3-İSLÂM AİLE HAYATI’NIN SÖZCÜSÜ:
HZ. AİŞE
Hz. Aişe Peygamber-i Ekber’in sallallahu aleyhi ve sellem evinin resmi sözcüsüdür. Bu cihetle, açıklamaları öncelikle bütün hanelerin muallimeleri olan İslâm kadınlarıyla alakalıdır.
Erkeklerin, evde hanımlarının komutanları değil eşleri olduklarını, insanlar Onun ev hallerine dair anlattıklarından fark etti. O anlattıkça mü’minler evlerin kışla değil, muhabbet karargâhları olduğunu anlattı. Allah Rasulü’nün sallallahu aleyhi ve sellem, “En hayırlınız ailesine karşı en hayırlı olanınızdır. Ben aileme karşı hepinizden daha hayırlıyım.”21 şeklindeki buyruğunun evde nasıl müşahhas planda tezahür ettiği de yine Hz. Aişe radıyallahu anha ile alakalıdır. Erkeğin kadın üzerinde olduğu gibi, kadının da erkek üzerinde hakları olduğunu, bunların “muhabbet” merkezli nasıl eda edileceğini bu Ümmet daha çok Hz. Aişe’den radıyallahu anha dinleyip, öğrendi.
Nihayet O da Bir İnsandı
İnsandı, daraldığı anlar da olurdu. Onlardan birinde Hz. Ebû Bekir radıyallahu anh Hane-i Saadete girdi. Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem ile konuşurken sesinin yükseldiğini görünce üzüldü; “Ey Falanın kızı! Allah Rasulü’ne karşı sesini yükseltiyorsun (haberin var mı?)” diyerek ona tokat atmak istedi. Bütün bunlar olurken Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem Ebû Bekir’e engel olmaya çalışıyordu. Ebû Bekir radıyallahu anh öfkeyle evden ayrıldıktan sonra, Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem, Hz. Aişe’ye radıyallahu anha dönüp, “Adamın elinden seni almamı nasıl buldun?”22 diyerek gönlünü aldı.
Göz Yaşı Tarlasında Namaz
Allah Rasulü sallallahu aleyhi ve sellem neyi, nasıl yaptıysa, Hz. Aişe radıyallahu anha hayatı boyunca onlara sadık kaldı. Hâne-i Saadette Allah Rasulü’nün sallallahu aleyhi ve sellem kendisinden müsaade isteyip namaza durmasına, gözünden boşalan yaşların yeri ıslattığına, bu halin Bilal-i Habeşi’nin gelip onu sabah namazına çağırmasına kadar devam ettiğine şahit olan 23. Hz. Aişe radıyallahu anha, namazlarını bu Nebevî huşu ile eda etmeye ihtimam gösterirdi.
Hz. Aişe radıyallahu anha, Efendimiz’in sallallahu aleyhi ve sellem vefatından sonra evini mescide çevirdi. Hem gece, hem gündüz vakitlerinde uzun kıyamlarla Rabbinin huzurunda durdu. Namazlarının tanıklarından Kasım b. Abdurrahman şunları söylemektedir: “Sabah evden çıktığımda önce halam Hz. Aişe’nin evine uğrar, ona selam verirdim. Yine bir sabah uğradığımda Hz. Aişe kıyam halinde tesbih ediyor, “Allah bize lütfuyla muamele etti de bizi kavurucu azaptan muhafaza buyurdu.”(Tûr, 52/27.) (mealindeki) ayeti okuyor, dua ediyor, ağlıyor ve ayet-i tekrar ediyordu. Ayakta durmaktan usanana kadar durdum onu bekledim. Sonra bir ihtiyacım için çarşıya gittim. Tekrar evine döndüm. Halam aynı şekilde namaza devam ediyor ve ağlıyordu.”24
Hz. Aişe radıyallahu anha, namazda hiçbir anestezinin koparamayacağı kadar dış çevreden kopar; tam bir teslimiyetle eda ettiği namazlarda, seccadesi gözyaşı tarlası olurdu.
Orucun Gölgesinde
Hz. Aişe radıyallahu anha, Kurban ve Ramazan bayramları dışındaki bütün günlerde oruç tutardı.25 Zorlanır, mecali kalmaz; fakat yine de nafile oruçlarını bozmazdı. Aşırı derecede sıcakların olduğu günlerde de orucunu terk etmezdi. Bir Arefe günü kardeşi Abdurrahman yanına girdiğinde Onu oruçlu bir halde üzerine su serpilirken görür ve “Artık orucunu boz.” der. Hz. Aişe radıyallahu anha, “Allah Rasulü’nden sallallahu aleyhi ve sellem ‘Arafe günü tutulan oruç, geçen bir yılın günahına kefaret olur.’ hadisini duyduğum halde mi iftar edeyim?!” dedi.26 O halde oruca devam etti.
Mümin; orucu bir tohum gibi yüreğine atıp zevkine varınca, Hz. Aişe gibi onunla birlikte, hep onun gölgesinde yaşamak ister.
Hz. Aişe, hasırın izleri yüzünde görülen Peygamber-i Ekber’le sallallahu aleyhi ve sellem aynı evde yıllarca yaşamış; Onun, bulunca tasadduk eden, bulamayınca da fukaraya, ”Git al! Benim üzerime yazdır.” deyişine şahit olmuştu. Bu yüzden o da ne bulursa tasadduk ederdi. Bundan dolayı en yakınları tarafından da tenkit edilirdi. Hz. Muaviye radıyallahu anh kendine 100 bin dirhem gönderince tamamını fakirlere taksim etmiş, yanında tek bir dirhem bırakmamıştı. Bunun üzerine Berîre, “Oruçlusun! Bir dirheme bize et alsaydın ya!” deyince, “Eğer hatırlasaydım yapardım.” demişti.27
İslâm’ın Kızının Deniz Feneri: Hz. Aişe radıyallahu anha
Hz. Aişe radıyallahu anha; kolyesini, künyesini satıp yetim çocuklara, muhacirlere dağıtan İslâm’ın kızına modern zamanın tehlikeli sularında bir deniz feneri gibi yol gösterdiğinden, ışığını söndürmek isteyenler yoğun bir gayret içerisinde oldu. Onlar biliyorlardı ki; Hz. Aişe radıyallahu anha sönerse, Peygamber evinin âlemi nurlandıran ziyası da sönmüş olacaktı. Bu yüzden Hz. Aişe, Aişe’dir fakat O yalnız başına bir Aişe değildir. Aişe, İslâm’ın kızına mahremiyetin ne olduğunu, evin hangi esaslar üzerine kurulup korunacağını anlatan bir ilim, irfan ve marifet kürsüsüdür.
https://www.ihsansenocak.com/hz-aise-dosyasi/
Dipnotlar
21. ⇑ Tirmizî, Menâkıb, 85.
22. ⇑ Ebû Davûd, H. No: 4999.
23. ⇑ İbn Hibban, H. No: 620
24. ⇑ İbn Receb, Fethu’l-Barî, IV, 247.
25. ⇑ İbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kübrâ, VIII, 68.
26. ⇑ Ahmed, Müsned, H. No: VI, 128.
27. ⇑ İbn Sa’d, et-Tabakâtu’l-Kübrâ, VIII, 67.