazanmak için fırsat bilip, elden geldiği kadar ibâdet etmeli, Allahü teâlânın razı olduğu işleri yapmalıdır.
Allahü teâlânın gazabına sebep olabilecek bütün kötülüklerden, harâmlardan sakınmak, îmân, ibâdet bilgilerini, harâmları öğrenmek, kul haklarından sakınmak, varsa helâlleşmek, günâhlardan tevbe etmek lâzımdır.
Her şeyden önce, i’tikâdı düzeltmelidir. Ehl-i Sünnet âlimlerinin bildirdikleri i’tikâdı öğrenmek ve buna göre inanmak lâzımdır. İ’tikâd düzgün olmazsa, tutulan oruçların, yapılan diğer ibâdetlerin bir fâidesi olmaz.
Çünkü i’tikâdı bozuk olanların, muhakkak Cehennem’e gidecekleri hadîs-i şerîfte bildirilmiştir. Bunun için, Ehl-i Sünnet âlimlerinin yazdıkları ilmihâl kitaplarını alıp okumalı, doğru îmânı öğrenmeli, ibâdetleri yapmalı, harâmlardan sakınmalıdır.
Allahü teâlâ, şartlarına uygun yapılan tevbeleri kabûl edeceğini va’detmiştir. Böyle mübârek günleri, ayları fırsat bilip, çok çok tevbe-istiğfar etmeli, affedilmek için, Cenâb-ı Hakk’a yalvarmalıdır.
Sonra ibâdetleri, harâm ve helâl olanları öğrenmeli ve bunlara göre ibâdet yapmaya çalışmalıdır. Kıymetli zamanlarda bu bilgileri okumak, öğrenmek, nâfile namazlardan ve diğer bütün nâfile ibâdetlerden çok daha kıymetlidir...
"Allahümme salli ala seyyidina Muhammedin ve ala alihi ve sahbihi ve sellim"
Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah(cc)’dandır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH cc BİLİR
Oruçlu iken kan vermek ve vücuda kan almak orucu bozar mı?
Ramazan’da oruçlu iken kan verenin orucu bozulmaz. Vücuda kan almak ise, beslenme, gıda alma kapsamına girdiği için orucu bozar.
6 Mart 2025 Perşembe
Oruçlu kimse abdest alırken hata ile boğazına su kaçırırsa orucu bozulur mu?
Orucun bozulması konusunda hata; abdest sırasında ağzını çalkalarken isteği dışında boğazına su kaçması örneğinde olduğu gibi, orucu bozan fiilin orucu bozma kastına dayalı olmayarak meydana gelmesidir. Orucu bozan fiilin hataen yapılması orucu bozar ve yalnızca kazayı gerektirir. Hataen boğaza su kaçması, oruçlu bulunulduğu hatırda değilken meydana gelirse, unutarak yapılmış hükmünü alır ve oruç bozulmaz (el-Fetâva’l-Hindiyye, I, 222). Bir sahabî Resûlullah’a (s.a.s.), “Ey Allah’ın Resulü! Oruçlu iken unutarak yiyip içtim. Orucum bozuldu mu?” diye sormuş. Resûlullah (s.a.s.) da, “(Hayır bozulmadı) Allah seni yedirip içirdi.” (Ebû Dâvûd, Savm 39) cevabını vermiştir. Şafii mezhebine göre ise; abdest veya gusül alırken ağız ve buruna az miktarda alınan su, elde olmayarak boğazdan inerse oruç bozulmaz. Ancak serinlemek veya suyla oynamak ya da abdest ve gusülde gereğinden fazla abartılı bir şekilde ağza ve buruna su almak gibi meşru olmayan bir sebeple su boğazdan aşağı inerse oruç bozulur. Çünkü bu durumda oruçlu kişi kendisine emredilmeyen bir işi yapmıştır (Şirbînî, Muğni’l-muhtâc, I, 629-630).
***Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'den İFTAR DUALARI
509 – İbn Ömer radıyallahu anhuma diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem iftar ettiği zaman şöyle derdi:
Zehebezzameu vebtelletil uruku, ve sebetel ecrü inşaallahü teala
"Susuzluk gitti, damarlar ıslandı ve inşaallah ecrimiz gerçekleşti."
Ebu Davud, Savm, 2357.
510 – Muaz bin Zühre radıyallahu anh diyor ki: Bana ulaştığına göre Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem iftar ettiği zaman şöyle dermiş:
"Allah’ım, senin rızan için oruç tuttum ve senin verdiğin rızıkla iftar ettim."
Ebu Davud, Savm, 2358.
511 – Yine Muaz bin Zühre radıyallahu anhden: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellem iftar ettiği zaman şöyle derdi:
"O Allah’ a şükürler olsun ki, bana yardım etti oruç tuttum ve bana rızık verdi iftar ettim."
ibn Sünni, 480
512 – İbn Abbas radıyallahu anhuma diyor ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem iftar ettiği zaman şöyle derdi:

Allahümme leke sumna, ve ala rızkıke eftarna, fetekabbel minna, inneke entes semiül alim
"Allah’ım, senin rızan için oruç tuttuk ve senin verdiğin rızıkla iftar ettik. Bizden kabul buyur; çünkü sen işiten ve bilensin."
ibn Sünni, 481.
513 – Abdullah bin Amr bin As radıyallahu anhuma diyor ki: Resulullah sallallahu aleyhi ve sellemden:
Oruçlunun iftar zamanı edeceği dua reddolunmaz dediğini işitim.
İbn Ebu Müleyke de: Ravi Abdullah bin Amr’dan, iftar ettiği zaman:

Allahümme inni es’elüke birahmetikelleti vesiat külle şey’in en tağfireli
"Allah'ım, her şeyi kaplayan rahmetinden beni bağışlamanı isterim", dediğini işittim, demiştir.
ibn Mace, Siyam, 1753.
Kaynak: İmam Nevevi – El Ezkar – Rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem'in Dilinden Dualar ve Zikirler
Riyâzü's Sâlihîn'in "RAMAZAN ORUCU" Bâbı-5-
1222. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallalllahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
http://dosya.co/wsdzwf0clsn8/riyazus-salihin-8-cilt.pdf.html
Riyâzü's Sâlihîn'in "RAMAZAN ORUCU" Bâbı-4-
1221. Ebû Saîd el-Hudrî radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
"Allah rızâsı için bir gün oruç tutan kimseyi Allah Teâlâ, bu bir günlük oruç sebebiyle cehennem ateşinden yetmiş yıl uzak tutar."
Buhârî, Cihâd 36; Müslim, Sıyâm 167-168. Ayrıca bk. Tirmizî, Fezâilü'l-cihâd 3; Nesâî, Sıyâm 44,45; İbni Mâce, Sıyâm 34, Fiten 13
Açıklamalar
Hadîs-i şerîf, metindeki fî sebîlillâh kaydından dolayı, "düşmanla savaşırken oruç tutan kimseler" olarak yorumlandığı gibi, savaş hali olsun olmasın Allah rızâsı için bir gün oruç tutan kimseler hakkında da geçerli sayılmıştır. Nitekim bu ayırımı hadisi rivayet eden hadisçilerde de görüyoruz. Buhârî ve Tirmizî, onu cihad ve fezâilü'l-cihâd bölümlerinde naklederken, Müslim, Nesâî ve İbni Mâce oruç bahsinde zikretmişlerdir.
Savaş esnasında oruç tutmak mücâhide hem cihad hem de oruç sevabını kazandırır. Ancak bu, oruç tutmanın mücahidi olumsuz yönde etkilememesi halinde geçerlidir. Oruçtan etkilenecek mücahidin oruç tutmaması evlâ ve efdaldir. Çünkü cihad başlı başına büyük güçlükleri olan ve başarılması gereken üstün bir görevdir.
Allah yolunda yani Allah rızâsı için bir gün oruç tutan kimsenin yetmiş yıl cehennem azabından uzak tutulması, o kişinin cehennemde yakılmaması anlamındadır. Bazı rivayetlerde bu mesâfe yüz veya beş yüz yıl şeklinde geçmektedir. Yetmiş yıllık mesâfe bunların asgarisi olarak düşünülecek olursa, oruç tutanın durumuna göre bu mesâfenin yüz ya da beş yüz yıllık bir uzaklığı da kapsayabileceği anlaşılmış olur. Oruç tutan kişinin cehennemden uzak tutulacağı süre ve mesâfe ile ilgili olarak on beş kadar sahâbînin rivayeti bulunmaktadır.
Hadiste yıl karşılığı olarak güz mevsimi anlamındaki "harîf" kelimesi kullanılmıştır. Fakat Araplar bu kelimeyi genellikle bir mevsim için değil bütün bir yıl için kullanırlar.
Hadis 1342 numara ile "Cihâd" konusunda tekrar gelecektir.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Allah yolunda O'nun rızâsı için oruç tutmak pek faziletli bir ibadettir.
2. Oruç, cehennem azâbından kurtuluşa vesiledir.
3. Kendi rızâsı için ibadet eden kullarına Allah Teâlâ'nın ikramı büyük olacaktır.
http://dosya.co/wsdzwf0clsn8/riyazus-salihin-8-cilt.pdf.html
5 Mart 2025 Çarşamba
***Riyâzü's Sâlihîn'in "RAMAZAN ORUCU" Bâbı-3-
1219. Yine Ebû Hüreyre radıyallahu anh'den rivayet edildiğine göre Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyurdu:
http://dosya.co/wsdzwf0clsn8/riyazus-salihin-8-cilt.pdf.html
4 Mart 2025 Salı
***Riyâzü's Sâlihîn'in "RAMAZAN ORUCU" Bâbı-2-
Aziz ve celîl olan Allah "İnsanın oruç dışında her ameli kendisi içindir. Oruç benim içindir, mükâfatını da ben vereceğim" buyurmuştur.
Oruç kalkandır. Biriniz oruç tuttuğu gün kötü söz söylemesin ve kavga etmesin. Şayet biri kendisine söver ya da çatarsa: ‘Ben oruçluyum’ desin.
Muhammed'in canı kudret elinde olan Allah'a yemin ederim ki, oruçlunun ağız kokusu, Allah katında misk kokusundan daha güzeldir.
Oruçlunun rahatlayacağı iki sevinç anı vardır: Birisi, iftar ettiği zaman, diğeri de orucunun sevabıyla Rabbine kavuştuğu andır."
Buhârî, Savm 9; Müslim, Sıyâm 163
Bu, Buhârî'nin rivayetidir. Buhârî'nin bir başka rivayeti (Savm 3) şöyledir: Allah Teâlâ buyurur ki:
"Oruçlu kişi yemesini, içmesini, cinsî arzusunu benim rızâm için terkeder. Oruç, doğrudan doğruya benim rızâm için yapılan bir ibadettir. Her iyiliğin karşılığı on misli sevap olduğu halde, orucun mükâfatını ben vereceğim."
Müslim'in bir rivayetine göre (Sıyâm 164) Hz. Peygamber şöyle buyurmuştur:
"İnsanın her ameline kat kat sevap verilir. Bir iyilik, on mislinden yedi yüz misline kadar katlanır. Allah Teâlâ, "Ama oruç başka. O benim içindir, mükâfatını da ben veririm. Oruçlu, şehvetini ve yemesini benim için bırakır" buyurmuştur.
Oruçlu için iki sevinç vardır: Biri, iftar ettiği zamanki sevinci; diğeri, Rabbine kavuştuğu zamanki sevincidir. Hiç kuşkunuz olmasın ki, oruçlunun ağız kokusu Allah katında misk kokusundan daha güzeldir".
Açıklamalar
Değişik rivayetleri bir araya getirilmiş olan hadisimiz, orucun diğer ibadetlerden farklı olan yönlerini belirlemektedir.
Bu yönlerden biri orucun sırf Allah rızâsı için yapılan bir ibadet olması, yani, oruçlu bildirmediği sürece, dışarıdan hiç kimsenin bilemeyeceği, riyâ ve gösterişten uzak bir ibadet olmasıdır. Çünkü orucun diğer ibadetler gibi görünür bir şekli yoktur. Öte yandan, tarihte varlıkları bilinen müşriklerin, ilâhlarına yakın olmak için yaptıkları kulluk türleri içinde oruç bulunmamaktadır. Yani hiçbir putperest oruç tutarak putlara kulluk etmemiştir. Bu yönüyle de oruç, sırf Allah için yerine getirilen bir ibadet türüdür.
Orucun diğer ibadetlerden farklı bir başka yönü de mükâfatının, -önceden bildirilmiş ölçülerin çok üstünde- Allah Teâlâ tarafından takdir edilecek olmasıdır.
Her iki özellik de oruç ibadetinin fazilet ve üstünlüğünü anlamamız için yeterlidir.
Ayrıca hadisimizde, oruçlu ile ilgili bir tesbit, bir tavır, bir vâkıa ve bir de müjdeye dikkat çekilmektedir. Söz konusu tavır kimseye kötü söylememek ve çatmamak, kendisine çatan, kötü söyleyen olursa, ona da nazikçe "lutfen bana ilişmeyin, ben oruçluyum" diyerek, kendisini oruç kalkanıyla korumasıdır. Çünkü oruç, oruçlu için dünyada günahlara, âhirette cehennem azâbına karşı koruyucu kalkan konumundadır.
Vâkıa ise şöyle ifade edilebilir: Oruç tutan kişide özellikle uzun yaz günlerinde açlıktan ileri gelen bir ağız kokusu oluşur. Bu koku, Allah katında, insanlarca en güzel koku diye bilinen miskten daha güzeldir. Ancak bu gerçek, hiçbir zaman o ağız kokusunun misvak veya fırça kullanmak suretiyle giderilmesine mâni değildir.
İftar ve Allah'a kavuşma anlarındaki büyük rahatlama ve sevinç... Bu iki haldeki sevinç ve ferahlıktan birincisi maddî, görünür ve geçici; öteki mânevî ve süreklidir. Her ikisi de sadece oruçluya aittir. İftar edildiği zamanki rahatlama, Allah huzurundaki rahatlamanın kesin bir delili olarak zikredilmiş olmaktadır. Oruç tutan kimsenin iftar ettiği an rahatlaması ne kadar gerçek ise, oruçlunun Allah'a kavuştuğu zamandaki rahatlaması da o kadar gerçektir.
Hadisimiz, oruçluya verilecek sevâbın, dinimizdeki bir iyiliğe on katından yedi yüz misline kadar verilecek sevap ve mükâfat ölçüsünün dışında ve üstünde, tamamen Allah Teâlâ'nın takdirinde olduğunu tescil ve ilân ederken, tabii olarak oruç ibadetinin dinimizdeki müstesna yerini ve son derece üstün faziletini de ortaya koymuş olmaktadır. Orucun fazileti, yüce Rabbimiz'in onu kendisine izâfetle "Benim içindir" buyurması ve "Mükâfatı da bana aittir" diyerek sonsuz lutuf ve kerem kapısını oruçluya açmış olmasından ileri gelmektedir. Böyle bir teşrif ve iltifat her şeyin üstündedir. Bu da hadisimizdeki müjdeyi oluşturmaktadır.
"İnsanın her ameli kendisi içindir" buyurulmuş olması, oruç dışındaki her ibadetin, insanın haz alacağı, başkalarından gizleyemeyeceği hatta belki de göstermek isteyeceği bir tarafı olduğunu tesbit etmektedir. Sadece oruçta böyle bir durumun bulunmaması onun ne denli saf ve has bir ibadet olduğunu göstermektedir. Hadisimizin ana tesbiti de budur.
Hadisten Öğrendiklerimiz
1. Allah Teâlâ'nın, "Mükâfatını ben vereceğim" buyurduğu yegâne ibadet oruçtur.
2. Allah için yapılacak hiçbir fedâkarlık ve amel karşılıksız kalmaz.
3. Oruçlu, günahlara ve cehennem azabına karşı zırhlanmış kişi demektir. Çünkü "Oruç kalkandır" buyurulmuştur.
http://dosya.co/wsdzwf0clsn8/riyazus-salihin-8-cilt.pdf.html
***Riyâzü's Sâlihîn'in "RAMAZAN ORUCU" Bâbı-1-
http://dosya.co/wsdzwf0clsn8/riyazus-salihin-8-cilt.pdf.html
3 Mart 2025 Pazartesi
***RAMAZAN AYINDA 10 SÜNNET
Bismillahirrahmanirrahim
Allah Rasulü Sallallahü Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: “Kim inanarak ve mükâfatını Allah’tan bekleyerek Ramazan orucunu tutarsa, geçmiş günahları bağışlanır.”[Buharî, Savm, 7]
Sevgili Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem ’in anlattığına göre bir kudsî hadiste Rabbimiz, “Her bir iyilik için on mislinden yedi yüz misline kadar karşılık vardır. Fakat oruç başkadır. Çünkü oruç benim içindir ve onun ecrini ben vereceğim.”[Müslim, Sıyâm, 164; Tirmizî, Savm, 55; Neseî, Sıyâm, 42]
İftar Ettirmenin Sevabı
Hz. Ebu Hüreyre Radıyallahu Anh anlatıyor: Rasulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdular ki: “Kim bir oruçluya iftar ettirirse, kendisine onun sevabı kadar sevap yazılır. Üstelik bu sebeple oruçlunun sevabından hiçbir eksiltme olmaz.” [Tirmizî, Savm 82, (807); İbnu Mâce, Sıyâm 45, (1746)]
Teravih Sünneti
Allah Rasulü Sallallahü Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: “Allah Tealâ, Ramazan ayında oruç tutmayı size farz kıldı. Ben de size teravih namazını kılmayı sünnet kıldım. Kim bu ayda inanarak ve sevabını Allah’tan umarak oruç tutar ve namazını kılarsa, anasından doğduğu günkü gibi günahlarından arınmış olur.”[Buharî, İman, 28; Müslim, Sıyâm, 203; Ebu Davud, Ramazan, 1]
Mukabele Sünneti
Ashabın alimlerinden Abdullah b. Abbas Radıyallahu Anh şöyle demiştir: “Rasulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem insanların en cömert olanı idi. Onun bu cömertliği Ramazan ayı girip de kendisiyle Cebrail Aleyhisselam karşılaşınca daha da artardı. Cebrail Aleyhisselam Ramazan ayı çıkıncaya kadar her gece Rasulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem ile buluşur, Rasulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem ona Kur’an’ı arz eder/okurdu. Rasulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem Cebrail ile buluşunca, insanlara rahmet getiren rüzgârdan daha cömert ve daha faydalı olurdu.”
[Buharî, Savm, 7; Müslim, Fedâil, 50; Nesâî, Sıyam, 2]
Ramazanda İtikaf
Hz. Aişe Radıyallahu Anha anlatıyor: “Rasulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem vefat edinceye kadar Ramazanın son on gününde itikafa girer ve derdi ki: ‘Kadir gecesini Ramazanın son on gününde arayın.’Rasulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem ’den sonra, zevceleri de itikafa girdiler.”[Buharî, Fadlu Leyletü’l-Kadr 3, İtikaf 1,14; Müslim, İtikaf 5, (1172); Muvatta, İtikaf 7, (1, 316); Tirmizî, Savm 71, (790); Nesâî, Mesâcid 18, (2, 44); Ebu Davud, Sıyâm 77, (2462, 2464); İbn Mâce, Sıyâm 59; (1771)]
Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem ’in İftar Duası
Mu’az b. Zühre anlatıyor: “Bana ulaştı ki, Rasulullah
Sallallahü Aleyhi ve Sellem , iftar ettiği zaman şu duayı okurdu: ‘Allahümme leke sumtü ve alâ rızkıke eftartü.’ (Ey Allahım senin rızan için oruç tuttum ve senin rızkınla orucumu açıyorum.)”[Ebu Davud, Savm 22, (2358)]
Sahura Kalkmak
Hz. Enes Radıyallahu Anh’tan rivayete göre Rasulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem buyurdular ki: “Sahur yemeği yiyin, zira sahurda bereket vardır.” [Buharî, Savm 20, Müslim, Sıyâm 45, (1095); Tirmizî, Savm 17, (708); Nesâî, Savm 18, (4, 141)]
Fıtır Sadakası
İbn Ömer Radıyallahu Anh anlatıyor: “Rasulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem , fıtır sadakasını bayram namazından önce vermemizi emretti.”
[Buharî, 1509; Müslim, 22-986, Ebu Davud, 1610; Tirmizî, 677; Nesaî, 5/54]
Kadir Gecesinin Büyüklüğü
Rasulullah Sallallahü Aleyhi ve Sellem şöyle buyurmuştur: “Kim faziletine inanarak ve ecrini Allah’tan umarak Kadir gecesini ihya ederse geçmiş günahları bağışlanır.”[Buharî, Teravih, 2; Müslim, Salât, 25]
“Kadir gecesini Ramazanın son on günü içinde arayın.”[Buharî, Fadlu Leyleti’l-Kadr, 3; Müslim, Sıyâm, 21]
Kadir Gecesi Duası
Hz. Aişe Radıyallahu Anh, “Kadir gecesinde nasıl dua edeyim?” diye sorunca Peygamberimiz Sallallahü Aleyhi ve Sellem kendisine şu duayı bolca yapmasını tavsiye etmiştir: ‘Allahümme inneke afüvvün tühibbü’l-afve fa’fû annî’ (Allahım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, benim de günahlarımı affet.)”[Beyhakî, Şuâbü’l-imân, 3700, 3701]
***ORUÇLARIN FARZ VE VACİP OLMASINDAKİ SEBEPLER
* Ramazan orucunun sebebi: Ramazan günlerinden herhangi birinin oruca başlamaya elverişli bir kısmına yetişmektir. Bu kısım, ikinci fecirden başlayarak "Dahvetü'l-Kübra" denilen ve gündüzün yarısı bulunan kaba kuşluk (İstiva= Güneşin tam tepeye gelmesi) zamanına kadar devam eder. İşte bu zamana yetişen veya bu müddet içinde oruca ehliyet kazanan her müslüman için o günün orucu farzdır.
Ramazan orucunun kazasına sebeb, yine evvelce ramazan ayına yetişmiş olmaktan başka bir şey değildir.
* Keffaret olarak tutulan oruçların sebebleri, mahiyetlerine göre değişir. Şöyle ki: Ramazan ayına ait keffaretin sebebi, bu orucu bir isyan eseri olarak kasden bozmaktır.
Zihar kaffaretinin sebebi, helâl olan bir bedeni veya bir organı, haram olan bir bedene veya organa benzetmek ve sonra da cinsel ilişki kurmayı istemektir.
Yemin keffaretinin sebebi, yemin üzerinde durmayıp onu bozmaktır.
Adam öldürme keffaretinin sebebi, suçu olmayan bir insanı hata yolu ile ödürmektir. İleride bunlar açıklanacaktır.
* Vacib oruçların sebebi, bunların adamak suretiyle kabullenilmiş olmasıdır. Bunların kazasının sebebi de, benimsenmiş olan bir ibadetin tamamlanması gereğidir.
*Nafile oruçların tutulmalarını zorunlu kılacak dinde bir sebeb yoktur. Bunlar, yalnız sevab kazanmak için dileyenlerin tutucakları oruçlardır. Ancak böyle bir oruç tutulmaya başlandıktan sonra bozulacak olursa, onun kazası gerekir. Bu kazanın sebebi de, böyle bir ibadete Hak rızası için başlanmış olmasıdır ki, bunu yarıda bırakmak caiz olmayacağından kaza şeklinde tamamlanması vacib olur.
Ö.N.Bilmen(Tam ilmihal kitabı)
Sallallahu ve sellem ve ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Ve’l hamdüli’llahi rabbi’l âlemin.
Tüm hata ettiklerim nefsimden, isabet ettiklerim Allah-u Teala’dandır.
EN DOĞRUSUNU ALLAH azze ve celle BİLİR
2 Mart 2025 Pazar
***RAMAZAN RİSALESİ-3-HANIMLARA RAMAZAN REHBERİ
Bismillahirrahmanirrahim. Elhamdülillahi Rabb'il âlemin. Ve sallallahu ve selleme ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmaîn.
Müslüman Hanımefendi!
Ramazan "Ay" değil fırsattır
Ramazanı Baş Tacı Bir Misafir Gibi Karşılamak İçin:
Ramazana mahsus ibadetleri kulaktan dolma, değil, fıkhını öğrenerek yapmalıyız. Bilhassa özel günlere ait fıkıh bilgimizi güçlendirmeliyiz.
Orucu Yemek İçmek Bozar.
Gıybet, Yalan, Dedikodu İse Berbat Eder.
Orucu korumak şu üç şeydir:
Ramazan Ayı Tam Anlamıyla Bir Kur’an Ayıdır
İşte Ramazanı Kemiren Hastalıklar
- Uyku kargaşası.
- Mutfak esareti.
- Bilhassa en değerli günleri olan son günlerinin çarşı pazarda geçirilmesi.
- Cami ve türbe ziyareti adı altında vakit israfı.
- Teravih namazının eğlenceye dönüştürülmesi.
- Özellikle mukabelelerde riya bataklığına düşülmesi.
- Kadir Gecesinin birtakım sonradan icat edilmiş sembollerle asıl maksadından uzaklaştırılması.
Sadece namazdan sonra dua ederek değil, özel dua zamanları ayırarak bu bereketli ayı değerlendirmek gerekir.
Ramazan bitse de izi bizden gitmemelidir
Ramazan ayının ardından altı gün oruç tutarak nurumuzu tamamlamalıyız.
Ramazanın en önemli farklılıklarından biri de sahur yemeğidir
Yemeği hazırlayarak, aile efradının sofraya gelmesini sağlayarak elde edebileceğin ecri düşün.
Ramazanın son on günü özdür
Rahmetin ve mağfiretin dağıtıldığı mevsimdir. Bu son on günü çarşılarda harcarsan ecirlerine göz dikmiş şeytana yardım etmiş olursun.
Kimi bayanlar, Ramazan boyu Kur'an'ı mukabelelerde okuyup dinlemeye çalıştıkları halde, Ramazanın son günlerinde temizlik ve bayram hazırlığı nedeniyle Kur'an'ı ihmal etmektedirler. Bundan sakınılması gerekir.
Bir kadın Ramazanda gündüzün âdet görmeye başlasa veya çocuk doğursa orucu bozulmuş olur. Artık âdet günlerinde ve nifas devam ettiği müddetçe oruç tutması caiz olmaz.
"Allahü Teala yolcudan orucu ve namazın yarısını kaldırmıştır; gebe veya emzikli kadınlardan da orucu kaldırmıştır."-Nesaî, Sıyam, 50, 51, 62; İbn Mace, Sıyam, 3, 50; Tirmizî, Edahî, 10; A. b. Hanbel, II, 183.-
Sallallahu ve sellem ve ala seyyidina Muhammed ve ala alihi ve sahbihi ecmain. Ve’l hamdüli’llahi rabbi’l âlemin.
Nureddin Yıldız Hocaefendi'nin "Ramazan Risalesi" kitabı kaynak olarak kullanılmıştır.